AKP’giller’in İsrail’le ilişkileri protesto eden “Türbanlı Bacılarını” tutuklatması üzerine…

06.12.2024
38
A+
A-

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Bu Kaçak ve de Haram Saray’ın Sultanı Tayyip buyruk; verdi daha önce on yıllar boyu kandırıp, tuzağına düşürdüğü “Türbanlı Bacım” dediği yedi tane genç yavrumuzu tutuklattı değil mi?

Ne yapmış bu yavrularımız?

Sadece Tayyip’in, Filistin ve İsrail konusunda ikili oynadığını, aslında İsrail’in Ortadoğu’daki en önde gelen dostlarından, destekçilerinden, müttefiklerinden biri olduğunu ve İsrail’le yapılan ticaretin hâlâ şu anda bile devam ettiğini, İsrail savaş uçaklarının yakıtının yüzde 40’nın Türkiye topraklarından yani Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattından tankerlere yüklenip İsrail’e ulaştırıldığını ortaya koydukları için değil mi?

Sizin hayatınız ikili, üçlü oynamak…

Kimse sormuyor boynundaki Yahudi Cesaret Madalyasını çıkarmaya yüreğin yetiyor mu senin, diye. Yetmez değil mi?

Çıkaramazsın onu. Onu ancak teneşirde imam çıkaracak boynundan. Çıkarıp atamazsın; o yürek, o dürüstlük, o mertlik, o çap yok sende!

Kürecik Radar Üssü kime çalışıyor?

Eşekler bile biliyor ki İsrail’e çalışıyor değil mi?

İsrail’e hizmet ediyor.

Ona gık diyebiliyor musun?

Diyemezsin. Amerika’nın devşirip örgütleyip, partileştirip Türkiye’nin başına bela ettiği; Türk’ün de, vatanımızın da, Laikliğin de, Kuvayimilliye’nin de en ağulu düşmanı kuklalarsınız, Amerikan piyonlarısınız. Sizin özgür bir kişiliğiniz yok; kulsunuz siz kul!

Sizin tek Tanrı’nız var: Para Tanrısı.

Ve sizin Kâbe’niz aslında Mekke’deki Kâbe filan değil, sizin Kâbe’niz; Washington White House, Kâbe’niz orası sizin.

Türbanlı bacıların ha…

Sadece düşüncelerini beyan ettikleri için; “İsrail’le ticaret kesilsin, mazlum Filistin Halkının yanında olalım”, dedikleri için acele tutuklattın yavrularımızı. İki de erkek genç var aralarında.

Oysa hepsiyle aynı ideolojiyi paylaşıyorsunuz görünüşte. Aslında Molla Necmettin de sizin gibiydi; o da ikili, üçlü oynardı. Oğlu Fatih Erbakan da öyle; o da ikili, üçlü oynar. Ama o genç yavrularımız içtenlikli. Onlar sizin yalanlarınıza, dümenlerinize kanıyorlar. Aslında bilseler sizin halkımız için, vatanımız için yılandan bile, engereklerden bile daha zehirli olduğunuzu; semtinize uğramazlar, asla adınızı ağızlarına almazlar. Ama o gençlerimiz de uyanacak; öyle kullanmaya devam edip gidemeyeceksiniz; sürgit kandıramayacaksınız o yavrularımızı da. Onlar da sizlerin kurbanları; Molla Necmettin’in, tarikatların, cemaatlerin, Menzillerin, İsmailağa’ların, İskender Paşa’ların, Kur’an Kurslarınızın, İmam Hatiplerinizin, İlahiyat Fakültelerinizin kurbanları… Onlar da uyanacaklar. Kur’an’ı okutacağız biz o yavrularımıza, Kur’an’ın Türkçesini okutacağız. Okutunca bugüne kadar sizin güzellemeler yaptığınız dinle; Kur’an’daki dinin, İslam Dininin hiç ilgisi olmadığını görecekler. O dinin kadını nasıl köleleştirdiğini, nasıl ev kölesi haline getirdiğini, nasıl yatakla mutfak arasında erkeğin kölesi durumuna düşürüldüğünü, sosyal hayattan tümüyle koparılıp eve hapsedildiğini görecekler. Tıpkı bugün Afganistan’da olduğu gibi İlkokulun dışında o yavrularımızın okula gitmesinin yasaklandığını, “evlerinizde oturun”, dendiğini görecekler. O zaman Muaviye-Yezid Dininin, 1400 yıl öncesinin Medine Köleci Toplumunun örfünden başka hiçbir şey olmadığını anlayacaklar.

Gelelim başlarını bohçalatmanıza o yavrularımızın…

Onun da ne olduğunu anlayacaklar. Kur’an’ın ve Hadisin hiçbir yerinde kadınların başlarını kapamalarının kutsallıkla ilgisi olduğunu belirten bir ibare, bir ayet, bir buyruk yoktur kesinkes. Başörtüsü sadece Hür ve Köle yani Cariye kadınların arasındaki ayrımı ortaya koyan bir belirteçten ibarettir. Hür kadınlar başörtüsü takarlar başlarına, saçlarını gizlemeyle ilgisi yok başörtüsünün. Sadece Hür olduklarını gösteren bir işarettir, bir simgedir, bir flamadır, bir belirteçtir başörtüsü. Ama Köle kadınların, Cariyelerin başörtüsü takması yasaktır. Hz. Ömer, bir cariyesi başörtüsü taktığı için elinde taşıdığı çubukla vuruyor bu cariyenin başına ve çubuğun ucuna takıp çıkarıp atıyor başörtüsünü. “Hür kadınlara mı benzemek istiyorsun sen”, diye. Bunları da bilmiyor o yavrularımız. Zaten hemen hemen tümünün Kur’an’ın Türkçesini okumuşlukları da yok. Nihat Hatipoğlu adlı bir afyon pazarlamacısı var ya televizyonlarda, özellikle Ramazanlarda milyonlar vurur, İslam’a dair afyon satarak, gerçeklikle ilgisi olmayan kıssalar, masallar anlatarak. O yavrularımızı aynen o masalları anlatanlar kandırdılar.

Oysa biz işin aslını ortaya koyduk. İşte kitabımız; “Türban Konusu ve İşin Aslı… Örtünme, Kadına Bakış Bağlamında Mekke ve Medine İslam’ı”.

Gerçekten bu konulara ilgi duyan tüm arkadaşlarımıza, özellikle de genç yavrularımıza öneririz. Okurlarsa uyanırlar, bilinçlenirler, İslam’a dair gerçekleri öğrenirler.

Biz kimseyi kandırmayız. İnsanların kandırılmasını sadece sömürücüler, Parababaları, emperyalist uşakları ister. Oysa biz insanlarımızı uyandırmak, bilinçlendirmek isteriz. Bunu yapmak için de insanlarımıza, halkımıza gerçeği göstermek isteriz. Yani olayları; gerek tarihsel olayları yani geçmiş olayları, gerek bugünkü olayları; gerçeklikte neyse öylece, olduğu gibi göstermek, anlatmak, kavratmak isteriz. Devrimcilik, devrimci ahlâk, devrimci tutum, devrimci namus bunu gerektirir. O yüzden biz halkımıza acı da gelse, sert de gelse sadece gerçekleri anlatırız, onları konuşuruz, onları öğretiriz.

Evet, iktidarımızda Kur’an’ın Türkçesini ilkokuldan itibaren okutacağız yavrularımıza. Okudukları zaman görecekler ki orada anlatılanların; aslında hiçbir doğaüstü gücün söylemiyle, buyruğuyla ilgisi olmayan 1400 yıl öncesinin Arabistan’ının, Mekke-Medine Köleci Toplumunun örfünden ibaret olduğunu netçe görecekler. Yani dinin ne olduğunu temel kitabından anlatacağız biz insanlarımıza.

Evet, Saygıdeğer Halkımız;

Bu Tayyipgiller böyle işte…

Ne yazık ki, halkımızın 1400 yıldır kendisine yüklenen gerici düşüncelerle, dogmalarla zihin hasarına uğratılmışlığını kullanıyorlar; ondan yararlanıyorlar. Kandırıyorlar, peşlerine takıyorlar ve insanlarımızı kullanıyorlar aslında, yük hayvanları gibi kullanıyorlar. Ahmak yerine koyarak kullanıyorlar. Dikkat ederseniz bunların hepsi multimilyoner, Parababası hepsi. Vurguncu, soyguncu, hırsız, kamu malı aşırıcısı.

Bunların kallavilerinin bir tekinin bile Parababası olmayanına rastladınız mı hiç?

Rastlayamazsınız. İşleri güçleri vurgun, soygun, kamu malı yemektir bunların.

Ne diyordu Tayyip?

“Emir komuta merkezim bana emir verirse papaz elbisesi bile giyer, öyle dolaşırım.”

Evet, bu emir komuta merkezim dediği; koltuktur, çıkardır, maldır, mülktür, küptür. Çıkarları neyi gerektiriyorsa bunlar aynen öyle davranır. Şimdi Müslümanı oynamaları, Allah, kitap, peygamber demeleri; camilerin önünde her Cuma çıkışında nutuklar atmaları hatta camilerin içine girerek imamın yanında, mihrapta siyasi nutuklar atmaları hep halkımızı avlamak, kandırmak içindir.

Aslında bu Tayyip, Para Tanrı’sının inanıcısıdır. Şimdi çıkarı gereği Müslümanı oynuyor, Müslüman cübbesiyle dolaşıyor. Bunlar çıkarı neyi gerektirirse aynen o kılığa girerler, o kılığa bürünürler. Hani eski efsanelerde anlatılır ya; “İblis kılıktan kılığa girer”, diye. İşte bunlar da aynen öyledir. Kılıktan kılığa girerler.

Evet, Saygıdeğer Halkımız;

Bunları kavramak, anlamak artık kaçınılmaz hale geldi. Yoksa vatanımız tehlike altında.

Kalın sağlıcakla…

06 Aralık 2024

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz