Partimiz, Yerli Yabancı Parababalarına yedirilen 126.3 Milyar Doları yargıya taşıdı İç ettikleri her bir kuruşun hesabı sorulacak!
Partimiz, Merkez Bankasının içinin boşaltılarak Yerli-Yabancı Parababalarına yedirilmesini yargıya taşıdı.
Partimiz, 126.3 Milyar Dolarlık vurgunun sorumluları, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Damat Bakan, Damat Bakanın yerine gelen yeni Bakan, AKP’giller’in Reisinin canı istediği zaman değiştirdiği Merkez Bankası Başkanları hakkında suç duyurusunda bulundu.
Böyle bir vurgunun örneğine daha önce rastlanmadı. Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, “Merkez Bankası’nda 35 yıl çalıştım. Döviz kıtlığını yaşadım, sıfıra yakın döviz rezervini gördüm ama eksi rezervi hiçbir zaman görmedim, duymadım” diyordu.
Döviz Rezervlerini -47 milyar dolara düşürmek AKP’giller’in bir başarısı(!) Bu da AKP’giller’e “nasip” oldu. Hep ilklere imza attılar AKP’giller.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, AKP’giller’in bu ülkenin başına bela olsunlar diye iktidar koltuğuna oturtuldukları güne kadar, yapılan bütün yolsuzlukların, hırsızlıkların, peşkeş çekmelerin, talanların bütün toplamından daha fazlasına imza attılar AKP’giller son 19 yılda.
Kamu Mallarını, Kamu Kurumlarını AKP’giller kadar yağmalayan başka bir hükümet yoktur.
Türk Lirasının değerini bu kadar düşüren, pula çeviren başka Burjuva Partisine bu ülke tanık olmadı.
Türk Lirasını bir Tweetle değerinin neredeyse yarı yarıya düşecek duruma getirmeyi AKP’giller’den başka “beceren”, “becerebilen” olmadı.
300 milyar dolar tutarındaki Kamu Malını, yalnız aile efradıyla birlikte kendisi iç eden başka bir iktidarı Türkiye Cumhuriyeti tarihi daha yazmadı.
AKP’giller ve Reisi, yolsuzlukta, hırsızlıkta, Kamu Malını aşırmada, talanda feyz aldıkları Menderes’leri, Demirel’leri, Özal’ları, Mesut Yılmaz’ları, Çiller’leri fersah fersah geçtiler…
CIA İslamcısı AKP’giller, ülkenin ekonomik altyapısını çökerttiler. Tarımda kendi kendine yetebilen ülke olmaktan çıkarıp, samanı, buğdayı, arpayı, neredeyse bütün tarımsal ürünleri ithal eder duruma getirdiler. Çiftçi, çiftçilik mazide kalan bir hoş seda oldu artık. Çünkü AKP’giller üreticiyi bırakalım desteklemeyi, üreticiyi öldürdüler. Çünkü dünyanın en pahalı mazotunu kendi çiftçisine bunlar satıyor. Kendi yerli tohumuna yasak getiren başka bir ülke yoktur dünya üzerinde. Çitçinin mahsulünü toplamaya elindeki parası yetmiyor. Elin gâvuru çiftçisini dışarılardan gelebilecek tehlikelere karşı korurken, çiftçisini desteklerken, AKP’giller AB-D Emperyalistlerinin isteği doğrultusunda çiftçimizi yok ediyor.
Asgari Ücretin adı artık sefalet ücreti. Memurların maaşları pula döndürüldü.
Partimiz Avukatları Halkçı Hukukçular, AKP’giller’in neredeyse bütün yolsuzluklarını, talanlarını, yağmalamalarını yargıya taşıdı. Davalar açtı, Suç Duyurularında bulundu.
Açılan davalar, yapılan suç duyuruları burjuva hukukun işlediği, var olan yasaların çalıştığı bir ülkede olsa AKP’giller’in takım taklavatının ellerine çelik bilezik takılıp, müebbet hapislere mahkûm olmalarını gerekirdi. Ama AKP’giller ekonomik altyapıyı çökerttikleri gibi Yargıyı da bitirdiler.
Ama bu soygunların, talanların sorumlusu AKP’giller’in tamamının bileklerine çelik bileziklerin geçirildiği o günler de gelecek. Ülkeyi, Halkımızı getirdikleri bu durumun hesabı sorulacak. Üstelik şu anda ülkede geçerli kanunlar çerçevesinde. Bundan kaçışları yok.
Suç Duyurusu sonrası Av. Sait Kıran’ın yaptığı açıklama ve suç duyurumuz aşağıdadır:
***
Değerli Halkımız,
AKP’giller vurgun, yolsuzluk ve talanda sınır tanımıyorlar. Son dönemin moda değişiyle yolsuzluk ve talanda pik yaptılar.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak; son dönemde Basına ve Kamuoyuna yansıyan Merkez Bankasının 126,3 milyar dolarının buharlaştırılması ve Merkez Bankası Eski Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasından önce gerçekleşen döviz satışı nedeniyle Suç Duyurusu’nda bulunduk.
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Eski Bakanı Berat Albayrak, Mevcut Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Merkez Bankası Eski Başkanları Murat Uysal ve Naci Ağbal hakkında, “Görevi Kötüye Kullanma” ve “İrtikâp” suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunduk.
Değerli Basın Emekçileri,
Kamuoyuna yansıdığı gibi 2019 Mart ayından 2020 yılı sonuna kadar Merkez Bankasının 126,3 milyar doları adeta buharlaştırılmıştır.
AKP Genel Başkanı, Hazine ve Maliye Bakanlarının talebi üzerine Merkez Bankası’nı zorlaması üzerine satılan bu dövizlerin kime satıldığı, hangi tarih ve saatte, hangi şirket ve kişilere satıldığı kayıt altında olmasına, basının ve kamuoyunun bütün başvurularına rağmen bugüne kadar açıklanmamakta ısrar edilmektedir.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak bu açık yolsuzluğun, bu suçun ortaya çıkartılması için suç duyurusunda bulunduk.
Cumhuriyet Savcıları yasal görevlerini yerine getirirlerse bunların hangi yandaşlara peşkeş çekildiği bir kez daha tüm kamuoyu önünde açıkça ortaya çıkacaktır.
Diğer bir olay da, bildiğiniz gibi 20 Mart’ta gece yarısı operasyonuyla Tayyip Erdoğan, 4 ay önce göreve atadığı Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı görevden aldı.
Niçin aldığı bugüne kadar açıklanmış değildir. Ama asıl vahim olan olay, Naci Ağbal’ın görevinden alınmasından iki gün önce yani 18-19 Mart tarihlerinde Bankalardaki Türk Lirası cinsinden para mevduatının döviz alımında gerçekleştirildiği ve toplamında 842 milyon doların alındığı tespit edilmiştir. Bunlarında yine gerek Banka kayıtlarında gerek Merkez Bankası kayıtlarında kimler tarafından alındığı, hangi kişi ve şirketler tarafından açıkça belli olmasına rağmen bugüne kadar bunlar da Kamuoyunun bilgisine açıklanmamıştır.
Bütün bunlar göstermektedir ki, söz konusu 126,3 milyar doların buharlaştırılmasında ve Naci Ağbal’ın görevden alınmasında, görevden alınacağının önceden sızdırılması dolayısıyla dövizin yükseleceği önceden bilgisine sahip olan kişiler tarafından 842 milyon dolar döviz alımı yapılarak haksız kazanç elde edilmiştir. Buna yol açılmıştır.
Bu Türk Ceza Kanunumuzun kapsamında Görevi Kötüye Kullanmak ve İrtikâp suçunu oluşturmaktadır. Bu çerçevede yargıya başvurduk.
Çünkü Halkın Kurtuluş Partisi; “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim anlayışını savunmaktadır.
Yine Halkın Kurtuluş Partisi; idari her türlü eylemin ve davranışın halka açık olması ve yargısal denetime tabi olması gerektiğini yani hukuk devletinin de temel prensinin yaşam geçirilmesini önermekte, savunmakta, bu doğrultuda mücadele etmektedir. Bu suç duyurumuz da bu çerçevede yapılan bir suç duyurusu.
Yalnız hep söylüyoruz, Halkımızın bir kez daha bilgisine sunmakta sakınca görmüyoruz. Biz doğrudan doğruya AKP’giller’in hukuk bürosuna dönüştürülmüş bu yargıdan etkili bir yargılamanın çıkacağını, etkili bir soruşturmanın yapılacağına inanmıyoruz.
Ama Tarihe not düşmek ve yarın gerçek emri kanundan ve vicdanından alan Bağımsız Mahkemeler önünde hesap verme günü geldiğinde yargılanabilmeleri için bugünden dosyaları hazırlamak amacıyla bu suç duyurularını yapıyoruz.
Halkın Kurtuluş Partisi, AKP’giller’in, ABD-AB Emperyalizmi destekli bütün vurgun, talan, yolsuzluk, hukuksuzluklarına karşı mücadele etti, edecek, etmeye devam edecek.
Halkız, Halklıyız, Yeneceğiz!
31.03.2021
Halkın Kurtuluş Partisi
(HKP)
Genel Merkezi
Suç Duyurusu Dilekçemizi aynen yayımlıyoruz:
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN :Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA
VEKİLLERİ :Av. Metin BAYYAR-Av. F.Ayhan ERKAN-Av. Ali Serdar ÇINGI
Av. Tacettin ÇOLAK-Av. Sait KIRAN-Av. Azime Ayça OKUR
Av. Halil AĞIRGÖL-Av. Pınar AKBİNA-Av. Doğan ERKAN
Ortak Adres: Kızılırmak Cad. 7/9 Kavaklıdere/ÇANKAYA
ŞÜPHELİLER : Recep Tayyip ERDOĞAN
: Berat ALBAYRAK
: Lütfi ELVAN
: Murat UYSAL
: Naci AĞBAL
: Sorumluluğu tespit edilen diğer yetkili kişiler
SUÇ : 1- Görevi kötüye kullanma (TCK md 257)
2- İrtikap (TCK md 250)
İHBAR VE BEYANLARIMIZ:
OLAY 1
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bilançolarına göre 2019 Mart ayından başlamak üzere kamu bankaları üzerinden toplamda 126.3 milyar dolar döviz satışı gerçekleştirilmiştir. 2019 yılının tamamında toplam 33 milyar dolar, 2020 yılının tamamında ise 93.3 milyar dolar döviz satışı gerçekleştirilmiştir. Söz konusu bu döviz satışı, kamu bankaları üzerinden Hazine ve Maliye Bakanlığının Merkez Bankası’ndan döviz talep etmesiyle gerçekleştirilmiştir.
Bu döviz satış işlemlerinin resmi gerekçesi bugüne kadar açıklanmamıştır. İktisadi açıdan söz konusu satış işlemlerinin döviz kurlarını kontrol ederek faizleri düşürmek için yapıldığını düşünsek dahi somut durum bunun tam tersini göstermektedir. 2019 Mart ayında Dolar kuru 6,0 Türk Lirasının altındayken bu döviz satışlarına rağmen bu gün Dolar 8 Türk Lirasının üzerinde işlem görmektedir. 2019’dan sonra faizler de yükselmiştir. Dolayısıyla söz konusu döviz satışlarıyla amaçlananın ne faizlerin düşürülmesi ne de Türk Lirasının değer kaybının önlenmesi olmadığı açıktır. Bir de gelinen aşamada Merkez Bankasına ait olmayan para ile Merkez Bankasının bankalar ve yurt dışından aldığı borçların yazıldığı kalemler brüt rezervler miktarından çıkarıldığında Merkez Bankasının ‘gerçek’ rezervinin eksi 50 milyar dolar tutarında olduğu hesaplanıyor.
İlk bakışta bir ekonomik-siyasi tercihe göre yapılmış bir satış işlemi olarak görülse de bu olay dikkatlice incelendiğinde; kamunun elinden alınmış ve adeta buharlaşmış 126.3 milyar doların olduğu tespit edilecektir. Türkiye bu noktaya, Cumhurbaşkanı ve Hazine ve Maliye Bakanlarının Merkez Bankası’nı zorlayarak örtülü bir şekilde kamu bankaları aracılığıyla döviz satması nedeniyle gelmiştir. Merkez Bankası’nın rezervlerinin büyük kısmı vatandaşlara veya yerli şirketlere değil, Türkiye’den çıkmak isteyen yabancı yatırımcılara satılmıştır.
Rezervlerden hangi tarih ve saatte, kime, ne kadar Dolar-Euro satışı yapıldığı kayıtlı olmasına rağmen bu şirket veya kişiler açıklanmamıştır. Bu durum yandaş kişi veya şirketlere haksız kazanç sağlandığının açık göstergesidir. Ancak etkili bir soruşturmayla; Merkez Bankasının döviz rezervini neden satmaya zorlandığı, bu dövizin hangi fiyatla ve kimlere satıldığı, kimlerin bundan kazanç sağladığı, kamu bankalarının bu işlemlerden ne kadar zarar ettiği açıklığa kavuşturulabilir.
OLAY 2
Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı 20 Mart 2021 Tarihli ve 31429 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararla görevden almıştır. Bu karardan sonra döviz kurları artmış, Türk Lirası değer kaybetmiştir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verileri dayanak gösterilerek yapılan haberlere göre ise; gerçek kişilerin bankalardaki yabancı para mevduatının bu görevden alma işleminden önce 18-19 Mart tarihlerinde toplamda 842 milyon dolar artmıştır. (https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/agbal-kararindan-onceki-iki-gunde-yabanci-para-mevduatlarinda-11-milyar-dolarlik-artis-6334563/)
Bu durum göstermektedir ki; söz konusu görevden alma işlemini birileri önceden bilmektedir ve bu kişiler bu durumu fırsata çevirmiştir. Cuma günü düşük değerden alınan döviz pazartesi günü yüksek fiyatla bozdurulmuştur. Elde edilen bu haksız kazanç sonucunda halkımızın zarara uğratıldığı kuşkusuzdur.
HUKUKİ DURUM;
3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetine başlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın temel görevleri 1211 Sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Türk Lirasının değerini korumak Ülke altın ve döviz rezervlerini yönetmek, Merkez Bankasının en temel görevleri arasındadır.
Ancak şüpheli şahıslar tarafından idare edilen kurumun bu görevini yerine getirmesi engellenerek Türk Lirasının değer kaybına neden olunmaktadır. Ulusal paramızın değer kaybetmesi toplumu zarara uğrattığı yetmezmiş gibi bir de bu olumsuzluktan haksız çıkar elde edenler ortaya çıkmaktadır. Adeta bazı kişiler menfaat sağlasın diye ekonomik politikalar izlenmektedir. Örneğin 20 Mart’ta Merkez Bankası’nın Başkanı’nın görevden alınması böyle bir olaydır. Banka başkanı gerekçe gösterilmeden görevden alınmış hemen ertesinde hem döviz kuru yükselmiş hem de faiz yükselmiştir. Bir de bu yetmezmiş gibi bu durumu bilen kişiler Cuma günü düşük kurdan döviz alıp Pazartesi günü yüksek kurdan satarak menfaat elde etmişlerdir.
Yasal sorumluluk açısından; Recep Tayyip Erdoğan genel ekonomik kararları alan Merkez Bankası Başkanı’nı atayan görevden alan kişidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı yapan Berat Albayrak ve Lütfü Elvan ise Merkez Bankası’nı zorlayarak örtülü bir şekilde kamu bankaları aracılığıyla döviz satmasını sağlayan kişilerdir. Diğer şüpheliler ise Merkez Bankası Başkanı sıfatıyla yasanın kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak bizzat zarar doğuran eylemleri yapmışlardır.
Buharlaşan 126 milyar doların, bir gecede yaklaşık yüzde 9 eriyen Türk Lirasının nereye gittiği bağımsız yargı organlarınca soruşturulmalıdır. Şüpheliler görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kamuyu zarara uğratmışlar ve başkalarına haksız bir menfaat sağlamışlardır. Türk Yargısı benzeri olaylarda sorumlu kişileri yargılamış ve cezalandırmıştır. 2001 ekonomik krizinde de benzer bir durum yaşanmış ve dönemin Merkez Bankası Başkanı, Merkez Bankası rezervinden 5 milyar dolar satılması, kendi ve yakın çevresinin TL hesabını döviz hesabına geçirmesi eylemleri nedeniyle “görevini kötüye kullandığı” gerekçesiyle cezalandırılmıştır.
Diğer yandan eylem, Türk Ceza Kanununun 250. Maddesinde düzenlenen İrtikap suçuna da vücut vermektedir.
Kamuyu doğrudan ilgilendiren bu tür benzer suç unsuru taşıyan olaylarla ilgili müvekkil Parti defalarca suç duyurularında bulunmuştur. Çünkü Halkın Kurtuluş Partisi “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim anlayışını benimsemektedir. Ayrıca Halkın Kurtuluş Partisi’ne göre, idari her türlü eylemin ve davranışın halka açık olması ve yargısal denetime tabi olması gerçek hukuk devletinin de temel prensibidir. Bu bağlamda, Hukuki hesabının sorulması için savcılığınıza başvuruyoruz.
Tüm bu sebeplerle, şüpheli olarak belirtilen sorumlular hakkında kamu davası açılması için işbu suç duyurusunu yapmak zorunlu olmuştur.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet Savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan anılan suçlarla ilgili gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını Müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 30.03.2021
Suç Duyurusunda Bulunan
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Vekilleri
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN
Av. Azime Ayça OKUR Av. Doğan ERKAN