Bunlarınki “Kupon Arsa”, “Rant”, “Vurgun-Talan” Aşkıdır…
Eee, Kaçak Saraylı Hafız?..
Ne oldu? Yine 180 derecelik bir dönüş yaptın.
Eskiden seçim dönemlerinde “Dindar ve Kindar” bir yüz ifadesiyle verdiğin pozun yer aldığı afişlerinle donatırdın, İstanbul’u ve diğer şehirleri.
Şimdi ise mütebessim bakışların ve yüzün yer alıyor afişlerinde. Üstelik de sağ elin, sol göğsünün üstünde olarak…
Sadece resimlerle yetinmiyorsun hem de. Kayahan’ın “Bizimkisi bir aşk hikâyesi” adlı bir şarkısından aşırdığın şu sözler de yer alıyor afişinin üst kısmında:
“İstanbul bizim için bir aşk hikâyesi…”
Demek ki, efendin ABD’den eğitimli image maker’ların, böylesinin daha etkili olacağını söylediler sana. Sen de ikna oldun. Ve zoraki de olsa verdin bu pozları. Ve yazdırdın yanına o şairane sözleri.
İstanbul senin için bir aşk hikâyesi, öyle mi?..
İnsan ölüp gidiyor olsa bile güler senin bu kandırmacana be…
Sizler kim, aşk hikâyesi ne…
Sizler çıkar amaçlı bir suç örgütüsünüz be!
Üstelik de bizim bu tespitimiz, sizin ilk iktidara geldiğiniz günde yapılmıştır.
Çünkü daha İstanbul Belediye Başkanlığın döneminde başladınız, çıkar amaçlı yüz kızartıcı suçlar işlemeye. Zimmet, sahtecilik, görevi kötüye kullanma, resmi evrakta sahtecilik türünden suçlar…
Hani meşhur Akbil Yolsuzluğun vardı ya…
Şu an Yargıtay Başkanı yaptığın İsmail Rüştü Cirit kurtarmıştı o günlerde seni, Üsküdar Birinci Ağır Ceza Mahkemesi Reisi olarak.
Ha, şöyle bir aşk olabilir sizinki. Malum ya, aşkın da türlü tanımları ve anlamları vardır:
Sizinki rant aşkı, vurgun ve talan aşkı, “Kupon Arsalar Aşkı”; özetçe Cukka Aşkı olur be Tayyip…
Bak, sizin böyle olduğunuzun itirafı da senin ağzından ortaya konuyor ha. Milyar dolarlar harcayarak milleti yerli-yabancı Parababalarına soyduracağın, tabiî kendinizin de ballı komisyonlar alacağınız bir Üçüncü Köprü yaptırdın, Kuzey Ormanlarının olduğu bölgeye. 2 milyon 3 yüz bin ağacı da hem bu amacınıza ulaşmak için, hem de sizin bir başka rant projeniz olan Havaalanı için katlettirdin.
Nasıl elin vardı buna be Tayyip!
2 milyon 3 yüz bin ağaç… Saymakla bitmez, sen katlettirmekle bitirttin…
Ne der, ünlü atasözümüz?
“Yaş kesen baş keser.”
Bu kadar baş kestirdin işte sen. Üstelik de sadece bu bölgede…
Bu zalimane işin rant amaçlı bir cinayet olduğunu yıllar önce sen bile itiraf etmiştin be Tayyip! Besbelli ki o zamanlar, henüz bugünkü kadar Para Tanrı’sına tapınır olmamıştın. Ama şimdi sizin biricik Tanrı’nız Para Tanrı’sıdır ve bu Tanrı asla yanında ikinci bir Tanrı’nın varlığına izin vermez.
Yani sizin tek Tanrı’nız Para Tanrı’sıdır, Tayyip…
Neyse, yıllar önce bugün işlediğin bu ağır suçun ne amaçta ve ne derinlikte olduğunu şöyle dile getiriyordun:
https://www.youtube.com/watch?v=2SXbnPdmUN8
Videonun Tapesi:
“Eğer üçüncü bir köprü olayını düşünecek olursak; bu, TEM’in kuzeyindeki bölgede kalan akciğerimizin yok edilmesi demektir. Ve bu, ciddi bir yanlıştır.
“İki; bunu bekleyen bazı mahfillere yeni rant alanları veya rant haritaları sağlama olayıdır. Bundan kaçınmayı ben sevgili dostum Sayın Kesici’ye de tavsiye ediyorum.” (https://www.dailymotion.com/video/x3wmusl)
Bugün ettiğin ağır ihaneti ne de güzel itiraf ediyorsun, değil mi Tayyip…
Ha, o itirafta tüm milleti de haraca kesmen yer almıyor. 82 milyon insanımız, geçmedikleri köprülerin, uçmadıkları havaalanlarının, sizin yağma sofrasında harcadığınız milyarları yerine koymak için parasını ödeyecek.
İhanet üstüne ihanet, vurgun üzerine vurgun…
Milleti ahmak yerine koyarak, sürü yerine koyarak yaptığınız hayâsızca vurgun…
Yakın bölgeye bir de havaalanı yaptırdın, değil mi Tayyip?.. Tatlı vurgunlarınıza yeni bir alan açmak için…
Bugüne dek bir iki göstermelik uçuş dışında kullanıma açabilmiş değilsin o havaalanını.
Uzmanlar hem bölgenin çok rüzgarlı olduğunu, bu nedenle de uçakların iniş ve kalkışa elverişli olmadığını öne sürüyorlar; hem de pistin altının bataklık olmasından dolayı çökme durumu bulunduğunu açıklıyorlar.
Yani bilimin ışığında olaya yaklaştığımız zaman, nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan saçmalık…
Vurgun uğruna talan ediliyor ülkemiz. Ne yeşil bırakıyorsunuz, ne temiz akarsu, göl, dağ, tepe…
Eskiler “İntak-ı hak” yani “Allah söyletti”, derler, bazı senin gibilerin itirafları için.
İşte böyle bir anında İstanbul’a yaptığınız kötülükleri ağzından kaçırıverdin şöylece:
https://www.youtube.com/watch?v=xN6HlTQ8wTk
Videonun Tapesi:
“Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum.”
İşte bu ihanetini itiraf ediyorsun da be Tayyip. Gerçi yaptığın itiraf, ihanetlerinden sadece birisine ait. Daha binlercesi var, itiraftan kaçındığın.
Bak, ne diyorsun, o ihanetini gizlice dillendirirken:
Videonun Tapesi:
Tarih: 17 Aralık 2013… Bu tarihten sonra internete düşen bir ses kaydı TOKİ’nin sattığı bu araziyle Başbakan Erdoğan’ın yakından ilgilendiğini ortaya koydu. “BAŞÇALAN” isimli Twitter hesabından yayımlanan ve Erdoğan ile Karabel arasında geçtiği ileri sürülen ses kaydında Başbakan, TOKİ Başkanı Karabel’e kendisinden habersiz arsa satışı yapıldığı için kızıyordu. Yayımlanan kayıtta, TOKİ’nin Ataşehir’den bir arsayı, Şerif Enis isimli bir işadamına ait BİAT İnşaat isimli bir şirkete sattığı belirtiliyordu. Kayıtta Erdoğan’ın, satış anlaşmasının bozulması ve bundan sonraki değerli arazilerin satışı konusunda kendisinden habersiz hareket edilmemesi yönünde talimat verdiği ifade ediliyordu. Ses kaydında, Erdoğan’ın Karabel’e “Ya Haluk bu Ataşehir’de sen bu BİAT’a hâsılat paylaşımıyla bir yer mi verdin” diye sorduğu, Karabel’in “Hayır biz öyle bir şey vermedik” yanıtı üzerine “Şerif’lere (Şerif Enis) vermişsin” dediği, bunun üzerine de Karabel’in “Daha evvelden onlar oradan arsa almışlardı efendim” diye konuştuğu ileri sürülüyordu. Diyalog şöyle devam ediyordu:
Erdoğan: Kaç tane taksit aldın ondan sen?
Haluk Karabel: Efendim en az bir 4-5 taksit almış olmamız lazım. Ben tam detaylı bilgiyi arz ederim efendim. Bunu iptal edeyim mi istiyorsunuz?
Erdoğan: Offfff. Sen hemen şey yap gerekirse iptal edeceğiz.
Karabel: Ben size onu bir bilgi notu olarak göndereyim mi efendim arzu ederseniz. Anladım sayın başbakanım.
Erdoğan: Sen hemen iptal edilip edilmeme durumlarını onları da bir incele.
Karabel: Tamam efendim…
Erdoğan: Ve bu tür şeylerde, bu tür özellikle kupon yerlerin satışında benden okey alacaksın. Benden onay almadan bunların satışını yapmayacaksın.
Karabel: Ben ben size sormadan herhangi bir şey yapmıyorum efendim.
Erdoğan: Ama benim bundan haberim yoktu işte.
Karabel: Onu bir kere daha gündeme gelmişti. Yine niye sattınız demiştiniz efendim.
Erdoğan: Eeee.
Karabel: Yani epey oldu. Bir buçuk sene oldu yani konuşmamız. Yanlış hatırlamıyorsam. Ben yine eski olduğunu söylemiştim.
Erdoğan: Sen onların hazırla şeylerini bana bilgisini ver.
Karabel: Tamam efendim. (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/118041/iste_istanbul_daki_sinir_degisikliginin_asil_sebebi.html)
***
Eee, Hafız…
Demek “Hasılat Paylaşımı” yapıyorsunuz ha?..
Vurgunlar, talanlar toplanıyor bir yere ve herkes cürmü oranında pay alıyor, öyle mi?
Bazen de amigoların senden habersiz, yani seni keleğe getirerek tek başlarına bu yağma işlerine girişiyorlar. Sen de haberini alır almaz basıyorsun zılgıtı, bu Haluk gibi piyonlarına.
Ve ne diyorsun?
Özellikle kupon arsalar benden habersiz el değiştirmesin. Benim onayımı almadan el değiştirmesin, alınıp satılmasın. Yani onlarda aslan payı benimdir. Sen iptal et bakayım, beni atlatarak yaptığınız satışı. Bundan sonra da olmasın böyle bir şey!
İşte sizin İstanbul’la ilgili aşk hikâyeniz hep böylesi mide bulandırıcı, yüz kızartıcı, ahlâk ve vicdan dışı işlerden oluşur be Tayyip!
Siz, doğanız gereği ancak böyle aşk yaşarsınız. Başka türlü bir aşk size uymaz…
Sen bırak Kayahan şarkısından hırsızlama yaparak aldığın o ibareyi. Sen ranttan bahset, kupon arsalardan bahset, millete haraç tuzağı olarak kurduğun köprülerden, yollardan, havaalanlarından bahset…
Ama edemezsin, değil mi?
O zaman Allah’la aldattığın cahil, yoksul “hülooğğ”cuların bile uyanmaya, ayıkmaya başlar.
Fakat şunu bil ki Tayyip; yaptığınız tüm hırsızlıklar, tüm yolsuzluklar, tüm ihanetler helvacı kabağı gibi meydanda, oportada duruyor.
Ve yine şunu bil ki, tamamının hesabını vereceksiniz. Bir tekinden olsun kaçışınız, kurtuluşunuz olmayacak!..
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
5 Mart 2019
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı