HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut gündemi değerlendirdi: İşte Sıra Sana da Geldi Türkiye: Suriyeleşmeye Başladın
İşte Sıra Sana da Geldi Türkiye:
Suriyeleşmeye Başladın
Sevgi ve Saygıdeğer arkadaşlarım,
TRT’deki seçim konuşmalarımızda, Türkiye Suriyeleşmenin eşiğine getirildi, demiştim. Ne yazık ki bu öngörümüz şu anda gerçekleşmiş durumdadır. Artık o eşik aşılmıştır.
Seçimlerden sonra, bildiğimiz gibi bir anda kıyamet koptu. 20 Temmuz’da IŞİD Suruç’u vurdu, 31 gencimizi katletti hayatlarının baharında. Ardından PKK saldırıları geldi ve devletin buna karşı çok yoğun bir saldırısı geldi. Türk, Kürt yüzlerce insanımızı kaybettik bu süreçte. Dünkü gazetelerden birinin haber başlığıydı: “13 günde 22 şehit verdik”, diye. Yine aynı gazetelerde Genelkurmayın bir açıklaması vardı: “Kandil’de vurduğumuz hedeflerde 360 civarında PKK gerillasını etkisiz hale getirdik” diye. Yani arkadaşlar, en az 400 Türk, Kürt insanımız 20 Temmuz’dan bu yana hayatını kaybetmiş bulunmaktadır.
Bazıları, bizce bir felaket süreci olan bu süreci olumlu buluyorlar. Devlet bu şekilde kararlı ve şiddetli giderse PKK’yi bitirebilir, diye sevinçli yazılar döşeniyorlar, konuşmalar yapıyorlar. Oysa PKK askeri önlemlerle bitmez. Şu anda 5 binin üzerinde silahlı gerillası var. Ve istediği anda bu sayıyı birkaç katına çıkarabilecek potansiyele, o güce sahip. İşte 7 Haziran’da gördük. 6 milyonluk bir oy kitlesi var arkasında ve en az 15 milyonluk bir halk var. Tüm bunlara dayanıyor. Bunların da ötesinde ABD Emperyalistleri var, AB Emperyalistleri var PKK’nin arkasında, onunla eklemlenmiş bir güç olarak. Hep söylediğimiz gibi, 1991’den bu yana PKK, Amerika’yla eklemlenmiş ve onun hizmetine girmiş bulunmaktadır. O yüzden silahlar sussun deniliyor, eller tetikten çekilsin deniliyor. Silahları ateşleyen de, onlardan ölüm kusturan da, elleri tetiğe süren de ABD Emperyalistleridir. O istemedikçe ne silahlar susar, ne ölümler biter. Ve analar da ağlamaya devam eder.
Yine hep söylediğimiz gibi, Mecliste birbirinden zerrece Amerikancılıkta farkı olmayan 4 parti de ABD’nin bu emperyalist çıkarlarına hizmet yarışı içindedirler. Bunların Türkiye’yi götürebilecekleri bir tek yer vardır: Suriyeleştirmek. Orada parçalayıp bölmek ve halkları birbirine boğazlatmak. Başka hiçbir yere götüremezler Türkiye’yi.
Çünkü bunlar kurmalı oyuncaklar gibidir. Bunların sistemini kuran ve onu harekete geçiren hep ABD Emperyalistleridir. Yani bunlar tepeden tırnağa ihanete batmış durumdadırlar. İflah olmazlar, geri dönüşleri mümkün değil bunların. Ölüm gibidir ihanet. Bir kere çizgiyi aştınız mı, düşmanın safına geçtiniz mi, onun hizmetine girdiniz mi geriye dönüşü yoktur bu yolun. O bakımdan Meclisteki burjuva partilerinden medet beklemek, boş bir hayale kapılmaktan başka hiçbir anlama gelmez. Ne yazık ki ABD Emperyalistleri halkımızı kandırıyorlar ve onların peşine takıyorlar. Oysa onlardan felaketten başka, zulümden başka, ölümden başka hiçbir şey gelmez halkımıza.
ABD izin verdi, Türk Silahlı Kuvvetleri Kandil’i vuruyorlar.
Peki, neyin karşılığında izin verdi ABD?
Şunların karşılığında:
1- İncirlik’i aldı. Orayı gönlünce, istediği gibi kullanacak. Oradan kalkan savaş uçakları, helikopterleri, askerleri Ortadoğu’da ABD’nin BOP planının uygulanmasında en aktif şekilde çalışabilecek, görev yapabilecek.
2- ABD Emperyalistleri Türk Ordusu’nu Suriye’deki savaşın içine itmiş durumdadırlar artık. Türk uçakları da kalkacak Suriye’deki hedefleri vuracak.
Hangi hedefleri vuracak?
IŞİD hedeflerini vuracak. Meşru Suriye hükümetinin yani Beşşar Esad yönetiminin askeri ve yerel hedeflerini vuracak.
Yani ABD Emperyalistlerinin Suriye’ye karşı açmış oldukları savaşın bir parçası haline gelecek. Diyor ya; “ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri”, diye ABD-AB Emperyalistleri. Ortalama 20 devlet deniliyor koalisyonun içinde, şimdi Türkiye de oraya dâhil olmuş olacak 21’nci devlet olarak. ABD’nin hizmetinde Ortadoğu’da savaşa girmiş olacak.
Ne savaşıdır bu?
BOP haritasının Ortadoğu’da hayata geçirilme savaşıdır.
İşte bunun karşılığında ABD, Türk uçaklarının Kandil’i vurmasına izin verdi. O da geçici bir süre için. Tabiî hayattaki hiçbir gidiş dümdüz bir hat izlemez. ABD de bunu bilir. PKK’yle eklemlenmiştir 1991’den bu yana.
Ama şimdi PKK hedeflerini niye vurduruyor?
Şu anki konjonktür, mevcut siyasi, askeri durum onu gerektiriyor. Kısa süreliğine bu izni verdi. Zaten onun halklar umurunda değil. İnsanlar, hayatlar umurunda değil. O sadece emperyalist planlarının, projelerinin hayata geçirilmesini ve böylece de emperyalist çıkarlarının güvence altında, güven içinde sürmesini ister. Başka hiçbir hedefi, amacı, düşüncesi yoktur onun.
Peki, şu anki Türk-Kürt savaşının Türkiye’ye bir faydası var mıdır?
Hayır, tam tersine zararı vardır.
Çünkü evladını kaybeden Türk olsun, Kürt olsun hiçbir ana, hiçbir aile karşıda bulunan halka karşı olumlu düşünceler beslemez. Yani öteki halka karşı gittikçe düşmanlaşır, kin ve nefret biriktirir ve böylece de iki halk arasındaki bağlar, o bin yıldan bu yana gelişen, oluşan gönül bağları, kültür bağları zayıflar, sarsılır, örselenir, incelir ve aradaki çatlak gittikçe genişler.
ABD bunu istiyor zaten. Bu çatlağın büyümesini ve bir süre sonunda ortadan parçalanmasını, ikiye bölünmesini istiyor. O yüzden de bu savaşın ABD Emperyalistlerine yararı var.
Ayrıca, ABD bu süre içerisinde Suriye’nin üçe bölünmüşlüğünü de iyice kesinleştirecek, pekiştirecek ve tam anlamıyla güvenceye almış olacak.
Yani Suriye’deki Kürdistan bölgesi (Rojava) aynen Irak’taki Barzanistan gibi siyasi, askeri tüm kurumlarını oluşturacak ve bir devlet yapısına bürünecek ve artık ona kimsenin dokunması mümkün olmayacak. Nasıl ki bugünkü Barzanistan’a kimse dokunmayı düşünemiyorsa Rojava da aynen öyle öyle olacak.
Ondan sonra gelecek sıra Türkiye’ye. Ve artık ABD, işte o andan sonra Türkiye’yi Libya’nın, Irak’ın, Suriye’nin yerine koyacak. Askeri ve siyasi olarak Türkiye’ye saldıracak.
Yani ABD böyle bir plan yapmıştır ve bunu uygulamaktadır, yoldaşlar. Yoksa 20 Temmuz’dan bu yana gelişen olaylar, yaşanan katliamlar, kaybedilen hayatlar durup dururken ortaya çıkmış değildir. Bu ne PKK’nin iradesiyle olmuştur, ne Türk devletinin iradesiyle olmuştur. Tamamen Amerika’nın planını uygulatmasıyla olmuştur piyonlarına, arkadaşlar. Bunu netçe, açıkça görmek durumundayız. Bunu böylece göremezsek hiçbir şeyi göremeyiz, hiçbir sağlıklı düşünce ortaya koyamayız. Kendimizi avutmaktan, başkalarını kandırmaktan öte hiçbir olumlu iş yapmış olmayız ve halklarımıza da hiçbir yararımız dokunmaz.
Ne yazık ki yoldaşlar, ABD Emperyalistleri kısa sürede bu amaçlarına ulaşacaklar. Halkları birbirine boğazlatacaklar ve BOP planlarını Ortadoğu’da hayata geçirecekler.
Bunun önünde durabilecek hiçbir güç şu anda görülmemektedir. Hep söylediğimiz gibi, bunu sadece biz gerçek devrimciler durdurabilirdik, engelleyebilirdik. Ama bizim de gücümüz işte bütün çalışmamıza rağmen meydanda.
Şimdi gelin bir devrimci hayal kuralım, bir devrimci rüya görelim: Varsayalım ki, biz Demokratik Halk Devrimini zafere ulaştırmışız ve Demokratik Halk İktidarını kurmuşuz. Suriye’yle bugün aramızda yaşanan olayları durdurmak bir ayı geçmez.
Ne yapardık?
Hemen Suriye’nin meşru yönetimiyle, Beşşar Esad yönetimiyle ittifaka girerdik ve bir ay içinde ortada ne IŞİD kalırdı, ne El Nusra, ne El Kaide. Bütün Ortaçağcıları süpürür atardık Suriye’den ve ülkemizden.
Türkiye’de Kürt Sorunu’nu gerçek anlamda eşitlik, kardeşlik ve özgürlük temelinde çözer, Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti’ni kurardık.
Tabiî bu Cumhuriyetimiz bugünkü Türkiye sınırları içinde kalmazdı. Zaman içinde genişler, yayılır ve Çin sınırına kadar varır dayanırdı Doğu Türkistan’ı da içine alacak, kapsayacak biçimde.
O zaman ülkemizde, Ortadoğu’da ve Asya’da ne ABD Emperyalistleri at oynatabilirlerdi ne AB Emperyalistleri. Böylece insanlığın ileriye doğru büyük yürüyüşünde çok önemli bir görev yapmış, insani rol oynamış durumda olurduk, duruma gelirdik, yoldaşlar.
Ama söylediğimiz gibi, şu anki gerçekler meydanda ve ABD Emperyalistleri kısa sürede amaçlarına ulaşacaklar. Amerikancı Kürt devletini, ikinci bir İsrail’i, Müslüman İsrail’i oluşturacaklar. Ama bu böyle sürüp gitmeyecek. Kürt ve Türk Halkı arasındaki kardeşlik bitmeyecek ve biz yeniden Çanakkale’de olduğu gibi, Birinci Kuvayimilliye’de olduğu gibi dayanışacağız, omuz omuza vereceğiz, el ele tutuşacağız ve emperyalistleri ülkemizden de, bölgemizden de kovup sürüp çıkaracağız. Ve sınırları Çin sınırlarına varan Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti’ni kuracağız.
Bu, bizim devrimci ideolojimizin bize düşürdüğü ışığın gösterdiği bir yoldur, bir hedeftir, bir amaçtır, yoldaşlar.
Boş hayaller görmüyoruz biz. Devrimci rüyalar, devrimci hayaller görüyoruz ve bu gerçekleşecek. Sonunda AB-D Emperyalistleri mutlaka yenilecekler. Hem bölgemizden, hem Asya’dan, hem Afrika’dan, hem Latin Amerika’dan defedilip, kovulup, sürülüp çıkarılacaklar ve en sonunda halklar kazanacak, insanlık kazanacak.
Halkız Haklıyız Yeneceğiz!