HKP’den Başbakan için ikinci tutuklama talebi

05.03.2014
481
A+
A-

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

SUÇ DUYURUSUNDA

BULUNAN……………….: Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı

Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

V E K İ L L E R İ…………: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN.

Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Halil AĞIRGÖL,

Av. Azime Ayça ALPEL, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN

Necatibey Cad. Sezenler Sokak. No: 4/15  Sıhhıye/ANKARA

Ş Ü P H E L İ……………….: 1- Recep Tayyip ERDOĞAN

                                                 2- Sadullah ERGİN

                                                 3- Suça karıştığı tespit edilecek diğer şüpheliler

S U Ç………………………: Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak (TCK 220),

                                                 Kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi (TCK 135)

  Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs (TCK 288),

  Temel millî yararlara karşı faaliyette bulunmak (TCK 305),

  Anayasayı İhlal (TCK 309)

İHBARLARIMIZ………….:

            04.03.2014 tarihinde internet sitelerinden, Tayyip Erdoğan ile Adalet eski bakanı Sadullah Ergin arasında gerçekleşen bir telefon konuşması kaydında yukarıda anılan suçların gerçekleştiği görülmüştür.

            Sosyal medyaya yansıyan dinleme kayıtlarına göre Recep Tayyip Erdoğan dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i telefonla aramış, aralarında yaptıkları konuşmada halen sürmekte olan bir davayı takip etmesi talimatını kendisine vermiş, yine davada çıkan sonucun kabul edilemez olduğunu ve sanıkların SPK’nın da istediği biçimde mutlaka ceza alması gerektiğini bildirmiştir. Sadullah Ergin ise,  davada karar veren hâkimin “Alevi” ve “kendilerine karşı olumsuz” bir kişi olduğunu ifade etmiş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda Erdoğan’ın istediği sonucun alınacağını beyan etmiştir. Daha sonra aralarında yargıya “transfer edilen” hâkimler hakkında konuşulmuş, konunun Ali Babacan ve Sadullah Ergin tarafından takip edilmesi noktasında anlaşılmıştır.

 

            Sadullah Ergin, davanın Yargıtay aşaması için kurulan organizasyondan öylesine emindir ki, Yargıtay’da hiçbir sorun yaşanmayacağını taahhüt etmektedir, Tayyip Erdoğan’a.

            Şüphelilerin eylemleri öncelikle, TCK’nın 305. maddesinde düzenlenen “Temel millî yararlara karşı faaliyette bulunmak” suçu kapsamındadır. Zira hükmün 4. Fıkrasında Temel milli yararlar deyiminden; bağımsızlık, toprak bütünlüğü, milli güvenlik ve Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel nitelikleri anlaşılır” unsurunu tanımlamaktadır.

Anayasanın “CUMHURİYETİN NİTELİKLERİ”  başlıklı 2. maddesi ise “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidirniteliğini ortaya koymaktadır.

Yine Anayasanın 138. maddesinde “HİÇBİR ORGAN, MAKAM, MERCİ VEYA KİŞİ, YARGI YETKİSİNİN KULLANILMASINDA MAHKEMELERE VE HAKİMLERE EMİR VE TALİMAT VEREMEZ; GENELGE GÖNDEREMEZ; TAVSİYE VE TELKİNDE BULUNAMAZ” denilmektedir.

Şüpheliler açıkça, yargıyı ele geçirerek, müdahale ederek, ele geçiremediklerini ise fişleyerek, mezhebini aşağılayarak, hukuk devleti niteliğini yok etmişlerdir, kendi siyasi ve ekonomik çıkarları uğruna. Yargı, emir ve talimat verdikleri, adam transfer ettikleri, bir organize organik ast kuruluştur onlar için.

Bir bütün olarak , iktidar olanaklarıyla cebren Anayasal düzenin ortadan kaldırılması, ilga edilmesi muhtevasındadır anlatılan eylemler.

Diğer yandan anılan fiiller, TCK’nın 288. maddesinde düzenlenen “görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulun”ma suçu kapsamındadır açıkça.

Bu müdahalenin sökmediği cesur bir hakimin ise, kişisel verilerini kaydettikleri, TCK 135 bağlamında Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kayde”tme suçunu işledikleri görülmektedir.

            Kurulan organizasyonun çerçevesi, bakanların dahli, emir-taahhüt ilişkisi, ve “arkadaşların transferi” beyanları göz önüne alındığında, anılan eylemlerin, ancak bir ÖRGÜT KURULARAK gerçekleştirilebileceği anlaşılmaktadır.

 

            Nitekim konuşmadan anlaşılacağı üzere şüpheliler, organizasyona başkalarını dahil ederek onlara talimat verebilmektedirler. Yine eylemlerin uzunca bir sürece yayıldığı da anlaşılmakta, her kademede yargı üzerinde baskı kurulduğu ve ne yazık ki bazı makamların emir altına alındığı anlaşılmaktadır.

 

            ŞÜPHELİLERİN ANILAN EYLEMLERİ GÖREVLERİ KAPSAMINDA İŞLEDİĞİNİN KABULÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

 

            Bu nedenle de, başbakanlık-bakanlık sıfatına dönük şekli dokunulmazlık hükümleri işletilerek soruşturma yapmaktan kaçınılamaz.

            Kaldı ki suç örgütü kurulduğunun tespitiyle de, bu tür soruşturmaların, şüphelilerin görev ve statüleri ne olursa olsun dokunulmazlık hükümlerinden muaf tutulması gerekir.

            Cumhuriyet Savcıları için duraksama noktası kalmamıştır.

 

            “Hukuk Devleti”, “Kuvvetler Ayrılığı”, “Yargı Bağımsızlığı” ilkelerine inanılıyorsa, ve halkın bu ilkelere inanması bekleniyorsa, bu ilkelerin korunması artık hayat meselesidir, Cumhuriyetin varlık-yokluk meselesidir.

            HUKUKÇULUK KİMLİK VE VİCDANINA SAHİP HİÇBİR SAVCI-HAKİM, ANAYASAYI FİİLEN YOK SAYAN VE BELLİ ORANDA YOK ETMİŞ BU EYLEMLERE ARTIK SESSİZ KALAMAMALIDIR.

 

            Şüpheliler, daha önce başlatılan yolsuzluk operasyonu sebebiyle, savcıların, emniyet müdürlerinin görev yerlerini değiştirerek, ve dahi görevden alarak, adil bir yargılanmayı   olanaksız hale getirmektedirler. Bu nedenle, kendileri aleyhine yürüyecek soruşturmaları akamate uğratan şüphelilerin TUTUKLANMALARI gereği de ortaya çıkmaktadır.

 

            Aksi Takdirde laik, sosyal bir hukuk devletinden değil, tüm erklerin tekelde toplandığı, anayasa ve hukuk dışı bir diktatörlükten bahsedilebilir ancak…

Sonuç ve İstem: Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak, haklarında yukarıda belirtilen sevk maddeleri gereğince cezalandırılmaları için KAMU DAVASI açılmasına karar verilmesini müvekkil parti adına vekâleten saygıyla dileriz. 04.03.2014

Suç Duyurusunda Bulunan Halkın Kurtuluş Partisi

Genel Başkanlığı Vekilleri

Av. Metin BAYYAR           Av. Sait KIRAN          Av. Doğan ERKAN

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz