Ümit Özdağ’ın mahkemede yaptığı savunmaya dair (2)
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ dünkü duruşmasında yine Başbuğ’u Alparslan Türkeş’e güzellemelerde bulunmuş. Bulunabilir. Herkes istediği düşünceyi savunabilir.
Ama Ümit Özdağ bir de neyin üzerine inşa ediyor siyasetini?
Atatürkçülük üzerine değil mi? Mustafa Kemal üzerine.
İşte bu sahtekârlıktır, düzenbazlıktır. Daha önce de söyledik defalarca; Alparslan Türkeş, Mustafa Kemal’i lider saymaz. Mustafa Kemal’le, Atatürkçülükle zerre miktarda ilgisi yoktur o CIA Ajanının. Alparslan Türkeş, 1968’den itibaren üç bini soldan, biz devrimcilerden, iki bini de MHP’nin tuzağına düşüp kandırılmış, avlanmış gençlerden olmak üzere beş bin Türk gencinin kanına giren bir Türk düşmanıdır, Türkiye Cumhuriyeti düşmanıdır, Türk milleti düşmanıdır.
Dünkü savunmasında demiş ki Ümit Özdağ, kendi Zafer Partisinin resmi X hesabından paylaşılmış;
“Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın mahkemedeki tarihi savunmasından:
“Bu dava tarihe geçmiştir sayın hâkim.
“Bu dava 3 Mayıs’ta Hüseyin Nihal Atsız’ın yargılandığı dava ile yan yana duracak.
“Bu dava 12 Eylül’de Alparslan Türkeş’in yargılandığı dava ile yan yana duracak”
Burada bir de Hüseyin Nihal Atsız’ın savunduğu Türkçülük hattıyla Alparslan Türkeş’in savunduğu, CIA tarafından çizilen sahte milliyetçilik hattını çorbalıyor, eşitliyor.
Oysa Nihal Atsız içtenliklidir, dürüsttür Türkçülüğünde. Ve Türkeş gibi, bu Ümit Özdağlar vb. gibi Allah, kitap, Kur’an, Peygamber sömürüsü yapmaz; Tengrici’dir Nihal Atsız. Yani Orta Asya’daki atalarımızın dini olan Tengri’ciliği savunur Nihal Atsız.
Alparslan Türkeş ise CIA’dan aldığı emir üzerine hem milliyetçiliği hem de dinciliği sömüreyim, iki tane oltayla saf, bilinçsiz insanlarımızı avlayayım diyerek, hem milletçi geçinir hem dinci. Hacca da gitmiştir bildiğimiz gibi “Hacı Başbuğ” olmuştur. Ve 1969 Adana Kurultayı’nda Nihal Atsız’cı içtenlikli Türkçüleri yenilgiye uğratmıştır Alparslan Türkeş’in sahte İslamcı, Allah’çı, kitapçı, Kur’an’cı, peygamberci, sahte dinci Türkçüleri.
Yani ABD Emperyalist Haydudu, daha önce de söyledik, Amerika’da 1946’yla 48 arasında Ruzi Nazar adlı CIA’nın Ortadoğu şefi ve Asya şefi aracılığıyla Alparslan Türkeş’i de Fuat Doğu’yu da devşirmiştir, yörüngesine çekmiş, ajanlaştırmıştır. Ve o tarihten bu yana Alparslan Türkeş hep Amerika’ya çalışmıştır. Süper NATO’nun, Gladyo’nun önüne koyduğu programı uygulamıştır. Ve Türkiye’deki devrimci, sosyalist, ilerici, sosyal demokrat, Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemalci, CHP’li antiemperyalist gençlere karşı sürek avı başlatmıştır, kitlesel katliamlar sürdürmüştür kandırdığı avladığı cahil bilinçsiz gençleri kullanarak. Onlarca kitlesel katliam yaptırtmıştır.
Kahramanmaraş Katliamı’nda; sadece Alevi inancına sahip oldukları için 111 insanımızı katlettirmiştir bu Alparslan Türkeş, Gladyo’dan aldığı emir üzerine, Kontrgerilla’dan aldığı emir üzerine. İhtiyar, genç, çocuk, bebe, hamile kadın ayrımı yapmadan. Yürekleri parçalanır insanın… Ve zavallı kadınlar eşlerine yalvarmışlardır; “beni bunların eline bırakma, beni sen öldür”, diye.
Böyle bir katliamı yapan adamı övme iğrençliğinde bulunuyor Ümit Özdağ. Ve bizim için de artık tiksindirici ve uzak durulması gereken bir kişilik halinde kendini ortaya koymuş oluyor. Yıllar yılı peşinden koştuğu Tayyip’in amigosu kaset tutsağı Devlet Bahçeli gibi, Sinan Oğlan gibi.
Bildiğimiz gibi CIA sonradan ne yaptı?
Fuat Doğu’yu MİT’in başına getirdi Türkiye’de değil mi?
Ve o dönemde MİT kime çalıştı doğrudan?
CIA’ya çalıştı.
Ve Fuat Doğu’nun yetiştirdikleri de ayın şekilde davrandı. İşte şu anki MİT Başkanı İbrahim Kalın. TR-326 diye kod numarası vererek devşirmiş CIA bu vatandaşı.
Kime çalışır bu vatandaş?
Elbette, öncelikle ABD’ye.
Daha önce kim vardı MİT’in başında?
Hakan Fidan vardı, değil mi?
O da ABD’de tezgâhtan geçmiş.
İşte böyle içler acısı bir durumdayız…
MHP, daha önce de söyledik; Süper NATO’nun, Gladyo’nun, Kontrgerilla’nın siyasi parti formundaki paramiliter bir yan örgütüdür. CIA teorisyeni, Kontrgerilla teorisyeni David Galula adlı alçak “Kontrgerilla Savaşı-Teori ve Pratik” adlı kitabında, böyle bir partinin devrimcilere, ilericilere, tam bağımsızlıkçılara, antiemperyalistlere karşı savaşlarda kullanılması, ABD ve CIA safında savaştırılması için o ülkelerde yani ABD’nin girdiği o ülkelerde kurulmasını, yönetilmesini şart koşar.
İşte böylesine eli kanlı bir kan içiciden siyasi miras sahiplenmeye kalkıyor Ümit Özdağ. Acınacak bir durum, iğrenç bir durum bu. Kendisine hiçbir şekilde güvenilemeyeceğini, fırıldak çevirdiğini ortaya koyuyor bu.
Şu an entübe edilmiş vaziyette bulunan Nihat Genç hakkında bir paylaşım yapmıştık değil mi?
Ne demiştik?
Doğrularıyla ve yanlışlarıyla ama her savunduğu tezi inanarak, içtenlikli olarak ortaya koyan bir insandı ve bu nedenle de dürüsttü demiştik ve vatanseverdi, demiştik.
Ama Ümit Özdağ ne yazık ki, zerre miktarda dürüstlük taşımıyor ve hiçbir şekilde güvenilemeyeceğini ortaya koyuyor. Sahte bir Tarih inşasıyla o dönemleri bilmeyen gençleri kandırmaya çalışıyor. İnsan kandırmaya çalışıyor yani apaçık bir şekilde.
Bu Türkeş’in, Mustafa Kemal’i lider saymadığını, 1969 yılında Cağaloğlu’ndaki Milli Türk Talebe Birliği’nin konferans salonunda konferans verirken Türkeş’ten, bizzat ağzından çıkan cümleleri kulaklarımızla duyduk. “İki yüz yıldır Türkiye’ye lider gelmemiştir”, diyen bir adam bu Türkeş.
Daha önce de paylaştık, Fesli Deli Kadir’le sarmaş dolaş bu Türkeş, Kadir Mısıroğlu’yla yani.
Fethullah Gülen ajanıyla, meczubuyla sarmaş dolaş bu adam. Paylaştık, övgüler düzüyor ona.
Tayyip’in ve Tayyipgiller’in yetiştiricisi, hocası Molla Necmettin’le sarmaş dolaş bu adam.
1970’li yıllardaki bütün Milliyetçi Cephe Hükümetlerinde Demirel’in Adalet Partisi, Molla Necmettin’in Refah-Saadet bilmem ne partileriyle devamlı koalisyon halinde bu adam.
Ve 20 Ekim 1991 Seçimlerinde yine Molla Necmettin’in partisiyle -Refah Partisi olacak sanıyorum o zamanki partisi- yine ittifak halinde, seçime giriyor.
Bu azılı, kaşar, Kuvayimilliye ve Mustafa Kemal düşmanlarıyla sarmaş dolaş olan bu Türkeş, nasıl Mustafa Kemalci olur?
Bu Türkeş ve onun ekibi, 12 Eylül sonrası usulen yargılandı. O savunmalarda bunun Genel Başkan Yardımcısı ve Bakanı olan Agâh Oktay Güner; “ideolojimiz iktidarda kendimiz hapisteyiz”, demiştir. Yani Amerika’nın, CIA’nın “bizim oğlanlar” dediği; “our boys have done it”, “bizim oğlanlar yaptı” dediği Kenan Evrengiller’le bu adam ruh ikizi.
Ümit Özdağ utanmadan kalkıyor bu lanetli geçmişten, iğrenç geçmişten Türk Tarihinin, Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin lanetli sayfaları arasında yer alan bu Tarihten miras çıkarmaya çalışıyor ve oradan ideolojik gıda bulmaya çalışıyor.
İkili oynama Ümit Özdağ!
Sahte tarihle gençleri kandırmaya çalışma!
Ya adam gibi dürüstçe Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemalci ol ya da “Başbuğum” dediğin Alparslan Türkeş gibi CIA’nın, Gladyo’nun, Süper NATO’nun hizmetine gir, düzenbazlık yap, fırıldak çevir, insanları kandır. Aynen yıllar boyu peşinden gittiğin, liderim dediğin, şu anda Kaçak ve de Haram Saray’ın kaset tutsağı Arkadan Bohçalı’sı Devlet Bahçeli gibi ol.
Biz bu Ümit Özdağ’ı, Tayyip’in amigosu ve şu anda da el uşağı gibi kullandığı Bohçalı’dan, Sinan Oğlan’dan, Teğmen Çelebi’den, Testiciden, Çömlekçi’den, Önder Aksakal’dan, Akşener Meral’den, Davidson Ahmet’ten, Bebecan Ali’den biraz da olsa farklı bilirdik. Ama öyle görülüyor ki hiç farkı yokmuş.
Zaten ne demişti?
“Üç Bakan verseydi Tayyip’in yörüngesine girecektim, destekleyecektim”, demişti değil mi Sinan Oğlan gibi?
Tayyip, diyelim, hadi üç Bakan verdi, beş Bakan verdi. Bakanların ne hükmü var Tayyipgiller iktidarında, Kaçak Saray iktidarında?
Hepsi birer kukla. Tayyip’in gerçek hükümeti Kaçak Saray’da. Kendisi buyruk veriyor oradaki gerçek Bakanlarına. Onlara ne diyor? “Danışmanlar”, diyor, bilmem neler diyor, onlarla yönetiyor. Bakanlar kukla, Saray’dan gelen emrin uygulayıcısı.
Ne yaparsınız…
Demek ki CIA Dincileri gibi CIA Milliyetçilerinin de ele alınır bir tarafı yok. Zaten partilerine baktığınız zaman, programlarında da Amerikanseviciliği, NATO seviciliği yer alır.
Parti programında ne işi var bunların?
Partinin programı demek; o parti iktidara geldiğinde halka ne verecek, onu yazar program. Ama bunlar Amerika’yla nasıl iş tutacağız, Amerika’ya nasıl kulluk edeceğiz, onu geçirmişler programlarına…
Biz boşuna söylemiyoruz: Farklı olan yalnız biziz. Bunların hepsi sahte.
Solu oynayan da sahte. Ki o da DEM’in yörüngesinde değil mi?
DEM kimin yörüngesinde?
ABD’nin, CIA’nın yörüngesinde.
Bizim dışımızda solu oynayanlar, DEM’in yörüngesinde döner hep. Dolayısıyla DEM de götürür onları CIA’nın yörüngesine sokar. Yani ayın dünyanın uydusu, dünyanın da güneşin uydusu oluşu gibi. Bu CIA Milliyetçileri de aynı, CIA Dincileri de aynı. Bunların hepsinin ortak paydası: Amerikancılık, NATO’culuk dolayısıyla da Amerikan kuklalığı.
Ve nedir, bizim hep sloganımız?
“Katil Amerika Ortadoğu’dan ve Ülkemizden Defol! Diyemeyen her siyasi, her akademisyen, her aydın, her televizyoncu, her gazeteci ya gafildir ya korkaktır ya haindir.”
Ölçüt bu. Bu ölçüt turnusol kâğıdıdır, şaşmaz bir ölçüttür bu.
Kalın sağlıcakla…
12 Haziran 2025