Eyy Kaçak ve de Haram Saraylı Caligula! Yine Meşrebine Uygun Davrandın! Partimizi Seçimlere Katılmaktan Men Ettirdin!

17.02.2017
553
A+
A-

Senin, AKP'giller'inin ve de Meclisteki diğer üç Amerikan hizmatkarı Partinin kimliğini gösterirken halkımıza TRT seçim konuşmalarımızda şöyle demiştik:

“Ey ihanetlerin, muhbirliklerin, düzenbazlıkların, vurgunların, katliamların arkadan dolaşan bıçakları!

“Ey yiğitçe, dürüstçe, mertçe konuşmaların, yüzleşmelerin, hesaplaşmaların kaçakları!

“Sanmayın ki yaptıklarınız yanınıza kalacak! Tüm ihanetlerinizin hesabını bir bir vereceksiniz! Bundan kurtuluşunuz yok. Aklınızda mıh gibi tutun bunu.”

Demiştik de gerçek kimliğinizi ortaya sermiştik. Ruhiyatınızı anlatmıştık, açık etmiştik. Siz busunuz işte!

Mertçe, yiğitçe vuruşmalardan, yüzleşmelerden, hesaplaşmalardan kaçarsınız hep. Yüreğiniz yetmez buna.

Ancak sinsice kalleşçe saldırırsınız, saldırtırsınız adamlarınızı hasımlarınıza. Vurdurursunuz sırtlarından.

Oysa biz boynumuzu vursalar asla tenezzül etmeyiz böyle bir şeye! Her zaman yiğitçe, mertçe karşılaştık hasımlarımızla, bizi düşman belleyenlerle. Daha önce de söylediğimiz gibi son soluğumuzu da öyle vermek isteriz. Yani böyle bir kavgada çarpışırken vurulup düşmek isteriz.

Partimiz Seçim Yasası’nın öngördüğü biçimde Türkiye’nin illerinin yarısının fazlasında ve onların ilçelerinin üçte birinde örgütlenmiş bulunmaktaydı. Seçimlere katılmaya hak kazanmak için yeterliydi bu oran. Nitekim  7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerine bu hakkımız doğrultusunda katılabilmiştik.

Yüksek Seçim Kurulu 2016 Ocağında da bizi-Partimizi seçime girmeye hak kazanan partiler arasında göstermişti. 

O günden bugüne 4 ilimizde ve onların üçte bir ilçesinde de örgütlendik ilaveten. Yani örgütlülüğümüz eksilmek şöyle dursun arttı ve hâlâ da sürmektedir örgütlenme çalışmalarımız başarılı bir şekilde. Amacımız tüm illerimizde örgütlenmektir.

Gelin görün ki, Yüksek Seçim Kurulu 2017 Ocak sonunda yayımladığı seçimlere katılma yeterliliğine sahip olan partiler arasında Partimizin adını saymadı, göstermedi.

Sadece 9 Parti katılacakmış seçimlere. Bunlar da şunlarmış:

Başta Meclisteki Amerikancı dörtlü çete, onlara ilaveten tamamı da Kaçak Saraylı Reisin amigoluğuna soyunmuş şu burjuva partileridir: Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi, Hür Dava Partisi, Saadet Partisi, Vatan Partisi.

Kaçak Saraylı Reis, görüldüğü gibi, Feto hariç diğer tüm tarikat ve cemaatleri, yani Ortaçağcı örgütleri yanına çekme siyaseti izlemektedir. Feto’dan boşalan yeri onlarla doldurma niyetindedir.

O sebeple de Saadet Partisi gibi, Büyük Birlik Partisi gibi, HüdaPar gibi örgütlenme açısından bizden zerrece fazlalığı bulunmayan bu Ortaçağcı partileri seçime katılma yeterliliğine sahip göstererek onlara dost eli uzatmış olmaktadır.

“Vatan Partisi” adlı bin kalıplılar Partisi ise zaten 2013’ten bu yana Kaçak Saraylı Tayyip’in saray soytarılığına soyunmuş bulunmaktadır. O şu anda göstermelik olarak “Hayır” demektedir. Oysa namuslu ve akıllı general Türker Ertürk’ün dediği gibi “O aslında evetçidir ve evet demektedir”.

Kaçak Saraylı Reis işte bütün bu sebeplerden dolayı söz konusu Partilerin seçimlere katılmasına izin verdirtmiştir.

Ortalama 10 gün kadar sonra Yüksek Seçim Kurulu yeni bir liste yayımlayarak seçime katılacak Partilerin sayısını 10’a çıkartmıştır. Yukarıda anılan gerici burjuva partilerine ilaveten ölüsü kokmuş Anavatan Partisi’ni de seçimlere katılabilmek için yeterli örgütlenmeye sahip göstermiştir.

Yahu Anavatan Partisi’nin herhangi bir yerde örgütünün bulunduğunu ve bir faaliyetinin olduğunu gören bilen var mı? Sanmıyoruz.

Demek ki Kaçak Saraylı bu kokmuş bir leşten ibaret Partiyi de çeşit olsun diye seçimlere sokmaktadır.

Peki neydi işin gerçeği?

Aynen ve kesinkes şuydu: 2015 7 Haziran’ına kadar seçimlere katılan Partilerin temsilcileri ile Kaçak Saraylı Reis ve onun AKP’giller’i tatlı tatlı geyikleşip duruyorlardı. Ve bu geyikleşmeler sonucunda her seferinde Kaçak Saraylı ve AKP’giller ezici bir çoğunlukla zafer kazanmış oluyorlardı. Yani diğerlerinin geyiği mama gibi geliyordu Kaçaksaraylı ve avanesine. Bakın işte bir sürü Siyasi Parti seçime katılıyor ve her seferinde halkımız bizi tercih ediyor, demogojisini sürdürmelerine sebep oluyordu. Yani işine geliyordu doğrudan Kaçak Saraylı'nın bu durum.

Adı TKP olan küçükburjuva anarşizminin temsilcisi Parti’nin konuşmacıları bile halkımız üzerinde sıfır etkiye sahip gevelemelerin dışında bir şey söyleyemiyorlardı. Yok ki dağarcıklarında birşey, söylesin garibanlar. 2015 Haziran’ında görüldüğü gibi bu Parti’nin konuşmacısı sevimli Avukat Hanım; “Ben Komünistim, ama bakın ben de sizin gibi bir insanım.”, türünden laflar edebiliyordu ancak. Bir sonrakinde ise gariban şairimiz Nihat Behram, sanatseverler ortamında gerçekleşen bir şiir gecesinde şiir okur gibi kendi şiirini okuyabiliyordu ancak. Bunların tabiî ki hiçbir uyarıcı, uyandırıcı etkisi olmuyordu halk üzerinde. İşte bu sebepten 10 yıllardan bu yana aynı oyun sürdürülüyordu.

Fakat 2015 Haziran’ında ne oldu? “HKP’li Nurullah Dayı” Tayyib’in TRT’sinde halka seslenme imkanı buldu. 48 yıllık Devrimci Mücadelesinin tarihinde ilk kez herhangi bir televizyondan halkımıza ilk hitap etme anıydı bu. Ülkemizin, Halkımızın ve Ortadoğu Halklarının içinde bulunduğu zifiri karanlığı olanca açıklığıyla ortaya koydu sebepleriyle ve sonuçlarıyla. AB-D emperyalist haydutlarının ve onların ülkemizdeki ve bölgemizdeki hain işbirlikçilerinin iğrenç ciğerlerini okudu. Bir bir sayıp döktü onların ihanetlerini. Ve kurtuluşun açık, güneşli, biricik yolunu gösterdi Halklarımıza.

Dayının acı gerçeklerle yüklü her bir cümlesi patladı Kaçak Saraylı Reis’in suratında birer Osmanlı tokadı gibi.

Feleği şaşmıştı Kaçak Saraylı Reis’in. Madara etmişti Dayı kendi televizyonunda Reis’i ve avanesini.

Sonraki konuşmaları da hep aynı minval üzere gerçekleşti.

Oyun bozulmuştu. Etrafına dizilip tatlı geyik çevirdikleri masayı bir yumrukta darmadağın etmişti Dayı.

Kaçak Saraylı'da şafak attı, adamlarına emretti: “Durdurun bu deliyi. Bir daha seçimlere katılmasına ve buralardan konuşmasına izin vermeyin!”

Hemen davrandı adamları. Yargıtay’daki, YSK’deki adamlarına ilettiler buyruğunu. Ve böylece gereği yerine getirildi buyruğun. Seçimlerden men edildi Nurullah Dayı ve başkanlığını ettiği Halkın biricik dostu HKP.

Her zaman olduğu gibi hukuk, kanunlar, yasa masa yerle bir edilerek. Ortada ne Anayasa kaldı, ne Siyasi Partiler Yasası, ne de Seçim Yasası. Hepsini ayaklar altına aldırdı Kaçak Saraylı Reis.

Hukukun zerresi bulunmuş olsaydı eğer şu an Türkiye’de böylesi bir hak ihlali asla yapılamazdı.

Nitekim, hukukçu yoldaşlarımız bu hukuksuzluk konusunu koyunca ortaya netçe, Yargıtaydaki bir görevli savcıya; dolaylı biçimde de olsa şu şekilde itiraf etmek zorunda kalıyor yapılanın gerçek sebebini bu savcı:

“7 Haziran 2015 sonrasında işler değişti.”

Aslında her şeyi anlatmaya yetiyor, bu cümle değil mi, arkadaşlar.

Ama inanın biz onun böylesi kalleşliklere başvurabileceğini biliyorduk ve bekliyorduk.

Kayıtlıdır TRT arşivlerinde. Çünkü seçimlere ilişkin propaganda konuşmaları için TRT’ye gelen her siyasi parti sözcüsünün gelişinden gidişine kadar olan süredeki her anı kameralar tarafından izlenip kayda geçirilmektedir ve arşivlenmektedir. Orada da söz etmiştim ben TRT görevlilerine. Tayyib’in her an bizi seçim dışına itebileceğinden, seçimlere katılma hakkımızı elimizden alabileceğinden. Bu onun bir emrine bakar demiştim. Çünkü o hak hukuk, kanun manun bırakmadı Türkiye’de.

O aşamalardaki TRT görevlilerinin tamamına yakını, sempatizanımız olmuştu bizim ve Partimizin. YSK’den gelen görevli hakimler bile izledikten sonra konuşmalarımızı, biz de altına imza atarız bu söylenenlerin, demişlerdi.

İlk seferinde dağıttığımız seçim bildirgemizi alıp cebine koymayan, sehpada bırakıp giden tek kişi olan bir TRT yöneticisi bile, sonraki konuşmalarımızın bitiminde bizimle dostça sohbet etmiş, solculara dair daha önce kendisinde oluşmuş olan önyargılardan kaynaklı sorular sormuş, doğru cevapları alınca da çok memnun olmuştu. “Ben böyle bilmiyordum solu, siz benim bugüne dek sanmış olduğum soldan bambaşkaymışsınız.”, demişti. Bizi de TRT’nin dış kapısına kadar gelerek yolcu etmişti.

Konuşmalarımızın Halkımızın üzerinde nasıl bu kadar etkili olabildiği ve bunun sebebi sorulmuştu bize TRT görevlileri tarafından. Biz anlatmıştık gerçek sebeplerini bunun. Ve sonunda da şunu demiştik aynen:

“Bu TRT’yi Tayyib’in kullandığı gibi 6 ay kullanma imkanına sahip olalım bakın bakalım ortada Tayyip, AKP’giller, CHP, MHP, HDP kalıyor mu. Hepsini silip süpürüp layık oldukları yere, çöpe atarız biz. Halkımız görür gerçekleri ömründe ilk defa. Ve tutar kurtuluşun yolunu topluca.”

Tabiî sanırız bunlara da tanık olmuştur Kaçak Saraylı Reis. Bunun üzerine elinden gelen en başarılı olduğu şeyi yaptı. Kalleşliği, korkaklığı, hukuksuzluğu, kanunsuzluğu…

Olsun be! Olsun bakalım! Biz 48 yıldan bu yana ayağımızda demir çarık, elimizde demir asa savaşıyoruz Halkımızın kurtuluşu için. Kayd-ı hayatla vakfettik kendimizi Halkımıza. Ve söz verdik:

“Kaçak Saraylı Reis’i ve AKP’giller'i ve Meclisteki diğer Amerikancı üçlüyü, onların zulüm ve ihanet düzenini eninde sonunda yıkacağız ve onları Halkın Adaleti önüne çıkartacağız diye! Çıkacak bunlar mutlaka bir gün emri sadece hukuktan ve vicdanından alan bağımsız halk mahkemeleri önüne ve verecekler hesabını bir bir tüm ihanetlerinin, tüm vurgunlarının, tüm hırsızlıklarının, tüm katilliklerinin hesabını! Ve de tüm takım taklavatları ile birlikte verecekler!

Onlar ve onların ihanet düzeni kesinlikle yıkılacak ve Halkımız dostu düşmandan ayırmayı öğrenecek. Ve seçecek kurtuluşun yolunu.

Hiç sevinmesin Kaçak Saraylı Caligula ve adamları HKP’yi seçimlerden men ettik diye…Vız gelir bunlar bize.

Kavgamız sürüyor 1920’den bu yana sürdüğü gibi ve ulaşacak er geç zafere!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

17 Şubat 2017

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz