Parasız Eğitim istiyoruz!
Bildiğimiz üzere dün İstanbul Üniversitesi tarafından yapılan açıklamaya göre, artık yemekhanelerde kahvaltı öğünü olmayacak ve öğrenciler, öğlen/akşam yemeklerinin yalnızca birini öğrenci indirimi kullanarak yiyebilecekler.
Peki, bu ne demek? Şu demek arkadaşlar; vize-final haftalarımızda sabah okul kütüphanesine erkenden gidip ders çalışacakken, artık ‘kahvaltıyı da okulda yaparım’ diyemeyeceğiz demek. Öğle yemeğine dek açlıkla savaşarak ders çalışmak, dinlemek demek. Ve nihayetinde eğer öğle yemeğini okulda yediyseniz artık akşam yemeğini ya okulda yemeyeceksiniz, ya da öğlen 3,5 TL’ye yediğiniz yemeğin aynısını akşam 18,50 TL’ye yiyeceksiniz demek (eğer paranız varsa).
Tarihi geçmişiyle övündüğümüz İstanbul Üniversitesi ayrıca, tüm devlet üniversiteleri arasında en yüksek bütçeye sahip olan üniversite. Soruyoruz; bu bütçe yıllardan bu yana süregeldiği ve olması gerektiği gibi öğrencinin beslenme ihtiyacına hizmet etmek için kullanılmayacak da, ne için kullanılacak? 2016’dan bu yana yemekhanedeki yemek ücretleri hâlihazırda 1,5 TL’den 3,5 TL’ye çıkarılmışken şimdi bir de akşam yemeğini de yiyecek olursak bu fiyat 18,50 TL olacak diyorsunuz. Üniversiteler içerisinde tarihi en köklü olan İstanbul Üniversitesi’nin öğrencilere reva gördüğü bu mudur?
İktidarın sonuna kadar desteklediği ve öğrencilerin artık öğrenci olmaktan çıkarılıp birer müşteri olarak görüldüğü tabela üniversitelerinden herhangi biri değildir İstanbul Üniversitesi! Türkiye’nin en köklü devlet üniversitesidir! Yurdumuzun 81 ilinden binlerce öğrenciye ev sahipliği yapan, asgari ücretle çalışan işçilerin çocuğunun da, emekçi köylülerin çocuğunun da binbir zorluğa göğüs gererek okumaya çalıştığı üniversitedir İstanbul Üniversitesi.
Halkımız, henüz belirlenen ve adına asgari ücret denilen sefalet ücreti ile yoksulluk cehenneminde yanmaya atılmıştır. Yapılan sözde zamla beraber belirlenen asgari ücret ise bugün Türkiye’de yoksulluk sınırının üçte biri bile etmemektedir! Emekçi halkımızın büyük kesimi, adına asgari denen bu ücretle geçinmeye çalışıp, bir de bu şartlarda çocuklarını okutmak için açlık sınırında yaşam mücadelesi verirken bu mudur İstanbul Üniversitesi öğrencilerine reva görülen? Yemekhane fiyatlarının ucuzlaması, yemek kalitesinin artması gerekirken on yıllardan bu yana sahip olduğumuz beslenme hakkımızı elimizden almak mıdır? Rektör, dekanlar son model arabalara binip o gün canları ne istediyse ikirciksiz yiyebilsinler, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında yatabilsinler diye öğrenciyi açlığın kucağına atmak mıdır? KYK tarafından geçinmemize hiçbir şekilde yetmeyen burslara/kredilere yapılan zam %10’larda iken, akşam yemeğimize yapılan zammın %428’lerde olması mıdır?
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak; eğitimi gericileştirmeyi ve ticaret kapısı haline getirmeyi düstur edinip yıllardan bu yana bunun için uğraşan iktidarın ve onların Rektörlerinin biz öğrencileri açlık ve yoksulluk cehennemine atmasını asla kabul etmiyoruz.
İstanbul Üniversitesi’nin geleneğine sahip çıkıyoruz!
HKP önderliğinde kurulacak Halkın İktidarında, küplerini doldurmak için öğrencileri açlıkla yüz yüze getiren rektörler, dekanlar üniversitelerden bir daha geri dönmemecesine gidecekler! Eğitime, aydın gençlere, bilime ve gençliğe, yani üniversitelere ayrılan bütçe ikirciksiz ülkenin en öncelikli bütçelerinden olacak. Sen, öğrenci kardeşim; bu Parababaları düzeninin sömürüsüne karşı durmak, insanca yaşamak için sen de bize katıl, Kurtuluş Partisi Gençliği ile mücadeleye atıl!
Yaşasın Gençliğin Örgütlü Mücadelesi!
Yaşasın Demokratik, Parasız, Laik Eğitim Hakkımız!
31 Aralık 2019
Kurtuluş Partisi Gençliği