Ülkemizin en vatansever, en halksever, en insansever Partisi Halkın Kurtuluş Partisi olarak Yunanistan’ın Ege Denizi’ni Yunan Gölü haline getirme emellerini, AKP’giller’in 20 Adamızı ve 2 Kayalığımızı Yunanistan’a peşkeş çekmesini Çeşme’de protesto ettik
Halkın Kurtuluş Partisi İzmir İl Örgütü olarak, 18 Haziran 2022 günü saat 15.00’te, Çeşme Adliyesi yanında “Yunanistan’ın, Lozan’da Vatan Toprağı yaptığımız Ege Adaları’ndaki silahlanmasına, askeri tatbikatlarına, 20 Adamızı ve 2 Kayalığımızı işgaline, Adalarımızı peşkeş çekenlere sessiz kalma!” şiarı ile toplandık. Buradan “Ege Adaları Vatan Toprağıdır, Satılamaz! Satanlar Vatan Hainidir” yazılı pankartımız, Mustafa Kemal Flamalarımız ve Parti bayraklarımızla, protesto açıklamamızı gerçekleştireceğimiz Çeşme Cumhuriyet Meydanı’na doğru yürüyüşe geçtik. Polisin önce yürüyüşümüzü engellemek istemesine, sonra da slogansız yürüyün demesine aldırmadan sloganlarımızla, eylemimizin gerekçesini Çeşme Halkına anlatarak yürüyüşümüzü yaptık.
Coşkuyla gerçekleştirdiğimiz yürüyüşümüzde “Adalar Vatandır, Vatanına Sahip Çık”, “Adalar Vatandır, Satılamaz”, “Adalarda İşgale Son”, “Emperyalistler, İşbirlikçiler, Geldikleri Gibi Gidecekler” “Kahrolsun ABD-AB Emperyalizmi”, “Gün Gelecek, Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek”, “AKP İşsizlik, Pahalılık, Zam Zulüm Demektir” sloganlarımızı var gücümüzle haykırdık.
Çeşme Halkının alkışlarla destek verdiği yürüyüş kortejimiz Çeşme Cumhuriyet Meydanı’nda sonlandı. Burada Halkın Kurtuluş Partisi adına basın açıklamamızı, Partimiz Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Av. Tacettin Çolak sloganlar eşliğinde yaptı.
Tacettin Çolak Yoldaş, eylemimizin gerekçesi olan işgal altındaki adalarımızla ilgili açıklamasının yanı sıra AKP’giller’in yarattığı İşsizlik ve Pahalılık Cehenneminden ve bugün yaşadığımız ekonomik krizden de söz etti. Bu arada meydanda bir kafede oturan Çeşme Belediyesi Başkanı apar topar oradan uzaklaştı. Tacettin Yoldaş bu durumla ilgili olarak “Oysa bu eylem en çok da Çeşme Halkını ilgilendiriyor, Belediye Başkanını da ilgilendiriyor. Buradan çekip gitmesini protesto ediyoruz. En azından ne dediğimizi bilsin isterdik. Hatta kendisine söz bile verirdik” dedi.
Tacettin Çolak Yoldaş’ın yaptığı işgal altındaki adalarla ilgili yaptığı, aynı zamanda AKP’giller’i de teşhir eden açıklamasının tam metni aşağıdadır:
***
12 Ada tamam da Yunanistan işgali altındaki 20 Adadan niçin bahsetmiyorsun?
AKP’giller’in Reisi, geçtiğimiz günlerde, Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki kendisine ait 12 Adada tatbikat yapmasını ve bu adaların Lozan Antlaşması’na aykırı bir biçimde silahlandırılmasını sözde protesto etti. Üstelik bir de “Şaka yapmıyorum ha!” diyerek kendince efelenmeye çalıştı!
Sözde Yunanistan’ı protesto eden Tayyip Erdoğan, başta MSB Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’ın ortaya çıkardığı ve daha sonraları Partimizin de sürekli gündemde tuttuğu 20 Adamızın ve 2 Kayalığımızın işgaline ise zerre kadar değinmemiştir.
Kendisinin bir zamanlar; “Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı-burnumuzun dibindeki adaları biz Lozan’da verdik.” dediği 12 Adalar; 1911 yılında Osmanlı ile İtalya arasındaki Trablusgarp Savaşı’ndan sonra, Midilli, Sakız, Samos Ege Adaları ise 1912 ve 1913 yılları arasında yaşanan Balkan Harbi’nden sonra kaybedilmiştir. Yani bahsedilen adalar, Lozan Antlaşması’ndan 10 yıl önce Osmanlı tarafından kaybedilmiş ya da İtalyanların işgali ile Osmanlı’dan gasp edilmiş olan yerlerdir.
Bugün Yunanistan’ın askeri tatbikat yaptığı ve silahlandırdığı 12 Ada gibi adalar; Türkiye’nin taraf olmadığı 1947 Paris Konferansı’nın 14’üncü maddesi ile İtalya’nın ASKERDEN ARINDIRILMAK VE SİLAHSIZLANDIRMAK kaydıyla egemenlik hakkını Yunanistan’a devrettiği adalardır. Yani bu adaların Lozan’da verildiği iddiası kocaman bir yalandır.
Tam tersine; Lozan Antlaşması’nın 12’nci maddesindeki; “Asya kıyısından 3 milden az bir uzaklıkta bulunan adalar, TÜRK EGEMENLİĞİ ALTINDA KALACAKTIR” şeklindeki düzenlemeye rağmen; Türkiye’ye bırakılan Adalarımızdan 20 tanesi ve 2 tane Kayalık, 2004’ten bu yana Yunanistan tarafından işgal ve ilhak edilmesi karşısında 18 yıldır ölü numarası yapmaktadır.
Evet doğrudur. Uluslararası Antlaşmalara göre Ege Adaları askerden arındırılmalı ya da silahsızlandırılmalıdır. Bu duruma mutlaka karşı çıkılmalıdır.
İyi de aynı hassasiyet işgal edilen ve bize ait olduğu Lozan Antlaşması’nca da tescil edilen Adalarımız için neden gösterilmedi?
Hem de Partimizin ve Ümit Yalım’ın ısrarlı takiplerine rağmen. Bu, ikiyüzlü bir politikadır. Bu, vatana ihanettir.
Partimiz başından beri süreci takip etmiş Adalarımızın işgaline seyirci kalan başta Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma Bakanları, Genel Kurmay Başkanları ve işgal edilen adaların coğrafi olarak bağlı olduğu iller olan İzmir, Muğla ve Aydın Valileri hakkında suç duyurularında bulunmuştur.
Oysa Lozan Antlaşması’na göre mülkiyeti bize ait olan bu adalar, Yunanistan tarafından hem Lozan Anlaşması hem de uluslararası hukuk kuralları hiçe sayılarak işgal edilmiştir. En son işgal edilen Büyük Çuha Adası, İstanbul Büyükada’nın dört katı, bazıları ise üç katı büyüklüğündedir.
Bu işgali AKP’giller seyretmiştir. Tayyip Erdoğan’ın bir yandan Yunanistan’ın kendisine ait 12 Adada tatbikat yapmasını eleştirirken, diğer yandan yıllardır süren ve her biri vatan toprağı olan bu adalarımızdan söz etmemesinin başka bir açıklaması olamaz.
AB’den müzakere tarihi alabilmek için 2004 yılında sattıkları adalara hiç değinmeyerek, sucunu zımnen itiraf etmiş oluyor. Dolayısıyla HKP tarafından önümüzdeki günlerde yeni bir Suç Duyurusunda daha bulunulacaktır.
Esasen AKP’giller’in vatan toprağını savunmak gibi bir derdi de yok. Tam tersine, vatanımızdaki kamuya ait ne varsa satıp savarak iktidardaki ömrünü uzatmaya çalışıyor. Yirmi yıldır Hazinede bir şey bırakmadılar, kamu mallarını sattılar, yeraltı-yerüstü kaynaklarımızı sattılar, şimdi de Emine Erdoğan’ı başına geçirdikleri Çevre Ajansı eliyle sahilleri satıyorlar. Memlekette satacak bir şey kalmayınca topuklayıp kaçacaklar…
Dolayısıyla bakmayın bunların kurusıkı efelenmelerine.
Yunanistan ve ABD Emperyalizmi; ülkemize 40 km uzaklıktaki Dedeağaç askeri üssü başta olmak üzere Larissa’daki hava üssü, Stefanovicio ile Alexandroupoli’deki hava üsleri ve geçici olarak kullanılabilecek askeri üsler; İskiri Erken Uyarı Üssü, Salamis Deniz Üssü, Kastelli Hava Üssü, Kalamata Hava Üssü, Andravida Hava Üssü ile zaten ülkemizi kuşatma altına almış durumdadır.
Geçmişte yaşanan tüm sorunlara ve savaşlara rağmen, Yunanistan ve Türkiye kıyıdaş ülke olmaları nedeniyle Ege Denizi’nde eşit haklara sahiptirler. Ege Denizi’ndeki adaların aidiyeti Uluslararası Sözleşmelerle belirlenmiştir. Bu 20 Adanın da Türkiye’ye ait olduğu Lozan’ın 12’nci maddesi ile sabittir.
Bu arada Yunanistan sırtını emperyalistlere dayayarak, tıpkı Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi Batılı Emperyalistlerin yayılmacı politikalarına alet olmakta. Aklınca Ege Denizi’ni Yunan Gölü yapma hesaplarının peşinde. Buna izin vermeyeceğiz. Ege Denizi’nin Barış Denizi olması için kardeş Yunan Halkıyla birlikte mücadele edeceğiz.
Halkları birbirine düşman eden emperyalistlere karşı dayanışma içinde olacağız.
Ege Denizi Yunan Gölü Değildir.
Ege Denizi Barış ve Kardeşlik Denizidir.
18 Haziran 2022
Halkın Kurtuluş Partisi
İzmir İl Örgütü