14 Mart Tıp Bayramında Yine Kara Gün Yaşanıyor!
Yine bir 14 Mart Tıp Bayramı yaşıyoruz. Ülkemizde sağlık sisteminin sorunları her geçen gün katlanarak artıyor.
Sağlık sistemi büyük bir çöküşe doğru gidiyor. Bu yıkım yaşanırken hekimler ve diğer sağlık ekmekçileri ve tabi ki hastalarımız olan bütün ülke halkı bu enkazın altında kalıyor.
Sağlıkta şiddet normalleşmiş durumda. Bakanlık ve ülke yöneten hükümet ciddi bir tepki ortaya koymuyor. Gerekli düzenlemeler yapılmıyor. Hep bir amanın arkasına sığınılarak sağlıkta şiddet meşru görülüyor.
Birinci basamak aile hekimliği sisteminin sorunları çözülmek yerine sürekli cezalandırma mantığıyla yasal düzenlemeler yapılıyor. Son çıkan yasal düzenlemeyle aile hekimlerine torba yasadan bir suça 2 değil 3 ceza çıktı.
Yetersiz cari ödemeler nedeniyle özelikle büyük kentlerde kiraları ödemek imkânsız hale gelmiş durumda. Aile sağlığı merkezleri binaları merdiven altı ve yetersiz koşullarda hizmet vermeye devam ediyor.
İkinci ve üçüncü basamak hastanelerde hasta yoğunluğu sağlık hizmeti üretilmesini engelliyor.
İnsanlık dışı koşullarda hekimler beş dakikada hasta bakmaya zorlanıyor.
Beş dakikada bakılan hastanın sorunu çözülmüyor. Bu koşullarda çalışmak hekimler için tükenmişlik sendromu yaratıyor.
Birçok ilde kurulan şehir hastanelerine, dolayısıyla Yerli-Yabancı Parababalarına çok büyük paralar aktarıldı. Fakat bu paranın karşılığı oranında sağlık hizmeti üretilemiyor. Para hastaneyi işleten şirkete akıyor. Şehir hastanesi açılan illerde şehir içindeki birçok hastane kapatılıyor. Çoğu şehir merkezine uzak ve devasa hastanelerde sorunlar çığ yumağı gibi. Bazı şehir hastanelerini işleten şirketler yabancı sermayenin. Sağlık emekçilerinin bir kısmı devlet memuru. Hastaneyi işleten ise yabancı bir şirket. Bu ilişki ağları bir sürü sorun yaratıyor ve etkili çözüm üretilmiyor. Hekimler şirketle baş başa çaresiz bırakılıyor.
Üniversite hastaneleri ayrı bir sorunlar yumağı. Birçok üniversite döner sermaye ödeyemiyor. Asistan istifaları ve yetersiz asistan başvuruları nedeniyle birçok üniversite ve bölüm kapanma tehlikesi ile karşı karşıya. Laik ve çağdaş eğitimi savunan birçok üniversite hocası baskılar sonucu üniversitelerden istifa etmiş durumda. Dolayısıyla akademik kadroda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Yani ülkedeki sağlık sistemi artık toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Genç hekimler çözümü ülkeyi terk etmekte buluyor.
2023 yılında 3025 doktor TTB iyi hal belgesi için başvuru yapmış. Ciddi bir hekim göçü yaşanıyor.
Sağlık bakanı bunun nedeninin ekonomi olduğunu el işaretiyle tanımlıyor.
Birçok araştırmada hekimler hastalarından yaklaşık 10 yıl daha kısa yaşıyor.
Ama biliyoruz ki bunun için bu ülkede mücadele etmek gerekiyor. Sağlık bakanının özel hastane sahibi olduğu bir ülkede yaşıyoruz. AKP iktidarı her alanda olduğu gibi sağlıkta da özelleştirmeleri teşvik ediyor.
Sağlık alınır satılır bir nesneye dönüşmüş durumda. İnsan sağlığı ya da hastalığı artık üzerinden para kazanılan bir olguya dönüşmüş durumda. Bu özel hastane gruplarının büyük çoğunluğu büyük sermaye gruplarına ait zincir hastaneler. Ama hastalar nezdinde sanki sağlık için bu kadar para harcamalarının nedeni doktorlarmış algısı bir türlü değişmiyor.
Hekimler örgütsüz. Hekimlerin meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliği yönetiminin yanlış siyasi tutumları sonucu tabanla bağları kopmuş durumda. Yirmi yıl önce sorunları için bir araya gelen doktorlar artık bir araya gelip eylemler yapamıyor.
Sendikal örgütlenmeler son iki yılda iyice bölündü, hekim sendikaları, hemşire sendikaları kuruldu. Sağlıkta dönüşüm programında yazıldığı gibi meslek grupları birbirine düşürüldü. Sarı sendikalar sağlık alanında egemenliklerini daha kolay sürdürür hale geldi.
Bu ülkede hekimler başta can güvenliği istiyor. “Artık doktor dövebiliyoruz” denen bir döneme girdik. Sağlıkta şiddet tek başına bir sorun değildir. Sağlık düzenindeki bozukluk, karmaşa, insana değil Parababalarının kârına öncelik verilmesi sağlıkta şiddetin kaynağıdır.
Bu bozuk sağlık düzeninde birinci basamağın zayıf bırakılması nedeniyle hastalar ikinci basamak ve üçüncü basamak hastanelere başvurmaktadır. Buralarda beş dakikada muayene yapılarak hastanın sağlık sorunları çözülemiyor. Hastalar acil servislere yığılıyor. Bu durumda hastalar mecburen, özellikle de ameliyat yaptırmak için özel hastanelere gitmek zorunda kalıyor. Kendi ülkemizin insanına sağlık hizmeti sunmak için bizlerin sağlıklı olması gerekiyor. Sonuç olarak bizler de toplumdaki bütün insanlar gibi sağlıklı yaşamak, yeterince dinlenmek, güvenceli bir ortamda çalışmak ve emeğimizin karşılığını almak istiyoruz.
Ama biliyoruz ki bunun için Laik ve Bilimsel temelde bir bakış açısıyla ulusal kaynaklara sahip çıkılarak bir sağlık sistemi örgütlenmesi gerekir. Sağlıkta dönüşüm programına son verilip sağlığın alınır satılır bir nesne olmaktan çıkarılması gerekir.
Bütün bu sorunlara rağmen bütün meslektaşlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz.
14 Mart 2024
HALKÇI DOKTORLAR- HALKÇI KAMU EMEKÇİLERİ