Aynı efendinin piyonları, aynı yolun yolcuları, aynı ihanetin mücrimleri
FETÖ’nün siyasi ayağı, bal kabağı gibi Kaçak Saray merkez üssü olmak üzere oportada duruyor da, bizim siyasi ahlâk ve insancıl namus yoksunu siyasilerimiz, küçükburjuva yazarçizelerimiz, sözde aydınlarımız, akademisyenlerimiz, bilim insanlarımız hâlâ gökte yıldız arayan turfanda müneccimler gibi; “FETÖ’nün siyasi ayağı araştırılmadı, ortaya çıkarılmadı.”, diyorlar.
Bre hain değilse gafiller!
AKP’nin bugün de elinin altında olan programını yazan ve kuruculuğunu yapmış olan Abdüllatif Şener ne dedi 15 Temmuz ertesinde?
“AKP içinde benim dışımda herkes FETÖ’cüydü.”
İşte yalın ya da çıplak gerçek budur!
Bunu, aslında sağlı sollu her aydın bilmektedir. Her doçent, prof bilmektedir. Her savcı, yargıç bilmektedir. Hem de adı gibi…
Ama hani ne der ünlü deyimimiz?
“Korku dağları bekler.”
Kaçak Saraylı ve avanesi, bunların hepsini korkuttu, sindirdi, terörize edip dillerini boğazlarına tıkadı. Bu sebeple de bu yürek ve namus fukaraları, resmen salağa yatıyorlar. Görmezlikten, bilmezlikten, anlamazlıktan geliyorlar.
Yani açıkça kendilerine hakaret edip kendi kendilerini ahmak yerine ve hatta eşek yerine koyuyorlar…
Yahu hiç değilse konuşmayın bari, susun…
Bu konuda konuşacak cesaret bende yok, deyin. Hiç değilse o zaman, zerre miktarda da olsa namuslu davranmış olursunuz.
Ama bunlar illa ki konuşacak. Küçükburjuva aydını bunlar. Bu sebeple de konuşmasa duramaz. Yazmasa duramaz. Bir anlamda “logoreik” bunlar.
Neylersiniz… “Şark Aydını” demişler bunlara. Böyledir bunların cibilliyeti: Beş paralık çıkar için, mevki için sinerler tavuk gibi. Adları gibi bildikleri gerçeği tersyüz ediverirler, öyle gösterirler.
Hani der ya Usta’mız bu Şark Aydınları için; “Bunlar laleyi gâh bir soylu çiçek, gâh boğaza takılan bir kızgın demir anlamına getiriverirler. O anki durumları ve çıkarları öyle icap ettirdiği için…”
Yani duruma göre vaziyet alırlar…
Amaçları; gerçeği görüp, gerçeği söylemek değildir. Amaçları; çıkarlarını, koltuklarını, makamlarını, ünlerini, pozlarını korumaktır.
Neyse, geçelim bu insan sefaletlerinin acıklı hallerini…
Ne dedi 15 Temmuz ertesi Tayyip ve avanesi ve onun Başbakanı Milyar Ali?
“Biz FETÖ’yle mücadelede 17-25 Aralık 2013’ü milat alıyoruz. Ondan öncesi FETÖ’yle iş tutmuş olanlar, yaptıklarından muaftır. Onlar için herhangi bir soruşturma-kovuşturma söz konusu değildir. Ama bu tarihten sonra hâlâ FETÖ’yle çalışmış olanlar elbette yargılanacaklardır.”
Yani Tayyip ve avanesi, resmen her türlü yasayı bir tarafa bırakarak, kendi çete kanunlarını uyguladı yahu…
Yani siyaset kurumu yargı adına suçun başlama ve bitiş tarihini belirledi…
Dünyanın herhangi bir bırakalım hukuk devletini, kanun devletinde böyle bir uygulama söz konusu olabilir mi?
Suçların başlangıcı, bitişi, bunlarla ilgili zaman aşımı süresi hep neyle belirlenir?
Kanunlarla…
Ama burada hiçbir kanun işlemedi. Tayyip, Milyar Ali ve avanesi ne dediyse o oldu. Makam odalarının kapılarında “Cumhuriyet Savcısı” ya da “Ceza Mahkemesi” yazan hiçbir savcı ve yargıç da buna itiraz etmedi, edemedi, yasa devletinde böyle bir uygulama olamaz, diyemedi.
İşin açığı; anlı şanlı üniversite hukuk profesörleri ve sosyal bilim profesörleri ve doçentleri de bir şey diyemedi.
Böylece görüldü ki bir kez daha; Kaçak Saraylı ve avanesi, FETÖ’yle birlikte hukuk diye, yargı diye, eğitim diye bir şey bırakmamış. Çökertmişler yani Laik Cumhuriyet’i, elbirliği ederek.
Yahu en tepeden başlayalım:
Kaçak Saraylı Reis’ten tutun da en aşağıdaki AKP’liye kadar, FETÖ’ye 10 küsur yıl methiyeler düzmeyen bir tek siyasi hatırlayanınız var mı?
Yok…
Bunların en önde gelenleri hep Pensilvanya Hacısıdır be…
Tayyip’in en yakınındaki Milyar Ali’si, mesela, FETÖ’nün “Türkçe Olimpiyatları”nın iki yıl açılışını yapmış, orada FETÖ’ye övgü dolu nutuklar atmış.
Hangisini sayalım, FETÖ’yü göklere çıkaran Tayyipçilerin?..
Bunları zaten hemen herkes bilmektedir, değil mi?
O bakımdan burada bir de biz tekrarlayarak zamanınızı almayalım.
Tayyip’in ağzından çıkan şu söz, onun FETÖ’cülüğünün ve tüm Tayyipgiller’in FETÖ’cülüğünün altın özdeyişidir:
“Cemaatçi kardeşlerimiz bizden bugüne kadar ne istediler de vermedik…”
Bundan daha açık FETÖ işbirlikçiliği olur mu yahu…
Adam resmen devleti paylaşmış FETÖ’yle, gel elbirliği ederek şu Kuvayimilliyecilerin, şu Mustafa Kemal’lerin, İnönü’lerin ve onların geleneğini savunanların, tam bağımsızlıkçıların, Laik Cumhuriyet savunucularının canlarına okuyalım, köklerini kazıyalım, diyerek.
Rahmetli Kamer Genç, Meclis kürsüsünde FETÖ’ye laf etti diye, onu dövmeye kalktı bu Tayyipgiller avanesi. Hakaretler yağdırdılar, FETÖ’ye her olumsuz laf söyleyene.
Nuh Mete Yüksel’in açtığı davadan FETÖ’yü bunlar kurtardı, yasalarda değişiklik yaparak. 2004 MGK’sinde FETÖ’nün tehlike olduğunu tespit eden ve içeride ve dışarıda buna karşı tedbir alınıp harekete geçilmelidir, tavsiyesinde bulunan MGK kararını tozlu raflarda çürümeye terk eden ve o konuda parmağını bile kımıldatmayan yine bu Tayyipgiller Hükümeti oldu.
Çünkü tam anlamıyla aynı hainane hedefe kilitlenmiş can ciğer müttefikti bunlar, on küsur yıl boyunca.
Şimdi de kalkmışlar, “FETÖ’yle mücadele”den söz ediyorlar, hiç utanıp sıkılmadan. Yahu ikiniz de aynı oranda suçlusunuz. Terazinin kefelerine koysak, suçluluk bakımından biriniz diğerine bir gram ağır basmaz.
Elbirliğiyle yıktınız Laik Cumhuriyet’i. Elbirliğiyle kumpaslar kurdunuz Türk Ordusu’na, Kuvayimilliye gelenekli, Mustafa Kemal gelenekli Laik Cumhuriyetçilere, tam bağımsızlıkçılara, antiemperyalistlere.
Aynı ihanet yollarında yürüdünüz, aynı hainane ağır suçları işlediniz.
Her ikiniz de birden yargılanacaksınız!
Yok öyle kandırmaca!
Bugün belki Tayyip ve avanesi; “Biz paçayı yırttık”, diye düşünebilir.
Hayır, yanılıyorlar. Hem de fena halde yanılıyorlar. İşlemiş oldukları suçlar da, suçlular da Diyarbakır Karpuzu gibi milletin gözü önünde yatıp durmaktadır.
Şunların söylemine bakın:
“15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi”ymiş…
Hadi be!
15 Temmuz, ABD yapımı iki Ortaçağcı hain, Laik Cumhuriyet yıkıcısı gücün Ganimet Paylaşım Savaşıdır sadece. Bunların her ikisi de ABD yapımıdır, ABD tarafından oynatılmaktadır, Ortaçağcıdır, Laik Cumhuriyet, tam bağımsızlık ve Mustafa Kemal düşmanıdır.
Her ikisi de vatan millet satıcıdır, Türk Ordusu’nun, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türkiye Halkının aynı oranda düşmanlarıdır.
Her ikisi de kriminal bir yapıdır. Ve tepeden tırnağa suça batmıştır.
Gün gelecek, hesap verme vakitleri gelip çatacak. Hukuka bağlı, tarafsız, emri sadece kanunlardan ve vicdanından alan savcılar ve yargıçların oluşturduğu mahkemeler karşısına çıkarılacaklardır!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
16 Temmuz 2019
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı