Kaçak Saray ve onun “YSK” ve “Yargıtay” adlı hukuk büroları
Ey Yargıtay ve Yüksek Seçim Kurulu!
Demek insanları domuz bağıyla bağlayıp, kazdığı mezarlara dizüstü oturtup, üzerini toprakla örterek canice katleden; gerek stratejik hedef, gerekse de oraya ulaşmak için kullandığı insanlık dışı, canavarca yöntemler açısından IŞİD’le zerrece aralarında fark bulunmayan Hizbullah’ın legal plandaki partisi Hüda-Par Seçimlere girebilir; fakat en insancıl ve vicdani değerleri savunan, vatan ve halkı sevmenin ustası, Sosyalist Parti HKP Seçimlere giremez, öyle mi?
Türkiye’nin getirilip kıyısına dayandırıldığı Ortaçağcı Faşist Din Devleti şartlarında almış olduğunuz bu karar, hiç şaşırtıcı değildir…
Size yakışan ve uyan da budur zaten…
Kaçak Saraylı Reis ve onun AKP’giller’i 16 yıldan bu yana ne hukuka uygun, bağımsız yargı bıraktı, ne kuvvetler ayrılığı bıraktı, ne ordu bıraktı, ne eğitim bıraktı, ne de Laik Cumhuriyet…
Hepsini, her günkü sinsi, sistematik saldırılarıyla dirhem dirhem kemirip aşındırdı ve sonunda tüketti.
Sizler artık yasalara göre hüküm üreten birer devlet kurumu olmaktan çıktınız. Kaçak Saraylı Hafız’ın ve onun AKP’giller’inin emrinde birer cürüm örgütüne dönüştünüz.
Emir-komuta kademeniz Kaçak Saray olmuştur.
Onun verdiği buyruklar, sizler için en tartışılmaz ve değiştirilmez, kesin Anayasa buyrukları yerine geçmiştir.
2015 ve öncesinde Türkiye’nin 44 ilinde ve o illerin ilçelerinin üçte birinde örgütlenmiştik, Seçimlere girmeye hak kazanmış sayılmıştık.
Gün itibarıyla, 58 il ve bunların üçte birlik ilçelerinde örgütlenmiş bulunmaktayız.
Fakat size göre Seçimlere girme hakkına sahip değiliz.
Seçimlerde yasaklıyız, öyle mi?
Bu mu sizin hukuktan, yasadan anladığınız?
Bu mudur sizin haktan, adaletten, vicdandan, insanlıktan anladığınız?
Besbelli ki bu…
Yazıklar olsun!
2015 Haziran ve Kasım Seçimlerinde HKP’li Nurullah Dayı’nın, Kaçak Saray’a bağlı TRT ekranlarından AKP’giller’in ve Meclisteki diğer Amerikancı Burjuva Partilerinin, yani Amerikancı Dörtlü Çete’nin bütün ihanetlerini, Laik Cumhuriyet düşmanlıklarını, İslam Dünyasına karşı işledikleri suçları ve miktarı 100 milyarları bulan kamu malı hırsızlıklarını bir bir, somut kanıtlarıyla ortaya koyması ve de bu kanıtları en cahil insanlarımızın bile anlayabileceği açıklıkta anlatması, sizlerde, yani bağlı olduğunuz Kaçak Saray’da şafağı attırdı. Ve “Bir daha bu adamı ne yapıp edeceksiniz, konuşturtmayacaksınız TRT’de ve sokmayacaksınız Seçimlere” buyruğunu verdirmesine sebep oldu.
Siz de “Emrin olur” deyip, hiç eliniz ve vicdanınız titremeden, her türlü hukuku, hakkı, adaleti ve de Siyasi Partiler Kanununun, Seçimlerin Temel Esaslarına ilişkin kanunların tümünü ayaklar altına alıp çiğnediniz.
Sizin hiçbir hukuki kimliğiniz kalmadı artık!
Şu anda Kaçak Saray’ın sadık birer hizmetkârı durumuna düştünüz; dolayısıyla da onun suçlarına, kanunsuzluklarına suç ortaklığı etmektesiniz!
Yazıklar olsun!
Sizleri üniversitelerde, hukuk fakültelerinde Kaçak Saray avanesi okutmadı. Bu millet okuttu. Bu yoksul, çilekeş halkımızın alınteriyle ürettiği değerlerden aktarılarak hizmetinize verilen okullar okuttu.
Şu anki maaşlarınızı ve içinde oturduğunuz kurumları da Kaçak Saray vermemektedir, yaptırmamıştır. Bu millet, yani Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Halkı yaptırmıştır.
Ama siz, Türk Milleti adına yargılama yapıp, değerlendirmelerde bulunup hükümler oluşturmuyorsunuz!
Tam tersine; Kaçak Saray adına ve oradan gelen buyruklar, sinyaller, işaretler doğrultusunda hukuku ve yasaları hiçe sayarak kararlar alıp hükümlere ulaşıyorsunuz. Apaçık bir biçimde, hukuk diliyle “Tam Kanunsuzluk” denen kanunsuzluklar yapmaktasınız.
16 Nisan Referandumu’nda da yine Tam Kanunsuzluk olarak tanımlanan kanunsuzluk yaptınız YSK olarak, AKP’giller’in temsilcisinin vermiş olduğu bir dilekçede sizlere ilettiği bir buyruk üzerine.
Bebeler bile bilir ki mevcut devlet düzeninde yasama organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’dir. Fakat AKP’giller’in talebi karşısında YSK, kendisini yasakoyucu konumuna yerleştirip Sandık Kurulu Mührü taşımayan zarfların içindeki oy pusulalarının da geçerli sayılmasına karar vermiştir.
Dolayısıyla da, 2 buçuk milyon civarındaki sahte oyun meşru oy gibi değerlendirilmeye tabi tutulmasını sağlamıştır.
Böylece de Kaçak Saraylı Hafız, kaybettiği Referandumdan, yapılan bu kanunsuzluk sayesinde kazanmış olarak çıkabilmiştir.
Yasal açıdan baktığımızda, ortada bir Cumhurbaşkanı filan yoktur. Suç işlemiş ve işletmiş bir mücrim vardır…
Ve onun suçuna ortaklık etmiş bir YSK vardır…
Bugün dahi suç işlemeye devam etmektesiniz, bizleri Seçimler dışına atmış olmakla.
Fakat unutmayın ki, yapmış olduğunuz bu kanunsuzluklar ne sizin, ne de sizlere bu suçları işleme buyruğu veren Kaçak Saray’ın yanına kalmayacaktır!
Görevinizi kötüye kullanarak açıktan ve alenen kanunsuzluk yapıp iradi biçimde suç işlemenizden dolayı, kanunlara uygun çalışan bağımsız mahkemeler önüne çıkarılacaksınız. Suçlarınızın hesabını verecek, öngörülen cezalara çarptırılacaksınız!
Adınız gibi bilin bunu!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
27 Nisan 2018
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı