Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut AKP’giller’i yargılamaya devam ediyor!
Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut AKP’giller’i yargılamaya devam ediyor!
Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut (Efe) bugün bir kez daha kendi mahkemelerinde AKP’giller’i yargıladı.
“Kaçak Saraylı Caligula Din Devletine Giderken” adlı kitabında AKP’giller’in ve Reislerinin ihanetlerini, vurgunlarını bir bir belgeleriyle ortaya koyan Nurullah Ankut’a kitapta geçen ifadelerden dolayı “Cumhurbaşkanına Hakaret” gerekçesiyle bir dava açılmıştı. Dava bugün İstanbul Çağlayan Adliyesinde görülen duruşmayla başladı.
Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut ve Partimizin avukatları, her duruşmada olduğu gibi bu duruşmada da; bu davaların sonucu belli birer tiyatro oyunundan ibaret olduğunu ve hakaret olarak değerlendirilen ifadelerin aslında belgeli gerçekler olduğunu ortaya koydu.
Duruşmanın başında söz alan HKP avukatları, onlarca AİHM kararlarınından örnekler vererek, bir kişinin Cumhurbaşkanı veya Devlet Başkanı olmasının, o kişi için hukuk önünde diğer insanlardan ayrıcalıklı bir durum oluşturmayacağını ve bu nedenle de ayrı bir hakaret suçu oluşturulamayacağını dile getirdiler. Bunun yanısıra, Cumhurbaşkanının 16 Nisan Referandumu sonrasında partili kimliğiyle “tarafsızlık” durumunun ortadan kalktığı ve bundan ötürü TCK’nin 299’uncu maddesinin artık geçerli olmadığı ifade edildi.
Yine Anayasanın 90’ıncı maddesine göre Uluslararası Sözleşmelerin iç hukuk normu haline geldiğini, iç hukuktaki bir düzenleme ile Uluslararası Sözleşmenin çatışması halinde Uluslararası Sözleşmenin uygulanacağının hüküm altına alındığını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesinde öngörülen ifade özgürlüğü ile TCK 299’uncu maddenin çeliştiğini, bu bu nedenle AİHS 10’uncu maddenin uygulanması gerektiğinden; aslında TCK 299’uncu maddenin ilga edilmiş olduğu belirtildi.
Bu nedenle yargıca, bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulması talebi iletildi. Ancak mahkeme “AKP’giller’in hukuk bürosuna dönüştürülmüş olma” niteliğinden ötürü bu talebi “hiç düşünmeden” reddederek Genel Başkan’ımızın savunmasına geçilmesini istedi.
Genel Başkan’ımız da savunmasında iddianamede hakaret olarak değerlendirilen bölümlere tek tek değindi. Ankut, kitapta geçen “Kaçak Saraylı” ifadesinin hakaret olarak değerlendirildiğini söyleyerek; bu ifadenin hakaret olmadığını, AKP’giller’in Reisinin oturduğu sarayın kaçak olduğunun yerel mahkemeler tarafından birçok kez karara bağlandığını belirtti. Ankut bu kararlara rağmen Erdoğan’ın “ne yaparsanız yapın, o saray yapılacak ben de içine girip oturacağım” dediğini, bunun ise Atatürk Orman Çiftliği’ne duyduğu nefretten kaynaklandığını belirtti.
Ankut Türkiye’de yasama organının aslında TBMM olduğunu ancak 16 Nisan günü mühürsüz oyları bir “fetvayla” geçerli sayan YSK’nin kendisini yasama organı ilan ettiğini belirterek, “böyle bir şey olabiliyorsa bu devlete hukuk devleti denebilir mi?” diye sordu. Ankut savunmasını şöyle sürdürdü:
“İşte ben buna isyan ediyorum. Kimse beni ahmak yerine koyamaz. Doğru bildiğimizi savunmaktan ve bu uğurda mücadele vermekten hiç kimse bizi alıkoyamaz. Benim Önderim der ki, ‘Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdir.’ Biz bu anlayışla yetiştik. Hakaret acizlerin işidir. Biz kimseye alçak, şerefsiz dememişiz, hain demişiz. Evet, hainler! Ege Adalarımızı Yunanistan’a peşkeş çektikleri için TCK’nin 302’nci maddesine göre ‘vatana ihanet’ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almaları gerekir. Bu nedenle başta Tayyip olmak üzere avanesi, bu mahkemelere gelip buralarda yargılanacaklar.”
Mahkemelerin bağımsızlık niteliğini kaybettiğini ve bu nedenle bu davanın da aslında hukuk çerçevesinde, adil bir yargılama niteliği taşımadığını ifade eden Ankut sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aslında vereceğiniz karar açısından ben boşa konuşuyorum. Amacım tarihe ‘böyle vatansever, halksever insanlar da vardı’ diye not düşmektir. Yargı yürek parçalayıcı bir duruma düşürüldü. Sizi de anlıyorum ve acıyorum, zor bir görev yapıyorsunuz. Hani Aşık İhsani diyor ya ‘Sorumluyum ben çağımdan, düz ovamdan dik dağımdan, sömürgeni toprağımdan sürene dek yazacağım.” Sorumluluğumuz var bizim. İnsan olma sorumluluğunun yanında bir de aydın olma sorumluluğu var. İşte ben bunun için yazıyorum. İnsanlığımın hakkını vermek için yazıyorum. Bu yoksul halk bizi büyütmüş, beslemiş, üniversiteler okutmuş. Bu halka karşı sorumluluğum var. Ben bunları yazmazsam bu sorumluluğu nasıl yerine getiririm?”
Emperyalizme karşı duruş sergileyen halk önderlerinin ve milyonlarca Müslüman insanın katledilmesinden AKP’giller’in de sorumlu olduğunu dile getiren Ankut, Erdoğan’ın avukatlarının, kitabın kapağında bulunan kan efektini de gündem ettiğini belirterek, “Müşteki avukatları savcıya özellikle sorun demişler, kitabın kapağındaki kan ne ifade ediyor? Cevap veriyorum, Şehit Muammer Kaddafi’nin kanıdır o. Ortadoğu’da katledilen milyonlarca masun insanın kanıdır” ifadelerini kullandı.
Ankut’un savunmasının ardından söz alan HKP avukatları da ne savcının ne de mahkeme yargıcının davaya konu kitabı okumadıklarını ifade ederek iddianamenin kitaptan cımbızlanan kelimelerle hazırlandığını, bu kelimelerin bağlamından koparılarak anlaşılamayacağını söylediler. Savcının, sanığın savunmasını almadan Adalet Bakanlığına izin için başvurduğunu, mahkemenin de iddianamenin hazırlanış tarihinden bir gün sonra iddianameyi kabul kararı verdiğini belirterek, niye bu acele, sanık hakları nerede, niye sanığın lehine olan deliller toplanmıyor? diye sordular. Yine Adalet Bakanlığı’nın gün gün bu dosyayı takip ettiğini ve sonuçtan bilgi istediğini, mahkemenin de bu istemlere anında yanıt verdiğini, oysa Anayasanın 138’inci maddesine göre kimsenin hakimlere emir ve talimat veremeyeceğini, mahkemenin bu maddeyi işletmemesini eleştirdiler.
Avukatlar, buradan çıkan cezanın AİHM’ e gittiği taktirde “hak ihlali” olarak geri döneceğini de ifade etti.
HKP avukatları Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının tartışmalı olduğunu dile getirerek Eyüp Lisesi ve Marmara Üniversitesinden diploma ve transkript istenmesini talep etti. Bunun yanında, iddianameye konu olan kitaptaki bölümlerde alıntılarına yer verilen Ümit Yalım, Ergun Poyraz, Levent Gültekin, Soner Yalçın, Nasuhi Güngör, Mustafa Hoş, Abdürrahim Karslı, Abdüllatif Şener ve Basat Öztürk’ün tanık olarak dinlenmesini talep etti. Ancak mahkeme bu taleplerin tamamını reddederek yargının nasıl bir baskı altında olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi ve duruşmayı 26 Haziran 2018 tarihine erteledi.
Duruşma çıkışı Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Ankut açıklamasında şunları kaydetti:
“Saygıdeğer arkadaşlarım,
“Haklı ve meşru davaları savunanlar Tarihin hiçbir döneminde yargılanamamışlardır. Hiçbir kimsenin, hiçbir despotun sultanın, emirin, halifenin, kralın gücü yetmemiştir onları yargılamaya.
“Kerbela şehitlerini hiç kimse yargılayamamıştır!
“Şeyh Bedreddin’i, Onbeşler’i, Mustafa Suphi’yi, Denizler’i, Mahirler’i, Hikmet Kıvılcımlı’ları hiç kimse yargılayamamıştır!
“Bizleri de hiç kimse yargılayamaz!
“Yargıca da söyledik; bize ceza verebilirler, işkencelere uğratabilirler, hatta katlettirebilirler ama asla bizi yargılayamazlar. Her seferinde biz onları yargılarız. Çünkü bu iktidar tepesinden tırnağına kadar suça batmıştır!
“Vatana İhanet Suçu dâhil, on milyon Müslümanın ABD-AB Emperyalistleri tarafından katledilmesinde onlara suç ortaklığı etmek dâhil, yüz ile yüz yirmi milyar dolar civarındaki kamu malını zimmetlerine geçirmek dâhil; Yargıyı, Orduyu, Eğitimi, Laik Cumhuriyet’i mahvedip çökertmeleri dâhil bin bir suça batmış bu iktidar bizi hiçbir zaman yargılayamaz!
“Her zaman biz onları yargılarız. Genç arkadaşlar tanık olacaklardır; onlar eninde sonunda bu mahkemelere gelecekler. İşledikleri bütün suçların, yaptıkları bütün ihanetlerin, en tepesindeki reisleri dâhil, il, ilçe başkanlıklarına, gençlik kollarına, yöneticilerine varıncaya kadar hepsi gelecekler, buralarda yargılanacaklar, mevcut yasalar çerçevesinde, hukuka bağlı ve siyaseten bağımsız mahkemeler tarafından.
“Gelip işledikleri suçların hesabını verecekler bunun sözünü biz buradan veriyoruz!
“Halkız Haklıyız Yeneceğiz!”
Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut 26 Haziran Salı günü Çağlayan Adliyesi’nde AKP’giller’i yargılamaya devam edecek! 20 Mart 2018
HKP Genel Merkezi