Kürt Sorunu
KÜRT Sorunu
Devlet, bugüne dek bu meseleyi yok saydı. Fakat problemler biz onları yok saymakla, görmezlikten gelmekle yok ya da görülmez olmazlar. Onlar çözülünceye kadar var olmaya devam ederler.
Bu mesele şöyle ya da böyle çözülecektir. Bu bizim meselemizdir. Türklerin ve Kürtlerin meselesidir. Elbirliğiyle biz çözersek, istediğimiz doğrultuda çözeriz.
Fakat başkaları, yani Batılılar çözerse kuşkusuz kendi aşağılık emperyalist çıkarları doğrultusunda çözeceklerdir. Türkiye’yi en az üç parçaya bölmek isteyeceklerdir… Bütün Batılı Emperyalist ziyaretçilerin, başta Diyarbakır olmak üzere Bölge illerini tabanı yanmış itler gibi dolaşmalarının ve sözde Kürt dostu görünmelerinin sebebi budur.
Emperyalistler artık bu meseleyi, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı öncesinde olduğu gibi yeniden ellerine almışlardır. Bunu göremeyen kördür, her türden siyasi bilinçten yoksun bir zavallıdır. Meydan onlara bırakılırsa, işin sonunun nereye varacağı da aslında görünmektedir. En azından biz gerçek devrimciler bunu görebilmekteyiz.
Ne yapmalıyız?
Sorunun çözümü çok açık ve kesin biçimde 1933’te (bundan 72 yıl önce) ortaya konmuştur, Hikmet Kıvılcımlı tarafından. Bu çözüm, Türklerin ve Kürtlerin eşitçe, özgürce ve kardeşçe yer aldığı Demokratik Halk İktidarıdır.
Türkler ve Kürtler için biricik onurlu ve gerçekçi çözüm budur. Bunun dışındaki bütün yollar parçalanmaya götürür. Batılı Emperyalist çakalların değirmenine su taşır. Daha doğrusu meseleyi onların ellerine teslim eder… Bunu görmek gerek.
Türkiye’nin bu meseleyi çözümsüz bırakmakta hiçbir kazancı yoktur. Bugüne dek olmamıştır. Bundan sonra da olamaz. Oysa kaybedeceği pek çok şey vardır.
Bu meseleyi Kıvılcımlı’nın öngördüğü şekilde kardeşçe çözmemizde ise kazanacağımız pek çok şey vardır. Türkiye o zaman bugünkünden en az bin kez daha güçlenecek ve hiçbir emperyalist saldırganın ele geçiremeyeceği, sarsamayacağı çelikten sağlam ve yüksek dağlardan sarp bir kale olacaktır.
Kurtuluş Partisi, bu kalenin kurulması için gereken mücadeleyi yapacaktır.
Biz 1933’ten beri bunu savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Çünkü Türklerin de Kürtlerin de gerçek çıkarı buradadır. Önderimiz Hikmet Kıvılcımlı’nın dediği gibi, “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense, ölmek daha iyidir.”