Emekliler açlığa mahkûm edilmiştir!
21 yıldır Türkiye’yi esir almış olan Amerikan yapımı AKP’giller, seçim öncesi olduğu gibi seçimlerin hemen ardından da ülkemizi yine krizden krize yuvarlamaya başladılar. İşsizliği daha da müzminleştirdiler. Pahalılığı daha da azgınlaştırdılar.
Ülkemizi sürükledikleri bu krizden, bu darboğazdan 21 yıldır çıkartamayan iktidar şimdi mi ülkeyi refaha çıkartacak?
Tabii ki HAYIR!
Bunun tamamen yalan olduğunu, göbeklerinden bağlı oldukları ABD-AB Emperyalistleriyle beraber ülkemizi talan etmeye, yağma etmeye devam edeceklerini biz çok iyi biliyorduk.
ABD-AB Emperyalistlerine uşaklıkta, halkımıza ihanet ve zulmetmekte sınır tanımayan AKP’giller, elbette ki efendilerinden aldığı emirler doğrultusunda görevlerine devam edeceklerdi.
AKP’giller yeni, aynı zamanda eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i seçimlerden sonra ekonominin dümenine geçirerek, Hafize Gaye Erkan’ı da Merkez Bankası’nın başına getirerek ölümü gösterip halkımızı sıtmaya razı ediyorlar. Her ikisi de gözümüzün içine baka baka tıpkı Reisleri gibi yalan söyleyerek ülke ekonomisini parlatıp cilalayıp, “sabredin, yavaş yavaş düze çıkacağız” gibi oyalamaları ile aklımızla alay ediyorlar. Başta Erdoğan olmak üzere tüm Bakanlar ve AKP milletvekilleri aynı ağızdan konuşuyorlar.
Sözde muhalefet ne yapıyor?
Hiçbir şey! Onlar da kendi içlerinde koltuk kavgalarından başka bir şey yapmıyorlar, ülke sorunlarını gündeme taşıyıp çözüm üretemiyorlar.
Muhalefeti, iktidarı fark etmiyor; hepsinin tuzu kuru. Örneğin, Sarayın bir günlük masrafı gazete haberlerine göre 15 milyon 533 bin 688 lira. Yine bugün bir milletvekili maaşı 73 bin 379 lira, milletvekili olarak emekli olduklarında ise 62 bin 309 lira maaş almaktadırlar. Milletvekilliği devam edenler emekli maaşı ile birlikte 135 bin lira aylık maaş alıyorlar. Ayrıca “harcırah” adı altında yaptıkları birçok harcamanın da ödemesini alıyorlar. Meclisin yemekhanesinde en kaliteli yemekleri en ucuz fiyata yiyorlar. Bir çorbanın fiyatı 6 TL. Dışarıda sıradan bir lokantada çorbanın fiyatı 35-40 TL. Kısacası, bizlerin ne kadar maaş alacağına karar verenler bizleri açlığa, yoksulluğa mahkûm edenler, ülkemizde en yüksek maaşı alan milletvekilleri, bakanlar; Meclis lokantasında ucuz yemek yemek için kuyruk oluşturuyorlar. Keza Saray’ın avenelerinden üç beş yerden maaş alan bürokrat ve bakan yardımcıları mevcut.
Hal böyleyken biz emekçileri, emeklileri sefalet ücretine mahkum ediyorlar. İşçiler, adına “Asgari Ücret” denilen, Halkımızın deyimiyle “Sefalet Ücreti” olan 11 bin 402 TL’ye, emekliler ise 7 bin 500 TL’ye talim ettiriyorlar.
Özellikle emeklilerimizin aldıkları ücret Sefalet Ücretinin de çok gerisinde kalmış, “Sürekli Açlık Ücreti” olmuştur. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Ekim 2023 için Açlık Sınırını 15 bin 420 lira, Yoksulluk Sınırını ise 43 bin 859 lira olarak açıkladı. Bu koşullarda hem Asgari Ücretle çalışanların hem de emeklilerin aldıkları ücretler, bırakalım Yoksulluk Sınırını, Açlık Sınırının bile çok altında kalmıştır.
Gelen her Parababaları hükümeti emekçiden-emekliden çaldı…
2001 yılında Asgari Ücret 105 lira iken en düşük emekli maaşı 159 lira idi. Yıllar geçtikçe aradaki fark, emekli işçiler aleyhine kapandı ve 2016 yılında ilk kez Asgari Ücret en düşük emekli maaşını geçti. O günden bugüne kadar geçen zaman içerisinde aradaki fark arttı. Emekliler, AKP’giller ile birlikte yıldan yıla maaşları düşürülerek daha önce Asgari Ücretin üzerinde maaş alırken şimdilerde ise Asgari Ücretin %65,8’ine denk gelen maaşlara mahkûm edilmişlerdir.
2001 yılında emekli maaşı ile 26,5 gram altın alabiliyordu. Bugün en düşük emekli maaşı olan 7 bin 500 lira ile 4,3 gram altın alınabilmektedir. 21 yılda emeklinin 22 gram altını Parababaları ve AKP’giller iktidarı tarafından çalınmıştır. Bu durum emekli maaşının alım gücünün ne kadar eridiğine, emeklinin cebinden ne kadar çalındığına dair sadece bir örnektir.
1999 yılında 19 Ağustos Depremi’ni fırsat bilen Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti yasal düzenleme yapmış, halkımızın “mezarda emeklilik” olarak nitelendirdiği 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile emeklilik yaşını kadınlarda 58, erkeklerde 60’a çıkartmıştı. Bu yasa ile bugün “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” diye tabir ettiğimiz mağdurları yaratmış oldular.
Bu durum AKP’giller başa geldikten sonra katmerlenerek devam etmiştir. Bu sefer de 2008 yılında 5510 sayılı yasa yürürlüğe konularak prim gün sayısı yükseltildi ve 2036 yılından itibaren emeklilik yaşı kademeli olarak artırılarak kadın-erkek 65 yaşta eşitlenmiştir. Yine bu yasa ile aylık bağlanma oranları düşürüldü. 2000 öncesi %70 olan aylık bağlanma oranı şimdilerde %35’e kadar düşürülerek emekli aylıkları kuşa çevrilmiş oldu. AKP’giller 5510 sayılı yasa ile prim gün sayısı aynı olan ama farklı tarihlerde emekli olanlar arasında da maaş farklılıkları yarattı. Bu nedenle emekliler yıllardır “intibak” yasa düzenlemesi çıksın diye örnek bir mücadele veriyorlar. Ama bu adaletsizliği gidermek için “intibak” düzenlemesini bir türlü yapmadı AKP’giller.
Torun sevecek yaşta iş kuyruğunda bekleyen çok sayıda emekli var…
Binbir zorluklarla mücadele eden; yasal olarak pirim, gün ve yaş şartını tamamlayarak emekli olanlar tam rahat edeyim derken Parababaları tarafından yaratılan ekonomik kriz emekli vatandaşlarımızın iyice belini bükmüştür. Fahiş ev kiraları neredeyse iki emekli maaşı yapıyor. Yüksek gıda fiyatları ekonomik olarak tüm halkımızı derinden etkilemiştir. Geçim ve kira derdi çok can yakmaktadır.
Emekliler sadece ekmek yesin deniliyor, onun da fiyatı gün geçtikçe artıyor…
Ülkemizde 15 milyonun üzerinde emekli bulunmaktadır. Bu rakamın 6,5 milyonu 7 bin 500 TL maaş alırken geriye kalan 8,5 milyon emeklinin de önemli bir kesimi 7 bin 500 TL’nin biraz üstünde ve Asgari Ücretin altında maaş almaktadırlar. Durum böyle olunca, emekliler bu maaşlarla geçinemediğinden, çalışmak için İŞKUR’a başvuruyor. Çünkü emekli maaşı sosyal yardım statüsüne indirgendi ve böylece emekliliği yok ettiler. Bu ücretlerle geçinemeyen, yaşından dolayı işe giremeyen emekliler ya çöpten kağıt vb. topluyorlar ya da pazardan çıkma sebze toplayarak geçinmeye çalışıyor.
Emeklilerimiz nasıl geçinsinler ki?
7 bin 500 TL ile 2023 Ocak ayında 5 TL’den 1500 adet ekmek alınabiliyordu. 2023 Kasım ayında ekmek kimi yerlerde 8 TL, kimi yerlerde 10 TL oldu. 8 TL’den hesapladığımızda 937 ekmeğe gerilemiş alım gücü. Yani emeklinin sofrasından 563 ekmek, gözü doymaz Parababaları tarafından çalınmış.
Emekliler ucuz işgücü oldu, sendikal örgütlenme dışında bırakıldı…
Emekli olanlar bu sıkıntıları yaşarken emeklilik şartlarını doldurmuş olmasına rağmen on binlerce çalışan, emekli maaşlarının düşüklüğünden ve de çalıştığı işyerinden ayrılmak zorunda kalacağı için emekli olmamaktadır. Aldığı emekli maaşı ile kendini geçindiremeyen emekli vatandaşlarımız mecburen çalışmak zorunda. Kimisi kayıtlı çalışırken kimi emeklilerimiz de kayıt dışı çalışmaktadır. Emekliler ucuz işgücü konumuna getirilmiştir. Bu aynı zamanda sendikal örgütlenmeyi de olumsuz etkilemektedir. Sendikalaşmanın sonucunda işten atılırım düşüncesi emekli işçiyi, bir daha iş bulamam kaygısına götürüyor. Bu kaygı genele yayılabiliyor. Çoğu emeklimiz, emekli maaşı ile birlikte ikinci bir maaş aldıkları için düşük ücretlere karşı ya da hakları için mücadele eden işçilerin mücadelesine kolay kolay girmiyor.
Emekliler sadaka değil, insanca yaşayacağı bir maaş istiyor!
Bu iliklerimize kadar yaşadığımız ekonomik krizde AKP’giller emeklileri oyalamak, gelen tepkileri yumuşatmak için Kasım ayı içerisinde çalışmayan emeklilere bir defaya mahsus sadaka verir gibi 5 bin TL ödeme yaptılar. Geçinemediği için çalışmak zorunda kalan ve SGK’ye kayıtlı olan emekliler resmen cezalandırıldı ve onlara bu ödeme yapılmadı. Ancak gelen tepkiler üzerine AKP’giller’in Reisi yeni bir açıklama yaparak ödeme yapılmayan emeklilere de 5 bin TL’nin ödeneceğini söyledi. Aslında yapılması gereken, emeklilerimize insanca yaşayabilecekleri bir ücretin, maaşın sağlanmasıdır.
Bu düzen böyle devam etmeyecek…
Parababaları düzeni ve Tefeci Bezirgân Sermayenin temsilcisi AKP’giller işçilere, memurlara, çiftçilere, esnafa kısaca alınteri ile çalışan ve üreten herkese düşmandır. Bu nedenle de doğası gereği işçi ve emekçilere karşı hiçbir acıması yoktur. Emekçileri ölmeyecek kadar bir ücret ile sürünmeye mahkûm etmiştir.
Bizler Halkın Kurtuluş Partisi olarak başta işçiler olmak üzere tüm çalışan kesimlerin ve emeklilerin insan gibi yaşayabilecekleri bir ücret ve insanca çalışma koşulları için mücadele ediyoruz. Bu koşulları şu an içinde yaşadığımız Parababaları düzeninde sağlamak mümkün değil. Bu nedenle insanca yaşayabileceğimiz bir düzen için Devrimci Demokratik Halk İktidarını kuracağız. Herkesin eşit, mutlu, sağlıklı yaşayabileceği düzeni kuruncaya kadar mücadelemiz sürecek.
Tüm İşçi Sınıfımızı, emeklileri Partimiz Halkın Kurtuluş Partisi saflarında mücadele etmeye davet ediyoruz.
Halkız Haklıyız Yeneceğiz!
28 Kasım 2023
Kurtuluş Partili Emekliler