HKP İzmir İşçi Komitesi bir kez daha “Asgari Ücret İnsanca Yaşanacak Bir Ücret Olmalıdır” dedi!

06.11.2021
396
A+
A-

Partimiz Merkezi İşçi Örgütleri Komitesi’nin “Asgari Ücret Ortaoyununa karşı İnsanca Bir Yaşam Ücreti” şiarıyla yürüttüğü eylemler çerçevesinde, HKP İzmir İşçi Komitesi olarak 06 Kasım 2021 Cumartesi saat 15:00’te İzmir’de Konak Kemeraltı girişinde “Asgari Ücret Sefalet Ücreti Olmasın” eylemimizi gerçekleştirdik.

Eylem alanında “Sefalet Ücretine, Kölece Çalıştırılma Düzenine ve Taşeron Cehennemine Karşı Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”, “Sefalet Ücretlerine ve Acımasız Zamlara Karşı HKP saflarında Örgütlü Mücadeleye” pankartlarımızı açtık, parti bayraklarımızı dalgalandırdık. “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “ Halkın İktidarında Asgari Ücret Asgari Geçim Endeksinden Aşağı Olmayacak” dövizlerimize sloganlarımız eşlik etti. Eylem boyunca “İşsizliğe, Pahalılığa, Zamma Zulme Son”, “AKP, İşsizlik, Pahalılık, Zam, Zulüm demektir!”, “Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz” sloganlarımızı haykırdık.

İşçi Komitemiz adına konuşmayı Yusuf Gençer Yoldaş yaptı. Gençer, konuşmasına;

“İktidar edildiklerinden bu yana yerli-yabancı Parababaları ile el ele veren AKP’giller ve şürekâsı, her geçen gün halkımızı İşsizlik ve Pahalılık Cehenneminde inim inim inletiyor. Öyle ki sadece Ekim ayında 13 kere zam yapıldı. En son sanayide ve elektrik üretiminde yüzde 50’ye varan doğalgaz zamları yaptılar. Bu da demektir ki halkın cebinden daha çok para çıkacaktır.

Diğer yandan Ekim ayı enflasyon rakamları da gösteriyor ki halkımızın alım gücü sürekli düşüyor. TÜİK’in yalancı rakamları bile yüzde 20 enflasyon demektedir. Oysa 2022 yılında vergi, harç ve cezalara yüzde 36.20 oranında zam yapmayı düşünüyorlar. Bağımsız araştırma kuruluşu ENAG’a göre ise enflasyon yüzde 49.87 yani gerçekte enflasyon yüzde 50 civarındadır. Bu da demektir ki emekçi haklarımızın alım gücü yüzde 50 azalmıştır. İşsizlik ise almış başını gitmiştir, iş bulabilenler 2825 liralık Sefalet Ücretine mahkûm edilmiştir. 1 Ocak 2021’de asgari ücret 380 dolar ediyorken, bugün ise 291 dolar ediyor. Yaklaşık 90 dolar kayıp var. Bunun TL karşılığı yaklaşık 900 liradır. Bu rakamlar bile Asgari Ücretle çalışmak zorunda bırakılan milyonlarca insanımızın içler acısı durumunu ortaya koymaktadır. Ayrıca Euro bazında Asgari Ücrette Avrupa sonuncusuyuz. Yani Avrupa’da en düşük Asgari Ücreti veren bir ülkeyiz”, diyerek başladı.

Gençer konuşmasına şöyle devam etti:

“Değerli halkımız, AKP’giller uyguladığı sermaye yanlısı politikalar ile, sermaye çevrelerini daha da zenginleştirirken emekçi halkımızı İşsizlik ve Pahalılık Cehenneminde yakıyor. Yapılan son araştırmalara göre Ekim ayı için dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 3093 TL, yoksulluk sınırı ise 10 bin TL’nin üstüne çıkmıştır. Yani dört kişilik bir ailenin karın tokluğu için şu anda uygulanan Asgari Ücretin üzerine en az 270 TL daha eklenmesi gerekiyor. Kaldı ki vergi dilimleri yükseltilmediği için Asgari Ücretlinin ödediği vergi yüzde 20’lere kadar çıkmaktadır. Adaletli bir gelir dağılımı olmadığı gibi, adaletli bir vergi dağılımı da yoktur.

“Bugün Asgari Ücreti belirleyenler 100 binlerce liralık maaşlar almaktadır. Onlar için hava hoş, onlar için İşssizlik, Pahalılık sorun değil. Halkımızın deyimi ile ‘Tok açın halinden anlamıyor’. Onlar için varsa yoksa Parababalarının sömürü ve soygun düzeninin devamıdır. Efendilerine hizmette kusur etmemektir.”

Gençer konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:

“Onun için diyoruz ki, bu soygunlar, vurgunlar düzeni değişmelidir. Yerine Halkın İktidarı kurulmalıdır. Bunu yapacak olan partimizdir. Bu ülkenin tek ve gerçek yurtsever partisi, Halkın Kurtuluş Partisi’dir. Ancak o zaman halkımız İşsizlik ve Pahalılığı yaratan Parababalarının sömürü ve soygun düzeninden kurtulur. O zaman bu zulüm politikaları sona erer ve emekçi halkımız refah içinde yaşar.

“Hür, güçlü mutlu Türkiye için halkımızı partimiz saflarında örgütlü mücadeleye çağırıyoruz

“Halkız, Haklıyız Yeneceğiz!

“Kahrolsun İşsizliği ve Pahalılığı yaratan Parababalarının sömürü ve soygun düzeni!”

Yusuf Gençer Yoldaş’ın ardından sözü Partimiz Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Av. Tacettin Çolak aldı.

Çolak, konuşmasında şunları söyledi:

***

“Saygıdeğer İzmir Halkı,

Bu  eylemin konusu Asgari Ücret. Şurada bizim sayımızdan fazla polis memuru var. Bu onların da sorunudur.  Onlar görev icabı, ilgi gösteren arkadaşı bile kameraya alıyorlar. Yani devlet bu toplumun yüzde 75-80’ini en yakından ilgilendiren bir sorunu dahi kayıt altına alıyor. Ama biz Halkın Kurtuluş Partisi olarak Emekçi Halkımızı ve tüm çalışanları; işçiyi, memuru, polisi, askeri, esnafı çok yakından ilgilendiren can alıcı bir soruna parmak basıyoruz. Bunu bile devlet yakın takibe alıyor.

Neden?

Çünkü toplumda o kadar bir korku iklimi yarattılar ki, en meşru taleplerin gündeme getirilmesi rahatsız ediyor devleti.

Peki, Asgari Ücret, biraz önce Yusuf Yoldaş’ımızın da anlattığı düzeyde iken bu devletin yönetim mekanizmasında olanlar ne kadar ücret alıyor?

Önce en tepedekinin, daha yeni maaşına yapılan zammı belirtelim. Geçinemiyormuş beyefendi! Saraylarda oturuyor, gariban işçinin yaptığı gibi elektrik, su, telefon harcaması yok. Kira gideri yok, yani kişisel hiçbir harcaması yok. Maaşını 100.000 TL’nin üzerine çıkarttı. Bunun kararını veren de kendisi.

Peki, milletvekilleri ne alıyor?

Daha birkaç gün önce Meclis Başkanı, “Milletvekilleri geçinemiyor”, diye açıklama yaptı. Yahu gözünüze dizinize dursun, daha ne zaman yeter diyeceksiniz! Daha ne zaman bu Emekçi Halkın sırtından ineceksiniz!

Milletvekili maaşları da 25 bin lira civarındadır. Milletvekillerinin de tepedeki gibi büyük ayrıcalıkları olmasa da ciddi anlamda ayrıcalıkları bulunmaktadır. Yani Milletvekilinin danışmanları var, sekreteri var. Telefon parasını, ulaşım parasını bilmem neyi devlet karşılar.

O zaman niye geçinemiyorsunuz?

Bunun üstüne bir de ihale yolsuzlukları, vurgunlar, kamu malı aşırmalarını da ekledik mi, her bir Milletvekili orada bulunduğu 4 yılı bir vurgun kapısı olarak görüyor. Milletvekili seçilmek için paralar harcıyor. Hatta burjuva partilerine adaylık başvurusu için ciddi anlamda paralarda döküyorlar. Milletvekili seçilince onları geri almanın hesaplarını yapıyorlar. Belediyeler de aynı durumda. Yani bakın küçüğünden büyüğüne, A partisinden B partisine ayrımsız konuşuyorum. Her belediye başkanı, her belediyenin meclis üyesi o koltukları birer vurgun aracına dönüştürmüş durumda bu ülkede maalesef. Yazıklar olsun. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorlar bunların hepsi.

Bir yıl önce bu ilimizde bir deprem yaşadık. Depremin ısrarla yaşanacağını öngören bilim insanları uyarılar yaptılar. Hâlâ İzmir’de ciddi deprem riski bitmiş değil. Ama yıllardır bu İzmir’de yerel yöneticilik yapanlar depreme karşı etkili bir önlem almadılar. Çürük binalara oturma ruhsatı verdiler. Binaların denetim mekanizmalarını oturtmadılar. Yapı denetim bürolarını denetlemediler. Dolayısıyla bina kriterindeki kuralları uygulamadılar. Yandaşlarına, yandaş müteahhitlere ruhsat verdiler. Gariban insanın bir gecekondusunu gidip yıktılar.  İstanbul da aynı, İstanbul’da da felaketin en büyüğü geliyor. Bilim insanları matematiksel bir kesinlikle bunları anlatıyorlar, duyan yok.

Halkın Kurtuluş Partisi ne yapıyor?

Bunlar  hakkında, sorumlular hakkında suç duyurularında bulunuyor. Diyor ki ya deprem insanı öldürmez, depreme karşı çürük binalar insan öldürür. Bunun da sorumlusu yöneticilerdir. Yerel yöneticilerdir, merkezi yöneticilerdir. Buna önlem alın. Buna da önlem almıyorlar.

İşte bunun için yaptığımız suç duyurularında da siyasi iktidarın talimatıyla hareket eden Cumhuriyet Savcıları bizim çok somut dilekçelerimiz hakkında soyut iddialardır deyip takipsizlik kararları veriyorlar.

Değerli arkadaşlar, maalesef böylesine kötü günlerden geçiyoruz. İnsan hayatının hiçe sayıldığı, en küçük bir değerinin olmadığı günlerden geçiyoruz. Kendileri hiç böyle bir riske girmiyorlar. Halkın yaşadığı risklerle karşılaşıp öyle bir yaşam sürmüyorlar. Zevki sefa içindeler. Bu dünyada cenneti yaşıyorlar. Ama halkımıza ne diyorlar? Sen bu dünyada şükret, fakirlik erdemdir. Öbür dünyada bunun sevabını göreceksin, diyorlar.

Yahu sen de bu dünyada bir azap çek, bir acı çek de, sen de öbür dünyada o zaman sevap görsene. Niye insanlarla birlikte davranmıyorsunuz? Diyanet İşleri Başkanı denen insan, zırhlı araçlardan inmiyor. İçinde cemaat olmayan bir sürü mescit açtılar. Hz. Muhammed bu mescitleri “Dırar Mescitleri” diye yıktırmıştı. Çünkü bunlar din alıp satmanın, din bezirgânlığının aracı olarak kullanıyorlar camileri de. Gittikleri camiye de güvenlik şeritleri çektirip oradaki cemaatten kendilerini koruyorlar.

Yahu Allah’ın huzuruna gelmiş insandan ne korkuyorsun?

Demek ki senin bir korkun var. İşlediğin bir suç var. O da yetmiyor, insanlar camide diz çöküp bunları dinliyor, bu efendiler pantolonların ütüsü bozulmasın diye koltuklarda oturuyorlar. Seçim kürsüsü kurup orada konuşma yapıyorlar.

Bu Müslümanlık mı?

Ben hep bunu söylüyorum, bunlar gerçekten Allah’a da inanmıyorlar. Öbür dünyaya inanmıyorlar. Öbür dünyaya inanan bir insan vicdanında duyar. Yahu ben kul hakkı yiyorum, ben haksızlık yapıyorum, ben dini siyasete alet ediyorum, öbür dünyada bana hesap sorulacak diye bir korku duyar. Ama duymuyorlar değerli arkadaşlar. Çünkü fırsat bu fırsat, ne vurursak kâr diyorlar.

Maalesef sizler de değerli halkımız, bu suça ortaksınız. Yani bu korku ikliminden etkileniyorsunuz. Biraz önce otoparktan buraya geliyorum, eyleme gittiğimi söylüyorum. Oradaki insanlar, hepsi gariban. Asgari Ücretin biraz daha yükselmesini dört gözle bekliyorlar, “Ya abi bağırmakla bir şey çıkmaz”, diyor.

Yani halkımız bu noktada olduğu sürece daha ensemizde çok boza pişirecek bunlar. Halkın Kurtuluş Partisi, Yoldaşımızın da belirttiği gibi Türkiye’nin en halksever, en yurtsever, en vatansever partisi olarak, haksızlıklar ve kanunsuzluklar karşısında hep mücadele ediyor. Yine de mücadele edeceğiz. Daha  dün TRT’ye 345 tane usulsüz personel alımı hakkında da suç duyurusunda bulunduk. TRT’nin yönetim kuruluna liyakatsiz insanları getirdiler.  Atatürk’e hakaret eden, onunla ilgili şiirler paylaşanları kurumunun başına getirdiler.

Ayasofya’yı açıyorlar, Ayasofya’daki törenleri Atatürk’e hakaret etmenin aracı olarak kullanıyorlar. Cumhuriyet Bayramı’nda Cumhuriyet’in kurucusunu anan, Cumhuriyet’in kurucusunun  “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, tarikatlar memleketi olamaz” sözünü tekrarlayan kaymakamı on saat içinde görevden alıyorlar.

Peki, niye bunu yapıyorlar?

Çünkü Cumhuriyet’i tahrip ettiler, Cumhuriyet’i ortadan kaldırdılar. Bu Cumhuriyet’in ilk temellerinin atıldığı bu toprakta yaşayan İzmir Halkı da yeterince sahip çıkmıyor; bu eleştirimizdir bu halka. Davasının, hakkının, hukukunun nerede olduğunu görmek istemiyor. Bir nedeni var; korku ikliminden etkileniyor. Kork, kork nereye kadar?

O zaman gelecek mutlu günler, Halkın Kurtuluş Partisi’nin vermiş olduğu kahramanca mücadeleyle gelecektir. Bugün sayımızın azlığına bakmayın. Biz bir proje partisi değiliz.  AKP, Necmettin Erbakan’ı terk eden 50 kişilik yandaşın CIA projesiyle kurulup yüzde 34 oyla  yüzde 64 milletvekili kazandırılan bir proje partisidir. Ama Halkın Kurtuluş Partisi Türkiye’nin Eneski İdeoloji Partisidir. Sosyalist bir partidir.  Halktan yana bir partidir, emekçiden yana bir partidir. İşçi Sınıfı davası uğruna ömrünü vakfetmiş insanların yönetici olduğu bir partidir. İşte bu parti ile gelecek mutlu günler. Saygılar sunarım.

***

İzmir Halkının ilgiyle izlediği, sloganlarımıza eşlik ettiği ve alkışlayarak desteklediği eylemimizi Asgari Ücret bildirilerimizi dağıtarak sonlandırdık.

6 Kasım 2021

HKP İzmir İl Örgütü

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz