Gençliği Yıldıramayacaksınız!
Kurcalanmaktan darmadağın olmuş sistemiyle, ne öğrencilere, ne velilere, ne de eğitim emekçilerine umut vermeyen bir eğitim-öğretim yılının daha başındayız.
Tayyipgiller iktidarı, “kindar ve dindar” nesil yaratma istekleri çerçevesinde, dur durak bilmeden laikliğe ve bilime saldırıyor. MEB; demokratik, laik, bilimsel eğitim taleplerimizin aksi yönünde neler yapılabilir diye oturup düşünüyor, eğitim sistemimizi altüst ediyor.
Bu sene özellikle sınavlara hazırlanan öğrenciler için en büyük belirsizlik dershaneler… Tayyip-Fethullah rant savaşlarının en büyük cephelerinden biri olan ve iki senedir, “Kapandı mı?, Kapanacak mı?, Kapanınca ne olacak?” sorularıyla bütün öğrencilerin kafasını kurcalayan dershaneler, bu sene resmen kapandı. Dershane çalışanlarının işsizlik durumu, üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencilerin okullardaki yetersiz eğitime alternatif yaratmadaki imkânsızlığı, velilerin de bu imkânlar için karşılaması gereken maddi tutarlar günden güne artıyordu. Onlara çözüm olarak sunulan ise “temel lise”lerdi. Bu şekilde bu üç sorunu da çözmüş taklidi yapan Tayyipgiller, aslında gençliğin önüne daha büyük bir sorun koyuyordu: zaten topallayan eğitim sistemimizde Anayasal hak olan parasız ve eşit eğitim alma hakkı resmen bitti. Parası olan özel okullar veya temel liselere, parası olmayan ise geleceği olmayan devlet okullarına veya imam-hatiplere… Böylece ekonomik olarak üstün olanların “başarılı” olma ihtimalleri de artmış oldu.
Bütün bu sorunları aşıp sınavlara giren öğrenciler ise, sınav şaibeleri, puanlama yanlışları ve yerleştirme hatalarıyla cebelleşti durdu.
TEOG kapsamındaki sınavlarda belirli puan almış olan sekizinci sınıf öğrencileri tercih etmedikleri okullara yerleştirildiler. Üniversite sınavlarında hayalleri ve istekleri aksine tercih yapmak zorunda bırakılmış öğrenciler, işsiz yetiştirme kurumlarından(!) birine yerleştiler ve en az dört yıl daha işsizliklerini erteleyerek istatistik kurumlarının genç işsiz rakamlarını düşürecekler. Üniversitede okuyan öğrenciler için de katlamalı harç türevi öğrenci karşıtı uygulamalar devam ederken, gericileşen, bilimsellikten uzaklaşan eğitim, yandaş rektör atamalarıyla “sağlamlaştırılıyor.”
Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken bir yandan da Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde yaptıkları değişiklerle öğrencilere sadece okulda değil, okul dışında, sosyal hayatta da baskı uygulamak istiyor. 1 Temmuz 2015 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan değişikliklerle öğrenciler internette kendi sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlardan bile sorumlu tutulacaklar ve fişlenecekler. Örneğin 157. Maddenin ikinci fıkrasının (ö) ve (p) bentleri şu şekilde değiştirilmiş:
“p) Bilişim araçlarını ve sosyal medyayı; zararlı, bölücü, yıkıcı ve toplumun genel ahlâk kurallarıyla bağdaşmayan ve şiddet içerikli amaçlar için kullanmamaları; bunların üretilmesine, bulundurulmasına, taşınmasına yardımcı olmamaları”
Yine 164. Maddeye eklenen (l) fırkasında deniliyor ki:
“l) Bilişim araçları veya sosyal medya yoluyla; bölücü, yıkıcı, ahlâk dışı ve şiddeti özendiren sesli, sözlü, yazılı ve görüntülü içerikler oluşturmak, bunları çoğaltmak, yaymak ve ticaretini yapmak.”
Değiştirilen ve eklenen maddeler Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğini çağdaşlaştırmaktan çok, Tayyipgiller iktidarına “tehlikeli” öğrencileri saptayıp, baskı uygulamak amaçlı.
Peki Tayyipgiller neden gençliğe bu kadar müdahaleci oluyor, bütün bu uygulamalardan neyi amaçlıyor?
Olabilecek bir halk hareketinde en aktif görevleri üstlenecek olan gençlik de ondan. Şanlı Gezi Direnişi’miz’de bunu çok iyi gördüler. Zaten eğitimi gericileştirerek gençliği düşünemez, sorgulayamaz, “kafadan gayrimüselleh (silahsızlandırılmış)” bir hale getirmeye çalışırken, kendisi için tehdit unsuru oluşturabilecek gençliğe daha da baskı uygulayarak sindirmeye çalışıyor. Sosyal medyayı ajitasyon ve propaganda aracı olarak kullanma imkânlarımızı kısıtlayarak bizi kontrol edebileceğini düşünüyor. Ülkemizi Yeni Sevr’e götürürken gençliğin bunun karşısında susacağını, Amerikancı partilerin BOP’un Türkiye ayağını hayata geçirme hamlelerinin aktörü olacağını sanıyor. İkinci Kurtuluş Savaşçılarının, Kürt ve Türk Halklarının birbirine boğazlatılmasına göz yumacağını düşünüyor.
Ama yanılıyor!
Gençlik bu engellemelerin, baskıların ve yıldırma politikalarının hiçbirine kanmaz ve pes etmez. Gençlik, örgütlü mücadele ve doğru teorik safta yani Kurtuluş Partisi saflarında mücadele ederek, İşçi Sınıfının en büyük müttefiki olarak Demokratik Halk İktidarını kuracak ve Ortaçağcılaşma hayallerini bir daha geri dönüşü olmaksızın yok edecektir.
Yılmayacağız!
Parasız-Bilimsel-Demokratik-Laik-Anadilde eğitim mücadelemizi zafere ulaştıracağız! 28.9.2015
Kurtuluş Partisi
Gençliği