Emperyalistler, işbirlikçiler, geldikleri gibi gidecekler!

29.10.2024
91
A+
A-

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Bugün Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 101’inci Yıldönümü değil mi?

Fakat ne yazık ki, Mütareke günlerinden bile daha karanlık günlerden geçmekteyiz. Daha önce de belirttiğimiz gibi, dört yanımız puşt zulası. Ülkemiz, ABD Emperyalist Haydudunun BOP cehennemine doğru sürüklenip götürülmekte, Amerikancı hain siyasiler ve onların arkasındaki Sermaye Sınıfları tarafından. İşte bu hainler, kendi meşreplerince halkı kandırmak için sözde bayramımızı kutladılar değil mi?

Kutlamalar yaptılar. İktidardakiler yalandan, kerhen, göstermelik, mecburiyetten ya da şimdilik halkı daha tam kandıramamış olduklarından dolayı, kutlar gibi göründüler. Fakat bunların alayının ana düşüncesi ne?

Fesli Deli Kadir’in ifade ettiği; “Keşke Yunan galip gelseydi”ciler bunların alayı. Tayyipgiller de öyle, Kaçak Saray’ın arkadan Bohçalı’sı da öyle, Testici’si, Çömlekçi’si de öyle, Sinanoğlan’ı da öyle, HÜDA PAR’ı da öyle, Teğmen Çelebi’si de öyle. Alayı aynı kategoriye girer bunların. Muhalefettekiler de benzer. Ana muhalefetin şefi soytarı Özgür Özel’in iktidardan ne farkı var?

Tek şu farkı var: Bu, Ortaçağcı Faşist bir Din Devleti kurmak istemiyor; iktidardakilerse ona odaklı. Onun dışında hepsi Amerikancılık, NATO’culuk, Avrupa Birlikçilik ortak paydasında bir araya gelirler.

Şimdi sağcısı-solcusu, dincisi-milliyetçisi, alayı bunların, firesiz Amerikan uşağı mı?

Evet.

NATO’cu mu bunlar?

Evet.

Avrupa Birlikçi mi bunlar?

Evet. Alayı böyle.

Bunların hiçbirinin ne Mustafa Kemal’le, ne Kuvayimilliye’yle, ne Cumhuriyet’imizle zerre miktarda ilgisi yoktur.

Siz bakmayın bazı milliyetçi oynayanların Atatürkçü geçindiklerine. O göstermelik bir duruş.

Yoksa bunların ağababası 1946’da Amerika tarafından devşirilip, Kontrgerilla eğitiminden geçirilen Türkeş, bizzat kendi ağzından söyledi ve ben kulaklarımla duydum İstanbul Milli Türk Talebe Birliği’nde. 1969 sonbaharında verdiği bir konferansta aynen şunu söyledi:

“İki yüz yıldır Türkiye’ye lider gelmedi.”

Ben o an anladım; Kuvayimilliye’ye de, Mustafa Kemal’e de bu adamın saygısı olmadığını.

Biz kime karşı savaştık Birinci Kuvayimilliye’de?

Bunu Mustafa Kemal’in kendisi çok veciz bir şekilde anlatır.

Bir; Batı Âlemi, Emperyalizm.

Düşman burada; İngiltere, Amerika, Fransa, Japonya, İtalya ve hatta Almanya Emperyalist Devletleriydi. Bizi yok etmek isteyen Emperyalistlerdi bunlar. Birinci düşman bu.

Savaştığımız ikinci düşman kim?

Emperyalizmle işbirliği halindeki Saltanat ve Hilafet ve İstanbul Hükümetleri.

Bu iki güce karşı savaştık biz Birinci Kuvayimilliye’de. Ve bunları yenerek, zaferimizin üzerine kısmen de olsa Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa ettik. Mustafa Kemal, İnönü ve silah arkadaşı atalarımız bunu başardılar.

Saltanat ve Hilafet neydi aslında?

Derebeyliğe karmış Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfı, Aşağı Mezopotamya’da İsa’dan önce 4000 yıllarında ortaya çıkan ilk sömürücü egemen sınıftır. Anadolu’ya da geldi, bu topraklara da yerleşti ve 6000 yıldan beri kökünü kazıyamadık bu sınıfın. Ve bu sınıf, nasıl Birinci Kuvayimilliye’de emperyalizmle anlaştıysa ve Kuvayimilliye’mizi, atalarımızı arkadan vurmuşsa bugün de aynı şekilde emperyalizmle anlaşık durumdadır. Ve Laik Cumhuriyet’imizi yıkma uğraşındadır. Ve en son siyasi plandaki temsilcisi Tayyipgiller iktidarıdır, 22 yıldan bu yana bu hainane işi yapmaktadır.

Bunlar, daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi, Birinci Kuvayimilliye’de onca can vererek, onca şehit vererek savaşıp yendiğimiz, hezimete uğrattığımız düşmanı, NATO’ya girişle birlikte ülkemize çağırmakla kalmadılar, onun doğrudan emri altına girdiler.

Ve 1950’de bu yana Türkiye’de; siyaseti de, orduyu da, eğitimi de, yargıyı da, sanatı da, kültürü de bu Emperyalist Haydut belirlemektedir. İşte onun sonucunda bugünlere geldik, bu felaket günlerine düşürüldük.

Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı, 29 Ekim 1968’de yazdığı bir yazıda, “Cumhuriyet Bayramı Nedir?” başlıklı yazısında, bunu çok net bir şekilde ortaya koyar.

İlgi duyan arkadaşlar internet ortamında bunu okuyabilirler. Öneririm, ısrarla öneririm.

1959 yılında; vatansever, namuslu, yiğit şairimiz Nazım Hikmet, “Kuvayimilliye Şehitleri” adlı şiirinde bu gerçekliği açık ve kesin bir biçimde ortaya koyar. Şöyle der:

 

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

Sakarya’da, İnönü’nde, Afyon’dakiler

Dumlupınar’dakiler de elbet

ve de Aydın’da, Antep’te vurulup düşenler,

siz toprak altında ulu köklerimizsiniz

yatarsınız al kanlar içinde.

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

siz toprak altında derin uykudayken

düşmanı çağırdılar,

satıldık, uyanın!

Biz toprak üstünde derin uykulardayız,

kalkıp uyandırın bizi!

uyandırın bizi!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

 

Demek ki, komünist önderlerimiz net bir şekilde, kesin bir şekilde bu felaketli gidişi görmüşler, göstermişler.

Biz de devrimci kavgaya girdiğimiz 1960’lı yıllardan bu yana, insan soyunun başdüşmanı Amerikan Emperyalizmine ve Avrupa Birliği Emperyalist Haydutlarına ve onların Türkiye’deki yerli, hain, işbirlikçilerine karşı savaşıyoruz. Aynen Birinci Kuvayimilliye’deki düşmanlarımız bunlar, hiç değişmediler. Denizler, Mahirler onca devrim şehidimiz bunun için can verdi. Ve biz bunun için onlarca defa işkencelerden geçirildik. Sapık cellatlar apış aralarımızı tekmelediler. Bıyıklarımızı yoldular öbekleriyle.

Demek ki;

Gerçek vatanseverler, gerçek komünistlerdir.

Gerçek halkseverler sadece gerçek komünistlerdir.

Dünyanın hiçbir yerinde, komünistler vatanlarına zerre miktarda olsun toz toprak düşürmemişlerdir, leke sürdürmemişlerdir. Bir tek örneği yoktur bunun.

Ne diyor?

Babası Kerkük Türk’ü, anası Urfa Kürt’ü olan yiğit, Mustafa Kemalci şairimiz Ahmet Arif:

“Biz ki ustasıyız vatan sevmenin.”

Evet, biz ki ustasıyız vatan sevmenin.

Ve biz kendimize 1960’lı yıllardan bu yana “İkinci Kuvayimilliyecileriz” diyoruz.

Hainler, hain Sermaye Sınıfları, yeniden emperyalistleri çağırdılar, onların emrine girdiler, onlara ülkemizi işgal ettirdiler.

İşte o Emperyalist Haydutlarla birlikte, bu hain işbirlikçileri de kovmak için, İkinci bir Kuvayimilliye Seferberliği şart oldu. Ve onun savaşçılarıyız biz.

Ve eninde sonunda, Birinci Kuvayimilliye’deki Atalarımız gibi, bu haydutları, bu satılmışları ülkemizden kovacağız.

Geldikleri Gibi Gidecekler!

Kalın sağlıcakla…

29 Ekim 2024

 

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz