Sevinçliyim bugün. Nihayet koca Türkiye’de mesleki ve insani onuruna…
Sevinçliyim bugün.
Nihayet koca Türkiye’de mesleki ve insani onuruna sahip çıkma cesaretini gösterebilen bir yargıç çıkabildi. “YSK açıktan kanun çiğnemiştir, suç işlemiştir.”, diyebildi.
Medyada bugün yayımlanan şu habere bir bakalım:
“YSK’nin çelişkileri: Melikgazi’de yargıçlar var
“Kayseri Melikgazi İlçe Seçim Kurulu, CHP’nin yaptığı iptal başvurusunu reddederken, yargıç Vedat Azgit’in yazdığı muhalefet şerhi tarihe not düştü. Azgit, YSK’nin referandum genelgesinin hâlâ yürürlükte olduğuna ve kanunlar bile geriye yürütülmezken 16.00’da biten seçimler için YSK kararının geriye yürütüldüğüne vurgu yaptı.
“Kayseri Melikgazi İlçe Seçim Kurulu, CHP’nin mühürsüz oy pusula ve zarflarının kabul edilmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yaptığı iptal başvurusunu reddederken, İlçe Seçim Kurulu Başkanı Vedat Azgit, YSK’ye yanıt niteliğinde bir muhalefet şerhi yazdı.
“(…)
“CHP’li üye ile birlikte oy çokluğuyla alınan karara İlçe Seçim Kurulu Başkanı Vedat Azgit de muhalefet şerhi koydu. Azgit yazdığı muhalefet şerhinde, referandum günü YSK’nin mühürsüz oy pusula ve zarflarının sayılacağı haberinin cep telefonu aracılığıyla YSK’den 17.08’de geldiğine dikkat çekti. Yasaya göre YSK’nin resen veya itiraz üzerine aldığı kararların kesin olduğunu belirten Azgit, yasaya göre mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olduğunun düzenlendiğini vurguladı ve “Aynı konuda kanunda farklı bir düzenleme olduğunda öncelikle kanun maddesinin mi YSK kararının mı uygulanacağı hususunun çözüme kavuşturuması gerekir. YSK kararlarının kanun maddesinden önce uygulanacağı sonucuna varılırsa YSK kararları ile Seçim Kanunu’nun tüm maddelerinin değiştirilebileceği sonucuna varılır. Bu, hukukun temel ilkelerine aykırıdır. Bu nedenle öncelikle Seçim Kanunu’ndaki hükümlere göre karar verilmelidir” dedi.
“Genelge hâlâ yürürlükte’
“Azgit, cevaplandırılması gereken bir diğer konunun da YSK’nin aynı konuda birbirinden farklı kararları olduğunda hangi kararın öncelikle uygulanacağı olduğunu belirtti. YSK’nin referandum için yayımladığı kitapçık haline getirerek sandık kurulu başkanlarına yolladığı yazıda; sandık kurulu mührü bulunmayan zarfların ve oy pusulalarının geçersiz olduğunun düzenlediğini belirten Azgit, YSK’nin hazırladığı eğitim filmi ve eğitim seminerlerinde de aynı konuya değinildiğini kaydetti. YSK’nin saat 16.21’de gönderdiği mesajla, sandık kurulu mührünün oy pusulasının ön tarafına basılması halinde, bu oy pusulalarının geçerli olacağının belirtildiğine dikkat çekti. Azgit, “Yani, sandık kurulu mührünün bulunması gerektiği kabul edilmiş hatta bu düzenlemenin amacının sahteciliği önlemek olduğu hususu vurgulanmıştır” dedi.
“(…)
“‘Geriye doğru yürüyemez’
“Üçüncü bir konunun YSK kararlarının geriye yürüyüp yürümeyeceği olduğuna dikkat çeken Azgit, şunları kaydetti:
“YSK kararına göre Türkiye’nin doğusunda bulunan 32 ilde seçimler 16.00’da sonuçlandığından sandık sayım döküm işlemleri başladıktan sonra hatta birçok ilde-yerde işlemler tamamlandıktan sonra YSK’nin iptal kararı aldığı açıktır. Bu durumda sandık kurulunun haklı olarak yürürlükte bulunan YSK’nin genelgesi gereği mühürsüz zarf ve oy pusulalarını iptal etmesi gerekecektir. Saat 17.08’de gönderilen YSK kararının geriye yürüdüğü kabul edilirse YSK genelgesine göre doğru olarak verilen sandık kurulu kararlarının iptali sonucu doğacaktır. Kanunlar bile geriye yürümediği halde YSK kararları ile yürürlükteki mevzuata uygun olarak alınan her türlü kararın sonradan iptali durumu ortaya çıkacaktır. Kanaatime göre, YSK kararları geriye yürümez. YSK kararının geriye yürümediği kabul edilirse aynı seçimde, farklı seçim çevrelerinde, farklı kuralların uygulanması söz konusu olacaktır. Bu durumda da seçim sonuçları tartışmalı hale gelecektir.” (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/726677/YSK_nin_celiskileri__Melikgazi_de_yargiclar_var.html)
Hani, Nietzche der ya; “Ecce Homo” (İşte İnsan)…
Evet, insanlık onuruna, meslek onuruna sahip çıkmanın gereği budur işte. Kutlarız bu yargıcımızı, alnından öperiz.
Şu günlerde, sıradan bir tutum değildir aldığı. Saygıdeğer yargıcımızın bu tavrı, Tayyipgiller İktidarının, kendisine yönelecek, her türlü hukuksuzluğunu, her türlü saldırısını ve zulmünü göze almanın bir sonucudur.
Deriz ya hep, eğer namus bellediğimiz davamızda en ufak bir eğilip bükülme yaparsak, insani değerlerimizden en ufak bir taviz verirsek; aynalara bakamayız, diye. Bakamayız biz, eğer öyle bir geri adım atmış olsak…
Onun için de şiarımız; “Onur yaşamdan önemlidir.”
İşte bu anlayışa sahip olduğumuz için, benzer tutum alan bu yargıcımız gibi bir insanla karşılaştık mı, yüreğimiz büyür. Seviniriz, tarifsiz. Toplumumuzda, insanlığın doruklarında yaşayan kartallar misali, zirveleri, sadece zirveleri kendine layık gören insanlar da varmış, diye…
İşte bu yargıcımızla ilgili haberi okuyunca da göğsümüz kabardı, gönlümüz ferahladı. Böylesine kara günlerde yaşıyor olmamıza rağmen coşkulu bir sevince kapıldık.
Şu an, sanıyoruz 15 bini aşkın hâkim ve savcı var görev başında.
İkinci bir örnek görebiliyor musunuz, böylesine onurlu bir tavır koymuş?
Hayır. Yok, ne yazık ki…
Kimisi yandaş olmuş bunların, kimisi de “viran olası hanede evlad-ü iyal var” siperine yatmış boylu boyunca. Boşvermiş meslek onurunu vs.’yi…
Tabiî aynı zamanda yürek meselesidir, zalimlerin kanunsuzluğuna karşı çıkmak. Kimisi de yürek yoksunudur böylelerinin.
Biz, hep söyleriz ya yine, “Cesaret bir vatandır bizim için”, diye; evet, aynen öyledir. O vatana sahip değilseniz, ne coğrafi anlamdaki vatanınızı savunabilirsiniz hakkıyla, ne de onurunuzu…
Bu 15 bini aşkın görev başındaki hâkim ve savcının tamamı bilmiyor mu, YSK’nin yaptığı bu seçim dalaveresinin hukukla, kanunla zerrece ilgisi olmadığını?
Biliyor, biliyor. Hem de adları gibi…
Türkiye’nin onlarca hukuk fakültesinde hukuk anlatan akademisyenler var, binlerce.
Bunlar bilmiyor mu bu hukusuzluğu?
Biliyor.
Peki, onların bir tekinden olsun bir ses çıkmış mıdır, bugüne kadar?
Hayır.
81 ilde Barolar var. Adli sistemin bir diğer bölümünü oluşturan avukatların meslek örgütü…
Bunlardan kaç tanesinden protesto sesi yükselmiştir?
İzmir, İstanbul, belki birkaçı daha. Gerisi arazi…
Yazıklar olsun, diyelim. Yazıklar olsun…
İnsanın şu, bu meslekten olma durumundan önce, insan olma durumu var. Yani her şeyden önce gerçek bir insan olmalı insan. Gerçek insan da, insani, vicdani ve ahlâki değerlere sahip olan ve o değerlerini korumak için her şeyi göze alan insan demektir. Her şeyi göze almaya hazır insan demektir.
Eğer insan gerçek insansa, mesleği her ne olursa olsun, onu, yapılması gerektiği gibi yapar. Yani mesleğin hakkını verir. Mesleğin ahlâkına sahip olur, tümüyle. Özet olarak da; her yapıp ettiğinde kamunun çıkarını ön planda tutar. Kendini düşünmez. Kamuyu düşünür öncelikle. Yani, toplumuna, insanlığa faydalı olmayı en önde tutar hep.
Hani sevgili Hz. Muhammed de der ya; “İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır.”, diye.
Önderimiz Kıvılcımlı da der ki; “İnsancıl olan hiçbir şey bana yabancı kalamaz.”
Yine, der Kıvılcımlı; “Ben insanın hayvan yerine konmasına isyan ettiğim için sosyalistim.”
Biz de deriz ki:
Evet, biz insanın hayvan yerine konulmasına isyan ettiğimiz için, insanların ve hayvanların zulüm görmesine, acı çekmesine isyan ettiğimiz için ve doğanın, Parababalarının çıkarları için katledilmesine, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da doğasının çalınmasına, yağmalanmasına isyan ettiğimiz için sosyalistiz.
Neyse, uzatmayalım sözü. Temenni edelim ki, bu namuslu ve yiğit yargıcımız, üzerlerine ölü toprağı serpilmiş olan hukuk camiasına zerre miktarda da olsa, bir onur ve cesaret rüzgârı düşürmüş olur bu tutumuyla.
Tabiî, bugüne kadar yaptıkları her hukuksuzluk gibi, bu son Referandum hukuksuzluklarının ve aldatmacalarının da hesabını verecek, Tayyipgiller İktidarı ve onlarla işbirliği haline çalışan Yüksek Seçim Kurulu mensupları.
Bu hesap sorulacak onlardan, er ya da geç…
İnsanın görevini bilerek yapmaması gibi, kötüye kullanması da ağır bir suçtur hukukta. YSK, bu suçu işlemiştir. Hem de kesin biçimde…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
24 Nisan 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı