Bir an için unutalım Nuriye’yi, Semih’i Şu annenin feryadına bir kulak verelim…
Bir an için unutalım Nuriye’yi, Semih’i
Şu annenin feryadına bir kulak verelim:
“İnanabiliyor musunuz, öpemedim çocuğumu. Sarılıp doya doya öpemedim. Sadece kemikten ibaret, erimişti. Kıyıp sarılamıyorsunuz bir şey olacak diye.”
Bu annenin yüreğindeki cehennem yangınının, tahammülsüz acının binde birini olsun, empati yapıp duyamıyorsanız eğer; sizin de yüreğiniz acımıyorsa, gözleriniz yaşla dolmuyorsa
ve de hâlâ “Ben de insanım” diyebiliyorsanız, bir kez daha kahrolurum ben.
Ve insanlığımdan utanırım. Yani sizlerle aynı türden olduğumdan utanırım.
Çağrışım olur; Hz. Muhammed’in Kur’an’da geçen şu sözü gelir aklıma:
“Doğrusu şu ki insan, gerçekten çok zalim, çok nankördür.” (İbrahim Suresi, 34. Ayet, Yaşar Nuri Öztürk Meali)
Ve de benim pek çok kez tekrarladığım şu kanaatim gelir aklıma:
Canlıların en yücesi, en şereflisi de, en alçağı, en iğrenci de insan türü içinden çıkar.
Beni bugüne dek kahreden, mahveden, acılara boğan tablo hep şu olmuştur:
Bir annenin, evladının tabutuna sarılıp feryatlarla ağıtlar yakışı…
Böyle bir görüntüye hiç dayanamamışımdır. Nerede olursam olayım, kaç yaşında olursam olayım, acıyla dolmuştur yüreğim. Önlenemez bir biçimde süzülmüştür gözlerimden yaşlar.
Ne diyelim?..
Keşke Nuriye ve Semih’in başına kötü bir şey gelmese…
Bu analar daha fazla acılara gark olmasa…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
29 Haziran 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı