HDP’li Hafızlar Madımak’a “Şeyh Sait’in torunları adına karanfil bırak”mış…
HDP’li Hafızlar Madımak’a “Şeyh Sait’in torunları adına karanfil bırak”mış…
İşte bu, tam da Amerikan Mafyası Yöntemidir, Alman Nazi Yöntemidir.
Amerikan Mafyası da kurbanlarının cenazesine çelenkler gönderir.
Alman Nazileri ise kurbanlarını kahraman ilan edip görkemli cenaze törenleri düzenlerler onlar için.
Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK ve HDP’nin temsilcileri, artık iyice pervasızlaştılar. Amerikan işbirlikçiliklerini, Ortaçağcılarla sarmaş dolaşlarını gizlemek şöyle dursun; bir övünç vesilesi olarak sergilemekten çekinmez oldular. Onları artık demokratlık da, ilericilik de, devrimcilik de zerrece olsun ilgilendirmiyor.
Tam tersine; onlar dünyada başını ABD ve AB Haydut Devletlerinin çektiği Emperyalizm Cephesiyle eklemlenmişlerdir. Ya da etle tırnak gibi kaynaşmışlardır, dolayısıyla da emperyalizmin en sadık hizmetkârları haline dönüşmüşlerdir.
Konuya ilişkin haberi, isterseniz, Merdan Yanardağ yönetimindeki ABC’den okuyalım:
“HDP, Madımak Oteli’ne şeriat ve hilafet için 1925’te İngilizlerin desteğiyle ayaklanan Şeyh Sait adına karanfil bıraktı. Şeriatçı bir katliamın kurbanlarını anmak için yine şeriatçı bir şeyhin anısına sırf Kürt diye karanfil bırakmak büyük tepki çekti.
“Halkların Demokratik Partisi (HDP) 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde yaşanan katliamın yıldönümünde partisi adına otele üç adet karanfik bıraktıklarını açıkladı. Baydemir karanfillerden ilki ‘Şeyh Sait ve torunları adına bırakılan karanfildir’ diyerek büyük bir skandala imza attı.
“Baydemir, eski Madımak Oteli’nin önüne 3 karanfil bıraktığını söyleyerek “HDP milletvekilleri, HDP merkez yürütme kurulları, HDP’nin tüm bileşenleri ve HDP’ye gönül vermiş milyonlarca can adına 3 karanfil bıraktık. Bunlardan bir tanesi Şeyh Sait’in torunları adına bırakılan bir karanfildir. Bir tanesi Seyit Rıza’nın torunları adına bırakılan karanfildir. Bir diğeri de Hacı Bektaş’ın ve Pir Sultan’ın torunları adına bırakılan karanfildir. Çok iyi biliyoruz ki canlar bir olduğumuzda, mazlumlar bir olduğumuzda karanlığı yeneceğiz, aydınlığı bu coğrafyaya hakim kılacağız.” diye konuştu.
“Madımak Oteli’nde 33 aydın diri diri yakılarak katledilirken dışarıdaki gerici-yobaz güruh ‘Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak’ diye bağırıyordu.
“Şeyh Sait ise hilafeti geri getirmek için Cumhuriyete isyan etmiş feodal bir ruhban, şeriatçı bir Nakşibendi Şeyhiydi.
“ŞERİATÇI ŞEYH SAİT AYAKLANMASI
“Tarih Şeyh Sait’i 1925’te hilafet için ayaklanan, cumhuriyet düşmanı bir şeriatçı olarak kaydetti. Ayaklanmaya bazı Kürt aşiretlerin katılmasına karşın, isyan etnik bir eylem olmaktan çok, dinci bir başkaldırıydı. Şeyh Sait isyanından on yıllar sonra onun izinden giden hilafet taraftarı ve cumhuriyet düşmanı yobaz kalabalıklar ise Madımak’ı ateşe verdi. Madımak’ta 35 aydını ve sanatçıyı yakan yobazlar, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu Sivas’ta yıkılacak!”, “Kahrolsun Laiklik”, “Yaşasın Hizbullah” diye sloganlar atmış, Pir Sultan Abdal ve Mustafa Kemal heykellerini yıkmış ve yerlerde sürüklemişti.
“Belgeler, Misak-ı Milli sınırları içinde sayılan ve zengin petrol yataklarının bulunduğu Musul ve Kerkük’ü Türkiye’ye vermek istemeyen İngiliz emperyalistlerinin Şeyh Sait liderliğindeki şeriatçı-hilafetçi isyanı kışkırttığını, para ve islah yardımı yaptığını ortaya koyuyor. Bu isyandan sonra Türkiye tazminat karşılığı Musul ve Kerkük’teki haklarından vaz geçecekti. Musul ve Kerkük’ün statüsü Lozan’da Türkiye ile İngiltere arasında yapılacak ikili görüşmelere bırakılmıştı.
“HDP’NİN ŞEYH SAİT SEVGİSİ
“HDP’li Diyarbakır Belediyesi, Cumhuriyet ve laiklik düşmanı, hilafet ve saltanat yanlısı Şeyh Sait’in heykelini kentin en büyük meydanlarından birine dikti. Şeyh Sait’e dinci terör örgütü Hizbullah ve onun siyasal uzantısı Hüda-Par da sahip çıkıyor.
“HDP’nin milliyetçi bir yaklaşımla sırf Kürt olduğu için Şeyh Sait’e sahip çıkması, seküler ve aydınlanmacı bir hareket olma iddialarına gölge düşürüyor. Oysa Şeyh Sait HDP gibi laik ve demokrat olduğunu ileri süren hareketlerin değil, Kürt Hizbullahı gibi örgütlerin idolleri arasında yer alıyor. HDP belediyeleri, Maraş katliamını bile savunan Ahmet Kabaklı gibi faşist eski Tercüman gazetesi yazarlarını da sadece Kürt oldukları için “yetişmiş büyük evlatları” arasında sayıyor.” (http://www.abcgazetesi.com/hdpden-skandal-madimaka-seyh-sait-adina-karanfil-biraktilar-57534h.htm)
Evet, arkadaşlar. Olay bu.
Ne diyor, yazıyı kaleme alan ABC editörlüğü?
“HDP’nin milliyetçi bir yaklaşımla sırf Kürt olduğu için Şeyh Sait’e sahip çıkması, seküler ve aydınlanmacı bir hareket olma iddialarına gölge düşürüyor.”
Sadece “gölge düşürür”, öyle mi Hafız?
Mesele bundan ibaretse hiç sorun değil, hiç dert değil. Gölge dediğin gelir geçer. Gün battı mı, kaybolup gider gölgeler.
Sen de, Sevr’ci Soytarı Sahte Sol’un diğer bileşenleri de, birlikte eylemler yapmaya, platformlar kurmaya devam edip gidersiniz.
Mesele gölge mölge değil, arkadaşlar…
Bu Amerikancı, ırkçı hareketin siyasi muhtevasının özünü oluşturur, bu gerici özellikler.
Nasıl ABD Emperyalist Haydutları talan etmek istedikleri geri ülkelere girdikleri zaman oradaki en gerici sınıf, zümre ve tabakalarla ittifak kurarlarsa, onların “bölgedeki yerel ortağı” olan PKK de her türlü gerici hareketle ittifaka girmekten asla rahatsız olmaz ve geri de durmaz.
Bu adamlar Diyarbakır’ın en bilinen meydanına Şeyh Sait’in adını verip heykelini dikmedi mi?
Dikti.
Kutlu Doğum Haftaları düzenlemedi mi?
Düzenledi.
Selahattin Demirtaş önderliğindeki HDP Heyeti, 2015 Seçimleri öncesinde Kürt illerini dolaşıp en kallavi şeyhlerin, mollaların ellerini öpmediler mi?
Öcalan dahil, Hüseyin Velioğlu liderliğindeki Hizbullah’a, Pensilvanyalı Fethullah’a ittifak çağrıları yapmadılar mı?
Şeyh Sait’e hayranlığını ballandıra ballandıra anlatmadı mı, Selahattin Demirtaş?
Başka milletvekili yapacak Kürt bulamamışlar gibi Altan Tan’ı kaç dönemdir milletvekili olarak Mecliste tutmuyorlar mı?
Altan Tan ki, IŞİD’den, El Kaide’den, El Nusra’dan hiç farklı değildir, Ortaçağcılıkta.
Yine sadece Ortaçağcı kimliğiyle öne çıkan Hüda Kaya’yı aynı şekilde milletvekili seçtirmediler mi?
Eee? O zaman?
Tüm bunlar birer gölgeden mi ibaret?
Geç bunları be, geç bunları Hafız, geç…
Sen gönüllü kanmak istiyorsun.
Bir de ne diyor, yukarıda ABC’ciler?
“HDP belediyeleri, Maraş katliamını bile savunan Ahmet Kabaklı gibi faşist eski Tercüman gazetesi yazarlarını da sadece Kürt oldukları için “yetişmiş büyük evlatları” arasında sayıyor.”
Eee?
Demek ki adamların faşistlerle de bir sorunu yok, mazlum yüzlerce bebeğin, ananın, gencin, yaşlının katliamıyla da bir sorunu yok. Onların tek derdi var: Irkçılık derecesine vardırdıkları Kürtçülüktür. Onlar, ikinci bir İsrail olma derdindedir. Yani Müslüman bir İsrail… Yani ABD’ye Ortadoğu’da petrol bekçiliği edecek İkinci bir İsrail…
Onlar bayram ediyorlar, ABD’nin Ortadoğu’daki en önde gelen müttefiklerinden olduk, diye.
“Biji Serok Obama” rastlantısal bir söylemi değildir onların. Hepsinin ruhiyatını temsil etmektedir. Barzani’sinden Baydemir’ine, Demirtaş’ından Karayılan’ına, Öcalan’ına kadar…
Bu Ahmet Kabaklı alçağı ki, Ilıcaklar’ın Tercuman Gazetesi’nde on yıllar boyu köşe yazarlığı etmiş, en ağulu gericiliği, şeriatçılığı, ırkçılığı, Amerikan uşaklığını ve antikomünizmi savunmuştur. ABD Emperyalizminin sadık uşaklarından Süleyman Demirel ve avanesi de onu ödüllendirmiş, İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Müdürlüğüne getirmiştir. Yatılıdır bu okul. Öğrencileri İstanbul Üniversitesinin Fen ve Edebiyat Fakültesinde öğrenim görürlerdi.
Bu Ahmet Kabaklı denen Amerikan uşağı faşist, polisle, MHP’li faşistlerle, şeriatçılarla tam bir işbirliği halinde yönetirdi okulu. Bu sebeple de, bizim öğrencilik yıllarımıza denk düşen 1967-1971 yılları arasında devrimcilere, demokratlara zindan etti okulu. Bir gecede faşistlerle ve polisle namussuzca bir pusu kurarak, devrimci arkadaşlarımızdan Hüseyin Aslantaş’ı Çapa Yüksek Öğretmen Okulu koridorunda katlettirdi.
Hüseyin Aslantaş ki, ne yiğit bir devrimciydi…
Sakin, soğukkanlı, mütevazı, gözüpek, fedakâr… Her eylemimizde en ön safta yer alırdı hep. O yıllarda ben, Edebiyat Fakültesi Devrimci Gençliğinin Savunma Komitesi Başkanıydım. Hep birlikte çalışırdık, birlikte dövüşürdük Hüseyin’le.
Nasıl yüreğim yandı, katlini duyunca…
Sivaslıydı Hüseyin. Edebiyat ve Fen Fakültelerini birbirine bağlayan Hergele Meydanı’nda tören düzenledik, tabutun başında. Yetimmiş Hüseyin. Annesi tabutuna sarılıp ağıtlar yaktı, “Ben onu hasır dokuyarak büyütmüştüm, okutmuştum.”, diye. O görüntü, benim de gözlerimden yaşlar süzülmesine sebep oldu. Utandım, yoldaşlardan gizlemek istedim gözyaşlarımı. Kalabalığın gerisine çekildim hızla. Ondan sonra da, ne zaman evladının tabutuna sarılıp ağıtlar yakan bir anne görüntüsüyle karşılaşsam hep aynı olurum…
Evet, arkadaşlar. Şeyh Sait, 1925’te “Ankara’daki Kâfir İktidarı yıkacağız! Ankara Kalesi’nde şeriatın yeşil bayrağını çekeceğiz!”, şiarıyla huruç etmiştir.
Sivas Madımak’ta 1993 2 Temmuz’unda 35 canımızı canavarca yakarak katledenlerse, 8 buçuk saat boyu “Kâfirlere ölüm! Yaşasın Şeriat” sloganları atmışlardır hep.
Ne yapıyor, Osman Baydemir önderliğindeki HDP Heyeti?
Madımak’a Şeyh Sait’in torunları adına karanfil bırakıyor.
Bu ne utanmazlıktır yahu…
Bu nasıl bir İblisçe oyundur böyle…
Ayıp ya! İnsanda utanma olur, sıkılma olur, azıcık da olsa aynaya bakacak yüz olur be!..
Sizde hiçbiri kalmamış.
Siz Kürt Halkının temsilcisi filan değilsiniz. Kürt Burjuvalarının, Kürt Feodallerinin; özetçe Amerikan işbirlikçisi Kürt sömürgen sınıflarının temsilcilerisiniz.
Kürt Halkının gerçek temsilcileri, Kürt komünistler, Kürt sosyalistler, namuslu Kürt aydınları, bizim yoldaşlarımızdır şu an. HKP’li yoldaşlarımızdır yani. Her iki halk da Gerçek Devrimcilerin önderliğinde kurtuluşa ulaşacaktır.
Nasıl AKP’giller Türk Halkını temsil etmiyorsa zerrece, siz de Kürt Halkını temsil etmiyorsunuz. Hepiniz, yani Meclisteki Amerikancı Dörtlü Çete, sömürücülerin, vurguncuların, talancıların, halk düşmanlarının temsilcisidir, partisidir sadece…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
4 Temmuz 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı