HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’un 7 Mart Duruşması sonrası HKP Genel Merkezi’nde yaptığı değerlendirme
HKP’nin AKP’giller’i Uluslararası Ceza Mahkemesine şikayetinden sonra hakkında soruşturma başlatılıp dava açılan HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut, söz konusu davanın üçüncü duruşmasının bitiminde HKP Genel Merkezi’nde bir değerlendirme yaptı. Nurullah Ankut’un yaptığı değerlendirmenin çözümlenmiş metnini aynen yayımlıyoruz:
Sevgi ve Saygıdeğer Yoldaşlarım;
Gördüğümüz gibi AKP’nin büyük ve küçük, her boydan ve her soydan patronları bizi yargılamaya yeltendiler. Ama ayaklarına dolaştı. Bilmiyorlar ki doğruyu, haklılığı, adaleti ve tahrip edilmiş en insancıl, en yüce değerleri savunanlar, o değerlerin simgesi olanlar, Tarihte hiçbir zaman yargılanamamıştır.
Onlar katledilebilir, işkenceye uğratılabilir ama asla yargılanamaz. Tarih ve halklar onları her zaman beraat ettirirler. Ve biz de çoktan bu davadan beraat etmiş durumdayız. Halkımız karşısında, insanlık vicdanı karşısında, ulusalarası adalet ve hukuk karşısında ve Tarih karşısında çoktan beraat etmiş durumdayız.
Ve AKP’giller çoktan mahkûm olmuş durumdalar.
İşte en deneyimli avukatları geldi duruşma salonuna, kaç duruşmadır da geliyorlar.
Ne söyleyebildiler, yalandan başka ne söyleyebildiler?..
Yine bu duruşmada onlara da hitap ettik.
Müvekkillerimiz bu TIR’larla ilgili, silahlarla ilgili hiçbir beyanda bulunmamıştır, dediler. Ben dosyada var, dedim, yani açık. Birkaçından da örnekler verdim; Erdoğan’dan, Davutoğlu’ndan…
Ve “İnsan doğruları konuşmalı, yalanlarla nereye varacaksınız?”, dedim. Yani “Yalandan ne çıkar, niye yalan söylüyorsunuz?” dedik. Ve tık diyemediler, arkadaşlar. Çünkü haksızlar, biliyorlar haksız olduklarını ve bizim meşru ve haklı olduğumuzu biliyorlar.
O bakımdan Birinci İmam, bilge, filozof, savaşçı Hz. Ali ne diyor?
“Doğru ile savaşan yenilir.”
Hiç başka şıkkı yok, yenilecektir bunlar da. Belki yargıçları korkusundan bize ceza verebilir. Ama duruşma salonunda da söylediğimiz gibi, onun hiçbir önemi yok bizim için. Ama biz savunmalarımızla ve yargılamalarımızla çoktan, apaçık bir şekilde ve aklına ve insanlığına, namusuna ihanet içinde olmayan herkesin matematiksel bir kesinlikte görüp anlayacağı açıklıkta onların suçlu olduğunu, savaş suçlusu olduğunu ortaya koyduk. Bundan da kurtulamayacaklar.
Suçlarının bir sonuncusu, adliye önündeki açıklamalarımızda da söyledik, bunların en büyük patronu ne diyor?
“Ben Anayasa kararı filan tanımam.”, diyor.
E, o zaman senin bütün o işgal ettiğin makam boş düşer yani senin hiçbir devlet yetkilisi sıfatın kalmaz, hepsi bir anda biter…
Hep söylediğimiz gibi aslında bağımsız hukukun, adaletin, adliyenin zerresi olsa, bunlar inanın hepsi her türden suçtan, savaş suçu dahil, akçeli suçlar dahil, yüz kızartıcı suçlar dahil, cinayetler-katliamlar dahil, kadına yönelik suçlar dahil bütün bu suçlardan yargılanırlardı ve binlerce yıla mahkûm olurlardı…
Ama işte zalimler ne yazık ki, her çağda olduğu gibi bu çağda da, tüm devlet kurumlarını korkutmuş durumdalar, silahlı güçleriyle korkutmuş durumdalar, ses çıkartamaz hale getirmiş durumdalar. Artı, parayla belli resmi ve sivil kurumları satın almış durumdalar. Artı, Muaviye-Yezid dinini kulllanarak insanlarımızı bunların zehri ile kandırmış durumdalar. Ve hepsinden daha önemlisi de sırtlarını dünyanının başhaydut devletine, insan soyunun başdüşmanına, Amerika’ya, Avrupa Birliği’ne dayamış durumdalar. Onlara güveniyorlar şimdilik. Ama Tarihteki bütün despotlar gibi, bütün zulümkârlar gibi, bütün vurguncular gibi bunların da sonu yaklaştı, gelecek ve yaklaştı da yoldaşlar.
Hep söylediğimiz gibi bugünün, yasalarıyla ve bu mahkemelerde, ama bağımsız vicdanını hukuku kullanan ve sadece onu ölçüt alan yargıçlar önünde yargılayacağız. Sanık sandalyesine çıkacak onlar. Bizler, ölüm avcısının oklarının menziline girmiş durumdayız. Belki o günü göremeyebiliriz. Ama siz genç yoldaşlarımız mutlaka göreceksiniz ve bizden aldığınız kızıl savaş bayrağının altında onları mutlaka yargılayacaksınız; halklarımız görecek, tanık olacak buna, yoldaşlar.
Ve iki halkı şu anda birbirlerine karşı kışkırtıyorlar durup dinlenmeden, bunların halklar arasındaki dostluğu bozarak yarattıkları düşmanlığı da biz ortadan kaldıracağız, halklarımızı yeniden kardeşleştireceğiz. Gerçek anlamda eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temelinde Kürt Meselesini de çözeceğiz.
Ve hep söylediğimiz gibi Edirne’den Çin sınırına kadar Türk–Kürt Halk Cumhuriyeti’ni kuracağız ve emperyalisletleri de ülkemizden, bölgemiz Ortadoğu’dan ve Asya’dan püskürtüp atacağız.
Sovyetler’den çok daha güçlü ve çok daha yetkin gerçek bir Halk Cumhuriyeti kuracağız. Ve İnsanlık Tarihine yeniden yön vereceğiz. Ve Hz. Muhammed’in de, Ustalarımızın da; Marx-Engels-Lenin’in de, Kıvılcımlı Usta’nın da, Şeyh Bedrettin’lerin de tümünün ideali olan Cenneti bu dünyada kuracağız, yoldaşlar.
Böylesine haklı ve meşru kavgayı yürütüyoruz. Bizi kim yargılayabilir, kim yenebilir…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz! 07.03.2016