Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut, Radyo Sputnik’te Gazeteci Mustafa Hoş’un konuğu…
Mustafa Hoş: Canlı yayınımızda Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut var. Nurullah Bey.
Nurullah Efe Ankut: Evet, buyurun.
Mustafa Hoş: Hoş geldiniz.
Nurullah Efe Ankut: Teşekkürler.
Mustafa Hoş: Ölüm Yıldönümü vesilesiyle biraz Hikmet Kıvılcımlı’yı konuşmak istedim.
Hikmet Kıvılcımlı, az önce de söyledim, bütün bu birikimine rağmen, Türkiye’deki sosyalist harekete yaptığı katkılara rağmen, 50 yıllık mücadelenin 22 yılını hapiste geçirmesine rağmen, öyle, dediğim gibi, çok böyle kadri kıymeti bilinmeyen bir isim olarak da görülüyor. En azından benim görüşüm öyle. Bu yanlış da olabilir belki size göre ama… Bunun nedeni üzerine söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Nurullah Efe Ankut: Mustafa Bey, alturist (özgeci, diğerkâm) olmak kaydıyla yani kendilerini ikinci plana atıp insanları düşünüyor, insanları seviyor olmak kaydıyla Marks’ı okuyan her insan, istisnasız Marksist olur. Yani Marks, Modern çağların bir anlamda peygamberidir. Tabiî burada peygamberi derken, Marksizmin Allah’ı; Bilim, Mantık, Metottur yani insandır. Bugün Marks’ın dünyada algılanış durumuna hepiniz tanık oluyoruz.
Hikmet Kıvılcımlı’yı da Türkiye’de devrimcilik iddiasında bulunup da okuyan her insanın, hiç firesiz Kıvılcımlı’yı benimsiyor olması gerekir. Çünkü Hikmet Kıvılcımlı, Marksizmin-Leninizmin hazinelerine, teorik hazinesine Lenin sonrasında en büyük katkıyı yapan insandır. Sadece Türkiye’nin geçmişini, tarihini, bugününü, sınıf ilişki-çelişkilerini aydınlatmakla kalmamıştır; tüm Doğu toplumlarının üzerindeki örtüyü kaldırmıştır Hikmet Kıvılcımlı.
Marks-Engels, hem o günkü şartlarından yani verilerin yetersizliğinden dolayı hem de binbir temel uğraşla boğuşmalarından dolayı Antika Tarihe yeterince zaman ayıramamışlardır; zaten elde yeterli veriler de yoktu.
Marks, “Grundrisse”de Antika Tarihi, yani Sınıflı Topluma geçmeden önceki tarihinden başlamak üzere 15’inci Yüzyıl’a gelinceye kadarki İnsanlık Tarihini çok incelemek istemiş ve belli aydınlatıcı dâhiyane metinler yazmıştır. “Grundrisse”; “Temel Biçimler, Temel Formlar, Toplum Biçimleri” adı altında yayımlanmıştır. Bunu tamamlamak üzere Engels’e vasiyette bulunmuştur.
Özellikle Amerikalı araştırmacı Morgan’ın, Amerikan yerlileri arasında 30 yıl yaşayarak, İlkel Komünal Toplumun değerler sistemine, toplum kurallarına dair ortaya koyduğu somut, açık kanıtları değerlendirmeyi çok istemiştir Marks ama buna ömrü yetmemiştir. Onu ancak Engels; “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” adlı eserinde yerine getirebilmiştir. Ama Engels de veri yetersizliğinden dolayı görevi tümüyle yerine getirememiştir. Çünkü o zamanlar Sümer tabletleri henüz çözülmemişti, Asur, Babil tabletleri çözülmemişti, Tarihöncesinden Tarihe geçiş, ki o çok kritik bir aşamadır, yani İlkel Komünal Toplumdan Sınıflı Topluma geçiş, işte o aşama bilinmiyordu. Bu tabletlerin çözülmesiyle birlikte aydınlığa çıktı.
İşte onları Hikmet Kıvılcımlı; “Tarih Devrim Sosyalizm” adlı anıt eserinde değerlendirdi. Yani Marks-Engels sadece Batı Toplumlarının yani kapitalist toplumun üzerindeki örtüyü kaldırmış ve kapitalist toplumun işleyişini yani sınıf ilişki-çelişkilerini ve neyin üzerine bu toplumun inşa edildiğini ortaya koymuştur. Biliyorsunuz, artıdeğer sömürüsü üzerine kapitalist toplum oturur.
Mustafa Hoş: Şöyle yapalım mı Nurullah Bey? Hani tabiî ki böyle çok kısa süreli bir zaman diliminde Dr. Hikmet Kıvılcımlıyı konuşmak öyle çok kolay değil, farkındayım. Ama en azından bir anılsın, bir bilinsin de istedim bir taraftan. Şöyle mesela niye “Yeşil Komünist” denir, Hikmet Kıvılcımlı’ya?
Nurullah Efe Ankut: Şundan denir. Doğu Toplumlarının da üzerindeki örtüyü kaldırınca Hikmet Kıvılcımlı, İlkel Komünal Toplumdan Sınıflı Topluma nasıl geçilmiş, bunu aydınlatır. Burada baktığımız zaman, sadece Sümer’de belli bir kavim Sınıflı Topluma geçiyor, Aşağı Mezopotamya’da; Ur, Uruk, Lagaş adlı şehirlerde. Bu sınıflı toplum tek orada yer alıyor ilk önce. Dünyanın tamamı İlkel Komünal Toplumda yaşıyor. Bir milyon sekiz yüz bin yıl boyunca insanlık İlkel Komünal Toplumda yani Sınıfsız Toplumda yaşıyor. Ondan sonra peyderpey insanlar, kavim kavim Sınıflı Topluma geçiş yapıyorlar. 15’inci Yüzyıl’a kadar Tarihin zembereğini çalıştıran ana güç; Sınıflı Toplumla İlkel Komünal Toplumların Sınıflı Topluma girişi arasındaki mücadeledir. Bunu anladık mı Tarihin zembereğini de anlamış oluruz. Yani İnsanlık Tarihi, Doğusuyla, Batısıyla başından sonuna kadar, Tarihöncesinden başlamak üzere, tümüyle aydınlığa çıkar. Bunu kavramadık mı hiçbir şeyi kavramayız.
Mustafa Hoş: Peki o yüzden mi “Yeşil Komünist” denir? Yeşil Komünist denmesi hayatını böylesine sosyalizme…
Nurullah Efe Ankut: “Yeşil Komünist” denmesi şundan Mustafa Bey, Hz. Muhammed bir yaşından itibaren biliyorsunuz sütanneye veriliyor. Halime sütannesi biliyorsunuz. Bir Bedevi Arap kabilesine veriliyor Hz. Muhammed. Biz, Bedevi diye aşağılıyoruz ama aslında biliyor musunuz Bedeviler İlkel Komünal Toplum hayatı yaşarlar. Özel mülkiyet yoktur, sürü ortaktır, mülkiyet ortaktır. Sürüyü yönetmek, sadece kabilenin şefinin, demokratik bir oylamayla seçilmiş ve savaştaki ustalığıyla, öngörüsüyle, zekasıyla seçilmiş şefin yönetimindedir. Sadece onun da değil, toplumun İhtiyarlar Heyetinin önemli konularda belirlediği kararlara göre kabile hareket eder. Yani kimsenin özel mülkiyeti yoktur.
Özel mülkiyet olmayınca; yalan, dolan, hile, dümen, ihanet, korkaklık, insanların birbirini ezmesi, birbirini düşman görmesi de söz konusu değil. Herkes Kankardeşlerdir.
İşte Hz. Muhammed, beş yaşına kadar bu Bedevi İlkel Komünal Toplumun içinde yaşar. Oranın, Sınıfsız Toplumun yüce değerlerini benimser.
Biliyorsunuz, kişiliği belirleyen kritik süreç, 3 ila 12 yaş arasındaki eşiktir. Yani bu kritik eşikte insanların kişiliği kalıba dökülür. Yani bu eşikte neyi benimserse insanlar, bir ömür aşağı yukarı, statik ve dinamik karakter olarak o eşikte edindikleri değerler sistemine ve kalıba göre davranışlarda bulunurlar. Hz. Muhammed de bu Sınıfsız Toplumun değerlerini edindiği için, ona göre davranır. Mekke İslam’ına baktığımız zaman, burada yoksullar, ezilenler, yolda kalmışlar, yetimler, köleler onlar gözetilir, kollanır…
Mustafa Hoş: Peki.
Nurullah Efe Ankut: İhsan Eliaçık da; “18 ayete baktığımız zaman komünist manifesto gibidir”, der. Ve Mekke İslamı’nda, kadının ezilmesine dair hiçbir ayet de yoktur. Kadın, eşittir Erkeğe. Zaten Hz. Hatice vardır yanı başında, İslam’ı birlikte oluştururlar. Yani kadının ezilmesini, ikinci kalite insan olarak görülmesini düşünemez bile Hz. Muhammed. Bu bakımdan Mekke İslamı, devrimci bir İslam’dır. Yani Bedevi Arap toplumunun, İlkel Komünal değerlerini, Köleci Mekke toplumuna tebliğ etme, dayatma, benimsetmek için verilen bir uğraştır Mekke İslamı.
Mustafa Hoş: Nurullah Bey, şimdi bu çok teorik bir tartışma ve çok uzun da sürecek. Son birkaç dakikamız kaldı, o yüzden kesmek de istemedim ama şimdi şunu da…
Nurullah Efe Ankut: Yani Hikmet Kıvılcımlı’ya “Yeşil Komünist” denmesi, Mekke İslamı’nın değerlerini öne çıkarmasından kaynaklanır Mustafa Bey.
Mustafa Hoş: Anladım. Bir de şunu…
Nurullah Efe Ankut: Ama Medine İslamı’na geçilince, cihatlar çağı başlar, ganimetler çağı başlar, köleler, cariyeler çağı başlar. İslam, tamamen 180 derece tersyüz edilir.
Mustafa Hoş: Anladım.
Nurullah Efe Ankut: Diyalektik bir süreçtir yani. Her şey değişiyor biliyorsunuz.
İşte Hz. Muhammed’in bu Mekke İslamı dönemindeki devrimci, yani İlkel Komünal Toplum hayatı yaşayan Bedevi Arap toplumlarının değerlerini dayatması ve Köleci Toplumu ortadan kaldırmak için mücadele etmesini öne çıkarmasından dolayı “Yeşil Komünist” denir Hikmet Kıvılcımlı’ya.
Mustafa Hoş: Anladım.
Peki, Hikmet Kıvılcımlı’yı kim ispiyonladı? Çünkü o ağır hastalık döneminde yurtdışına çıkışında, bir sürü zorluklar yaşıyor ve Bulgaristan gibi Doğu Almanya gibi birçok ülkeden geri gönderiliyor, hatta sınırlardan içeri alınmıyor.
Nurullah Efe Ankut: Arnavutluk’a da alınmıyor.
Mustafa Hoş: Alınmıyor. Bunun nedeni de; TKP’den atıldı, diye rapor verilmesi. Kim yapıyor bunu? Bu isimler kim?
Nurullah Efe Ankut: Bunu yapanları Hikmet Kıvılcımlı anlatıyor “Kim Suçlamış” adlı eserinde, “Yol Anıları”nda. O zaman Doğu Berlin’de karargahlarını kurmuş olan İsmail Bilen ve Zeki Baştımar, onun ekibi. Çünkü Hikmet Kıvılcımlı gelince, onların 1929 Tevkifatı’nda çözüldüklerini, polisin önünde diz çöktüklerini, polise TKP’nin bütün bildikleri bilgilerini, belgelerini teslim ettiklerini yüzlerine vuracak. Onunla karşılaşmamak için; “Hikmet Kıvılcımlı Troçkistti, biz partiden attık” diye yalanlar uyduruyorlar. “Sonradan Maocu oldu zaten” diye yalanlar uyduruyorlar.
Sovyetler’de de, o zaman Brejnev dönemi biliyorsunuz, bunların değerlendirecek, dünyayı gözleyebilecek yani Türkiye’ye de ne olmuş, TKP nasıl bir geçmişe sahip, bunu kavrayacak bir çap yok, bir bakış yok, bir ufuk yok. Tümüyle İsmail Bilen’in, Zeki Baştımar’ın verdiği o namussuzca, ahlâksızca yani ne diyelim rapordan dolayı, kötülemeden dolayı, Hikmet Kıvılcımlı’yı partiden atılmış bir Troçkist diye Demokratik Almanya’dan püskürtüp, Emperyalist Almanya’ya atıyorlar. Yani bu mesele böyle.
Mustafa Hoş: Anladım, peki çok teşekkür ediyorum Nurullah Bey katkılarınız için, katıldığınız için.
Nurullah Efe Ankut: Hikmet Kıvılcımlı’nın pek bir şeyini anlatamamış oldum. Yani Hikmet Kıvılcımlı aslında Bir Savaş Bayrağıdır. Sadece teorik değil mücadeleden de saniye kopmamış bir insan.
Ve ne diyor:
“Ömrüm boyunca işkencede direnmeyi en büyük ahlâki erdem belledim.”
Biz öğrencileri de aynen böyle savaştık bugüne kadar. Hikmet Kıvılcımlı’yla 1969’da tanıştık ve bunu öğrendik.
İki, bir saniye olsun savaş hattından kopmamayı öğrendik Hikmet Kıvılcımlı’dan. Ve o yüzden biz bugüne kadar bir tek gün tatil yapmadık. Bir savaşçı mevzisinden ayrılamaz.
Üç; bir savaşçı hiçbir zaman özel mal-mülk, özel yaşam peşinde koşmaz. Biz de kendi özel hayatımızı parantez içine aldık. Tümüyle kendimizi kavgaya kaydı hayat şartıyla vakfettik.
Kıvılcımlı’nın asıl burada, Devrimci Bir Savaş Bayrağı olarak kalitesini de göze batırmak gerekir. Yıkılmaz, bükülmez, asla umutsuzluğa kapılmaz. Asla çaresiz olmaz. Her meseleyi görür, çözer.
Yani bunları öğrendik biz Kıvılcımlı’dan. Bu yönünü kabartılandırmazsak eksik kalır.
Hikmet Kıvılcımlı Türkiye’de takdir edilmiyor. Marks-Engels dünyada nasıl takdir edilmiyorsa Türkiye’de de Hikmet Kıvılcımlı’nın takdir edilmemesi doğal yani.
Şimdi avirist denen ikbal avcısı sosyalistler var, komünistler var. Yani TKP var, TİP var. Bunların geçmişle ne ilgileri var; ne teorik bazda, ne pratik bazda? Ama bir yörüngeye girelim, Amerika’yla ilişkilerimizi hoş tutalım…
Mustafa Hoş: Nurullah Bey, bir fraksiyon savaşına doğru gidiyoruz, benim yayınım bitti. Ama sonra bunları tekrar konuşmak üzere, bunları da konuşalım…
Nurullah Efe Ankut: Yani Kıvılcımlı’nın takdir edilmemesi bir de buradan kaynaklanıyor yani insan malzememizden kaynaklanıyor Mustafa Bey. Ondan takdir edilmiyor.
Mustafa Hoş: Peki çok teşekkür ediyorum katkınız için, katıldığınız için.
Nurullah Efe Ankut: Bilmukabele, bilmukabele…
14 Ekim 2024