Yüreğimizdeki Engin Sevgimizle Sesleniyoruz: Gelin Tüm Varlıkların Özgür Olduğu Bir Dünya İçin Devrimci Mücadelemizde Birleşelim.
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde, Yüreğimizdeki Engin Sevgimizle Sesleniyoruz: Gelin Tüm Varlıkların Özgür Olduğu Bir Dünya İçin Devrimci Mücadelemizde Birleşelim.
4 Ekim, Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde Türkiye’de hayvanlara yönelik vahşi şiddetin, yapılan zalimane katliamların, insan, doğa, kadın, çocuk, hayvan düşmanı AKP’giller iktidarının acımasız politikalarının bir ürünü olduğunu bir kez daha içimiz yanarak görüyoruz. Hayvan hakları mücadelesi, yalnızca savunmasız hayvanlar için değil; insanlık onuru, doğanın dengesi ve tüm canlıların eşit yaşam hakkı için verilen evrensel bir adalet mücadelesidir. Bu hem hayvanlara reva görülen zulmü hem de insanlığın vicdanındaki yarayı iyileştirme mücadelesidir.
Geçtiğimiz günlerde, sınıf karakterleri gereği hiçbir ahlaki değer, hiçbir insani değer taşımayan AKP’giller iktidarı, masum canlarımıza karşı hazırladıkları Kanlı Katliam Yasasını kabul etmiş ve Meclis salonlarından sevinç gösterilerini yansıtan pozlar vermişlerdi.
Sevgi ve merhametten tamamen yoksun bu düzenleme, sokak hayvanlarını tehdit olarak lanse edip halkı kışkırtmakta, topluma hayvanlar üzerinden bir şiddet kültürü aşılamaya çalışmaktadır. Bu süreçte, hayvan hakları sistematik olarak göz ardı edilirken, hayvanlara karşı işlenen vahşet cezasız kalmakta, adalet bir kez daha yok sayılmaktadır. Yerel yönetimler, bu zulümlere aktif katılmakta ya da bu zalim iktidarın baskısı altında cinayetlere, işkencelere, tecavüzlere göz yummaktadır.
İktidardaki Halk düşmanı, Vatan satıcı, “Yüzyılın Felaketi” AKP’giller, yarattıkları ekonomik krizin ve sosyal çöküşün sorumluluğunu halk sağlığı bahanesiyle masum sokak hayvanlarına yüklemeye çalışmakta, masum canları suçlayarak toplumun öfkesini manipüle etmektedir. İktidarın satılık medya aracılığıyla pompaladığı bu söylem ve uygulamaları, kendi başarısızlıklarını örtbas etmek için kasıtlı olarak kullanılmakta, Parababalarının çıkarlarını korumaya hizmet etmektedir.
AKP’giller, savunmasız hayvanları hedef alarak bir linç ve şiddet kültürünü bilinçli bir şekilde körüklemektedir. Dikkatlerin, uyguladıkları halk düşmanı politikaların yol açtığı derin eşitsizlik, yoksulluk ve cehalet üzerinde toplanmasını engellemeye çalışmaktadır. Bugün kentlerde ve kırsal kesimlerde yayılan linç kültürü, bu hükümetin yarattığı geniş kapsamlı toplumsal ve ahlâkî çöküşün bir yansımasıdır.
Bu insanlık dışı durumun nedeni ise sömürüye dayanan rezil sınıflı toplum düzenidir. Ülkemizde sınıflı toplum düzeninin hüküm sürdüğü tüm toplumlarda, Parababaları işçi-emekçi halkı ezip sömürdüğü gibi hayvanları, doğayı ve tüm yaşam formlarını da yok etmekte ve sömürmektedir. Bu sistemin tek amacı kâr elde etmek uğruna her şeyi tüketmek ve ortadan kaldırmaktır. Kapitalizm hayvanları sadece birer metaya indirger; onların yaşam haklarını hiçe sayarak doğanın dengesini bozar. İnsan, hayvan ya da çevre fark etmeksizin tüm yaşam formları ya metalaştırılır ya da kâr getirmediği noktada gözden çıkarılır.
Hayvanların maruz kaldığı acı ve şiddet ancak toplumsal bilinçlenme ve ortak mücadele ile son bulabilir. Bu sebeple, hayvan haklarının tam anlamıyla hayata geçirilmesi için aşağıdaki taleplerin acilen karşılanması gerekmektedir:
– Sokak hayvanlarına yönelik şiddet derhal sona erdirilmelidir. Hayvanları yakalama, ölüm kampları barınaklara kapatma, zehirleme ve öldürme eylemleri yalnızca hayvanlara değil, insanlığa karşı işlenmiş suçlardır olarak kabul edilip reddedilmelidir.
– Hayvana zulmedenlerin cezalandırılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Hayvanlara yönelik şiddet uygulayanlar hesap vermeli ve adaletle yüzleşmelidir.
– Kapsamlı hayvan koruma yasaları çıkarılmalıdır. Hayvanlar, haklara sahip duyarlı varlıklar olarak tanınmalı ve devlet bu hakları sıkı ve uygulanabilir yasalarla güvence altına almalıdır. Kamu kaynakları kısırlaştırma programlarına, veteriner hizmetlerine ve hayvan rehabilitasyon merkezlerinin oluşturulmasına yönlendirilmelidir. Devlet, hayvanların refahını koruma sorumluluğunu üstlenmelidir.
– Rehabilitasyon merkezlerinde görevlendirilecek nitelikli işgücü sorunu yoktur. İşsiz binlerce veteriner hekim bu görev için hazır beklemektedir. Böylelikle hayvanlarımız güvenilir ellerde bilimsel koşullarda rehabilite edilirken, onca emek verip veteriner hekim olmuş insanlarımız da mesleklerini yapar, yaşamlarını kazanırlar. Yeter ki istensin, çözümler hemen üretilir!
Ancak, bu taleplerin emperyalist-kapitalist sömürü düzeni devam ettiği sürece yerine gelmesinin, hayvan haklarının korunmasının, hayvanların, insanların ve doğanın hep birlikte özgürlüğe kavuşmasının mümkün olmadığını biliyoruz. Sınıflı toplum rezil düzeni yıkılmadıkça insanın insanlığına kavuşmasının mümkün olmadığını biliyoruz.
Bu nedenle, programının temeline “Sevgi”yi koyan Partimiz, insana dost, hayvana dost, doğaya dost, tümünün birbirinin ayrılmaz bir parçası olarak uyum içinde varlığını sürdürdüğü bir dünyayı, sosyalist bir dünyayı kurma mücadelesini kazanıncaya kadar sürdürecektir.
Militan bir hayvansever olan, Hayvan Hakları mücadelesi nedeniyle pek çok ceza alan, hayvan ve doğa düşmanı komşularının saldırısı nedeni ile yaşanan kavga sonucu da aylardır ev hapsinde olan Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut’un söylediği gibi “Sevgi olmayan yürekte devrimci duygular yaşamaz.”.
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde, yüreğimizdeki engin sevgimizle sesleniyoruz: Gelin tüm varlıkların özgür olduğu bir dünya için devrimci mücadelemizde birleşelim. (04.10.2024)
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Merkezi