Unutmayacağız, affetmeyeceğiz!
Görünürde ortada bir savaş yok. Atılan bombalar, füzeler yok. Kitle imha silahları yok. Ama insanlar 5’er 10’ar değil, 40’ar 50’şer değil 100’ler 1000’lerle ölüyorlar. Öldürüyorlar Hem de kapalı ambarlarda suyun içinde ölüyorlar. Öldürülüyorlar.
Ölenler: Libyalı, Suriyeli, Iraklı, Liberyalı, Faslı…
Ölenler Mynmarlı, Afgan, Somalili, Yemenli…
Ölenler; kadını, erkeği, bebeği, çocuğu yaşlısıyla mazlum ve masum dünya halkları…
Ölenler; …
Öldürenler: “Demokrasi”nin, “insan hakları”nın, “özgürlüğün” götürücüsü, hamisi, bekçisi…
Öldürenler; ABD Emperyalistleri, AB Emperyalistleri ve diğer büyük emperyalist devletler. Kanadası, Japonyası…
Öldürenler; Tayyipgiller, Suudiler, Katarlılar; başkanlar, krallar, emirler, şeyhler…
Şu ana kadar çıkarttıkları yağma savaşlarında öldürdükleri on milyonlarca insan yetmedi bu canavarlara. Yetmedi soykırıma uğrattıkları Amerika’nın, Afrika’nın yerlileri…
Yetmedi Balkanlar’da, Kafkaslar’da kıyıma uğrattıkları milyonlar.
Yetmedi Ortadoğu’da, Afrika’da, Asya’da katlettikleri milyonlar.
Yetmedi, doğayı, tarihi yok ettikleri.
Yetmedi şu ana kadar yaptıkları insanlık dışı canavarlıklar. Şeytanın bile aklına gelmeyecek şeytanlıklar sonucu öldürdükleri masum insanlar yetmedi bu emperyalist vampirlere.
Yetmedi, yetmiyor… Şimdi de göç yollarında öldürüyorlar masum insanları.
Kim bu hale düşürdü bu insanları? Kim itti Akdeniz’in, Hint Okyanusu’nun soğuk sularına? Kim itti bu insanları bu çaresiz duruma?.. İnsanlar niye bile bile ölüme giderler, üstelik de yüzlerce, binlerce dolar vererek? Niye?..
AB-D Emperyalistleri düşürdü en başta. Bu insanların ülkelerini işgal etti. Kimisinde bizzat askerleriyle (Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de) kimisinde yerli işbirlikçileriyle… Kimisinde taşeronlar kullandı Tayyipgiller gibi, Suudiler gibi, Katarlılar gibi.
Ve işin en acı yanlarından birisi de; ölenler de, öldürenlere yardım edenler, işbirlikçisi olanlar da aynı dinden genellikle: Müslümanlar.
Ne acı bir durumdur bu, ne ağlanası bir durumdur bu…
Havaların ısınmasıyla birlikte, yerlerinden yurtlarından edilmiş, can güvenlikleri kalmamış, işsizliğin, açlığın, yokluğun, yoksulluğun, çaresizliğin pençesine düşmüş insanlar sanki geziye gidermiş gibi gönüllüce ölüme gidiyorlar.
Bilmiyorlar mı kendilerinden öncekilerin başına gelenleri? İzlemiyorlar mı televizyonları, okumuyorlar mı gazeteleri? Kullanmıyorlar mı akıllı telefonları?
İzliyorlar ve okuyorlar. Kullanıyorlar. Ama çaresizler. Ama yapacak başka bir şeyleri yok. Çözümleri yok. Gelecekleri yok.
Bir “umut”un peşine düşüyorlar… Acaba mı diye…
Ve ölüyorlar buz gibi soğuk sularda. Kimisi yüzmeye bile çalışamıyor çünkü ambarlarda kapalı tutuluyorlar. Ve buz gibi soğuk suyun kendilerini yutmasını bekliyorlar çaresizce, acı içinde, kıvranarak…
Unutmayacağız, affetmeyeceğiz; AB-D Emperyalistlerini, taşeronlarını ve yerli işbirlikçilerini.
Hesabını mutlaka soracağız!
Unutmayacağız! Affetmeyeceğiz!
Bugün değilse yarın hesabını mutlaka soracağız!
And olsun ki soracağız! 21.04.2015
Halkın Kurtuluş Partisi