PKK-DEM’le el sıkışıyorlar!
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
1 Ekim’de Meclis açılış töreninde Kaçak ve de Haram Saray’ın Arkadan Bahçeli’si, DEM’lilerin yani Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK’nin siyasi parti formundaki bölümünün ekibinin ayağına gitti kalkıp. Onlarla tek tek tokalaştı, yılıştı, hal hatır sordu.
Hâlbuki önce, daha önce ne hakaretler savurmuştu; “Bunlar kapatılmalı. Bu partinin Mecliste yeri yok. Bunlar Türkiye düşmanı”, diye.
Şimdi hepsini yalayıp yuttu. Çünkü Kaçak ve de Haram Saray’ın Despotu buyruk verdi buna. Bu onun ayakçısı. Görüştüler ya bir hafta kadar önce Kaçak Saray’da, dedi ki; Ulan Bohçalı, halk çoğunluğunu kaybettik. Artık eskisi kadar Allah’la aldatıp peşimize takamıyoruz bu seçmen denen koyunları. O zaman şu PKK’yi yeniden açılım saçılım masallarıyla yörüngemize çekelim. Onlarla birlik olalım. Yani Testici’yi, Çömlekçi’yi vesaireyi çektiğimiz gibi. Ne olacak; onlara da istedikleri şeyin bir bölümünü verelim. Nasıl olsa bizim için amaç iktidarda kalmak, saltanatımızı sürdürmek, başka bir derdimiz yok bizim. Küpümüzü doldurmaya devam etmek, devran sürmeye devam etmek, sonrasında da bizden ve geride kalanlarımızdan hesap sorulmasını engellemek. Hadi bakalım bu işi de sen yapacaksın, göreyim seni, dedi saldı bunu.
İşte onun üzerine bu kaplumbağa adımlarıyla bile yarışamayacak kadar yürümekten aciz, hortlak görünümlü yaratık gitti onlara, Tayyip’in bu mesajını iletti.
Ne dedi bu el sıkışmadan bir hafta sonra Grup Toplantısında yaptığı konuşmada?
Aynen şunu:
“Uzattığım el sayın cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır”, dedi.
Şu cilalamaya, parlatmaya bakın, arkadaşlar. En güçlü mobilya cilaları bile ahşabı bu kadar parlatamaz. Mübarek gomalak cila, mobilyacıların deyimiyle. “İsabetli sözleri meşale gibi yanıyormuş”…
Yahu adam, bugün dediğini ertesi gün yalar yutar, tersini söyler. Fırıldak gibi devamlı döner, ne dediğinin anlamını da bilmez aslında. Metin yazıcıları eline verir, promptera yüklenir, bu sadece oradan okur. Kürsüye çıktı mı sağa, sola, üç-beş yere prompter konur, bu kafasını çevirir 180 derece, her yerdeki promptere bakarak okur. Ama işte bunlar da aynı, aynı kategori.
Bu Bohçalı daha önce ne diyordu Tayyip için?
“Bırak cumhurbaşkanlığını da sen nasıl insansın? Tayyip Erdoğan’da ahlâk ve namus işportaya çıkmıştır, hurdaya düşmüştür. Sen ahlâksız ve şerefsizsin. Sen Kandil’in sadık dostu ve hizmetkârısın”, demişti, aynen bu Bohçalı, Tayyip’e.
Şimdi de “meşale gibi yanan”, “isabetli sözler sarfeden” büyük bilge, lider olarak söz ediyor.
Çünkü kasetle yakalandı, o kaset yayımlandığı anda bırakalım sokağa çıkmayı, evinin perdesini bile açamayacak duruma geleceğini adı gibi biliyor. Tayyip’in avanesi izletti ona kaseti.
İlaveten bir de Kuvayimilliye’yi, Mustafa Kemal’i savunan vatansever Sinan Ateş’i katlettirdi değil mi Amerika’dan aldığı buyruk üzerine?
Kendisinden sonra MHP’nin başına o gelecekti, Sinan Ateş gelecekti. Amerika bunu istemedi ve bu, Sinan Ateş’i katlederek, ortadan kaldırarak ABD’nin istediğini yaptı. Eğer gerçek bir yargı olsa başta kendisi gelmek üzere izzet Ulvi Yönter’i, Semih Yalçın’ı, Fethi Yıldız’ı, Olcay Kılavuz’u, Ufuk Göktürk’ü, Ahmet Yiğit Yıldırım’ı, Ömer Şanlı’sı ve diğer ekibi, katliam ekibi, bütünüyle ağırlaştırılmış müebbet cezasına mahkûm edilecektir. Onu adı gibi biliyor. Bir de buradan esir aldı Tayyip bunu. Tayyip’in kukla yargısı tarafından şu anda sorgulamadan, yargılamadan kurtulmuş durumda bu katliam ekibi. Onu da biliyor ve hissettiriyor Tayyip. Yani çifte prangaya vurulmuş durumda Bohçalı. O yüzden artık Tayyip’in çaycısı. Evet, bu vaziyette bu acınası yaratık. Bunun bu ayakçılığını, askıcılığını iyi yaptığını Tayyip de takdir etti. “Efferim oğlum Mehmet, sen bu yolda devam et”, dedi buna.
Bakın şu videoya ne diyor Tayyip?
***
Video girecek!!!!
Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek daha fazla konuşmaya, daha fazla uzlaşıya, diyalog zeminini daha fazla genişletmeye ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Milletin faydasına olacak hiçbir konuda diyalogdan kaçınmayız. Cumhur İttifakı olarak yeni dönemde ülkemizin meselelerini mümkün olan en geniş mutabakatla çözmeyi arzu ve temenni ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin gerek Meclisin ilk günü, gerekse dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz. Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin, muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz.
***
Gördüğünüz gibi, bu Cumhur İttifakı’nın yani Cumhurbaşkanlığının elidir, diyor. Yani oraya biz gönderdik o hafızı, o çömezimizi, diyor.
Şimdi bunlar yeniden masaya oturacaklar. Bunların ikisi birden, aslında Abdullah Öcalan’la el sıkışmış durumdalar. Daha önce de söyledik; Demirtaş’la 31 Mart Seçimleri öncesinde işi bağlamıştı Tayyip. Fakat 31 Mart’ta yaşadığı hezimet bu açılımı yapmasına izin vermedi o zaman. Bir de bu işe girişirsek oylarımız dibe vurur, duman oluruz, darmadağın oluruz o zaman, dedi.
Fakat Yeni CHP’nin yeni paçavra başkanı Özgür Özel onunla; “yumuşama” dedi, “normalleşme” dedi, bilmem ne dedi, Kaçak Saray’la anlaştı, bunun önünde diz çöktü, buna yeniden kan ve can verdi. Yeniden gündem belirler hale geldi bu, ne dediğini bilmeyen, bugün dediğini yarın yalayıp yutan Tayyip. O bakımdan, şimdi dedi, durum fena değil, bu PKK’yi ve tabanını yörüngemize çekersek yine birinci parti oluruz önümüzdeki seçimlerde de, dedi. Onun hesabı içindeler.
Bunların alayının vatanmış, halkmış, milletimizmiş zerre umurlarında değil. Amerika’nın kendilerine verdiği hizmeti yapacaklar, bu ihanetlerini gizlemek için de halkımızı Allah’la aldatacaklar, din alıp satacaklar; Bohçalı denen sefalet de halkımızı, milli duyguları yüksek olan, hassasiyeti yüksek olan insanlarımızı aldatacak, milliyetçilikle, Türkçülükle.
Oysa bunların adını, daha önce de söylediğimiz gibi, Türklükle birlikte anmak Türklüğe hakaret. Bunların zerre miktarda ilgileri yok Türklükle ve insanlıkla. Birer insan sefaleti bunlar. İşte bütün bu yaşanan olaylar, tekrar tekrar bu gerçeği gösteriyor.
Saygıdeğer Halkımız;
Artık hâlâ anlamamakta ısrar mı edeceksin?
Etmemelisin.
Ne diyoruz?
İnsanı hayvandan ayıran en büyük özellik; insanın aklını kullanabilmesidir, insanın soru sorabilmesidir, işleyen bir zihne sahip olabilmesidir. Biz de halkımıza aklını kullan, sorgula önerisinde bulunuyoruz.
Ve kalın sağlıcakla…
11 Ekim 2024