Partimiz; Halkımızı, “sürü bağışıklığı” denen halk düşmanı uygulama ile ölüme mahkûm edenleri yargıya taşıdı!
AKP’giller iktidarı, uyguladıkları hiçbir politikalarında halkımızı asla düşünmediklerini bir kez daha gözler önüne serdi. AKP’giller tarafından Ekonomiden Sağlığa, Eğitimden Bilime her alan çökertildi, enkaz haline getirildi.
2 Mart 2022 tarihinde yaptığı açıklamada Kovid-19 salgınına yönelik tedbirlerle ilgili Bilim Kurulu’nda alınan son kararları açıklayan AKP’giller’in Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, açık havada maske takma zorunluluğuna ve HES Kodu uygulamasına son verildiğini duyurmuştu. Bilim İnsanları, Kovid-19 salgınının devam ettiği bugünlerde böyle bir karar alınmasına tepkiler gösterdi.
Kovid-19 salgınına yönelik önlemlerin gevşetilmesi demek halkımızın sağlığının, geleceğinin göz göre göre riske atılması demektir. Halkımızın “sürü bağışıklığı” denen halk düşmanı uygulamaya teslim edilmesine seyirci kalmak demektir. Halkımıza “ne haliniz varsa görün”, diyenleri bir kez daha Tarihe not düştük. Sorumluları yargıya taşıdık…
Suç duyurusuna ilişkin Parti Genel Sekreter Yardımcımız Av. Sait Kıran Yoldaş’ın yaptığı açıklama aşağıdadır:
***
Bildiğiniz gibi Korona salgını süresince iktidardaki AKP’giller, Bilim İnsanlarının, Bilimin bütün uyarılarını göz ardı ettikleri için on binlerce insanımız ölümle tanıştı.
En son 2 Mart’ta Sağlık Bakanının açıkladığı yeni kararlarla, bugüne kadar fiili olarak uyguladıkları, adına sürü bağışıklığı denen, pratikte insanlarımızın pandemi salgınıyla baş başa bırakılması demek olan uygulama resmileştirildi.
Sağlık Bakanının deyimiyle, “Bugünden sonra bireysel olarak korunma aşamasına geçmeliyiz”, dediler. Zaten bütün bu salgın süresince devlet olarak, iktidar olarak üzerlerine düşen görevleri yerine getirmemişlerdi. Bunu da resmen açıklamış oldular. Şu an günlük ölüm sayısının 180-200 civarında olduğu bir dönemde bu kararlar halkımızın doğrudan doğruya ölüme mahkûm edilmesi demektir.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak bu nedenle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına; “Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, Görevi Kötüye Kullanma, Bulaşıcı Hastalıklara İlişkin Tedbirlere Aykırı Davranma” suçlarından başta AKP’giller’in başı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kovid-19 Bilim Kurulu Üyeleri gelmek üzere suça karıştığı tespit edilen bütün kişilerin yargılanması için başvurduk.
Umarız ki Savcılık en azından bu konuda yasaların kendine zorunlu kıldığı görevi yerine getirir. Ve bu kişiler hakkında gerekli soruşturmayı başlatarak cezalandırılmaları için kamu davası açar.
Halkın Kurtuluş Partisi bu mücadeleye devam edecek. Halkımıza yönelik bütün saldırılara, halka yönelik bütün ihanetlere karşı Halkın Kurtuluş Partisi dimdik mücadele etmeye devam edecek.
09.03.2022
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi
Suç Duyurusu Dilekçesini aynen yayımlıuyoruz:
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA
VEKİLLERİ : Av. Metin BAYYAR – Av. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI
Av. Tacettin ÇOLAK – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR
Av. Halil AĞIRGÖL – Av. Pınar AKBİNA – Av. Doğan ERKAN
ŞÜPHELİLER : 1. Recep Tayyip Erdoğan
- Fahrettin Koca (Sağlık Bakanı)
- COVİD-19 Bilim Kurulu Üyeleri
- Suça karıştığı tespit edilen diğer kişiler
SUÇ :1. Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi (TCK m. 83 )
- 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu m. 3/ f. 3 ve 4. İle m. 23 ve 27’ye aykırı hareket ederek Görevi Kötüye Kullanma (TCK m. 257)
- Bulaşıcı Hastalıklara İlişkin Tedbirlere Aykırı Davranma (TCK m. 195)
SUÇ TARİHİ :02.03.2022
AÇIKLAMALAR :
Bilindiği üzere Aralık 2019’da başlayan Covid-19-Korona salgını nedeniyle resmi açıklamalara göre ülkemizde ilk vaka 11.03.2020 tarihinde görüldü ve Covid-19 kaynaklı ilk ölüm haberi de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından 18.03.2020 tarihinde açıklandı. Aradan geçen sürede gelinen durumu, Sağlık Bakanlığı’nın 05 Mart 2022 tarihli açıklaması ortaya koymaktadır:
“Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin günlük COVID-19 tablosunu açıkladı. 5 Mart verilerine göre, 360 bin 353 test yapıldı. Son 24 saatte, 32 bin 389 yeni vaka tespit edildi. Bugün… corona nedeniyle 174 kişi hayatını kaybetti”
Geçen süreçte uygulamalardaki yanlışlıklar, karar alma mekanizmalarında bulunan etkili ve yetkili kamu görevlilerin eksiklikleri, bilim insanlarının uyarılarına kulak tıkamaları, Covid-19 Pandemisinde bugünlerde dördüncüsü yaşanan dalgalara neden olmuştur. Vaka sayısı, vaka sayılarındaki artışa oranla vefat sayısı da hızla artmıştır. Alınan önlemlere en başta önlemi alan görevliler tarafından uyulmamış, önlemler sadece halkın maske-mesafe-hijyen üçüzüne ve düğün-dernekte, lokantada, kafede vb. kaç kişi olacağına indirgenmiştir. Diğer taraftan namuslu bilim insanlarının önerdiği 14 günlük tam kapanmanın gerçekleştirilmemesi salgını kontrolden çıkarmıştır. Tabip Odaları’ndan, alanda çalışan Sağlık Emekçilerinden ve namuslu bilim insanlarından gelen bilgiler, vaka ve vefat sayısının resmi açıklamalardan çok daha fazla olduğu yönündedir.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 2 Mart 2022 tarihindeki açıklamaları basına şöyle yansıdı:
“Bilim Kurulu Toplantısı kararları açıklandı! 2 Mart Bilim Kurulu Toplantısı kararları ve sonuçları
…
BİLİM KURULU TOPLANTISI KARARLARI (2 MART 2022)
‘TEDBİRLERE ERKENDEN BAŞVURDUK’
Covid-19 salgının ciddiyetini ilk kavrayan ülkelerden biri olmuştur. Koronavirüs Bilim Kurulumuz, bugün olduğu gibi gelişmeleri mercek altında tuttu ve öneriler geliştirdi. Tedbirleri ele alan salgınla mücadele edeceğimizi tanımlayan tedavi rehberlerini hazırladı.
DSÖ küresel bir salgınla karşı karşıya olunduğunu henüz ilan etmeden her türlü tedbiri planlayan bu kuruldur. Bilim Kurulunun bütün üyelerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Salgın sürecinde gerekli tedbirlere erken başvurduk.
‘EŞSİZ BİR MÜCADELE VERDİK’
Bu açıdan bakıldığında salgın hastalığın vaka sayılarına kıyasla en az etkilediği ülkeler arasındayız. Şu anda salgının toplumsal hayatımızı eskisine oranla çok daha az etkilediğini vurgulamak isterim…
Birlikte eşsiz bir mücadele verdik. Bir süredir sizlere Covid dediğimiz hastalığın gündemde kalma vasfını kaybetmekte olduğunu söylüyorum. Bu sonuca dünyanın pek çok ülkesinde de varıldığını alınan kararlar nedeniyle biliyoruz.
Ülkemizde de bazı kısıtlamalar kalkmıştı. Salgının biteceğine dair somut işaretler gördüğümüzde şartları normalleştirecek adımları attık. Karantina, izolasyon süreleri, tarama testleri, temaslılık süreleri konularında değişikliğe gittik.
‘SALGINLA MÜCADELE AŞIYLA VERİLECEK’
Gelinen noktada hepimizin bilmesi gereken Covid-19’la mücadelenin bundan böyle bilhassa aşıyla verileceğidir. …
Şimdi sıra salgını toplumsal hayatımızın hakim unsuru olmaktan sağduyulu bir şekilde çıkarmakta, bir bakıma salgın esaretinden gerçek hayata geçmekte.
İŞTE YENİ KARARLAR
Bilim insanlarımızdan henüz erken diyen, bekleme taraftarı olanlar da var. Birçok bilim adamı ise bizlerin sosyal gerçekleri dünyadaki benzer gelişmeleri dikkate alarak salgın baskısından kurtulmuş hayata dönüş için aldığımız inisiyatifi destekliyor.
Bakanlık olarak aldığımız kararları açıklıyorum:
- Artık açık havada maske kullanmak zorunda değiliz.
- Kapalı ortamlarda havalandırma yeterliyse mesafe kuralına uyum gösteriliyorsa maske şart değil
- Yeni dönemde HES kodu uygulaması kaldırıldı. Hiçbir kurum ya da kuruluşa girişte HES kodu kontrolü yapılmayacak..
- Hastalık şüphesi olmayan kişilerde test
- Okullarda 2 vaka çıkması halinde sınıfın kapatılması şeklindeki uygulamaya gerek görülmemektedir. Pozitif çıkan öğrenci izole edilecek ve eğitim devam
…Normale dönüşün son aşamasına gelmiş bulunuyoruz. …
Alınan kararlar salgının düşüşe geçtiği realitesine dayanmakta, hayatımızın ihtiyaç duyduğu psikolojik rehabilitasyonu amaçlamaktadır.
…
‘BİREYSEL OLARAK KORUNMA AŞAMASINA GEÇMELİYİZ’
Bir kişi salgın bitmedi ya da salgın bitti dediğinde somut gerçek değişmiyor. Salgın etkisini yitirdi, gözle görülür gerçek budur. Salgın kelimesine eskisi kadar vurgu yapmaya gerek yoktur. Salgını günlük hayatın ana kriteri olmaktan çıkarmalıyız.
Salgınla toplum olarak kısıtlamalar aracılığı ile mücadele etme döneminden hastalıktan bireysel olarak korunma aşamasına geçmeliyiz. Kişisel korunma da istersek süregelen alışkanlıklarımızı sürdürebiliriz. ”
Her gün 180-200 insanımızı corona nedeniyle kaybettiğimiz bu ortamda alınan bu kararlarla halkımız resmen “sürü bağışıklığı“na teslim edilmiştir. Adeta “Ne haliniz varsa görün” denilmiştir. Zaten uzun süredir fiilen yapılan “sürü bağışıklığı” uygulaması resmileştirilmiştir.
Hâlbuki vaka sayısının benzer olduğu dönemde şöyle davranılmıştı:
“14 Nisan 2021 19.00’dan itibaren uygulanmak üzere 2 haftalık kısmi kapanma uygulamasına geçildi. Hafta içi 19.00-05.00 saatleri arasında hafta sonunun ise tamamını kapsayacak şekilde sokağa çıkma kısıtlaması uygulaması başta olmak üzere birçok alanda artan vaka sayıları sonucunda sınırlama getirildi.
29 Nisan 2021 19.00’dan itibaren uygulanmak üzere 17 Mayıs 05.00’e kadar tam kapanma ilan edildi. Tüm kademelerde eğitime ara verildi ve sınavlar ertelendi. Şehirlerarası toplu taşıma araçlarının %50 kapasiteyle çalışacağı duyuruldu. Zincir Marketlerin pazar günü kapalı olacağı açıklandı.”
(https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_COVID-19_pandemisi)
Yakın günlerde günlük vaka sayısının 100 binleri, ölüm sayısının 300’leri aştığı bir dönemin (https://covid19.saglik.gov.tr/TR-66935/genel-koronavirus-tablosu.html)hemen ardından alınan kararlar şikâyetimizin haklılığını kanıtlamaktadır. Daha önce “tam kapanma”ya neden olan vaka ve ölüm sayıları aşılmışken alınan kararların başka anlamı var mıdır? Bizce yoktur.
Oysa Anayasanın 5. Maddesinde, “Devletin temel amaç ve görevleri” arasında “kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak”, “insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” görevleri vardır. Bu görev şüphelilerin umurunda değildir. İnsanlarımızın, toplumun, halkın refahını, sağlığını tehlikeye atmakta hiç tereddüt etmemişlerdir.
SUÇ NİTELEMELERİ :
1.Şüpheliler TCK madde 83’te düzenlenen “Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçunu işlemişlerdir.
TCK’nin 83 maddesine göre : “(1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir. (2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin; a)Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması, b)Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması gerekir. (3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine on beş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.”
Şüpheliler Pandemi süreci boyunca bu madde kapsamına girecek şekilde davranmışlardır. Son kararlar doğrudan bu madde kapsamına girer.
2.1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu alınması gereken tüm tedbirleri, kimlerin, nasıl alması gerektiğini gösteren bir kanundur. Kanunun 3. Maddesinin 3 ve 4’üncü fıkraları ile 23 ve 27’inci maddeleri yapılması gerekenleri saymıştır:
“Madde 3 – Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti bütçeleriyle muayyen hatlar dahilinde olarak aşağıda yazılı hizmetleri doğrudan doğruya ifa eder:
…
– Memlekete sari ve salgın hastalıkların hulülüne mümanaat.
– Dahilde her nevi intani, sari ve salgın hastalıklarla veya çok miktarda vefiatı intaç ettiği görülen sair muzır amillerle mücadele.
“Madde 23 – Her vilayet merkezinde bir umumi hıfzıssıhha meclisi toplanır. Bu meclis mahalli sıhhat ve içtimai muavenet müdürü, nafıa mühendisi, maarif, baytar müdürü, mevcutsa sahil sıhhiye merkezi tabibi, bir hükümet ve belediye tabibi ve hastane baştabibi ile garnizon ve kıt’a bulunan yerlerde en büyük askeri tabip ve serbest sanat icra eden bir tabip ve bir eczacıdan ve belediye reisinden mürekkeptir. Meclis valinin veya valiye bilvekale sıhhiye müdürünün riyaseti altında içtima eder. Valinin tensip edeceği bir zat kitabet vazifesini ifa ve zabıtları tanzim eder.
Madde 27 – Umumi hıfzıssıhha meclisleri mahallin sıhhi ahvalini daima nazarı dikkat önünde bulundurarak şehir ve kasaba ve köyler sıhhi vaziyetinin ıslahına ve mevcut mahzurların izalesine yarayan tedbirleri alırlar. Sari ve salgın hastalıklar hakkında istihbaratı tanzim, sari ve içtimai hastalıklardan korunmak çareleri ve sıhhi hayatın faideleri hakkında halkı tenvir ve bir sari hastalık zuhurunda hastalığın izalesi için alınan tedbirlerin ifasına muavenet eylerler.”
Peki, şüpheliler ne yapıyorlar? Halkımızı “sürü bağışıklığı” denilen halk düşmanı uygulamaya fiilen teslim ediyorlar.
3.Şüpheliler, yukarıda geçen 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu Madde 3’ün 3 ve 4’üncü fıkraları ile 23 ve 27 maddelere aykırı hareket ederek TCK m. 257’de düzenlenen Görevi Kötüye Kullanma Suçunu işlemişlerdir. Covid-19 Hastalığının yayılmaması, geniş halk yığınlarının hastalıktan zarar görmemesi, vaka sayısının artması ve ölümlerin çoğalmasıyla gelecek olan Koronavirüs önlemleriyle ekonominin daha da bozulmaması için gerekenleri yapmak zorunda olan ve her biri aynı zamanda kamu görevini ifa eden şüpheliler:
Kamu görevlisinin yapmakla görevli olduğu görevini yapmaması şeklindeki görevi kötüye kullanma suçunu; Kamu görevlisinin görevini kanunun öngördüğü şekilde yapmaması şeklindeki görevi kötüye kullanma suçunu, Kamu görevlisinin görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermesi, yani görevi ihmal şeklindeki görevi kötüye kullanma suçunu aynı anda işleyerek TCK 257 ile düzenlenen Görevi Kötüye Kullanma suçunu kasten işlemişlerdir. İşledikleri bu suçtan zarar gören ve görecek olan geniş halk yığınlarıdır, ülkemizdir.
4.Şüpheliler, aldıkları bu kararlarla 5237 sayılı Kanunun 195. maddesi ile düzenlenen “Bulaşıcı Hastalıklara İlişkin Tedbirlere Aykırı Davranma Suçu”nu işlemişlerdir. Şüpheliler toplum sağlığını tehlikeye düşürecek ve salgını daha da yaygınlaştıracak uygulamaya izin vererek Topluma karşı da suç işlemişlerdir. Çünkü “İlgili suç topluma karşı suçlar arasında kamunun sağlığına karşı suçlar içinde düzenlenmiş olduğundan bu suç ile belli kişilerin değil toplumdaki tüm fertlerin zarara uğraması olasılığı vardır”. Ve Corona pandemisinde bu olasılık değildir; Toplumdaki neredeyse bütün fertlerin zarara uğrayacağı kesindir.
Halkın Kurtuluş Partisi; Türkiye’nin en Yurtsever, Halkçı Partisidir. Müvekkil parti, halkımızın sağlığının geleceğinin göz göre göre riske atılmasına, “sürü bağışıklığı” denen halk düşmanı uygulamaya teslim edilmesine seyirci kalmamaktadır. Halkına olan sorumluluğu nedeniyle işbu şikâyetin yapılması zorunlu olmuştur. Kuvvetli suç şüphesinin varlığı da gözetilerek soruşturmanın acilen başlatılması gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile ilgili diğer kanunlarda belirtilen suçlardan yargılanıp cezalandırılması amacıyla haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını Müvekkil Parti adına talep ediyoruz.09.03.2022
DUYURUSUNUNDA BULUNAN
HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI VEKİLLERİ
Av. Metin BAYYAR – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR – Av. Doğan ERKAN