Tüm ideolojik, siyasi, ahlâki, onursal erdemlerini kaybeden Sahte Sol, İki Amerikancı Burjuva Partisi arasında gitgel yapıyor, mekik dokuyor…

18.06.2017
645
A+
A-

Tüm ideolojik, siyasi, ahlâki, onursal erdemlerini kaybeden Sahte Sol, İki Amerikancı Burjuva Partisi arasında gitgel yapıyor, mekik dokuyor…

Gâh birine yaklaşıyor; ondan demokratlık, ilericilik umut ediyor, beklentisine giriyor; gâh öbürüne…

Bu umut beklenenler kim mi?

Biri Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’nin Partisi PKK-HDP, PYD, YPG;

biri de TESEV’ci, Sorosçu Kemal’in Yeni CHP’si.

Türkiye’de sadece iktidar faciası yaşanmıyor. Muhalefet faciası da yaşanıyor. İnsan soyunun başdüşmanı Amerikan Haydut Devleti ve onun ajan örgütleri sadece iktidarda tuttukları, Meclise doldurdukları burjuva partilerini denetlemekle kalmıyor. Türlü metot ve biçimlerle, “Sosyalist Sol”u da denetliyor, yönlendiriyor, biçimlendiriyor; özetçe, emri altında tutuyor.

Biz Gerçek Devrimcilerin, yani Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’dan Kızıl Bayrağı devralıp şanla ve şerefle dalgalandıran HKP’lilerin dışındaki, kendini “sosyalist”, hatta “komünist” olarak adlandıran gruplara, hareketlere ya da partilere bir bakın.

Bir teki olsun “Katil Amerika, Ortadoğu’dan Defol!”, diyebiliyor mu?

Hayır.

Bir tekinin olsun bağımsız, özgün bir mücadele hattı var mı?

Hayır.

Bunların teorileri çoktan iflas etmiştir. Bunların siyaset kayıkçıkları, yaşamın sert kayalıklarına çarpıp darmadağın olmuştur. Bunların hepsi, aslında inmelidir-felçlidir. Uzun, acılı ve acıklı bir ölüm süreci içindedir.

Ne der, Devrimler Kartalı Lenin Usta?

“Teorik olarak iflas eden bir hareketin, pratikte var olma hakkı bitmiştir. Onlar, artık ölüme mahkûmdur.”

İşte bunlar da öyle. Dikkat ederseniz, zaten günbegün küçülüyorlar, kütülüyorlar, ufalanıp azalıyorlar.

Ama işte, yine de, bir enkaz yığını ya da yığınları biçiminde, canlı cenazeler biçiminde-yaşayan ölüler biçiminde, moloz yığınları, öbekleri halinde sol ortamı doldurmaktan geri kalmıyorlar.

İşte Türkiye’nin en önemli trajedilerinden biri de budur.

Bunlar umutsuzdurlar, inançsızdırlar, bitiktirler. Ama sayıları o denli çoktur ki sol zemini doldurmaktan geri durmuyorlar. Üstelik de, birbirleriyle dayanışıyorlar. Hani “Tırhallı bir hallı” hesabı… Ya da “Hacı hacıyı Mekke’de” deyişinde olduğu gibi…

Bir araya geldiklerinde oluşturdukları sayı kalabalığı, bunları gaza getiriyor. Yahu bak, ne kadar çokuz. Yeni biçimler bulup, yeni adlar altında, belli platformlar, cepheler oluşturursak, kitleler de bize inanır, düşüncesine kapılıyorlar.

İşte bu inançla da kimisi “Sol Cephe”, kimisi “Demokrasi Cephesi”, kimisi “Hayır Platformu”, kimisi de “Haziran Hareketi” diye adlandırmaya kalkıyorlar kendilerini.

Daha önce de söylemiştik, Mevlana’nın şu özdeyişini:

“Kırk kırık testi, bir tek sağlam testi etmez.”, diye.

İşte bu özdeyişin de netçe ortaya koyduğu gibi, bunların binini bir araya getirseniz, bir tek gerçek devrimci ortaya çıkaramazsınız.

Bunlar, dediğimiz gibi, aslında yaşayan ölü. Hollywood’un “Alacakaranlık Kuşağı” oyuncuları. Yani hepsi birer Zombi…

İşte bu sebepten, bunlar artık bir gerçek devrimci gibi Diyalektik Mantık ve Metotla düşünebilmeyi, inanç ve kararlılıkla öne fırlamayı, mücadele etmeyi asla beceremezler.

Bunların bugün bir felaketten bir felakete sürüklenen ülkemizin yaşadığı ağır sorunların bir tekine olsun, doğru, sağlıklı bir bakışları ve ona ilişkin çözümleri yoktur. Asla bunu yapamazlar.

İşte bu bakımdan da, zaman zaman Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK’nin, HDP’nin, PYD’nin, YPG’nin rüzgârına kapılıp onun ibrikçisi olurlar; zaman zaman da Sorosçu, TR-705’çi, Bekaroğlu’cu ve Ekmel’ci Kemal’in Yeni CHP’sinin peşine takılırlar, onun çaycılığını ederler, ona yıkama yağlama çekerler ve de ondan medet umarlar, Türkiye’ye demokrasi getirse, diye.

Yahu bu Sorosçu Kemal ve avanesi sıfır numara Amerikancı mı?

Evet.

Bu, CIA’nın, MOSSAD’ın ve FETO’nun organize ettiği bir kaset operasyonuyla CHP’nin başına oturtuldu mu?

Evet.

Bu ve avanesi, dost, kardeş ve Müslüman Muammer Kaddafi’nin Libya’sına karşı, BOP çerçevesinde bir saldırı düzenleyen ABD çakallarının emrinde Türk Ordusu’nun savaştırılmasını onayladı mı? Yani, o saldırıya ilişkin tezkereye olumlu-Evet oyu verdi mi?

Verdi.

Ordunun Suriye’ye gönderilmesine de aynı şekilde olumlu oy verdi mi?

Evet.

“Ben, Beşşar Esad’a Tayyip’ten daha fazla karşıyım.”, dedi mi bu Sorosçu Kemal?

Dedi.

Avrupa Birliği’nin emperyalist yöneticileri karşısında “Beşşar Esad’la Tayyip Erdoğan’ın ne farkı var, ikisi de aynıdır.”, dedi mi?

Dedi.

Bu Sorosçu ve ekibi, ikide birde Şehit Kaddafi’ye ve Beşşar Esad’a, ABD ağzıyla saldırmakta mıdır?

Evet.

Bu Sorosçu Kemal, Ankara’ya gelip bir mühendislik bürosu tabelası ardına gizlenerek karargâh kurmuş bulunan CIA üssünü protesto etmek isteyen İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’i, “Böyle bir eylem yapmanıza izin veremem.”, diyerek durdurdu mu?

Durdurdu.

Yine bu Sorosçu Kemal, “Türkiye’de laiklik tehlikededir diyemem, böyle bir tehlike görmüyoruz.”, dedi mi?

Dedi.

Bu Sorosçu ve ekibi, “Biz cemaatlere ve tarikatlara karşı değiliz, hatta onları faydalı da buluyoruz. Yalnızca onların siyasete karışmamalarını istiyoruz.”, dedi mi?

Dedi, sanki böyle bir şey olabilirmiş gibi…

Ne demek böyle bir talep?

Hayyam’ın deyişiyle; “Kadehi ters tut ama dökme.”

İslam Tarihi boyunca, siyasetten uzak durmuş bir tek tarikat gösterilebilir mi?

Bırakalım tarikatları, İslam Dünyasında olsun, Hıristiyan Dünyasında olsun, mezhepler bile belirli sınıf ve zümrelerin dünya görüşlerini ve çıkarlarını temsil ederler.

Dün de yazdığımız gibi, bugün, Anayasayı da, Ceza Yasasını da, Orduyu da, Yargıyı da, Polisi de, Eğitimi de ayaklar altına alarak çiğnemiş, çürütmüş, bir şekilde ortadan kaldırmış, yani işlevini bitirmiş bir iktidar var, Türkiye’de.

Laik Cumhuriyet’i, Pensilvanyalı İmam’ın cemaatiyle ve tüm tarikat ve cemaatlerle el ele vererek, ABD’nin buyrukları doğrultusunda kerte kerte aşındırıp, yiyip, bitirip, çürütüp yıkan bir iktidar var karşımızda.

Anayasayı ortadan kaldırma suçu dahil, vatana ihanet suçu dahil, savaş suçu dahil, trilyonlarca dolarlık kamu malını çalma suçu dahil, hemen her türden suçu işlemiş, tepeden tırnağa suça batmış, kriminal bir yapı, bir çete Türkiye’yi ele geçirmiş bulunmaktadır.

İşte böylesine ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Türkiye, BOP Haritası’nın öngördüğü biçimde parçalanmaya götürülüyor günbegün, mevcut iktidar tarafından ve Meclisteki diğer üç Amerikancı Parti tarafından. Yani, memleket elden gidiyor, vatan elden gidiyor.

Bu tabloyu ancak Gerçek Devrimciler tersyüz edebilir. Ama, işte yukarıda da söylediğimiz gibi, sol ortam, çürümüş moloz yığınlarıyla dolu. Onlardan artık zarardan başka hiçbir şey beklenmez ve gelmez.

Geriye kim kalıyor?

Sadece Kıvılcımlı’nın mücadele arkadaşları, davasının meşru mirasçıları ve sürdürücüleri.

Tabiî Mustafa Suphi ve Onbeşler’in, Denizler’in, Mahirler’in de davasıdır, bizim savunduğumuz dava. Yukarıda adını andığımız çürümüş, enkaz solun, Sahte Sol’un bileşenlerinin bir tekinin Denizler ve Mahirler’le de zerrece ilgileri kalmamıştır, yoktur. O Sahte Sollar, peşlerine takıldıkları PKK, HDP ve Yeni CHP gibi, artık Amerika’nın dümen suyunda seyretmektedirler.

Bu ihanet solu, işte üç günden bu yana da Sorosçu Kemal’in Yeni CHP’sinin kuyruğu olmuştur. Birtakım AKP kurucularıyla birlikte, Mazlum-Der yöneticileriyle birlikte, Sivas katliamcısı Saadet Partisi’nin temsilcileriyle birlikte ve Hasan Cemal’ler gibi insan sefaletleriyle birlikte Sorosçu Kemal’in yanında boy göstermekten, ondan demokratlık ummaktan, hiç utanıp sıkılmadan geri durmamaktadırlar.

Bu da, bir kere daha göstermiştir ki bu Sahte Sol’dan artık hayır yok… İflah olmaz bunlar. Böyle ihanet yolunda eriyip, yok olup gidecekler…

Bize gelince; biz, 1920’den bu yana hep yaptığımız gibi, her zaman devrimci ideolojimizi, değerlerimizi, ahlâkımızı, namusumuzu, onurumuzu ve bağımsız devrimci hattımızı hep en önde tuttuk. Onlara zerrece olsun leke sürdürmedik, toz kondurmadık. Hep de öyle olacağız. Kurtuluşa sadece bu yoldan gidilecektir, bizim izlediğimiz yoldan gidilecektir. Onlar yok olacaklar, biz kazanacağız. Eninde sonunda zaferi göğüsleyeceğiz!

Belki biraz geç olacak, güç olacak, acılı olacak ama mutlaka olacak…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

18 Haziran 2017

 

Nurullah Ankut

HKP Genel Başkanı

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz