Genel Başkan’ımız AKP’giller’i kendi mahkemelerinde yargıladı, yargılamaya devam edecek!
Genel Başkan’ımız AKP’giller’i kendi mahkemelerinde yargıladı, yargılamaya devam edecek!
15 Temmuz kanlı hesaplaşmasının ardından Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut (Efe) tarafından kaleme alınan ve ABD yapımı iki güç olan; AKP’giller’in Reisi ile Pensilvanyalı İmam arasındaki dostluğun Laik Cumhuriyet’in ganimetini paylaşma mücadelesine evrilmesini ortaya koyan değerlendirme yazılarının toplamından oluşan “Kanunsuzlar” isimli kitapların 2 ve 3’üncü ciltlerinde “Cumhurbaşkanına Hakaret” edildiği gerekçesiyle dava açıldı.
Dava bugün, İstanbul Çağlayan Adliyesinde görüldü. Her zaman olduğu gibi Genel Başkan’ımız AKP’giller’i kendi mahkemelerinde yargıladı.
Duruşmanın başında söz alan HKP Avukatları iddianamenin kitaptan bazı bölümlerin cımbızlanmasıyla hazırlandığını, kitabın tamamının okunmadığının belli olduğunu ifade ettiler.
Öte yandan, TCK’nin 299. Maddesine göre dava açılmasının Anayasa’ya aykırı olduğu, söz konusu maddenin tarafsız olan Cumhurbaşkanını korumaya yönelik olduğu; ancak 16 Nisan Referandumu sonrasında Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ortadan kalktığı için 299. maddenin de Anayasa’ya aykırı olduğu ve bu nedenle aslında sorgulama bile yapılamayacağını ve Anayasa’ya aykırılık taleplerinin dikkate alınarak yargılamanın durdurulması ve dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi yönündeki taleplerini dile getirdiler.
Mahkeme avukatların Anayasaya aykırılık taleplerini reddederek Genel Başkan’ımızın sorgusuna geçti.
Sonrasında söz alan Nurullah Ankut (Efe) de sözlerine “Ben dünyanın en haklı davasını savunuyorum, ben yargılanamam, yargılarım, itham ederim” diyerek başladı ve Âşık İhsani’nin şu dizelerini aktardı:
Sen ey savcı, Anayasa ileride
Onu geri itemezsin itemez!
Suçluları bırakıp da suçsuzu
Zindanlarda tutamazsın, tutamaz!
Ankut savunmasında, AKP’giller’in tüm kanunsuzluklarını ortaya dökerek suçlarından dolayı muhakkak yargılanacaklarını dile getirdi. Ankut, Cumhuriyet’in yakın tarihinde yaşanan en büyük suçun 15 Temmuz olduğunu ve onu gerçekleştiren FETÖ’nün de en büyük destekçisinin Erdoğan olduğunu ifade etti.
Ankut, “Ben kitabımda her namuslu aydının savunması gereken şeyleri yazdım ve hepsini de belgeleriyle ispatladım”, dedi.
Yaşar Nuri Öztürk’ün, bunların tamamının “gulül suçu” ile malul olduklarını ve Müslüman olarak namazlarının dahi kılınamayacağını söylediğini ve kendisinin de bu anlayışta olduğunu vurguladı. Kur’an’da Bakara Suresi’nin 219’uncu ayetinde geçen “înfak”a vurgu yaparak, buna göre; “Müslümanların kazançlarının kendilerine yetecek kadarını ayırdıktan sonra tamamının dağıtılması gerektiğini” vurgulayarak, Hz. Muhammed’in de böyle yaşadığını, öldüğünde bir hırkası ve ibriği dışında kişicil bir malının mülkünün olmadığını, o dönemde Hz. Muhammet’in savunduklarının da bugün bizim savunduğumuz Sosyalizm olduğunun o nedenle onunla uyuştuklarını, ama müşteki ile akla kara kadar ayrı olduğunu söyledi.
Genel Başkan’ımız, müşteki ve diğer AKP’gillerin bu dünya için mal mülk biriktirdiklerini, AKP kurucusu ve programının yazıcısı Abdüllatif Şener’in; Tayyip ve ailesinin mal varlığının 80 milyon doların altında olmadığını iddia ettiğini ve buna karşı bir dava açılmadığını, kendisinin de bu sözü alıntı yaptığını, o zaman bu kişinin de tanık olarak dinlenmesi gerektiğini talep etti.
İddianamede, AKP ve FETÖ için “ABD yapımı iki güç” tanımı yapılmasının suç olarak geçtiğini söyleyen N. Ankut (Efe), Abdürrahim Karslı’nın “ABD’nin Türkiye’de İsrail karşıtlarını bertaraf etmek, CIA patentli İslam’ı yaymak ve BOP’u hayata geçirmek için iş birlikçi aradığı, bu teklifi kendilerinin ve Erbakan’ın reddettiği, Erdoğan’ın ise kabul ettiği” yönündeki sözlerini aktararak tüm bunların bugün AKP’giller’in kalemşorluğunu yapan Abdürrahman Dilipak tarafından da doğrulandığını ifade etti.
AKP-FETÖ ortaklığının tesadüfi bir birliktelik olmadığını söyleyen Ankut, 2000-2008 yılları arasında FETÖ’nün genişleme dönemine girdiğini ve 2008’den sonra devletin kilit kademelerini ele geçirerek kendine karşı olanları tasfiye etmeye başladığını belirtti.
N.Ankut (Efe), Zekeriya Öz’ün altına zırhlı aracı verenin de Erdoğan olduğunu, kumpas davaları için de “bu davanın savcısı benim” diyerek iş birliği yaptığını ifade etti.
N.Ankut (Efe), yine iddianamede suç olarak geçen ‘Kaçak Saraylı’ ifadelerinin de doğru olduğunu, Ankara İdare Mahkemelerinin Kaçak saray arazisi ile ilgili “SİT alanıdır, imara açılamaz” yönüne kararları olduğunu hatırlattı. Erdoğan’ın ise bunun karşılığında “ben o sarayı yaptıracağım, işinize geliyorsa engelleyin” dediğini söyleyen Ankut, yine Erdoğan’ın “AYM kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum” sözlerini aktardı ve şöyle konuştu:
“AYM kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum’ diyen adam bugün hukuku araç olarak kullanarak bizi susturmaya çalışıyor. Mahkemenizi ve sizi de bunun için araç olarak kullanmaya çalışıyor.”
Ankut, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olma niteliklerini taşımadığını belirterek “aslında ortada bir Cumhurbaşkanı falan yok” dedi. Ankut, Erdoğan’ın diplomalarının sahte olduğunu, Ergun Poyraz’ın “Diplomasız” isimli kitabında ortaya koyduğunu ve kitaptan bazı bölümlerin de kendi yazılarında yer aldığını söyledi.
Nurullah Ankut (Efe), mahkemeye yanında getirdiği BOP haritasını vererek, haritada Türkiye’nin üç parçaya bölünmüş halde göründüğünü, Erdoğan’ın da “BOP’un eşbaşkanıyım” dediğini söyledi. Ankut, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bir temsilcisi bunu nasıl söyler, bu haritayı nasıl savunur? Bu vatana ihanet değil de nedir? Açılım-saçılım hikayeleri de BOP doğrultusunda hayata geçirilmiştir. O dönemde Erdoğan Vali ve Kaymakamlara operasyon yapmama emri verdiğini söylemiştir. Tamamen BOP doğrultusunda hareket etmiştir”, dedi.
Nurullah Ankut (Efe), Yunanistan işgali altında bulunan 18 Adanın da AKP tarafından peşkeş çekildiğini, Dışişleri Bakanlığı’nda bir toplantı sırasında Basat Öztürk isimli bir diplomatın “Adalar AKP’nin bilgisi dahilinde işgal edildi” sözlerini Milli Savunma Bakanı Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’ın aktardığını ifade ederek, “Bu durum vatana ihanettir. Bu suçlarından dolayı da muhakkak yargılanacaklardır” dedi.
Mahkeme hakimi ise sürekli olarak Genel Başkan’ımızın sözünü keserek savunmasını kısa tutması yönünde baskı uyguladı. Açıkça sonucun önceden belli olduğu bir davaya tanıklık edildiğini gözler önüne seren bu durum karşısında HKP avukatları tepkilerini dile getirerek savunmaya müdahale edilmemesi gerektiğini söylediler.
Nurullah Ankut (Efe)’nin savunmasının ardından söz alan HKP avukatları, iddianamenin çelişkiler içerdiğini, soruşturma numarasının bile farklı farklı olduğunu, yine Adalet Bakanlığının davayı sürekli takip ettiğini ve mahkemeden dava ile ilgili bilgi istediğinin, mahkemenin de sürekli bu bilgiyi verdiğini, bunun ise hükümet tarafından mahkemenin baskı altına alındığının kanıtı olduğunu vurguladılar.
Devamla, kitapta belge niteliğinde alıntılar yapılan Abdüllatif Şener, Ergun Poyraz, Nuh Mete Yüksel, Abdurrahim Karslı, Basat Öztürk, Ümit Yalım’ın dinlenmesini talep ederek Erdoğan’ın diploması olduğunu ileri sürdüğü Eyüp Lisesi ile Marmara Üniversitesinden diplomaların talep edilmesini istedi. Mahkeme ise bu talepleri hiç de şaşırtıcı olmayacak bir şekilde reddetti.
Ancak yine şaşırtıcı olmayacak şekilde Mahkeme; Genel Başkan’ımızın yaptığı savunma nedeniyle Suç Duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Dava, HKP avukatlarının tüm taleplerinin reddedilmesinin ardından 26 Haziran gününe ertelendi.
Genel Başkanımız Nurullah Ankut (Efe), duruşma sonrası Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
HKP’nin; Onbeşler’in, Mahirler’in, Denizler’in, Kıvılcımlılar’ın tek haklı ve meşru devamcısı olduğunu belirten Ankut (Efe), “Hiçbir kimse bizi korkutamaz, yıldıramaz.Kararlılığımızı sınayamaz. ABD İşbirlikçisi AKP’giller sanıyorlar ki bizi yargılayabilecekler, hayır! Meşru ve haklı bir davayı savunanlar asla yargılanamazlar. Sadece yargılarlar ve mahkum ederler. Kendi mahkemelerinde de söyledik. Bütün bu ihanetlerinden, yargıyı, eğitimi ve laik cumhuriyeti çökerttiklerinden dolayı, 18 Ege Adamızı Yunanistan’a peşkeş çektiklerinden dolayı, Ortadoğu’da on milyon civarında Müslüman’ın katledilmesinden, ABD ve AB Emperyalist haydutlarıyla suç ortaklıkları ettiklerinden dolayı eninde sonunda bu mahkemelere gelecekler dedik. Hukuka ve vicdanına bağlı yargıçlar karşısında işledikleri bütün suçların hesabını bir bir verecekler dedik” ifadelerini kullandı.
Nurullah Ankut (Efe) sözlerini şöyle noktaladı:
Nereye giderlerse gitsinler, nereye çıkarlarsa çıksınlar. Sonunda mutlaka çelik bilezikle tanışacaklardır.
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!