“Yandaş Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, gerçeği netçe ortaya koymaktadır…”
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Hayatını Kuvayimilliye ve Mustafa Kemal düşmanlığıyla geçirmiş kaşar Ortaçağcı, Molla Necmettin’den Tayyipgiller’e kadar tüm ömrünce bütün gerici hükümetlerin payandası olmuş, destekçisi-amigosu olmuş, eski Yeni Akit Yazarı Abdurrahman Dilipak dün bir twit atıyor.
Aynen şöyle diyor;
“Sanki FETÖ’cüler darbeye kalkışmamışlar gibi AK Partililer de sanki darbeden habersiz imiş de son anda darbeyi halkın yardımı ile bastırmış gibi davranıyorlar. Oysa hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntılı ile biliyordu. Halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu ülkeye oldu… Yazık ki, gerçek çoğu kimsenin umurunda değil, herkes ötekileri suçlamakla meşgul.”
Evet, demek ki Tayyip’in en yakınındaki avenesinin bile itirafıyla Tayyip 15 Temmuz’u, gece Enişte Ziya’dan öğrenmemiş. Enişte Ziya masalı insanları eşek yerine koymak için uydurulmuş bir yalandan ibaretmiş.
Peki kim biliyormuş 15 Temmuz’u adı gibi Tayyip’le birlikte?
Hulusi’si biliyormuş, Hakan Fidan’ı biliyormuş, Ali Erbaş’ı biliyormuş ve bütün imamlar camilerde alesta bekliyorlarmış sela vermek için.
15 Temmuz’da iki ABD yapımı hain güç elbirliğiyle yıktıkları Laik Cumhuriyet’in ganimetini paylaşmak için bir “Ganimet Paylaşım Savaşı”na tutuştular. Olan bundan ibaretti. ABD yönetti bu harekâtı ve FETÖ’cüleri yenilgiye kurguladı, FETÖ’nün Askerlerini, Generallerini. O Generaller de hem FETÖ’nün Muaviye-Yezid dininin afyonuyla meczuplaştırıldıkları için hem de o güne kadar ABD’nin ve CIA’nın hep önlerini açmasından dolayı ABD ve CIA’ya güvendikleri için Tayyip’in CIA ile ele ele hazırladığı bu tuzağa düştüler ve hezimete uğradılar.
Biz gerçeğin bu olduğunu, daha 16 Temmuz’da yazdığımız yazıda açıkça ortaya koyduk. Ve 16 Temmuz 2016’dan bu yana bu harekâtı değerlendiren ve aynı biraz önce anlattığım şekilde değerlendiren, ders kitabı ebadında yüzlerce sayfadan oluşan üç cilt kitap yazdık; “KANUNSUZLAR 1”, “KANUNSUZLAR 2”, “KANUNSUZLAR 3” adıyla.
Ve bu kitaplarımızdan dolayı yargılandık. Bu kitaplarımızda ortaya koyduğumuz gerçeklerden dolayı “Tayyip’e hakaret” kastıyla yargılandık. Birleştirilmiş bir davadan iki ayrı suçu, onlar kendilerine göre suç diyorlar, birleştirip yargıladılar. 4 yıl 8 ay ceza aldık. Yine birinden bir yıl dokuz ay ceza aldık. Başkasından da aldık ama şu anda o kadar çok ceza aldık ki, neden, ne kadar aldık belleğimde tutamıyorum artık. İstinafta bekliyor bunlar. Tayyip bir emir verse tık deyip içeri alacak bizi.
Ama şimdilik içeride durmamızdan dışarıda bulunmamızı kendisi açısından daha yararlı görüyor. Nasıl olsa diyor, bütün medya buna karşı abluka uyguluyor, ölüm suikastı uyguluyor. Ama içeriye girerse bu susmaz, o zaman sesine daha çok kulak veren olur, söylediklerini daha çok anlayan olur; o bakımdan bırakalım burada, var kendi kendine konuşsun, ne olacak zaten izleyen bir avuç insan, diyor.
Evet arkadaşlar, işte kitaplarımızın kabakları, bakıp inceleyin bir.
Biz olayları, teorimizin ışığında ve diyalektik mantık ve metodumuzun düşürdüğü ışık ve bilincimizin gücüyle neyse öylece görürüz, olayı olduğu gibi görür değerlendiririz. Ortaya koyarız.
Bir de herkes diyor ki; Darbe.
Hayır arkadaşlar. Darbe kavramı burada kullanılamaz. Niye?
Darbe: Kanunlarla çalışan meşru bir iktidara karşı, gayrimeşru, kanunsuz bir oluşumun, bir gücün, bir hareketin iktidarı ele alma amacıyla giriştiği hareketlere denir.
Burada meşru bir güç yok. Her iki taraf da aynı oranda tepeden tırnağa suça batmış güçlerdir. FETÖ’cüler ne kadar suça batmışlarsa Tayyipgiller de o kadar suça batmışlardır.
Bir defa Tayyip’in diploması yok! Bunu herkes bilmektedir. Tayyip 22 yıldan bu yana ne Anayasa ne kanun ne yargı hiçbir şey takmamaktadır. Ben kanun manun tanımam, benim ağzımdan çıkan neyse o yerine gelecek, demiştir. Ve hep de öyle olmuştur.
Bu nasıl bir güç? Buna meşru, kanuni bir güç diyebilir miyiz?
Bu Tayyip’e Cumhurbaşkanı, onun hükümetine meşru bir hükümet, onun atadığı kişilere Bakanlar, Bürokratlar diyebilir miyiz?
Hayır, diyemeyiz!
Ve sadece biz diyoruz; 15 Temmuz ABD yapımı iki hain gücün o güne kadar elbirliğiyle yıktıkları Kuvayimilliye’nin zaferi üzerine inşa edilmiş, Laik Cumhuriyet’imizin ganimetini paylaşmak için giriştikleri bir “Ganimet Paylaşım Savaşı”dır.
Bunu bizden başka diyebilen var mı?
Hayır.
Bakın ABC Gazetesi paylaşmış, o da darbe diyor. Gidin Halk TV’ye, KRT’ye, bilmem neye muhalifi oynayan herkese, herkes darbe der.
Hayır bu bir darbe değil! Korkularından böyle diyorlar!
Ben hep ne dedim; bu muhalifi oynayan medya var ya, burada dilli düdük gibi keskin muhalif, keskin analizci görünüp, kallavi analizler yapan, kendilerine göre yorumlar yapan aydınlar var ya, hepsi bunların Ali Yeşildağ’ın eline su bile dökemezler.
Ne diyor Ali Yeşildağ?
“Tayyip Abi ve çevresi dünyanın en büyük suç şebekesidir. En büyük suç, hırsızlık, yolsuzluk çetesidir. Tayyip Abinin çok farklı bir özelliği var; hem sizin malınızı çalar hem de size kendisini alkışlattırır”, diyor.
Medyada var mı böyle net bir tespit yapabilen?
Yok… Bir biz varız, bir de Ali Yeşildağ var.
Bu bakımdan takdir ediyorum Ali Yeşildağ’ı. Kaldı ki adam; “Ben de bu ailedenim, ben de bunlardan biriyim”, diyor. Ve içerden kimsenin bilmediği hırsızlık, yolsuzluk, vurgun, soygun belgelerini ifşa ediyor. Şu anda susturdular. Nasıl susturdular bilmiyoruz.
15 Temmuz’da iki taraftan 400 insan hayatını verdi, canından oldu.
Ne dedi Tayyip 15 Temmuz gecesi?
“Bu bize Allah’ın bir lütfu.”
Damat Berat yanı başında, ağzı kulaklarında sırıtıyordu.
O 400 insanın kanlarının yarısı FETÖ’nün elindeyse yarısı da Tayipgiller’in elindedir.
Bu ihanetlerinden dolayı da yargılanacaktır bunlar. İşledikleri binbir suçtan dolayı yargılandıkları gibi bu suçlarından da yargılanacaklardır.
Bu konuda suç duyurularında bulunduk defalarca. Bugüne dek Tayyipgiller’in işledikleri binbir hırsızlığın, yolsuzluğun, suç dosyasının 600 kadarını yargı organlarına sunduk. Devlet arşivlerine girdi onlar. Yarın, namuslu bir iktidar geldiği an, o hazır dosyaları işleme koyacak ve bu Tayyipgiller işledikleri o suçlardan dolayı her biri onlarca kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılacaklar.
Evet…
Hukukçu Yoldaşlarımız, sanırız Abdurrahman Dilipak’ı da tanık göstererek, bir kez daha 15 Temmuz’a ilişkin; Tayyipgiller hakkında Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk Milletine karşı komplo kurdukları için ve masum onlarca, yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep oldukları için, ordumuzun Harp Okullarını kapatıp Kışlalarının önünü çöp kamyonlarıyla, iş makinalarıyla doldurdukları için, ordumuzu aşağıladıkları için bir kez daha suç duyurusunda bulunacaklardır.
Kalın sağlıcakla…
19 Şubat 2024