AKP’giller İşçi Sınıfımızın 84 yıllık kazanımı olan Kıdem Tazminatını Parababalarına peşkeş çekmek istiyor
İktidara geldiği 2002 yılından buna yana, işçilerin kazanılmış haklarını sürekli gasp etmeye çalışan, Parababalarına hizmette kusur etmeyen AKP İktidarı, uzun süredir planladığı Kıdem Tazminatı saldırısını yeniden gündeme getirdi.
“Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” adı altında Kıdem Tazminatlarımız Parababalarına peşkeş çekilecek. AKP’giller, sistemin 2022’de yürürlüğe gireceğini açıkladı.
Kıdem tazminatı İşçi Sınıfının Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki kazanımıdır. İlk defa 1936 yılında çıkarılan 3008 Sayılı İş Kanunu ile “Bilumum işçiler hakkındaki fesihlerde (işten ayrılmalarda) beş seneden fazla olan bir tam iş senesi için ayrıca on beş günlük ücret tutarında tazminat dahi verilir” şeklinde yapılan düzenlemeyle Kıdem Tazminatı hakkını kazanmıştır İşçi Sınıfımız. Bu hak yıllarca verilen mücadelenin ürünüdür. İşçi Sınıfımızın 84 yıllık kazanımıdır.
1950, 1967 ve 1975 yıllarında yapılan yasal düzenlemelerle işçilerin kıdem tazminatı hakkı, işçilerin lehine daha da genişletilmiştir.
İşçilerin bir yıl çalışmış olmaları durumunda askere gitmeleri, kadın işçilerin evlilik dolayısıyla işten ayrılmaları, işverenin haksız olarak işçiyi işten çıkartması, işçinin haklı bir nedenle iş akdini feshetmesi, yine işçinin sağlık nedeniyle işten ayrılması, emeklilik ve 15 yıl – 3600 gün pirim ödeme gibi nedenlerle işten ayrılmaları durumunda kıdem tazminatı alınmaktadır.
1475 sayılı yasanın 14’üncü Maddesine göre her kıdem yılı için 30 günlük ücret ve diğer sosyal haklarla birlikte hesaplanan yıllık kıdem tazminatı, işveren tarafından işçiye ödenmektedir. Kıdem tazminatı aynı zamanda da işçinin her yıl için çalışmasının karşılığı olan 13’üncü maaşıdır.
İşçi Sınıfımız açısından felaket demek olan Kıdem Tazminatının kaldırılması, Parababaları açısından bayramdır.
Gelirin ve servetin paylaşımının en adaletsiz olduğu ülkelerden biri olan ülkemizde en zengin % 1’in serveti Türkiye nüfusunun % 50’sinin (yarısının) servetinden daha fazladır.
Yine gelirin paylaşımında da adaletsizlik giderek derinleşmektedir. TUİK verilerine göre dahi en zengin % 20’nin milli gelirden aldığı pay, milli gelirin % 50’sine ulaşmıştır. En düşük gelir gurubu olan % 20’nin (işçilerin) milli gelirden aldığı pay ise % 6’dır.
Hal böyleyken, içinde yaşadığımız bu Pandemi sürecinde, işçi kardeşlerimiz işini kaybetmiş, işten atılmıştır. Toplu iş sözleşmesi, grev hakkı askıya alınmış, ücretsiz izin ve telafi çalışmasının yasal olarak zorunlu hale getirilmesiyle yüz binlerce işçi ücretsiz izne çıkartılmıştır. Telafi çalışması yaptırılmıştır. Ücretsiz izne çıkarılan işçiler aylık 1168 TL’ye mahkûm edilmiştir. Pandeminin faturası İşçi Sınıfımıza çıkartılmıştır. Çıkartılmaya devam etmektedir.
AKP’giller bununla da yetinmemiş, şimdi de işçilerin 84 yıllık kıdem tazminatına saldırmaktadırlar. Pandemi sürecini de İşçi Sınıfının haklarını gasp etmek için fırsata çevirmektedir AKP’giller.
Böyle bir süreçte bu düzenlemelerin yapılmak istenmesi vicdansızlıktır.
Diğer yandan Sendikalar geçmişte olduğu gibi, mezarda emeklilik vb. şeklindeki İşçi Sınıfının haklarına yönelik saldırılara karşı mücadele konusunda iyi sınav verememiştir. Toplu Sözleşmelerin ertelenmesine Türk-İş, Hak-İş ve DİSK onay vermiş, ortak olmuştur. Bu süreçte Konfederasyonların göstermelik tepkileri inandırıcı değildir. Tabandan, İşçi Sınıfından gelen tepkiye uygun mücadele etmemektedirler. Ayrıca ne yazık ki Türkiye’de bugün birkaç sendikanın, bu sendikalara bağlı birkaç şubenin iyi niyetli çabalarını hariç tutarsak Nakliyat-İş dışında gerçek anlamda İşçi Sınıfı mücadelesi veren bir sendika bulunmamaktadır. İşçi Sınıfımız ne yazık ki Sarı Sendikaların baskısı altındadır.
Pandemi sürecinde sendikalar kapılarına kilit vururken, İşçi Sınıfının biricik gerçek dostu Nakliyat-İş Sendikası, “İşçilerin Sağlığı Patronların Kârından Daha Değerlidir, Önemlidir”, sloganıyla mücadele etmiştir. Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı kapsamından çıkarılmasına karşı dava açmıştır.
Kıdem tazminatının fona aktarılması veya “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)” ve “Sosyal Koruma Kalkanı” adıyla gündeme gelen diğer fonlara dahil edilmesi planlanıyor. Ayrıca zorunlu “Bireysel Emeklilik Sistemi (BES)”in de TES adıyla yeniden işçilerin önüne getirilmesi konuşuluyor.
Uygulamak istedikleri modele göre, kıdem tazminatı ortadan kaldırılacak, miktarı düşürülecek, emekli ikramiyesi haline getirilecek ve işveren yükümlülüğü olmaktan çıkarılacak. İşçilerin yasada lehine olan tek madde İş Güvencesi maddesi de hukuken yok edilecek.
AKP iktidarı, değişikliği “kıdem tazminatına erişemeyen işçinin kıdem tazminatına erişmesi” olarak pazarlamaya çalışıyor. Ancak mesele işçinin kıdem tazminatının korunması değil, Parababaları için yeni kaynak yaratılması meselesidir.
TES adı altında işçilerin kıdem tazminatlarının bir bölümü ya da tamamı, yasama denetimine dahi tabi olmayan bazı fonlara aktarılacaktır. İşçiler daha az kıdem tazminatı almaya mahkûm edilecektir. Üstelik iddia edildiği gibi kolay ulaşmak bir yana, işçiler için kıdem tazminatına ulaşmak neredeyse bir hayale dönüşecektir.
İşçi Sınıfımızın fona nasıl ulaşamadığını Pandemi sürecinde yaşayarak gördük. İşsizlik Fonunun İşçi Sınıfımızın kullanımı için olması gerekirken, Fon’da biriken para bu süreçte kullanılmadı. Çünkü çoktan Parababalarına ve yandaşlara peşkeş çekilmişti.
DİSK-AR’ın çalışmalarına göre Pandemi sürecinde işsiz kalan veya ücretsiz izne gönderilen milyonlarca işçiye hayatlarını devam ettirebilmeleri için gerekli ücret, İşsizlik Fonunun ufak bir kısmı ile rahatlıkla karşılanabilmektedir. Buna benzer bir durumun Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi ya da Kıdem Tazminatı Fonu için de geçerli olacağı aşikârdır.
Ayrıca 25 yaş altı ve 50 yaş üstündeki çalışanlara süresi belirli hizmet akdinin getirilmek istenmesi, milyonlarca çalışanın iş güvencesini ortadan kaldıracaktır. Çalışanlar işlerini kaybetmemek, iş sözleşmelerini devam ettirebilmek için işyerlerinde her türlü baskıya, aşağılanmaya ses çıkaramayacaklardır. Böylece sendikal örgütlenmenin ve hak aramanın da önü kesilmiş olacaktır.
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, Kıdem Tazminatı Fonu, 25 yaş altı ve 50 yaş üstündeki çalışanlara süresi belirli hizmet akdi, esnek çalışma ve yapılacak bazı düzenlemelerle, ihbar ve kıdem tazminatını ortadan kaldırmaya, gasp etmeye çalışıyorlar. İşçinin Kıdem Tazminatını alması içinse 60 yaşına gelmesini şart koşuyorlar; onun da ancak bir kısmını ödeyecekler. Ölümü halinde yakınlarına ödenecek.
Yani emekçilerin zaten kazanılmış hakkı olan kıdem tazminatı emekçilere verilmeyecek, bir fona aktarılacak, bu fon da işsizlik fonu gibi AKP’nin kontrolünde ve yağması altında olacak, emekçilere ise 60 yaş gibi geç bir yaşta bu paranın sadece küçük bir kısmı ödenecek, geri kalan tutar açlık sınırının altında olan emekli maaşına eklenecek…
40 yıldan bu yana yerli-yabancı Parababaları ve onların siyasi iktidarları işçilerin kıdem tazminatını gasp etmeye yönelik girişimlerde, saldırılarda bulunmaktadırlar. İşçi Sınıfımız örgütlü gücüyle, her alandaki mücadelesiyle buna izin vermemiştir.
Yapılmaya çalışılan hangi ad altında olursa olsun 84 yıllık kıdem tazminatı hakkımızı ortadan kaldırmaya, gasp etmeye yönelik her girişime karşı mücadele edeceğiz.
Kıdem tazminatı ekonomik-demokratik hakkımızdır, iş güvencemiz ve geleceğimizdir. Gasp ettirmeyeceğiz!
Kıdem Tazminatlarımıza yönelik bu amansız saldırıyı da İşçi Sınıfımız ve halkımız boşa çıkartacaktır.
Halklarımız ve İşçi Sınıfımız, “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense, ölmek yeğdir” ve “Örgütsüz Halk Köle Halktır, Örgütlü Halk Yenilmez!” diyerek mücadele yürüten Halkın Kurtuluş Partisi saflarında örgütlendiği zaman bu saldırılar durdurulacak ve nihai kurtuluşa doğru yürüyüşümüz hız kazanacaktır.
Kıdem Tazminatı Haktır, Gasp Edilemez!
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi Aldatmacadır!
Kıdem Tazminatı Fona Devredilemez! Gasp Ettirmeyeceğiz!
İşsizliğe Pahalılığa Zamma Zulme Son!
Gün Gelecek, Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek!
İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!
Halkız Haklıyız Yeneceğiz!
05.07.2020
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi