29 Ekim ruhuyla, inancıyla Laik Cumhuriyet’e sahip çıkmaya devam edeceğiz!
Mustafa Kemal önderliğinde kurulan Laik Cumhuriyet; topraklarımızı işgal eden Emperyalist Yedi Düvele ve bu Emperyalist Canavarlara topraklarımızı, Halkımızı sunan Saltanat Sevicileri Ortaçağcı Gericilere karşı kurulan bir savunma kalesi idi.
Yıktılar bu kaleyi.
98 yıl önce geldikleri gibi gönderdiğimiz Emperyalist Yedi Düvelin günümüzdeki temsilcileri olan ABD ve AB Emperyalistleri, 98 yıl önceki Vahdettin’lerin, Damat Ferit’lerin, Nemrut Mustafa Paşa’ların, Ali Kemal’lerin günümüzdeki temsilcileri olan AKP’giller’i iktidara taşıdılar.
Çünkü bu savunma kalesine öldürücü darbeleri indirecek, efendilerinin sözünden dışarı çıkmayacak, insan soyunun en büyük düşmanları AB-D Emperyalistlerinin Yeni Sevr Projesi olan BOP’un Eşbaşkanlığını gönüllü olarak üstlenecek, Vatan ve Halk düşmanlığında sınır tanımayacak, her fırsatta Mustafa Kemal’e ve Birinci Kuvayimilliyecilere nefretini kusacak, din kisvesi altında dünya menfaati sağlamanın ustası yerli satılmışlar AKP’giller’di.
Emperyalizm ve Ortaçağ gericiliği, mazlum uluslara örnek olan Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferle taçlanmasının, yerli işbirlikçileriyle birlikte kendi gemilerine bindirilip gönderilmelerinin acısını hep yaşadılar. İntikam saati için, yani Laik Cumhuriyet Kalesini yıkmak için birlikte başladılar gerici çalışmalarına.
İşte AKP’giller, FETÖ ve her biri yılan yuvası tarikatlar, cemaatler bu gerici çalışmaların ürünüdür. AB-D Emperyalistlerinin yönetiminde, elbirliğiyle yıktılar hep kin duydukları Laik Cumhuriyet’i, halk düşmanlarına karşı kurulan savunma kalesini.
Önce Laik Cumhuriyet’in yıkılmasına direnç gösterebilecek burçları bombaladılar. Türk Ordusu’nun gururunu kırmak için başına çuval geçirdiler, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy vb. adlı CIA operasyonlarıyla Mustafa Kemal’in Ordusuna diz çökerttiler, 15 Temmuz Ganimet Paylaşım Savaşı’yla da yere serdiler.
Üniversiteleri, bütün eğitim kurumlarını Peşaver Medreselerine, Yargıyı AKP’giller’in Hukuk Bürosuna, Yüksek Seçim Kurulunu da seçim bürosuna dönüştürdüler.
Gazeteciliğin temel kuralı 5 N 1 K’yi literatürden silip, yerine cevaplara göre soru sorma ilkesini geçirdiler. AKP’giller’in Kaçak Saray’da ikamet eden diplomasız Reis’ine biat eden, onun istediği haberler dışında haber yapamayan omurgasız gazeteci türü yarattılar.
Mustafa Kemal ve Laik Cumhuriyet ile özdeşleşen ne kadar kurum, eser, fabrika varsa ya yıktılar ya da peşkeş çektiler. Atatürk Orman Çiftliği’ni yıkıp, kaçak olduğu yargı kararıyla kesinleşen Kaçak Saray inşa ettiler.
Halkımızı Allah’la aldatmaya hız verdiler. “Dırar Mescitleri”nde, Ensar’larda, TÜGVA’larda, İmam Hatiplerde “dindar ve kindar”, sorgulamayan, düşünmeyen, biat eden bir gençlik yarattılar.
Halkımızı ekonomik sorunlarından başka bir şey düşünemez, sadece geçim derdinden başka hiçbir şeyle ilgilenemez, sefalet ücreti de olsa yaşamasına yetecek kadar bir ücretle bir işte çalışıyor olmasına şükreder hale getirdiler.
Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının temsilcileri olarak vurgun ve talandan başka bir şey yapmadılar.
Lozan’a, Mavi Vatan’a, Montrö’ye sahip çıkmayı suç haline getirdiler.
Ve Lozan ile kazandığımız Ege’deki 20 Adamızı, 100 yıl önce yakarak yıkarak kaçan ve denize döktüğümüz Yunanlara, Emperyalist Efendilerinin emri doğrultusunda peşkeş çektiler.
Kısacası AB-D Emperyalistleri ve Yerli Satılmışlar Laik Cumhuriyet’i yıkıp enkaza dönüştürmek, bu savunma kalesini yıkmak için ne yapılması gerekiyorsa yaptılar.
Şimdi biz yurtseverlerin, biz Gerçek Devrimcilerin bir şeyler yapmasının zamanı. Görev bizlerin omuzlarında. AB-D Emperyalistlerine ve Yerli Satılmışlara, Ortaçağcı gericiliğe karşı hiçbir gücün yıkamayacağı, Birinci Kuvayimilliyeciliğin devrimci, kutsal, Mustafa Kemal gelenekli CUMHURİYET BAYRAĞI başımızda, yepyeni bir savunma kalesi inşa etmek zorundayız.
Nasıl kuracağız bu kaleyi?
Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı Sosyal Kurtuluşla taçlandırmak yani Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızı mantıkî sonucuna ulaştırmak için ödünsüz, esnemeden, bükülmeden, eğilmeden, korkusuzca, cesaretle, yılmadan, bıkmadan, usanmadan mücadele ederek.
Laikliğe her zaman sahip çıkarak, Laikliğe saldırılara karşı her alanda mücadele yürüterek.
İnsan soyunun en büyük düşmanları ABD ve AB Emperyalistlerine karşı mücadeleyi bir an olsun bırakmayarak.
Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğ tutarak.
“Söz konusu Vatansa gerisi teferruattır”, “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” diyerek, Bağımsızlığımızı elimizden almaya çalışanlara karşı “Geldikleri gibi gidecekler!” sloganını haykırarak.
Daha 17 yaşında elde silah emperyalizme karşı direnen, Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızda Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanı olan, İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın yolunu çizen, aydınlatan Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın Teori ve Pratiğini rehber edinerek.
İşte bunları yaparsak, hiçbir gücün yıkamayacağı, hiçbir gücün saldırmaya dahi cesaret edemeyeceği bu kaleyi yeniden kurabiliriz.
İşte o zaman İkinci Kuvayimilliye’nin bir neferi olabiliriz.
İşte o zaman Halkın İktidarını kurabiliriz.
29 Ekim 2021
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi