Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut: Kıbrıs vatan toprağıdır, peşkeş çekilmez!

14.08.2023
163
A+
A-

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Bu Kaçak Saraylı Tayyip, siyasi hayatının sonbaharını yaşadığını biliyor, adı gibi. Ve devşiricisi, iktidara taşıyıcısı, 20 yıldan bu yana iktidarda tutucusu, efendisi Amerika’nın sayesinde bir kez daha seçim kazandığını da biliyor. Bu bakımdan artık, “Yeter ki beni ölünceye kadar iktidarda tutun ben hanedanlık kurayım; öldükten sonra da beni yargılatmayın”, diyor. Tek talebi bu şimdi efendilerinden. “Bunun karşılığında ben size her türlü hizmete hazırım, hizmetimde sınır yok”, diyor. “Ne isterseniz yaparım, veririm”, diyor.

İşte bu bapta, 1974’teki Kıbrıs Harekâtı’nın yıldönümünden dört gün sonra, 24 Temmuz’da Kaçak Saray’ında bir kabine toplantısı yapıyor ve onun çıkışında açıklamada bulunuyor. Aynen dediği şu:

“Kıbrıs Adasının kalıcı ve adil bir barışa kavuşması için elimizi taşın altına koymaktan çekinmeyiz. Bu konudaki samimiyetimizi Annan planı dâhil şimdiye kadarki tüm süreçlerde gösterdik. Gerekirse yine gösteririz.”

Bu ne demektir?

Annan Planı da dâhil benzer şekilde yapılacak planları, sizin uygun göreceğiniz planları biz kabul ederiz, savunuruz, o çerçevede Kıbrıs Meselesini sizin istediğiniz şekilde hallederiz, diyor.

Annan Planı neyi öngörüyordu?

Birincisi, Ada’daki Türk Askerinin Ada’yı terk etmesini, boşaltmasını.

Amerika Emperyalist çakalı, Avrupa Emperyalist haydutları, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ne diyorlar?

“Türk Ordusu Ada’da işgalcidir, Ada’yı terk etmelidir.”

Annan Planı ne diyordu?

Aynen bunu diyordu. Ve Kıbrıs’taki Türk Toplumunu azınlık statüsüne mahkûm ediyordu.

Ve bir de neyi içeriyordu Annan Planı?

Kıbrıs üzerindeki Türkiye’nin garantörlüğü bitsin, sonlandırılsın.

Bilindiği gibi Türkiye, Yunanistan, İngiltere üç garantör devlettir Kıbrıs üzerinde bugün. Yani bunların kabul etmediği hiçbir anlaşma uygulanamaz, geçerliliği yoktur. Annan Planı Türkiye’nin garantörlüğünü sonlandırıyordu. Dolayısıyla Türkiye’yle Kıbrıs’ın bütün bağlarını kesmiş oluyordu.

Bu ne demektir?

Kıbrıs’ı Türkiye’den yani bizim elimizden koparıp almayı öngörüyordu Annan Planı. İşte bunu kabul etmişti Tayyip ve avanesi.

Ondan sonra ne olacaktı?

Kıbrıs bütünüyle Avrupa Birliği içinde yer alacaktı. Yani Avrupa Birliği’nin bir ülkesi durumuna gelecekti. Böylelikle de Türkiye’yle bağı tümden koparılmış olacaktı. Yani Türkiye olarak biz, Kıbrıs’ı kaybetmiş olacaktık. Ve oradaki Türk Toplumu da zaman içinde eritilecek ve kademe kademe zehirlenerek Türkiye’ye düşman bir toplum haline getirilecekti. Tıpkı Tayvan’daki Çinlilerin, Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içindeki yani anakaradaki, anavatandaki, Asya’daki Çin Halkına düşman olduğu gibi. Güney Kore’nin, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne yani Emperyalistlerin “Kuzey Kore” diye adlandırdıkları ülkeye düşman olduğu gibi. Yani oradaki Türk Toplumuna da Avrupa’da büyük imkânlar sağlanacaktı. Zaten büyük bir kısmı Ada’yı boşaltıp Avrupa’ya gidecekti. Kıbrıs’ı elimizden almak için emperyalistler bunu seve seve yaparlardı. Fakat Yunanistan’ın ve Kıbrıs Rum Yönetiminin sabırsızlığı yüzünden, plan onlar tarafından reddedildi. Böylece Kıbrıs’ı kaybetmekten kıl payı da olsa kurtulduk. Yani uçuruma yuvarlanmaktan son anda kurtulmuş olduk.

Tayyip ne diyor?

Şimdi aynen, biz böyle bir planı yapabiliriz, diyor. Kabul edebiliriz, diyor.

Bu apaçık bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’ne, vatanına, milletine, devletine ve halkına ihanettir. Bırakalım tarihte fethederken verdiğimiz şehitleri (Lala Mustafa Paşa’nın komutasında, 1571 yılında orayı ele geçirirken verdiğimiz şehitleri), sadece 1974 20 Temmuz’u ve 14 Ağustos’unda 498 şehit verdik. Yani bir kez daha o toprakları şehit kanıyla suladık, yoğurduk. Oranın bir karışı bile verilemez. Nasıl Türkiye Cumhuriyeti vatanının her karışı bizim için kutsalsa, Kıbrıs’taki vatanımızın her karışı da bizim için kutsaldır.

Ve biz ne diyoruz bu meselenin çözümü için?

Taksim. Başka hiçbir çözüm mümkün değildir bizim için.

Magosa dâhil elimizde bulunan Kuzey Kıbrıs’ın tamamı yerleşime açılmalıdır. Ve biz iktidara geldiğimizde Kuzey Kıbrıs yani şu an elimizde tuttuğumuz topraklar, kara parçası, vatanımız; bir ilimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırları içine girecektir ve bizim asli vatanımız olacaktır. Başka türlü hiçbir çözüm bizim milletimizin, halkımızın, vatanımızın çıkarına değildir. Ama Tayyip, iktidarda tutulmaları karşılığında, iktidarı sonrasında da yargılanmaması karşılığında Kuzey Kıbrıs’ı peşkeş çekme ihanetini de yapmaktan çekinmez.

Bakın; Ege’de 20 Ada’mızı ve 2 Kayalığımızı Yunanistan’a peşkeş çekti. Yeter ki beni iktidarda tutun, diyerek. Ve Lozan’da apaçık bir şekilde, 12’nci maddesinin son cümlesinde apaçık bir şekilde Türkiye’ye bırakılmış olan bu 20 Ada’mızı ve 2 Kayalığımızı Yunanistan’a teslim etti. Yunanistan buraları iskâna açtı,  okullar kurdu, kiliseler yaptı ve silahlandırdı.

Dikkat ederseniz Yunanistan’da her seçim sonrası iktidara gelen liderler, atanan hükümetler ve yeni atanan komutanlar bu Adalarımızı ziyaret ederler; gövde gösterisi yaparlar. Ve o Adalarda bir de Yunanistan bayrağının yanında Bizans bayrağı açarlar. Yani biz Anadolu’daki topraklarımızdan da vazgeçmedik, orayı da eninde sonunda alacağız mesajı verirler. Açıkça bunu idealleştirmişlerdir de.

Ne diyorlar buna?

“Magali İdea.” Yani “Büyük İdeal.”

Neyi kapsıyor bu?

Doğu Karadeniz’i ve bütünüyle Ege’yi, Marmara da dâhil olmak üzere, yani İstanbul da dâhil olmak üzere Yunanistan’a dâhil etmeyi amaçlıyor. Bunun peşindedir onlar. İşte bu sebepten ulusal kimliklerini Türk düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı üzerine inşa etmişlerdir ve her yeni nesle bu düşmanlığı aşılamaktadırlar.

Fakat vatan sevmenin ustası olan biz; Kuvayimilliyeci Atalarımızın, Laik Cumhuriyet’in, Mustafa Kemal ve İnönü geleneğinin tek içtenlikli, yürekli, cesur savunucusu olan biz, asla bir karış toprağımızdan vazgeçmeyeceğiz!

Kalın sağlıcakla…

14 Ağustos 2023

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz