Diploması yoktur, Cumhurbaşkanlığı gayrimeşrudur!

31.10.2024
31
A+
A-

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Medyada dört gün öncesinin, yani 27 Ekim tarihli televizyonların, haber sitelerinin, gazetelerin sayfalarında yer alan bir haber vardı. Bence pek önemsenmedi ama çok önemli bir olaydı bize göre. Okuyayım olayı:

“Dolandırıcılar pes dedirtti. Köpeği boyayıp sattılar. Dolandırıcıların hedefinde bu sefer evcil hayvan sahiplenmek isteyen bir kişi vardı. Diyarbakır’da yaşayan Ümran B. internet üzerinden Mantipoo cinsi ve yavru olduğu belirtilen turuncu renkli köpeği dört bin liraya satın aldı. Veterinere giden Ümran B. Dolandırıldığını anladı hayvan Mantipoo cinsi değildi ve turuncuya boyanmıştı. Ümran B.’nin şikâyeti üzerine köpeği satan Buket Y. 25 yaşında ve Erencan K. 23 yaşında hakkında dolandırıcılık suçundan onar yıla kadar varan hapis istemiyle dava açıldı.”

Her birine de dört yıldan on yıla varan hapis istemiyle dava açılıyor. Kaldı ki, bu boyayıp sattıkları köpecik de çok sevimli, çok güzel bir köpecik. Mantipoo cinsi değilmiş, rengi siyahmış, boyanmış ama neyse hayvanın bunlardan haberi yok. Bu hayvan da çok güzel bir köpecik işte görüntüsü.

Hâlbuki Kaçak ve de Haram Saray’ın sultanı despot Tayyip, 86 milyon insanımızı 22 yıldan bu yana dolandırıyor. Hem de resmi evrakta sahtecilik yaparak ve nitelikli dolandırıcılık suçu işleyerek.

Nasıl mı?

Yüksek Okul diploması yok. Bunun bitirdiği en son okul Fatih’teki İstanbul İmam Hatip Lisesi. Başka hiçbir okula gitmemiş bu şahıs. Ama diyor ki; “Ben İmam Hatip’ten sonra Eyüp Lisesine gittim, düz lise fark derslerini verdim; oradan aldığım lise diplomasıyla da Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesine girdim, oradan mezun oldum” diyor.

Hâlbuki İmam Hatip’in kütüğüne, kayıt kütüğüne baktığımız zaman, mezun olan ve başka yüksekokullara giden bütün öğrencilerin kayıtları var. Şu okula gitti, bu okula gitti, şu okula gitti, diye yazıyor orada. Ortaöğrenim sonrası yani lise sonrası üniversiteye giden öğrencilerin ellerine lise diploması verilmez. O gittiği üniversiteye gönderilir, fakülteye gönderilir.

Bizim de aynı şekilde oldu. Konya Erkek Lisesinden aldığımız diplomayı biz hiç görmedik. O doğrudan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine gönderildi. Sonrasında da görmedik. Elimizdeki tek diploma İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden aldığımız Felsefe-Psikoloji-Sosyoloji Bölümünü bitirdiğimize dair olan diplomadır. Tayyip hiçbir yere gitmemiş.

Biz, Eyüp Lisesine başvurduk iki buçuk sene önce; Tayyip size başvurdu mu, düz lise diploması aldım, diyordu. Hangi tarihte başvurdu? Hangi fark derslerini verdi ve bu derslerden hangi geçer notları aldı? Ve hangi tarihte mezun olup sizden hangi sayılı diplomayı aldı? diye.

İki buçuk senedir bize dönüş yapılmadı. Yok çünkü. Tayyip’in başvurusu da yok, gelmişliği gitmişliği de yok, yüksekokul diploması da yok.

YÖK Başkanlığı yapmış Yusuf Ziya Özcan diyor ki:

“Görevim süresince bütün kurumlara, ilgili bütün kurumlara başvurdum, yazı gönderdim hepsi dönüş yapıp dediler ki; Tayyip Erdoğan’ın diplomasına dair hiçbir iz toz yok.”

Daha başka nasıl kanıt olur?

YÖK demek Yüksek Öğretim Kurumu demek. Onun Başkanı; “araştırdım, bulamadım” diyor. “Başvurduğum her kurum, yok dedi”, diyor.

Peki YSK’ye nasıl başvuruyor?

Bunun Özel Kalem Müdürü var İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığı dönemden itibaren yanında taşıdığı Hasan Doğan. Hasan Doğan’ın şoförü Hasan Tükenmez bir sahte diploma fotokopisi götürüyor İstanbul 15’inci Noterine. Noter önceden devşirilmiş. Bu sahte diploma fotokopisini aynen; ben diplomanın aslını gördüm, diye onaylayarak, bir diploma sureti veriyor Hasan Tükenmez’in eline. Hasan Tükenmez de getiriyor bunu Tayyip’e veriyor. Tayyip, Yüksek Seçim Kuruluna veriyor. Böylece cumhurbaşkanlığına aday olabiliyor Tayyip.

Anayasa’nın 101’inci Maddesi açık, defalarca tekrarladığımız gibi. Bir şahsın Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı olabilmesi için;

Bir: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekir.

İki: Milletvekili seçilebilme yeterliliğine sahip olması, 40 yaşını doldurmuş olması ve yüksekokul bitirmişliğine dair elinde bir diplomasının olması gerekir. Yani fakülte mezunu olacak cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için bir insan.

Ve bu sahte diploma fotokopisi üzerinden, devşirilmiş noterin verdiği sahte suretle, Tayyip YSK’ye başvurup kendisini cumhurbaşkanı seçtiriyor.

Tabiî hep dediğimiz gibi, namussuzların olduğu her yerde, mutlaka namuslular da vardır.

Bu işi şikâyet ediyor biri. Sanırız bir noter çalışanı. Ve Türkiye Noterler Birliği, İstanbul 15’inci Noterine görevini kötüye kullandığı için ceza veriyor.

Türkiye Noterler Birliği, bir kamu kurumu. Cezalandırıyor 15’inci Noteri.

Biz Türkiye Noterler Birliğine de başvurduk. Dedik ki, bak sen böyle bir cezalandırmada bulunmuşsun 15’inci Notere. Güzel, doğru yapmışsın ama bize de şunu söyle; 15’inci Noterin verdiği, o sahte fotokopi üzerinden gerçekmiş gibi verilen suret geçersizdir, o da sahtedir, hükümsüzdür, diye bir açıklamada bulunun, dedik, çağrı yaptık. O da korktu, bu çağrıyı yapamadı.

Dedi ki, bu yargının işi. Ben bunu yapamam. Yargı kurumuna başvurun, yargı yapsın bunu, dedi.

Yargı da tabiî bildiğimiz gibi Tayyip’in Kaçak Saray’ının hukuk bürosuna dönüştürülmüş. Bunu araştıracak tarafsız ve bağımsız, emri hukuktan, yasadan ve vicdanından alan yargı mı bıraktı Tayyip Türkiye’de?

Velhasıl bu adam diplomasız…

Bu adamın cumhurbaşkanlığı gayrimeşru, kanun dışı, hukuk dışı. Bu adam halkımızı, 86 milyon insanımızı ahmak ve hatta eşek yerine koyuyor.

Bir kadınla, 25 yaşındaki bir kadınla, 23 yaşındaki bir genç erkek, ilanını verdikleri, cins değil de daha farklı bir cins ve renkte köpek sattıkları için, dört yıldan aşağı olmamak üzere, dört yılla on yıl arasında her ikisine ayrı ayrı dolandırıcılıktan dolayı dava açıyor Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı.

Bu Tayyip denen adam 86 milyonu dolandırdı hem de resmi evrakta sahtecilik suçu işledi aynı zamanda ve nitelikli dolandırıcılık suçu işledi.

Sadece kendisi ve ailesi, Abdüllatif Şener’in belirttiğine göre (bugün yine Tayyip’in koltuğunda Abdüllatif Şener biliyorsunuz. Dört AKP kurucusundan biri ve Tayyip’in Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olmuş biri. Ekonomi Doçenti.);

“Tayyip Erdoğan’ın ve yakın çevresinin kamudan aşırdıkları mal miktarı 300 milyar doları aşkındır”, diyor.

Bu adama hiçbir şey yok. Kaldı ki, bu sadece kendisi ve yakın aile çevresinin aşırdığı. Bir de beşli, yedili çeteleri var Tayyip’in. Onların da aşırdıklarıyla birlikte iki trilyonu aşkın kamu malını bunlar zimmetlerine geçirdiler. Ülkemiz, bugünkü düştüğü ekonomik cehennemlik yıkımı, boşu boşuna yaşamıyor. Bunların bu vurgunları, soygunları, hırsızlıkları, yolsuzlukları yüzünden yaşıyor. Bunlar durup dinlenmeden vuruyorlar, soyuyorlar.

Ne diyor Ali Yeşildağ?

“Tayyip Abi ve çevresi dünyanın en büyük hırsızlık çetesidir.”

Evet, aynen öyledir.

“Sadece Antalya Havalimanının işletmesinin ihalesinden Tayyip Abi bir milyar dolar kazandı”, diyor.

Sadece bir ihaleden, bir milyar dolar…

Bu köprüler, otoyollar, tüneller, şehir hastaneleri bunların kaymağı ya da aslan payı hep Tayyip’in kasasına akıyor. Kanını emiyorlar halkımızın. Ne kadar varımız varsa hepsini yağmalıyorlar.

Yine geçen günlerin bir haberi; 70 yıllık Cumhuriyet tarihinin yaptığı bütün kamu kurumlarını, bütün fabrikaları, bütün işletmeleri sattı, parasını cebe indirdi Tayyip. Değerinin onda birine, yirmide birine yandaşlarına peşkeş çekti, o parayı da hep cebe indirdi.

Bu arada, 21 milyar dolar da yandaş medyasına reklam adı altında yeyim yaptırmış. Şuraya bakın… Bu medyanın yüzde 95’ini Tayyip böyle yaratmış.

Çıldırmış bunlar, zıvanadan çıkmış!

Hem kamu malını yok yere yeyim ettiriyor, vuruyor; aslan payını kendisi alıyor hem de bunlara  reklam yaptırıyorum, diye bu kurumların 20 milyar dolarlık bir kaynağını yandaş medyasına peşkeş çekiyor, onlara yedirtiyor.

Bunlarda hayâ, insaf, vicdan, merhamet, ahlâki değer, erdem hiçbir şey zerre miktarda olsun kalmamış.

25 yaşında bir kadın, 23 yaşında bir genç erkek, dört bin liralık bir köpek satışından dolandırıcılık yaptılar diye, asgariden verse bile mahkeme, dört yıldan aşağı ceza almayacaklar. Kaldı ki, on yıla kadar cezalandırabilecekler dolandırıcılıktan.

Bu adam Türkiye’yi yiyip yutmuş, üstelik Laik Cumhuriyeti yıkmış. Ege’de 20 Ada’mızı satmış, iki kayalıkla birlikte Yunanistan’a. Mahvetmiş ülkeyi, harap etmiş. İsrail’in Gazze’de, Filistin’de yaptığını bu Türkiye’de yapmış. Cehenneme çevirmiş insanımızın hayatını. Buna bir şey yok…

Ve muhalifi oynayan zavallı, tavşan yürekli medya da “Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Bakanım” demeden bunlardan söz edemiyor.

Böylesine kahredici, cehennemcil karanlığa boğulmuş günlerden geçiyoruz.

Ve yiğit, mert, cesur, vatanı ve halkı düşünen bizden başka kimse kalmamış. Yüreklice, açıkça konuşabilen bir Ali Yeşildağ, bir de biz kalmışız.

Herkesin yaptığı kuru gürültü. Olayların, meselelerin kabuğunda dolaşmak, kabuk kemirmek. Meselenin aslına, özüne dokunan, giren hiç kimse yok.

Bu adam Türkiye’ye çalışmıyor, Türkiye’yi yıkmaya, BOP çerçevesinde parçalamaya ve üç parçadan birinde Ortaçağcı Faşist bir Din Devleti kurmaya çalışıyor. Amerika’nın hizmetinde, bütün emri oradan alıyor bu ve avenesi.

Yine Amerikancı satılmış muhalefeti oynayanlar, siyasilerde yumuşama, normalleşme, yavşaklaşma, soytarılaşma edebiyatıyla yancılık yapıyorlar, buna hizmet ediyorlar.

 

Evet, Saygıdeğer Halkımız;

Dert çok. İşte dertler bizi böylesine öfkelendiriyor, bağırtıyor.

Kalın sağlıcakla…

31 Ekim 2024

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz