MİT TIR’ları Davası kitabı çıktı!
Halkın Kurtuluş Partisi ve Genel Başkanı Nurullah Ankut, AKP iktidarının hukuksuzluklarına ve yağmalarına karşı Türkiye’de halklarımız adına eylemler yaparak ve hukuk mücadelesi vererek; hakkaniyet sahibi vatandaşlarımızın da dile getirdiği gibi, gerçek bir muhalefet yürütmektedir. Türkiye’deki tek ve gerçek muhalefet partisi HKP’dir, önyargısız insanlarımızın da teslim ettikleri gibi. Fakat özellikle 12 Eylül 2010 Referandumu’ndan sonra AKP’nin hukuk bürolarına çevrilmiş olan mahkemelerden sonuç almak bugüne kadar mümkün olmamıştır. Okuyacağınız kitap Türkiye yargısının Suriye’ye karşı AKP Hükümetlerinin, sırf AB-D Emperyalistlerine yaranmak için, yürüttükleri savaş çığırtkanlığı ve Ortaçağcı çetelere verdikleri destek, artık savaş suçu boyutuna ulaşmıştır. Bunun en somut göstergesi de MİT TIR’larıyla Suriye’ye gönderilen silah ve mühimmattır. Suriye konusunda işlenen suçlara karşı yapılan suç duyurularında, yukarıda da belirttiğimiz gibi, bırakalım kovuşturmayı Cumhuriyet Savcılarınca herhangi bir soruşturma bile başlatılmamış, başvurular hep sonuçsuz kalmıştır.
Ortadoğu’yu ve özellikle de ülkemizi felakete sürükleyen ve savaş suçu oluşturan bu girişimleri durdurmak için tek müracaat mercii olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kalmıştır. UCM’ye Başvuru kaçınılmaz olmuştur çünkü Suriye’nin meşru yönetimine karşı savaş suçu işlenmeye devam edilmektedir.
Bu 02.06.2015 tarihli Suç Duyurusu Dilekçesine cevaben UCM Savcılığı, başvurunun değerlendirmeye alındığına dair biri İngilizce, biri Fransızca iki belge göndermiştir.[3]
Bu süreçte Reuters Haber Ajansı HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’la 03.06.2015’te yayımlanan bir röportaj yaptı.
Bu arada başta o zamanın İçişleri Bakanı Efkan Ala olmak üzere, Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından “Hakaret, İftira ve Suç Uydurma” isnadıyla Ankara Başsavcılığına 08 Haziran 2016’da şikâyette bulunulmuştur.
Bu şikâyeti sonuca bağlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “İftira” ve “Suç Uydurma” suçlamalarını yerinde bulmamış, “Ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” vermiştir.
Fakat Savcı, “Hakaret” suçlamasıyla iddianame düzenleyerek dava açmıştır.
Ankara 5’inci Asliye Ceza Mahkemesi de 14.10.2015 tarihinde aldığı bir kararla bu iddianameyi kabul ederek dava başlatmıştır.
***
Suriye’ye karşı işlenen savaş suçları sadece Suriye’nin varlığını değil, tüm Ortadoğu ülkelerinin ve halklarının geleceğini tehdit etmektedir. Özellikle de ülkemiz bakımından bu tehlike çok daha büyük önem arzetmektedir. Çünkü ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOP) haritalarında Türkiye de üçe bölünmüş olarak gösterilmektedir. Bu harita, bir delinin çiziktirmesi değildir. Eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın söyleyişiyle;“Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları yeniden çizilecek”tir. Harita böylesine açık bir ABD Projesidir. Ve NATO okullarında, tatbikatlarında, hem de Türk subaylarının da bulunduğu seminerlerde ders olarak işlenmiştir. Nitekim bu toplantıların birinde bulunan bir Türk subayı salonu terk etmiştir.
Felaketin boyutunu anlamak için şunu da göz önüne almak gerekiyor. Bu projenin eşbaşkanları İspanya Başbakanı ile Türkiye Başbakanıdır. Recep Tayyip Erdoğan’dır. Cumhurbaşkanı olunca bu görevi Ahmet Davutoğlu’na devretmiş midir? Bilinmiyor… Fakat devretse de devretmese de bu, Ortadoğu Halklarına cehennemi yaşatacak, daha doğrusu yaşatmakta olan projenin Tayyip Erdoğan’ın deyişiyle “eşbaşkanlarından bir tanesi” Türkiye’yi yöneten AKP liderliğidir. Hem de ya Cumhurbaşkanlığı ya da Başbakanlık düzeyinde…
Zaten bu projenin gereği olarak Türkiye de Suriyeleşme sürecine girmiş bulunmaktadır. Bir taraftan PKK, diğer taraftan AKP Hükümeti, bin yılı aşkın bir süre kardeşçe bir arada yaşamış Türk ve Kürt Halklarını biribirinden koparmak, düşmanlaştırmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Gün geçmiyor ki bir Kürt ilinde ya da ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmesin, şehir savaşlarında Türk ve Kürt gençleri toprağa düşmesin. Her iki taraftan da toprağa düşen her can, arkasında gözü yaşlı kitleler bırakırken kendileriyle birlikte iki halkı birbirine bağlayan gönül bağlarını da götürmektedir. Daha doğrusu ABD’nin istediği sonuç ne yazık ki bu genç bedenlerin harcanması üzerinden gerçekleştirilmektedir. Her iki taraf da ABD’nin kendilerine verdiği bu rolü ne yazık ki başarıyla yerine getirmektedir. Her iki halktan yitirilen her can, halkları birbirinden uzaklaştırırken, acılara boğarken ayrıca yıkılan, yok edilen şehirler ve kendi yurdunda muhacir durumuna, sürgün durumuna düşürülmüş yüz binlerce Kürt insanının yüreğinde onarılamaz yaralar açmaktadır.
Böylesine bir felaketin yaratıcıları savaş suçu işlemiyorlarsa ne yapıyorlar?
Yurdunu ve Halklarını seven bir Parti ve onun Lideri bu duruma seyirci mi kalmalıydı?
Elbette eldeki tüm imkanlarla bu felakete engel olmaya çalışmak vatana ve halklarımıza karşı bir borçtur.
Bu borç yerine getirilmeye çalışılmıştır.
Bu yolda gelecek her acıya, her kahra hoş geldi safa geldi denmiştir.
HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’un deyişiyle:
“Bilmiyorlar ki doğruyu, haklılığı, adaleti ve tahrip edilmiş en insancıl, en yüce değerleri savunanlar, o değerlerin simgesi olanlar, Tarihte hiçbir zaman yargılanamamıştır.
“Onlar katledilebilir, işkenceye uğratılabilir ama asla yargılanamaz. Tarih ve halklar onları her zaman beraat ettirirler. Ve biz de çoktan bu davadan beraat etmiş durumdayız. Halkımız karşısında, insanlık vicdanı karşısında, uluslararası adalet ve hukuk karşısında ve Tarih karşısında çoktan beraat etmiş durumdayız.”
***
Not:
Kitap iki bölümden oluşuyor:
1- Savunmalar (daha doğrusu Yargılamalar),
2- Ekler.
Savunmanın (Yargılamanın) bütünlüğünü bozmamak için Savunmaları (Yargılamaları) birbirini takip eder şekilde kitabın birinci bölümüne koyduk. Konunun tüm yönleriyle anlaşılabilmesi için gereken belgeler, başta UCM’ye verilen dilekçe olmak üzere, görsel malzemeler, şikâyetçilerin şikâyet dilekçesi, iddianame, Avukatların yazılı savunmaları vb. de Ekler bölümünde sunulmuştur.
Derleniş Yayınları