Partimizden Laiklik Düşmanı AKP’giller’in Tosun Resul’üne suç duyurusu
AKP’giller Laik Cumhuriyet’i yıktılar, şimdi de laikliğin adı bile olmasın istiyorlar. Laiklik alerjisi var AKP’giller’de. Çünkü Laikliğin olması, tam olarak oturması demek, AKP’giller’in olmaması anlamına geliyor. Laiklik olmazsa bilim, özgürlük, demokrasi olmaz ama Ortaçağcı gericilik olur, Ümmetçilik olur. Laiklik olmazsa bilim üreten üniversiteler olmaz, düşünemeyen, sorgulamayan, biat eden beyinler üreten medrese olur. Laiklik olmazsa kadın, erkeğin dört eşinden biri, yatak odası ile mutfak arasında ömür tüketen bir köle olur.
İşte AKP’giller Laikliğe, kendi karanlık dünyalarına giden yolda bir engel olacağı için karşılar. Laikliğin tüylerini diken diken etmesi bu yüzden. AKP Eski Milletvekili Tosun Resul AKP’giller’in ve Reisinin gönlünden geçenleri dile getiriyor. Laikliğin olmadığı Yeni Anayasayı Halkımıza yedirmeye çalışıyorlar. Kin kusuyor yazısında Ortaçağcı gerici:
“90 senedir dindarlara hayatı zehir etmeye çalışanların ve toplumu İslam’dan uzaklaştırmaya çalışanların tek gerekçeleri Laiklik”, “Laiklik ilkesi Anayasadan çıkarılmalı”, “AK Parti iktidarlarının başörtüsü yasağını kaldırması, Ayasofya’yı ibadete açması, Taksim’e cami yapması ve benzer normalleşme adımları birilerini fevkalade rahatsız etmiştir.”
Bu sözler, Tosun Resul nezdinde AKP’giller’in bu düşünceleri, Muhammed İslam’ıyla hiçbir ilgisi olmayan Muhammed İslam’ına düşman CIA İslamcısı AKP’giller’in Mustafa Kemal’e, Kuvayimilliyecilere, Laikliğe, İlericiliğe, Devrimciliğe, Kadına düşmanlıklarının açıkça dile gelmesidir. Tosun Resul Yaşar Nuri’den alıntı yapmış suç duyurusu yaptığımız yazısında. O halde Yaşar Nuri Hoca’nın şu sözlerini de taşısın köşesine Tosun Resul:
“On küsur yıllık icraatı gulûl (kamu malı hırsızlığı) suçlarıyla dolu olan AKP iktidarının bu gulûl siyasetlerini kotaran kodaman kadrolarının hiçbirinin cenaze namazı ‘Müslüman’ sıfatıyla kılınmaz. Hatta onların katıldığı saflarda, girdikleri camilerde namaz kılınamaz.”
Tosun Resul’ün Laiklik karşıtı bu söylemlerine sessiz kalamazdık. Bu suçların kayıt altına alınması, Tarihe notunun düşülmesi lazım. Yürekli savcılar, gücünü hukuktan ve vicdanlarından alan savcılar çıktığı zaman bu suç duyurularının her biri onlar için delil olacak.
Suç duyurumuz sonrası Partimiz MYK Üyesi Adnan Okur Yoldaş’ın yaptığı açıklama aşağıdadır:
***
Değerli Halkımız;
Halkın Kurtuluş Partisi olarak bugün AKP Eski Milletvekili ve Star Gazetesi’nin köşe yazarı, “Laiklik Anayasadan çıkarılmalı”, diyen Resul Tosun ve Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak hakkında, Suç İşlemeye Tahrik, Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama, Kanunlara Uymamaya Tahrik suçlarını işledikleri için suç duyurusunda bulunduk.
Neden yaptık bu suç duyurusunu?
Çünkü şiarımızdır; Laiklik olmadan Bilim özgürlük demokrasi olmaz. Yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Laikliğe karşı eylemlere ve söylemlere duyarlılığımız bundan kaynaklıdır.
Değerli Halkımız;
Laiklik, ekmek, su ve soluduğumuz hava kadar yaşamsal bir ihtiyaç. Nasıl ekmek, su, oksijen olmazsa yaşayamazsak, Laiklik olmadan da yaşayamayız. AKP’giller iktidara taşındığı 2002 yılından bugüne Laikliği ortadan kaldırmak, insanlarımızı ekmeksiz, susuz, oksijensiz bırakmak istiyor. AKP’giller ve Reisi her fırsatta dile getirdiler; Hem Laik hem Müslüman olunmaz. Bu ikisinin bir arada olması ters mıknatıslanma yapar. Ya Laik olacaksınız, ya Müslüman!”.
İşte bu anlayışlarını artık eylemlere geçiriyorlar ve bizleri Ortaçağ’ın Ümmetçilik Konağına götürüp, karanlıklara mahkûm etmek istiyorlar. Bunun için Anayasadan Laiklik ilkesini çıkartmaya çalışıyorlar. Ülkemizi Afganistanlaştırmak, Talibanlaştırmak istiyorlar. Laikliğe karşı olmak ifade özgürlüğü değildir. Bu, halkımızın ve özellikle yarımız olan kadınlarımızın ifade özgürlüğünü tümden ortadan kaldırma çabasıdır. Sıcağı sıcağına izlediğimiz Afgan kadınlarının Ortaçağcı Taliban’a karşı ölümüne direnişleri, Laikliğe neden sahip çıkmamız gerektiğini gösteriyor. Ortaçağ’dan çıkma Taliban, Afgan Kadının kafasına silahı dayamış, öldürmekle tehdit ediyor, ama Afgan Kadını geri adım atmıyor, üstüne üstüne yürüyor. Çünkü biliyor, Ortaçağ gericiliğinin ölümden beter olduğunu.
İşte hepimiz için ölümden beter demek olan Laikliğin ortadan kaldırma çabalarına karşı Savcıları göreve çağırıyoruz. Göreviniz; Laik Cumhuriyet’i korumak, ona sahip çıkmak, Anayasayı ve yasaları korumak, uygulanmasını sağlamak. Gücünüzü vicdanınızdan ve hukuktan alıyorsanız yapmanız gereken belli: Partimizin suç duyurusunu ihbar kabul edip soruşturmayı başlatmak ve Laiklik karşıtı eylemlerin odağına doğru soruşturmayı genişletmek.
13 Eylül 2021
HKP Genel Merkezi
Suç Duyurusu Dilekçesini aynen yayımlıyoruz:
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA
VEKİLLERİ : Av. Metin BAYYAR – Av. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI
Av. Tacettin ÇOLAK – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR
Av. Halil AĞIRGÖL – Av. Pınar AKBİNA – Av. Doğan ERKAN
Atatürk Bulvarı Emlak Bankası Blokları B Blok K:4 D: 16
Fatih/İstanbul
ŞÜPHELİLER : 1- Resul Tosun (Star Gazetesi Yazarı)
2- Nuh Albayrak (Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni)
SUÇ : Suç İşlemeye Tahrik (TCK. Md. 214)
Halkı Kin Ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama (TCK. Md. 216)
Kanunlara Uymamaya Tahrik (TCK. Md. 217)
SUÇ TARİHİ : 12 Eylül 2021
AÇIKLAMALAR :
AKP Hükümetinin, iktidara geldiği 2002 yılından bugüne Laikliğe bakışına hakim olan ve her fırsatta dile getirdikleri anlayış hep şu olmuştur:
“Hem laik hem Müslüman olunmaz. Bu ikisinin bir arada olması ters mıknatıslanma yapar. Ya laik olacaksınız, ya Müslüman!”.
“Laiklik yeni anayasada olmamalıdır. Dini anayasa yapılmalıdır”.
Bu bakış açısı Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez ilkelerinden olan Laikliğe, Bilime, Özgür Düşünceye ve Demokratik Topluma düşmanlık demektir. Ve Anayasal suçtur. Söylemleriyle ve eylemleriyle bu suçu işlediklerinden AKP, Anayasa Mahkemesince “Laikliğe Aykırı faaliyetlerin odağı” parti olarak hazine yardımından mahrum bırakıldı. Yeni Anayasa çalışmalarının gündeme geldiği bu günlerde AKP; “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmayı” parti kapatma sebepleri arasından çıkartmaya çalışıyor.
İşte AKP eski milletvekili Şüpheli Resul Tosun’un yazarlığını yaptığı ve AKP’nin yayın organı olarak bilinen Star Gazetesinde yayımlanan yazısı, Laiklik İlkesine, yeni yapılacak Anayasada yer verilmeyeceğinin işaretleridir. Ki şüpheli Resul Tosun milletvekili olduğunda ettiği yemininde “Laik Cumhuriyete” bağlı kalacağına ve “Anayasaya sadakatten” ayrılmayacağına dair büyük Türk Milleti önünde namusu ve şerefi üzerine ant içmiştir. Şüpheli AKP Eski Milletvekilinin yazarlığını yaptığı gazetesindeki bu söylemleri, namusu ve şerefi üzerine ant içtiği yeminine sadık kalmadığını da göstermektedir.
İşte Müvekkil Partinin bu suç duyurusunun gerekçesi; Laik Cumhuriyetin olmazsa olmazı Laiklik ilkesinin yok edilmesine karşı sergilediği net duruş ve “Laiklik olmadan bilim, özgürlük, demokrasi olmaz” şiarını benimsemesi, bunun için mücadele etmesidir.
İşbu suç duyurumuza konu olan Şüpheli Resul Tosun’un yazısının linki ve Laiklik İlkesine karşı suç oluşturan söylemlerinden bölümler:
(https://www.star.com.tr/yazar/laiklik-ya-cikarilmali-ya-da-tarif-edilmelidir-yazi-1652035/)
“Geçtiğimiz günlerde Trakya’daki bir kutlamada ilkokul çağındaki çocuklara bir müsamere yaptırıldı. Anadolu kadınlarının giydiği şalvar gömlek ve başörtüsüyle sahneye çıkartılan çocuklar bu ülkenin milli mücadelesinde ordusuna mühimmat taşıyan kadınların giydiği kıyafetleri tahkir ederek çıkartıp atıyorlar ve modern (!) bir kıyafetle dans ediyorlardı!
“Yunanlı bile kadınımızın kıyafetine karışmamışken, bugünkü Yunanistan bile Batı Trakya’da Türk kadınlarının kıyafetine karışmıyorken, milletin değerlerine düşman olan bu zihniyet, kahir ekseriyeti Müslüman olan Türkiye’de Müslüman kadının kıyafetine her vesile ile dil uzatmaktan el uzatmaktan vazgeçmemiştir.
“Çarpık bir laiklik anlayışının arkasına sığınan bu zihniyet, dini toplum hayatından uzaklaştırmayı hedeflemekte bunu da gizleme ihtiyacı duymamaktadır.
“Bugün daha görünür hale gelen Diyanet’ten rahatsızlıkları, duaya tahammülsüzlükleri, hâlâ tesettüre karşı önyargıları İslam’a karşı olumsuz bakışlarının yansımalarıdır.
“Sorun eninde sonunda gelip laikliğe dayanıyor.
“90 senedir dindarlara hayatı zehir etmeye çalışanların ve toplumu İslam’dan
uzaklaştırmaya çalışanların tek gerekçeleri laiklik.
“İşte tam da bu sebeple istismarı önlemek için laiklik ilkesi tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi ya anayasadan çıkarılmalı ya da istismarı engelleyecek netlikte tarif edilerek yer almalıdır.
“Yoksa bu zihniyetin, ellerine geçen ilk fırsatta 28 Şubat benzeri uygulamalara teşebbüs etmekten ve toplumu germekten çekinmeyeceği anlaşılmaktadır.
“Demedi demeyin!”
SUÇ NİTELEMESİ :
Öncelikle “İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi” (İHAM)’ın Laiklik konusundaki dayanaklarına bir bakalım:
“Vicdan özgürlüğü ve yurttaşların hukuk önünde eşitliği, ‘toplumu dinsel ilkelere göre örgütlemeyi reddeden bir siyasal topluluğu’ (devleti) gerekli kılar.
“-İHAM, demokrasinin güçlendirilmesini sağlamak için, -özellikle bazı devletlerin tarihsel bağlamı bakımından-, ulusal makamların geniş bir takdir payına sahip olduğunu kabul eder.
“-Yine Avrupa Mahkemesi’ne göre Türkiye, ‘eski teokratik rejimi tasfiye ettiği ve cumhuriyet rejimini kurduğu zaman, özel dinsel uygulama alanında, İslam ve diğer dinlerin bir arada yaşamasını öngören laiklik anlayışını kabul etti’.
“-‘Demokratik rejimin yaşaması için Türkiye’de laiklik ilkesine saygının önemi’nin tam bilincinde olduğunu vurgulayan (&.125) Mahkeme, ‘şeriatın, demokrasinin temel ilkeleri ile bağdaşmazlığı’nı da saptar: “Hem demokrasi ve insan haklarına saygılı olduğunu beyan etmek, hem de şeriata dayalı “bir rejimi desteklemek zordur” (&123).
“-‘Hak ve özgürlüklerin sürekli evrimine açık’ özelliğiyle Avrupa Sözleşmesi’ne özgü hukuk anlayışı, ‘din tarafından oluşturulan dogma ve kurallara sadakati yansıtan’ özelliğiyle, Şeriat’la bağdaşmaz(& 127).
“- Dinsel normlara uygun olarak, özel ve kamusal yaşamın bütün alanlarına müdahale iddiasında olan dinsel kanuna dayalı bir rejim olduğunu hatırlatan İHAM’a göre (&123), ‘kişinin içsel alanına ilişkin’ din özgürlüğü, özel hukuk alanından tamamen farklı; çünkü hukuk, bütün toplumun işleyişine ve örgütlenmesine ilişkin kurallar koyar (&128). Bu nedenle, din esinli kurallar, Sözleşme’ye açık aykırılık oluşturur. Başka bir deyişle, din kuralları gereği, özel ve kamusal yaşamın bütününe müdahale, kişilerin dinsel vecibelerini yerine getirme özgürlüğünün çok ötesine geçer.” (https://t24.com.tr/haber/aihm-ile-aymnin-gorus-birliginde-oldugu-tek-siyasi-parti-karari-seriatin-refahin-kapatilma-gerekcesi-olmasi,417879)
Anayasa’nın 2. Maddesinde de Cumhuriyetin nitelikleri şöyle yer almaktadır:
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Ve bu madde Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez üç maddesinden biridir. Laiklik ilkesinin ortadan kalkmasını, iktidarın yayın organı olarak bilinen bir gazetede dile getirmek ifade özgürlüğü değildir. Bu alenen Anayasada yer alan değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez CUMHURİYETİN NİTELİKLERİNİ çiğnemeye davettir.
Şüpheli Resul Tosun yazısında ve bu yazısına yer veren Star Gazetesinin Genel yayın Yönetmeni Şüpheli Nuh Albayrak alenen açıkça değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez Laiklik ilkesinin Anayasadan çıkartılmasını önermektedirler. Bu açıkça, suç işlemeye tahrik (TCK m. 214 ) ve Kanunlara uymamaya tahriktir (TCK m. 217). Ve bu maddelerde yer alan hükümler doğrultusunda cezalandırılmaları gerekmektedir.
Şüpheli Resul Tosun’un yazısında yer verdiği;
“Çarpık bir laiklik anlayışının arkasına sığınan bu zihniyet, dini toplum hayatından uzaklaştırmayı hedeflemekte bunu da gizleme ihtiyacı duymamaktadır.
“Bugün daha görünür hale gelen Diyanet’ten rahatsızlıkları, duaya tahammülsüzlükleri, hâlâ tesettüre karşı önyargıları İslam’a karşı olumsuz bakışlarının yansımalarıdır”
90 senedir dindarlara hayatı zehir etmeye çalışanların ve toplumu İslam’dan uzaklaştırmaya çalışanların tek gerekçeleri laiklik” ifadeleri; TCK 216’ya göre “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırıl”malarını gerektirmektedir.
İnsan, hayvan, doğa, bitki sevgisini programına koyan tek parti olma özelliğini taşıyan ve bu dört başlı sevgiyi ortadan kaldırmaya çalışanlara karşı mücadele eden Müvekkil Parti, mevcut Anayasa ve Yasaların halkın yararına olan hükümlerinin uygulanması için üzerine düşen her türlü sorumluluğu şimdiye kadar getirmiş, bundan sonra da getirmeyi kendine görev addetmiştir.
Zira Halkın Kurtuluş Partisi Programında;
“Laikiz: Her türlü manevi sömürüyü kaldıracağız.
“Öğretim ve Eğitim, biçimi ve içeriğiyle LAİKLEŞTİRİLECEK.
“Her yurttaş, yer, içerken olduğu gibi, dinî ve manevî ihtiyaçlarını giderirken devlet ya da şahıs karışmasına uğramayacak. Ancak din, insanlarımızın özel hayatı içinde kalan bir konu olacak. Kamu düzeni, aklın, bilimin ve insanî değerlerin kaynaklık ettiği kurallarla sağlanacak.” ilkeleri yer almaktadır.
Suç duyurusuna konu olan açıklamalarıyla şüpheliler, açıkça Anayasal Laiklik ve değiştirilemez ilkelerini ortadan kaldıracak, Halka karşı kindar bir güruh oluşturacak söylemlerde bulunmuştur.
Bu ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemez. Müvekkil Partinin duyduğu kaygıları Cumhuriyet Savcılarının da duyup soruşturmayı acilen başlatmaları gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet Savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan suçlardan yargılanıp cezalandırılması amacıyla haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını Müvekkil Parti adına vekâleten talep ediyoruz. 13/09/2021
Suç Duyurusunda Bulunan Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Vekilleri