Sıra Sende Türkiye!
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Elimdeki gazete 6 Ekim Salı gününün Cumhuriyet Gazetesi. Burada yazar İklim Öngel’le Haftanın Konuğu emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu bir söyleyişi yapıyorlar.
Ne diyor Tuğgeneral Naim Babüroğlu?
“İran’dan sonra sıra Türkiye’de dedi ve uyardı: ‘Saldırmaya ihtiyaç yok, sığınmacılar yeter’
“MOSSAD ajanları İran’a sızıp Haniye’yi cumhurbaşkanlığı sarayının sınırlarında öldürdüler. Biz, bu sığınmacıların içinde İsrail’e, ABD’ye, çalışan kaç istihbarat elemanının olduğunu bilmiyoruz.”
“ABD, Kürecik’ten bilgiyi alıyor. Kürecik bir NATO üssü. Normalde bu bilgiyi İsrail’e vermemesi gerekir. Türkiye, ‘Bu bilginin İsrail’e aktarıldığını tespit ettiğimiz için kapatıyoruz’ demeli ve kapatmalı.”
Tabiî Naim Babüroğlu burada hayal görüyor. ABD’nin İsrail’le eklemlenmiş olduğunu, İsrail’in ABD Emperyalist Haydudunun Ortadoğu’daki bir uzantısı, bir eyaleti, bir jandarma müfrezesi, bir petrol bekçisi olduğunu görmüyor ya da söyleyemiyor, cesaret edemiyor söylemeye.
Çünkü biz ne diyoruz?
İsrail demek ABD demektir.
Zaten geçen 7 Ekim’den bu yana da, hâlâ bugün bile, başta ABD Emperyalist Haydudu olmak üzere, İngiltere Emperyalist Haydudu, Almanya Emperyalist Haydudu, Fransa Emperyalist Haydudu, Hollanda, Belçika, İsveç, Finlandiya, Danimarka, alayı İsrail’in yanında. İsrail’in yaptığı Gazze Halkına yönelik soykırımını olanca güçleriyle destekliyorlar. Askeri olarak her türlü imkânı, desteği sunuyorlar: Siyasi desteği sunuyorlar, diplomatik desteği sunuyorlar, para desteğini sunuyorlar, maddi desteği. Yani bunların tamamı İsrail’le kaynaşık durumdalar.
O yüzden Kürecik NATO Radar Üssü’nün elde ettiği bilgilerin İsrail’e aktarılmaması diye bir şey, hayal görmek anlamına gelir. ABD’yi ve İsrail’i hiç tanımamak anlamına gelir. O Kürecik Radar Üssü’nün esas görevi: İran’dan gelecek saldırılara karşı erken uyarıda bulunarak ABD’ye ve İsrail’e haber vermek. Onların önlem almalarını sağlamak. Bu işlevi görüyor Kürecik Radar Üssü. Ve elde ettiği bilgiler asla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yetkililerinin eline verilmiyor. Doğrudan Almanya’daki NATO Karargahına iletiliyor, orayla bağlantılı çünkü. Yani biz sadece kukla bir ülkeyiz bu üssü topraklarımızda barındırmakla; ABD’ye ve İsrail’e taşeronluk görevi yapmış oluyoruz.
Bir de Tayyip ne diyor?
“İsrail bize saldıracak”, diyor.
O zaman Kürecik Radar Üssü’nü kapat. Boynundaki Yahudi Cesaret Madalyasını çıkar at. ABD’de Yahudi Lobisi Başkanı Abraham Foxman’ın taktığı Cesaret Madalyasını çıkar at.
Hayır!
Yahu İsrail uçaklarının Gazze’yi, Lübnan’ı vuran uçakların yakıtının yüzde 40’ı Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından, bizim Güney Limanlarımıza uzanıyor ve oradan tankerlere yüklenip İsrail’e gönderiliyor. Her türlü ticaret aksamaksızın sürüyor. Tayyip’in damatları Azerbaycan’da İsrail’le yan yana sponsor oluyorlar, sponsorluk yapıyorlar, yan yana stant açıyorlar bir teknoloji fuarına. Ve İsrail’le ticaret yapan firmaların tamamına yakını Tayyipgiller’in en yakınındaki insanlar. Hatta Tayyip’in Dinişleri Müdürü Ali Erbaş’ın damadı bile bu ticaretin içinde.
Hep dediğimiz gibi;
İsrail’in Ortadoğu’daki en büyük dostu, müttefiki devlet olarak: Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt.
Hareket olarak da PKK, PYD, HDP, DEM ve Kuzeydoğu Suriye’deki PKK’istan. İsrail’in bunlar sadık dostu.
Ama Tayyip’in ve avenesinin söylemi İsrail’e karşı görünüşte ama işte-fiiliyatta İsrail’le iç içe bunlar.
Dediğimiz gibi, bunlar ikili, üçlü oynarlar durup dinlenmeden. Bunların hiçbir sözünün ciddiyeti, güvenirliliği, yok. Ama şu kesin; ABD Emperyalist Haydudu Tayyip’i 1995’li yıllardan itibaren devşirip partileştirip 2002’de iktidara getirdikten bu yana Tayyip sadık bir şekilde Amerikan Emperyalist Hayduduna hizmet ediyor. Onun BOP’una hizmet ediyor hiç kusur etmeksizin, hiç aksatmadan işini. Haydudun verdiği görevi harfiyen yerine getiriyor.
Bu namuslu Generalimiz Naim Babüroğlu da şöyle diyor:
“İran ABD’nin hedefinde.
“- Peki İsrail İran’ı ne zaman vuracak?
“İsrail sürekli kışkırtıyor. ABD de İran’ın yeteneğinin olmadığını biliyor. Rejimi değiştirerek, kendisine bağlı, İsrail’e tehdit olmayan bir İran yönetimi istiyor. ABD savaşa hazır ama 5 Kasım 2024 başkanlık seçimlerini bekliyor. Herhangi bir riski göze almak istemiyor. ABD’nin başına hangi başkan gelirse gelsin İran 2025’den itibaren ABD’nin hedefinde. Savaş, Trump gelirse çok hızlı bir şekilde başlayacak. Demokratlar gelirse daha temkinli ilerleyecek ama yine de savaş başlayacak.”
Soruyor İklim Öngel;
“- İran’a karadan girilir mi?
“İran’a karşı kara harekâtı olmaz. Nükleer zenginleştirme tesislerini, petrol rafinelerini, enerji altyapısını, ordunun mühimmat depolarını vurur.”
Yani Ortadoğu’da yeniden, BOP çerçevesinde, sınırlar bozulup ABD ve İsrail’in, İngiltere’nin, AB Emperyalistlerinin tamamının çıkarlarına uygun bir şekilde yeniden belirlenecek.
Naim Babüroğlu da aynı şeyi söylüyor. Ve, geçen 7 Ekim’de Hamas’ın başlattığı saldırıyı İsrail çok iyi biliyordu, diyor. Zaten istihbarat örgütleriyle dinliyordu. MOSSAD dinliyordu, CIA dinliyordu, Entelijans Servis dinliyordu, BND dinliyordu (Alman İstihbarat Örgütü), bunların tamamı biliyordu, diyor. Kaldı ki Araplar içinde, Filistinliler içinde, Gazze içinde yığınla, binlerce ajanı var İsrail’in, diyor. O ajanlardan bilgi alıyordu. Sonra elektronik cihazlarını dinliyordu, diyor. Bırakalım telefonlarını, telsizlerini bile dinlediğini, işte son Hizbullah’a yaptığı saldırıda açıkça gördük. Bütün haberleşmelerini dinliyor. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı adım adım izliyor, Naim Babüroğlu’nun da anlattığı gibi. Ve yerin 14 kat altında olan bir sığınakta ağır bombalarla vurarak katlediyor Nasrallah’ı.
“Eski NATO komutanı Wesley Clark, 2007’de başkan aday adayı olduğu zaman televizyonda anlattı. ABD’nin Irak’tan başlayarak Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan ve İran’ı beş yılda nasıl ortadan kaldırılacağına ilişkin Savunma Bakanlığı’nın emrini okuduğunu söyledi.”
Tâ 2007’de bakın. 17 yıl önce Savunma Bakanlığı bu emri vermiş. Eski NATO komutanı Wesley Clark bu emri okudum, diyor. Bu devletler ortadan kaldırılacak, diyor.
Bu iş yapılıyor mu?
Yapılıyor. 2011’den bu yana Suriye ortadan kaldırıldı. Eski Suriye yok artık. Libya ortadan kaldırıldı. Irak zaten 1991-2003 saldırılarıyla ortadan kaldırıldı. Eski Irak yok. Ve şimdi de İran kışkırtılıyor devamlı. Bir harekâta zorlanıyor ki, vuralım, işini bitirelim, diye. Netenyahu’nun İran Halkına yönelik gülücükler saçan dostluk mesajı, bir savaşın siyasi propaganda yönünü oluşturuyor, diyor Naim Babüroğlu. Bütün savaşlarda bu yapılır, diyor.
Ne diyordu Netenyahu o mesajında?
“Sizin de düşmanınız olan, size zulmeden mollalar yönetimini değiştirelim, kardeşçe bir arada yaşayalım”, diyor. (Link verelim.)
Yani siz de Suudi Arabistan gibi, Birleşik Arap Emirlikleri gibi, Katar, Kuveyt gibi, İsrail’le kaynaşın, beraber yaşayalım, diyor.
Naim Babüroğlu da aynen bizim gibi, Hamas’ın 7 Ekim saldırısını İsrail’in 11 Eylül’ü olarak değerlendiriyor:
“Evet. İsrail, ABD ve İngiltere’nin savaşı meşru bir zemine çekme ihtiyaçları vardı. Çünkü İsrail’in, bu kadar çok çocuk ve kadını öldürmesine rağmen NATO’dan, AB’den ve dünya kamuoyundan tepki almaması gerekiyordu. Batı devletlerinin çoğunun terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas, saldırdı. İsrail, buna karşılık verdi”, diyor.
Yani İsrail’in gafil avlanması diye bir şey söz konusu değil. Aynen bizim yaptığımız tespiti yapıyor.
Peki, Wesley Clark’ın açıkladığı ortadan kaldırılması gereken ülkeler arasındaki Türkiye, 2007’de ve daha öncesinde neden yer almıyor?
Daha sıra gelmedi, uyandırmayalım, diyor. Türkiye şu anda bir NATO ülkesi, bizim hizmetkârımız. Bunları halledelim sonra sıra ona gelecek, diyor.
“– Bu plan BOP ile uyumlu mu?”
İklim Öngel’in sorusu.
“Uyumlu. Harita buna göre yürüyor.
“– Cumhurbaşkanı Erdoğan BOP haritasından haberdar değil miydi?
“ABD’nin yıllardır ‘Demokrasi getireceğiz’ algısıyla yürüttüğü politikasını bir devlet yetkilisinin bunları analiz etmeden kabul etmesi çok ilginç.”
Naim Babüroğlu kibar konuşuyor tabiî. Aslında Tayyip’in bir ABD ajanı, ABD kuklası, ABD hizmetkârı ve daha parti kurmadan önce, BOP’ta kendisine verilen görevleri yapacağına dair ABD’li devşirici efendilerine söz verdiğini, onlarla mutabakat yaptığını söyleyemiyor.
Hep ne diyoruz?
Tayyip Türkiye’ye çalışmıyor, ABD’ye çalışıyor. Ve Türkiye’nin BOP çerçevesinde parçalanması için çalışıyor tüm iktidarı, tüm avenesi.
“‘TÜRKİYE’Yİ FELAKETE GÖTÜRÜR’”
Başlık bu.
“- ‘Eş başkan’ olduğunu söylediğinde Türkiye’nin ya da kendisinin ne çıkarı olacağını düşünmüş olabilir?”
İklim Öngel’in sorusu. Cevap veriyor Babüroğlu;
“Türkiye’nin çıkarı olmaz. Türkiye’yi felakete götürür. BOP Türkiye’yi parçalayan bir projedir.
“- İl il saydığınızda nasıl bir parçalama planı?
“Hatay dahil olmak üzere Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyi Büyük Kürdistan olarak yer alıyor.”
Evet, BOP haritasında Özgür Kürdistan diyor, Free Kürdistan, diyor haritada bu bölgeye.
“(…) Bu BOP haritası; PKK bölücü terör örgütünün haritasıyla uyumlu. Irak-Kürt bölgesel yönetimi Barzani’nin oluşturduğu Sözde Kürdistan haritasıyla uyumlu. 2021’de Papa’nın Barzani’yi ziyaretinde bastırılan Papa Pulu’ndaki harita ile uyumlu.
‘HARİTALAR ÖRTÜŞÜYOR’
“Ayrıca, Atatürk milli mücadeleyi başlattığında Elâzığ valisi Ali Galip, İngiliz istihbarat Binbaşı Noel ile Sivas Kongresini basmak istedi. Başarısız oldular ve Noel kaçtı. Noel’in o günlerde Londra’ya gönderdiği haritada az önce saydığım iller vardı. Türkiye’yi içine alan harita budur ve hepsi birbiriyle örtüşüyor.”
Soruyor şimdi İklim Öngel;
“- İsrail için ‘vadedilmiş topraklar’la da örtüşüyor mu?
“Vadedilmiş topraklar Fırat’la Nil arasında Mısır dahil. Ama bizi ilgilendiren Orta Doğu’daki konu. Yani Irak, Suriye ve Türkiye. Vadedilmiş topraklarda saydığım iller var. Sonuçta İngiliz İstihbarat Binbaşı’nın Türkiye’yi parçalama haritası vadedilmiş topraklarla, BOP haritasıyla ve sözde Kürdistan devletiyle bütünleşmiş ve uyumlu bir harita. İsrail’in aleyhine çalışmazlar.”
Soruyor İklim Öngel;
“- BOP’ta güneyde bir Kürt devletinden söz ediyorsak burası aynı zamanda vadedilmiş topraklar ise bölgede yalnızca İsrail olmayacak mı?
“Burada Yahudilerin olması gerekiyor. Ama İsrail’in şu anda Ortadoğu’da hasmı olmayan, tehdit görmediği oluşum Barzani yönetimi ve PKK-PYD bölücü terör örgütü. Bunları müttefik kabul ediyor. Bunlar hiçbir zaman İsrail aleyhinde açıklama yapamaz. İsrail de bunların aleyhinde bir adım atmaz.”
Zaten CIA ve MOSSAD ajanları eğitiyor PKK’yi. Daha önce de defalarca söylediğimiz gibi, İsrail’in 1948’deki kuruluş yıldönümünde Karayılan, Kandil’den kutlama mesajları gönderiyor PKK adına. Böylesine kaynaşıklar.
Ve Ortadoğu kadınlarının bir toplantısını düzenlemişti biliyorsunuz PKK-PYD. Oraya meşhur Filistinli gerilla Leyla Halid de geldi. Orada, İsrail’in Filistin Halkına yaptığı zulmü anlattı. Ve bu anlatımına anında, PKK’nin kaşar Milletvekili ve sözcüsü Leyla Zana karşı çıktı. “Dostumuza bunları söyleyemezsin”, dedi. Hâlbuki Leyla Halid misafiri. Buna rağmen İsrail’i savunmakta hiç tereddüt etmedi Leyla Zana. Böylesine kaynaşıklar.
Biz ne diyoruz?
PKK, PYD, YPG, DEM Ortadoğu’da İsrail’e kardeş, Amerikancı bir devlet oluşturmak istiyor. İsrail ile birlikte ABD’ye yeni bir petrol bekçisi olmak istiyor. Fidel, bunu on yıllar önce öngörmüştü, daha önce aktardığımız gibi.
“– İsrail’in amacı salt dini mi?”
İklim Öngel’in sorusu.
“Hangi Yahudi olursa olsun, ister Netanyahu’nun tam zıttı, ılımlı bir hükümet, ister Netanyahu’ndan daha radikal biri… Hepsinin yüzde yüz inandığı olay vadedilmiş topraklardır. Onlar için dini, kutsal bir emirdir.”
Bu toprakların ele geçirilmesi. Evet, aynen Naim Babüroğlu da Tayyip’e karşı tutum belirliyor. Tayyip, “İsrail’in gözü bizde” dedi ya, madem gözü bizde, o zaman Kürecik’i kapat, diyor.
“- İsrail’in gözü buradaysa İran, İsrail’e füze attı. İsrail bunun bir bölümünü düşürdü. Durup dururken mi düşüyor bunlar?
“Kürecik radarı balistik füzelere karşı erken ihbar radarıdır. Radar bilgisi NATO ülkeleriyle paylaşılır. Ama ABD, İngiltere, Fransa, Almanya anında bu bilgileri İsrail’e verir. ABD, NATO’nun en büyük gücü. Anında Kürecik’ten bilgiyi alıyor. ABD, İngiltere ve İsrail’in silah sistemleri şu anda İsrail hava sahasında entegre edilmiş durumda. Kürecik bir NATO üssü. Normalde bu bilgiyi İsrail’e vermemesi gerekir. Türkiye, ‘Bu bilginin İsrail’e aktarıldığını tespit ettiğimiz için kapatıyoruz’ demeli ve Kürecik radarını kapatmalı. İsterse bir günde kapatır.”
Ama dediğimiz gibi, burada Babüroğlu ya bilmezlikten ya cesaretsizlikten ABD ile İsrail’in kaynaşık olduğunu, etle tırnak gibi birbirinden ayrılmaz olduğunu söyleyemiyor. ABD İsrail demektir, İsrail ABD demektir.
“– Kürecik kapanırsa İsrail’in füzeler üzerindeki etkisi azalır mı?”
İklim Öngel’in sorusu. Cevap veriyor;
“İsrail, ABD ve İngiltere’nin füzeleri tespit etme yeteneği var ama bu kadar etkili değil. Zarar çok daha fazla olur. Diyelim ki 100 füzeden 70’ini Demir Kubbe önlüyor. Kürecik olmazsa daha az sayıda füzeyi önleyecek.
– Türkiye tehdit altında mı?
“İran’dan sonra sıra Türkiye’de. Ama İsrail kara harekatıyla Lübnan’a, Gazze’ye girdiği gibi, Türkiye’ye giremez.
“- Ne yapabilir?
“ABD ve İsrail’in saldırmaya ihtiyacı yok. Çünkü sığınmacılar yeter.
“- Sığınmacılar, Türkiye’nin içindeki füzeler mi?
“Füze demeyelim. Az önce söz ettiğim illerde sığınmacı sayısı çok fazla.
“- Bu illerde referandum riski mi var?
“Mossad ajanları Haniye’yi İran Cumhurbaşkanlığı sarayının sınırlarında öldürdüler. Biz, bu sığınmacıların içinde İsrail’e, ABD’ye, İngiltere’ye, Araplara çalışan kaç istihbarat elemanının olduğunu bilmiyoruz. Ama İsrail biliyor.
“- Plan nedir o zaman?
“1919’daki Binbaşı Noel haritası. Büyük Atatürk’ün ve kahraman silah arkadaşlarının ve vatandan milletten başka sevgili bilmeyen o kuşağın çöpe attığı Sevr Anlaşması. Bunu PKK terör örgütü, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, ABD, İngiltere istiyor. Yarım kalmış bir işti. Ama bugün bu illerde sığınmacı çok. Protesto, yürüyüş, sokak hareketleri olacak… Demografik yapı değişiyor. Bu değiştiği zaman BM’ye başvuruyorlar veya diyorlar ki “Biz belediye başkanımızı seçmek istiyoruz, kendi kendimizi yönetmek istiyoruz”. Kilis’in şu andaki Türk nüfusuyla Suriye nüfusu neredeyse eşit. Hatay’la Gaziantep’te yüzde 25 sığınmacı veya göçmen var. Dolayısıyla İsrail ve ABD’nin fazla bir çaba sarf etmesine gerek yok.”
Peki ne yapmalı o zaman, diyor İklim Öngel. Ve cevabı:
‘ŞAM YÖNETİMİYLE İŞBİRLİĞİ ŞART’
“- Tablo bu ise Türkiye ne yapmalı?
“Bir, sığınmacıları gecikmeden ya ülkelerine ya da Avrupa’ya göndermeli. İki, İsrail’in ilerlemede gecikmesi ve PKK terör örgütüyle birleşmemesi için Şam yönetimiyle işbirliği kurmalı.
“- Suriye’yle işbirliğinin bu aşamada önemi nedir?
“Hem sığınmacıların gönderilmesi hem terör örgütüne karşı ortak mücadele için önemli. Üç: ekonomisini yükseltmeli. Dört, Kürecik’i hemen kapatması lazım. Beş; liyakat sistemi tekrar kurulmalı yoksa Türkiye gün yüzü göremez. Türkiye’nin yapması gereken Atatürk’ün dış politikada uyguladığı ilkelere dönmektir. Atatürk’ü ve Cumhuriyeti Türkiye’den çıkarın geriye Afganistan kalır.”
Naim Babüroğlu’nun bütün bu tespitleri, bizim 1991’den bu yana, yani Sosyalist Kamp’ın yıkılışından bu yana hep söyleyegeldiğimiz ve yazdığımız tespitlerle bire bir örtüşüyor. Ama sadece Babüroğlu’nun sığınmacı dediğine, biz işgalciler diyoruz. Bunlar Türkiye’yi çökertmeye tek başlarına yetmeyecek. Bunlar giderek çoğunluk haline geldikleri anda, ABD de bunlarla birlikte tıpkı Irak’a, Libya’ya, Suriye’ye ve İran’a saldırdığı gibi Türkiye’ye saldıracak. Ortadoğu’da kendisine karşı son direnç noktasını da böylece ortadan kaldırmış ve BOP haritasını hayata geçirmiş ve tamamlamış olacak. Hedef bu.
Ve biz, Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’yı anma konuşmalarımızda 1991’den itibaren, ABD Emperyalist Haydudunun bu planlara sahip olduğunu hep söyledik ve yazdık, literatürümüzde kayıtlıdır o belgeler.
Yine Usta’mızın 2014 yılında yaptığımız anma konuşmasında “Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye… Sıra Sende Türkiye”, demişiz. Ve BOP haritası üzerinde PKK’nin oynayacağı rolü göstermişiz. PKK gençlere, Kürt gençlerine; “Biji Serok Obama”, dedirtiyor o zaman, sloganlar attırıyor. Yani ABD’yle kaynaşık olduklarını göstermişiz.
Ve 2015 Seçimlerinde yaptığımız TRT Propaganda Konuşmalarında da aynen BOP haritasını ABD Emperyalist Haydudunun hayata geçirmek için çabaladığını ortaya koymuşuz ve Tayyip’in onun hizmetkârı olduğunu ortaya koymuşuz. Meclisteki diğer Amerikancı partilerin de onun hizmetkârı olduğunu ortaya koymuşuz. Ve Türkiye BOP çerçevesinde en az üç parçaya bölünecek, demişiz. Ve o konuşmalar bundan 9 sene önceydi.
Ve geçen sene yazdığımız bir kitapta ne demişiz başlık olarak?
“Sığınmacı Sorunu Değil Türkiye’de Türk’ü Azınlığa Düşürme Oyunu”
Evet, oyun bu. Alt başlık;
“Batının Bin Yıldır Bitmeyen Kini ve Değişmeyen Planı: Türkleri Anadolu’dan Atma”
Evet, onların hedefi bu. Pek çok belgelerinden onların bu namussuzca planı, hedefi hep güttüklerini, hep gündemde tuttuklarını ortaya koymuşuz, belgesiyle, kanıtıyla.
Demek ki bizim yaptığımız bütün tespitler, gerçekleri diyalektik mantık ve metodumuzla ve devrimci teorimizin yolumuza düşürdüğü ışıkla görüp analiz etmemiz sonucunda yapılmış tespitlerdir, ortaya konulmuş tespitlerdir. Ve hepsi de yüzde yüz kesinliğe sahiptir. Böyle bir felaketle karşı karşıyayız, yüz yüzeyiz.
Ve ne diyoruz?
Ülkemiz için “Yüzyılın Felaketi”, bu ABD devşirmesi, bu hainler haini Tayyipgiller iktidarıdır. Bunlar ABD’nin ve BOP’un sadık bir hizmetkârı ve uygulayıcısıdırlar.
İşte bizim bu tespitimizin bir diğer yönünü de 8 Ekim 2024 Salı gününün Sözcü Gazetesi manşet olarak ortaya koymuş.
“Türkiye tarihi bir fırsat kaçırdı. Bölgemiz kan gölünü döndü. Bodrum baharı sürseydi İsrail bu kadar azmazdı.”
Kim diyor bunları?
“Uluslararası İlişkiler Uzmanı Profesör Hasan Ünal, bundan kimin karlı çıktığını Sözcü’ye anlattı. Türkiye’de Beşar Esad hükümeti zayıflatılmamış olsaydı İsrail’in azgınlığı bu kadar olamazdı. Ortadoğu allak bullak edilemezdi. Maalesef burada en büyük suçlulardan birisi mevcut iktidardır.”
Gördüğümüz gibi namuslu bilim adamı Profesör ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Hasan Ünal da aynı tespitte bulunuyor. BOP’un hizmetkârı olduğunu ortaya koyuyor Tayyip’in. Ve şu anda Ortadoğu’da yaşanan cehennemin en önde gelen yerel sorumlularından biri olduğunu ortaya koyuyor Tayyipgiller hükümetinin.
“Mülteci deposu olduk!..
“Dostluğu bozmanın bize faturası ağır oldu. Bugün beş milyonu Suriye’de olmak üzere 10 milyon Suriyeliye bakıyoruz. 7-8 milyon da kaçak var. Bunun maliyeti en az 150 milyar dolar.”
Bizce bu düşük bir maliyet rakamı. Suriye üzerinden Güney’e, Asya ve Ortadoğu ülkelerine yaptığımız ticaretten elde edilen geliri de heba etti Tayyipgiller. Ve onu da hesaba kattığımız zaman, Türkiye’nin kaybı 300 milyar doları aşkındır. Bu Tayyipgiller’in, Davidson Ahmet’in, Bilderbergci Bebecan Ali’nin, Testicinin, Çömlekçinin ve etrafındaki bilumum hainler topluluğunun Türkiye’ye yaptıkları kötülüğün bir sonucudur; bugün içinde bulunduğumuz açlık, kıtlık, yoksulluk, halkımızın kuru ekmeğe, kuru soğana muhtaç olması. Böylesine hain bir iktidardır işte Tayyipgiller iktidarı. ABD tarafından boynumuza dolanmış bu lanet halkasını çıkarıp, fırlatıp ayaklarımızın altına alıp ezmeden, ülkemizin olumlu bir yöne gitmesi, gün yüzü görmesi olası değildir.
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
İşte Türkiye’ye, milletimize, vatanımıza, böylesine kötülükler yapmış, binbir suç işlemiş, hainler haini Tayyigiller iktidarını Kaçak ve de Haram Saray’ın arkadan Bohçalı’sı, PKK’nin siyasi plandaki temsilcileri olan DEM’lileri Mecliste ayaklarına kadar gidip güler yüzle takdis ettikten ve onlarla tokalaştıktan sonra, bunun gerekçesini nasıl açıklıyor gazetecilerin sorusu üzerine?
Aynen şöyle;
“Uzattığım el Sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır.”
Şuraya bakın, Tayyip isabetli, meşale gibi yanan, sözler söylemiş oluyor.
Yahu Tayyip de senin gibi, konuş deseler düzgün bir cümle kuramaz. Onun da metin yazarları ordusu var. Yazıyorlar, promptera yüklüyorlar o da oradan okuyor aynen senin gibi.
Bu insan sefaleti acınası yaratık, Bohçalı’nın PKK hakkında, PYD, DEM hakkında neler söylediğini daha önce ortaya koymuştuk videolarla. İşte böyle döner bunlar, yılan gibi kıvrılıp döner bunlar.
Bir; kaset tutsağı… Oradan diz çöktü Tayyip’in önüne.
İki; bir de Sinan Ateş gibi Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemal ve İnönü geleneğini savunan, laik Cumhuriyet’i savunan, vatanımızı savunan birini öldürttü. Hem de sokak çetelerine alçakça, namussuzca. O katliamın infaz emrini Bahçeli imzaladı ekibiyle birlikte.
İşte böylesine vicdansız, ahlâksız Türk ve Türkiye düşmanı, namuslu insanlarımızın, vatanseverlerimizin düşmanı bir yaratık bu.
Saygıdeğer Halkımız;
Bu Bohçalı’yı Türklükle, millilikle, Türk milliyetçiliğiyle anmak, nitelemek inanın Türklüğe hakarettir. Türkün asla böylesine sefaletlerle bir ilişkisi olamaz. Bunlar insanlığın gerizlerinde yaşayan, çürümüş leş kokuları içinde yaşayan, insan suretinde ama içinde insan olmayan zavallı yaratıklardır.
Evet, Saygıdeğer Halkımız bir tek şey istiyoruz sizlerden: Her zamanki gibi; Anlaşılmak.
Kalın sağlıcakla…
10 Ekim 2024