Mustafa Kemal ve Laik Cumhuriyet Düşmanları

16.10.2024
86
A+
A-

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Tayyip’in Meclis Başkanı Kurtulmuş Numan geçen ne dedi?

Anayasanın 3’üncü Maddesini değiştirelim, devletin milleti ülkesi olmaz, onu tersten söyleyelim.”

Adam mugalata yapıyor, düzenbazlık yapıyor. Yılan gibi bunlar. İkili, üçlü oynarlar ve İblis’in bile aklına gelmeyecek hile, düzen yolları bulurlar, ararlar.

Ama bütün derdi ne?

“Anayasanın değiştirilemez ilk dört maddesini bir kere bir değiştirelim, oradan bir gedik açalım, onu genişletiriz, madem bunu değiştirdik, öbürlerini de değiştiririz, deriz.” Dertleri bu alayının.

Şimdi buna yönelik muhalefeti oynayan hemen bütün partilerden ve muhalefeti oynayan sanatçılardan tepkiler geldi sözüm ona, değil mi?

Ama alayının tepkisi sade suya tirit kapsamında. Hep olayın kabuğunda dolaşıyor bunlar; tüm ömürleri boyunca yaptıkları gibi kabuk kemiriyorlar, olayın özünü asla göremiyorlar. Tayyip’in Belediye Başkanlığı döneminde, 1994 yılında Aziz Nesin’le girdiği şu polemiği bir izleyelim:

***

Videonun tapesi:

Erdoğan: Şeriat; Kur’an’daki ayetlerden, hadislerden çıkarılmış, dini esaslara dayanan Müslümanlık yasası, İslam Hukuku. Tanrı buyruğu şeriatı garra. İslam dini, Tanrı buyruğu; İsa peygamberin şeriatı, Musa peygamberin kullara ilettiği Tanrı buyruğu. Yani bugünkü İsrail’in yapısı. (Şimdi burada şeriatı bu şekilde açıklıyor ve İslam dininin şeriat olduğunu söylüyor. – Nurullah Efe Ankut)

Müslüman kimdir?

Müslüman, İslam dinine inanan insan demektir. Elhamdülillah ben Müslümanım dediğime göre, bu tarife göre, elhamdülillah ben şeriatçıyım, deme hakkına da sahibim. Buradaki tariften ancak bu ifade ortaya çıkar.

Şimdi Sayın Nesin, “ben dinsizim”, deme hürriyetine hakkına sahip oluyor da ben Müslümanım, ben şeriatçıyım, deme hakkına, ben demeye niye sahip olamıyorum? Bu mudur fikir ve düşünce özgürlüğü, bu mudur aydınlık anlayışları?

Sunucu: Hemen soralım kendisine efendim.

Aziz Nesin: Evet. Çünkü Anayasaya aykırıdır da onun için. Şeriatçılık Anayasaya aykırıdır. Anayasanın 2’nci Maddesi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Laik olduğunu yazar. Ya o Anayasayı değiştirirsin, ki yakında galiba değişecek, şeriat girecek onun yerine, öyle gözüküyor.

Erdoğan: (Gülüyor…)

Aziz Nesin: Ya da Anayasaya uyarsınız. Hem şeriatçı, hem laik olunamaz.

Erdoğan: Bak bu çok güzel, doğru.

Aziz Nesin: Mümkün değildir. Ben Müslümanların şeriatçı olmasından, olmalarını söylemelerinden yanayım. Ama Anayasaya aykırı davranmalarından yana değilim. Siz bana dayanamazsınız, dayanamadığınızı kanıtladınız. Belediye Başkanı olduğunuz gün İstanbul’a, “İstanbul’dan Aziz Nesin’in adını kazıyacağım”, dediniz. Siz benim varlığıma dayanamıyorsunuz, mümkün değil. Zaten benim adım yok ki İstanbul’da, neyi kazıyacaksınız siz? Neyi kazıyacaksınız, hangi adı var?

Bunu söylediniz, bunu söylediniz ve yalanlamadınız bunu. Siz beni nasıl kazıyacaksın? Ben sizin çünkü şeriatçısınız. Daha benim gibi, bu kadar aydını kazıyacaksınız…

Erdoğan: Sayın Aziz, kusura bakmayın, ben sizin ifadelerinize gülüyorum.

Aziz Nesin: Elinize bir güç geçince onu kullanacaksınız.

***

Evet, ne diyor Tayyip?

Şeriat, İslam hukukudur, diyor. Müslümanım diyen insan, o hukuku da benimsemek ve onu uygulamak, ona göre davranmak ve onu uygulamak mecburiyetindedir, diyor.

Aziz Nesin’de haklı olarak ne diyor?

Senin tutumun mevcut Anayasaya aykırı, diyor.

Çünkü 2’nci Madde; “Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devletidir”, der. “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”, der. Bu Anayasa olduğu sürece sen bir kamu görevini şeriatla yapamazsın, ona uygun bir davranışta bulunamazsın, o inancı taşıyabilirsin ama onu uygulamaya kalkamazsın, diyor haklı olarak.

Böyle bir insanın, hep söyleyegeldiğimiz gibi, en alt düzeyde yani mahalle muhtarlığı seviyesinde bile kamu görevi yapmaması ve buna yaptırılmaması gerekir.

Evet tek açıklaması bu değil Tayyip’in. Ne diyor yine İBB Başkanlığı döneminde?

“Demokrasi bizim için bir tramvaydır, istediğimiz durağa gelince ineriz.”

Yani biz demokrasi filan takmayız, diyor. Ama onu, Ortaçağcı Faşist Din Devleti kurma mücadelemizde, yolumuzda, o amaca ulaşıncaya kadar kullanırız bir tramvay olarak, diyor. Açık! Ben sizi, laikleri, halkı davar yerine, eşek yerine, öküz yerine koyacağım, diyor. Demokrasi safsatalarıyla sizi avutacağım, sonunda Ortaçağcı bir Din Devleti, teokratik bir devlet, İslam hukukuyla toplum düzenini belirleyen bir devlet kuracağım, diyor. Açık ifade.

Yine eski Meclis Başkanı, Tayyip’in abi dediği, Kanlı Pazar’ın eli kanlı katillerinden ve Mehmet Akif Ersoy’un oğlunun katillerinden İsmail Kahraman kaşar Kuvayimilliye, Laiklik ve Mustafa Kemal düşmanı. Şimdi Tayyip’in Kaçak Saray’ında akıldaneler heyetinin bir üyesi değil mi? Orada arpalanıyor, Tayyip orada besliyor böylelerini. Ne diyor bakın?

“Laiklik yeni Anayasada olmamalı. İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği’nin (adı da AYBİR’miş. – N. Efe) İstanbul’da düzenlediği Yeni Türkiye Konferansı’nın 6’ncısında konuşan Kahraman; laiklik ilkesinin yeni Anayasada yer almaması gerektiğini söyledi.”

Bu adamlar Laik Cumhuriyet’e düşman, saklamıyorlar amaçlarını; biz teokratik devlet peşindeyiz, şeriat devletidir bizim amacımız, biz onu kurmak istiyoruz, diyorlar.

Yine Tayyip’in şu anda Başkan Yardımcısı değil mi Hayatı Yazıcı? Kaşar laiklik ve Mustafa Kemal Kuvayimilliye düşmanı. 20 Ağustos 2024 tarihli Yeniçağ Gazetesi:

“AKP yeni Anayasanın ilk dört maddesini değiştirme niyetini itiraf etti. AKP’li Hayati Yazıcı Anayasayı ilk dört madde dahil olmak üzere tamamen değiştirmek istediklerini söyledi. Uzun zamandır yeni Anayasa yapmaya çalışan AKP ilk dört maddeyi değiştirme niyetini itiraf etti. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı Anayasayı ilk dört maddeyle birlikte tamamen değiştirmek istediklerini söyledi.”

Bunların alayı suç işliyor, Anayasa suçu işliyor. Bunların derhal derdest edilip Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak için örgüt kurdukları ve o yönde çalışma yaptıkları için ağırlaştırılmış müebbetle yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerekir.

Yine Tayyip’in Meclise taşıdığı insan sefaleti, vicdandan, merhametten zerre miktarda eser taşımayan, canavarlaşmış insan suretindeki yaratıklardan oluşan Hizbullah’ın legal kolu, siyasi parti görünümündeki kadrosu ve onun başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu 12 Eylül 2024’te ne diyor?

“Biz Anayasanın 4’üncü Maddesi olmasın diyoruz.”

Yani Cumhuriyet’in niteliklerini belirleyen ilk üç maddeyi koruyan 4’üncü Maddeyi kaldıralım, diyor. Böylece Anayasada değiştirilemez maddeler olmasın, diyor. Yani Laik Cumhuriyet’in zırhını, koruyucusunu, ki bu 4’üncü Maddedir, “bunların değiştirilmesi teklif dahi edilemez” diyen maddedir, bunu kaldıralım, diyor. O zaman öbürlerini de kolayca değiştiririz, diyor. Bu da sinsi, yılan gibi… Kendince akıldanelik gösterisinde bulunuyor.

Yine Tayyip 1994’de:

“Hem Laik hem Müslüman olunmaz. Bu ikisinin bir arada olması ters mıknatıslanma yapar. Ya laik olacaksınız ya Müslüman.” , demişti.

Bu inancı bir insan taşıyabilir, ben laik değilim diyebilir ama o insan kamu görevi yapamaz, yaptırılamaz öyle birine kamu görevi. Çünkü o Laik Cumhuriyet’i yıkmak ve onun yerine teokratik bir devlet kurma derdindedir, amacındadır. O yüzden muhtarlık düzeyinde bile kamu görevi yaptırılmaz böyle insanlara.

Evet, yine Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz 2021:

“Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşebileceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum.”

Yani biz demiyor da Türkiye, diyor. Ama kendince o da haklı. Türkiye’yi ele geçirmiş durumda, tepesine çökmüş durumda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin. Taliban’la ters bir yanımız yok, diyor.

Taliban açıkça; “Biz saf İslam, saf şeriat uygulayacağız”, diyor. Ve kadınlara, “mecbur olmadıkça sokağa çıkmayacaksınız”, diyor; evlere hapsediyor. Bırakalım kamu görevi yaptırtmayı, evlerden bile dışarı çıkmasına izin vermiyor. Ve 10 yaşından sonra bütün kız çocuklarına eğitimi yasaklıyor. Yani kadının görevi, yatak odasıyla mutfak arasında erkeğin her türlü hizmetinde bulunmak, çocuk doğurmak. Başka bir işlevi yok, diyor. Sosyal hayattan bütünüyle çekip alıyor. Ve tamamen şeriat hukuku uyguluyor.

Tayyip de; biz aynı inanca sahibiz, diyor.

Bunların “Hocam” dedikleri Fesli Deli Kadir vardı biliyorsunuz. Tayyip, “Hocam” diye önünde hürmetle eğiliyordu. Tayyip’in Dinişleri Müdürü, kaşar Kuvayimilliye, Mustafa Kemal düşmanı Ali Erbaş, 9 Kasım’da, bu Fesli Deli Kadir’i hastanede ziyaret ediyor; ona Diyanet İşleri Başkanlığının Diyanet Yayınlarından çıkmış 10 mu, 20 mi, 30 mu ciltlik bir ansiklopediyi hediye ediyordu. Görüntüleri, videoları var.

Ve Tayyip de, Ali Erbaş da, bunların alayı da Mustafa Kemale aşağılık ibarelerle defalarca saldırıda bulunmuşlardır. Zalim demişlerdir, hain demişlerdir, iki ayyaş demişlerdir.

İşte en son, Tayyip’in Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bile ortaöğretim ve ilköğretimdeki ara tatilini 10 Kasım’ı da kapsayacak şekilde düzenliyor 11 Kasım ve 17 Kasım arasına denk getiriyor. Zaten 9 ve 10 Kasım Cumartesi-Pazar olduğu için okullarda Mustafa Kemal’in adı sanı anılmasın, diyor. Bütün dertleri; Mustafa Kemal-İnönü geleneğini, Kuvayimilliye geleneğini silmek, onun yerine Ortaçağcı Faşist bir Din Devleti kurmak. Açık!.. Bunu görmemek için eşek olmak lazım.

Ama Tayyip ne demişti:

“Menzilimize giderken niyetlerimizi, işlerimizi peyderpey, adım adım yapacağız, hazmettire hazmettire ilerleyeceğiz.”

Aynen onu yapıyor. Böylece muhalifi oynayan siyasileri felç etti, ambale etti. Muhalifi oynayan medyayı felç etti, ambale etti. Yargıyı ambale etti ve giderek ele geçirdi. Ele geçiremediğini de korkutup sindirdi Kaçak ve de Haram Saray’ın hukuk bürosu haline dönüştürdü, Kaçak Saray’ın bir uzantısı haline dönüştürdü. Böylece kendileri, yargılanamaz, kanunsuzlar konumuna yükseldi. Biz boşuna üç ciltlik kitap yazmadık “Kanunsuzlar” diye. Ne Anayasa bıraktı ne kanun bıraktı bu Tayyipgiller…

Ama işte bizim dışımızda herkes, uyuyor mu diyelim, görüyor da yüreği yetmediği için söyleyemiyor mu diyelim, yoksa onlar da Amerikan uşağı oldukları için bu projenin içindeler mi, ondan mı ses çıkaramıyorlar diyelim, kimsenin bir tepki gösterdiği yok. Bakın muhalifi oynayanların tepkilerine; muhalif gazetelerde hepsi yayımlandı, dünün Sözcü’süne, Cumhuriyet’ine bakın. Hepsi kabuk kemiriyor, sade suya tirit açıklamalar. İşin özünü, aslını hiçbirinin gördüğü yok.

Bu Tayyipgiler’in, Tayyip’ten başlamak üzere tüm avenesinin Laik Cumhuriyet’i yıktıklarından dolayı, Anayasayı ortadan kaldırdıklarından dolayı ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıp o cezaya çarptırılmaları gerekir. Daha binbir suç işlediler bunlar. Trilyonlarca dolarlık kamu malı hırsızlığı, vatan satıcılık dahil (Ege’de 20 Ada ve 2 Kayalığımızı Yunanistan’a kendi elleriyle teslim ettiler) bunların işlemediği suç yok yahu.

 

Saygıdeğer Halkımız;

Hep ne diyoruz?

Farklı olan yalnız biziz. Ve senden bir tek şey istiyoruz: Anlaşılmak

Kalın sağlıcakla…

16 Ekim 2024

 

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz