Sinan Ateş Cinayeti, geçmişten bugüne MHP’nin grafisini ortaya koymuştur

04.10.2024
140
A+
A-

Saygıdeğer Arkadaşlarım; 

Evvelki gün görülüp karara bağlanan Sinan Ateş cinayeti, ön gördüğümüz gibi, sadece torbacı çetesinin üzerine yıkıldı. Hemen tümü de çeteden ibaret olan beş kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı, diğerleri birkaç yıl cezalar aldı, torbacı çeteyi getirip götüren polis ekipleri filan…

Ama esasında bu kararı veren MHP yöneticilerine Bahçeli dahil olmak üzere İzzet Ulvi Yönter’i, Semih Yalçın’ı, Fethi Yıldız’ı onlara soruşturma bile açılmadı. MHP Avukatı Serdar Öktem’e, boylu boyunca olayın içinde olan Olcay Kılavuz’a hiçbir ceza verilmedi. Ufuk Göktürk’e, ki bu çeteye 92 bin lira para gönderiyor İstanbul’dan, hiçbir ceza verilmedi.

Ve bunlar hâlâ utanmıyorlar, arlanmıyorlar kurbanları suçluyorlar, kurbanın ailesi üç kadını suçluyorlar, onlara saldırıyorlar, onları tehdit ediyorlar. İğrenç, aşağılık ibarelerle saldırıda bulunuyorlar Sinan ateşin annesine bile. Ama işte bu bir MHP yöntemidir ve MHP klasiğidir.

Hep ne diyoruz biz?

MHP anayasaya, kanunlara göre kurulup işleyen bir normal sermaye partisi değil; MHP CIA’nın, Pentagon’un, Washington’un, NATO’nun, Süper NATO’nun, Gladio’nun, Kontrgerillanın teorisi gereği siyasi parti görünümünde organize edilmiş, paramiliter bir cinayet-katliam örgütüdür. 1965’ten bu yana aynı işlevi yerine getirmektedir.

Defalarca söylediğimiz gibi üç bini aşkın masum, devrimci, demokrat, Mustafa Kemalci, ilerici, vatansever insanımızı katletmiştir bu parti. Kadınları, çocukları, hamileleri katletmiştir bu parti. Namuslu akademisyenlerimizi, gazetecilerimizi katletmiştir bu parti. Aydınlarımızı katletmiştir, kitle katliamları yapmıştır. Ama bunun görevi bu. Amerika tarafından, Gladio, Süper NATO tarafından verilen görev bu.

Bunlar neyi kullanıyorlar?

Nasıl Tayyipgiller din simsarlığı yapıyorsa bunlar da milliyetçilik simsarlığı yapıyorlar. Saf, cahil, bilinçsiz insanlarımızın milli duygularını sömürüyorlar, bunlar da öyle kandırıyorlar.

Nasıl Tayyipgiller içtenlikli Müslüman insanlarımızın din duygularını sömürüp onları Allah’la aldatarak peşlerine takıp kullanıyorlarsa bunlar da milli duygularını sömürüp aynı şekilde saf, bilinçsiz insanlarımızı peşlerine takıp öyle kullanıyorlar.

İkisinin de karakteristik ortak özelliği; antikomünistliktir. İkisi de milliciliğe, vatanseverliğe, halkseverliğe, Kuvayimilliye’ye, Mustafa Kemal ve İnönü geleneğine en azılı düşmandır.

Milliyetçilik sadece bir maskedir, bir paravandır bunlar için. Türklükle, milliyetçilikle, millilikle zerre ilgileri yok bunların. Mustafa Kemal’e, Kuvayimilliye’ye, Laik Cumhuriyet’e Tayyipgiller kadar, Fesli Deli Kadir kadar düşmandır bunlar da. Yani bunların hepsi sahtedir, komplocudur; birer ABD kuklası, Amerikan ajanıdır bu partinin yöneticileri.

Sinan Ateş’i niye öldürdüler?

Millici, milliyetçi değil miydi bu genç? Ömrünü buna adamamış mıydı?

Adamıştı. Ama aynı zamanda Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemal ve İnönü geleneğinin savunucusuydu ve veliaht prensiydi MHP’nin.

İşte böylesine içtenlikli, Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemalci, İnönücü, vatansever bir insanın MHP’nin başına gelmesine izin vermedi Amerika, Süper NATO, Kontrgerilla, Gladio. O yüzden katlettiler Sinan Ateş’i.

Ve bu katliamda da sadece torbacılar yargılandı. MHP’nin bırakalım yöneticilerini, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı’ya varıncaya kadar boylu boyunca bu cinayetin içinde olmalarına rağmen, Serdar Öktem’e varıncaya kadar boylu boyunca her şeyleriyle cinayeti organize edip torbacılara havale etmelerine rağmen hiçbir şey olmadı onlara.

Ama işte 1968’den bu yana işledikleri tüm cinayetlerde de aynı şey oluyor. Bunların hep yanında kaldı işledikleri cinayetler, yaptıkları katliamlar, insanlık suçları.

Bir örnek vereyim: Mustafa Pehlivanoğlu.

Şefi kimdi?

İsa Armağan.

Emir verdi o bölgedeki çetesine, MHP’li çeteye, Balgat’ta demokrat, devrimci insanlarımızın gittiği dört kahveyi bunlar, bir arabanın içinde hareket halindeyken, otomatik tüfeklerle tarayıp beş namuslu insanımızı öldürdüler, 12 kişiyi de yaraladılar. Kitlesel bir katliam yaptılar ve katliam “Balgat Katliamı” olarak Türk siyasi hayatına, sosyal hayatına geçti.

Açık, net kanıtlarıyla, tanıklarıyla, somut belgeleriyle bu katliamı İsa Armağan’ın şefliğindeki Mustafa Pehlivanoğlu’nun çetesinin işlediği kanıtlandı. Aynı Sinan Ateş cinayetinde olduğu gibi, torbacı çetesinin şefleri gibi, Mustafa Pehlivanoğlu da o çetenin, beş kişilik çetenin şefiydi. Çete yargılandı ama İsa Armağan’ın da bu işin içinde olduğu ortaya çıktı, onların itiraflarıyla o da yargılandı. Ve ikisi de 1979’da Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından idama mahkûm oldu.

Ama 1980’de idamları Mecliste görüşülürken faşist cunta her ikisini de, bunların yatmakta olduğu Mamak Cezaevinden (ki bir askeri birliğin içindeki o cezaevinden firar etmek mümkün değil), firar etmiş görünümünde salıverdi.

Mustafa Pehlivanoğlu daha sonra Kütahya’da yakalandı ve idam cezası infaz edildi. Ama İsa Armağan yakalanmadı, şefi yakalanmadı. Önce İran’a kaçırıldı orada devrim muhafızı olduğu bile söylendi; oradan da Almanya’ya kaçırıldı. Almanya’da 1992’de Alman Hükümeti tarafından yyakalanıp 1995’te Türkiye’ye iade edildi, 2002’de de Rahşan Affı’yla salıverildi. Yani sadece altı yıl ya da yedi yıl cezaevinde yatmış oldu.

Evet, somut, kanıtlı, tanıklı, belgelerle bu cinayetin birinci derecede asli faali olarak suçlu olduğu belli olmasına rağmen şef olduğu için o kurtarıldı. İran’a ve İran üzerinden Almanya’ya kaçırıldı; yıllarca, 1992’ye kadar orada yaşatıldı.

İşte aynen Sinan Ateş cinayetinde de böyle oldu, aynı durum var. Demek ki, bu Kontrgerilla örgütlerinde örgütün tepedeki yöneticileri, onun önde gelen şefleri her zaman kurtarılır, yargılama, sorgulama dışı tutulur. Alt düzeydeki paçavralardan oluşan tetikçiler yargılanır sadece.

Şimdi o yüzden Sinan Ateş cinayeti MHP’nin içyüzünü ortaya koyan bir grafisini ortaya çıkardı, görüntülemiş oldu, belgelemiş oldu.

Katliamların birincil planda sorumlusu MHP yöneticileriyle onun işbirliği halinde olduğu diğer siyasi yöneticilerdir.

Bu olayda da kimdir işbirlikçiler?

Tayyipgiller Hükümetidir, iktidarıdır. Nitekim onun emrindeki yargı tarafından Sinan Ateş cinayeti böyle bir hükümle sonuçlandı. Yani esas katiller sorgulanmadı, yargılanmadı; torbacı, Ayşe Ateş’in deyimiyle, en alt düzeydeki ayaktakımı yargılandı.

Demek ki, bu Kontrgerilla cinayetlerinin tepesinde, en tepesinde MHP ve onunla bağlantılı olan Amerikancı Burjuva Siyasetçileri var. Onun altında Kontrgerilla’nın diğer birimlerini oluşturan asker ve polis içindeki elemanları var, her zaman.

Faşist cuntalar döneminde Sıkıyönetim Mahkemeleri ve Sıkıyönetim Mahkemeleri kimin elindeydi?

Faşist cuntanın. Bunların koruyucusu, yargılayıcısı olmuştur.

Onun altında kim var?

En alt düzeydeki tetikçi çeteleri yöneten insanlar var. Onlar da yargılanmaz.

Burada çeteleri yöneten kimler?

MHP Avukatı Serdar Öktem, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı.

Bunlar da yargılanmaz hiç, bunlara da bir şey olmaz.

Demek ki, Kontrgerilla’nın tepedeki siyasi şefleridir esas emir veren, düşünüp, taşınıp, planlayıp katliamlar, cinayetler işleyen.

Onun altında kim var?

Asker ve polis içindeki Kontrgerilla birimleri var.

Burada da Özel Kuvvet polisleri değil mi?

Katilleri, torbacıları, çakarlı arabalarla Ankara’ya getiriyorlar, Ankara’dan geri götürüyorlar. Sıradan polislerin tuttuğu tutanakları yok ediyorlar, onun yerine sahte tutanaklar tutuyorlar. Demek ki, bu birimlerin hepsi kurtarılır, sadece ayaktakımı yargılanır.

12 Eylül’de 50 kişi idam edildi faşist cuntanın, Askeri Mahkemelerinin verdiği kararlar, hükümler sonucu. Bunların 26’sı siyasiydi, 24’ü adli suçlardandı. Bu 26 kişiden de sadece 8’i MHP’li katillerden oluşmaktaydı, 18’i devrimci gençlerden oluşmaktaydı, nefis savunması yapan devrimci gençlerden.

Neden bu en alt düzeydeki tetikçi MHP’lileri de yargılayıp bazılarını, 8’ini idam etti, askeri cuntanın mahkemeleri?

Şundan; 12 Eylül Faşist cuntasının Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, açık, doğrudan Kontrgerilla’nın sadık bir elemanı.

Diyor ki; MHP’lileri asla yargılamayacağız, yargılamamalıyız, sadece solcuları ezmeliyiz.

Ama Amerika diyor ki; eğer bunu yaparsanız halkın tamamından bir onay alamazsınız, halkın büyük çoğunluğu size tepki gösterir. O yüzden işi idare edeceksiniz. Yani MHP’lileri de yargılar gibi yapacaksınız.

İşte bu sebepten 8 tane en alt düzeydeki tetikçi yargılanıp idam edildi. Ama onların şefleri bile hep kurtarıldı, Ülkü Ocakları Genel Başkanları hep kurtarıldı.

İşte Sinan Ateş cinayetinde de 1965’ten bu yana MHP’nin uyguladığı bu taktik, bu yöntem, bu kimlik ortaya çıktı, bu grafi ortaya çıktı.

Sinan Ateş cinayeti sıradan bir cinayet değil. MHP’nin tüm kimliğini, 1965’de ortaya çıkışından bugüne kadarki kimliğini bütün yönleriyle ortaya koyan bir cinayet.

Tabii akıl sahipleri için, sorgulayan akla sahip olanlar için, vicdan merhamet sahipleri için, gerçekten vatansever halksever, Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemal-İnönü geleneğini savunan insanlarımız için…

Narin Cinayeti de sıradan bir cinayeti değil. Tayyipgiller’in grafisini ortaya koyan bir cinayet. Ayrı bir konu olduğu için ona sonra gireceğiz.

ABD, 1950’den bu yana Türkiye’yi yarısömürgesi durumuna düşürmüştür dedik. İşte bu sebeple Meclis dışındakiler de dahil en sağcı oynayanından en solcu oynayanına, en dinci oynayanından en millici oynayanına, bizim dışımızda kalan tüm bu yeni yüzyıl siyasilerinin hepsini, MHP de bunların doğal olarak içindedir, ABD Emperyalist Çakalı oynatmaktadır. Bunların tamamı onun işbirlikçisi, kuklası, piyonu ve uşağıdır. Bunu da hiç aklımızdan çıkarmayalım.

O yüzden ne diyoruz biz hep?

Farklı olan yalnız biziz. Halkımızın dertleriyle, ülkemizin vatanımızın milletimizin dertleriyle dertlenen, o dertler için Kerem misali yanan sadece biziz Saygıdeğer Halkımız.

Bir ihanet oyunu oynanmaktadır, siyasi bir ihanet oyunu oynanmaktadır Türkiye’de.

İşte bu oyunu, bu aşağılık, bu hainane oyunu bozmak için Devrimci Demokratik Halk İktidarımızın kurulması gerekir. Gerçek anlamda Türkiye’nin tam bağımsızlığa kavuşturulup, halkımızın mutluluğunun sağlanması için Devrimci Demokratik Halk İktidarını kurmamız gerekir.

Kalın sağlıcakla…

04 Ekim 2024

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz