Sonları da, Tarihteki yerleri de kesinkes aynı olacaktır!
12 Eylül Faşist Diktatörlüğünün Şefi, CIA’nın Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller’ın “Bizim Oğlanlar” dediği Kenan Evren’in 12 Eylül Anayasasıyla birlikte kendisinin de Cumhurbaşkanlığını onaylayan 1982 “Oylama”sında aldığı yüzde 91.37 oranındaki “Evet” oyu, ona meşruiyet sağlamadı.
Ve onu, Tarihin lanetli sayfaları arasında yer almaktan kurtaramadı.
Hatırlanacaktır; göstermelik de olsa ömrünün son günlerinde “Darbecilik”le suçlandığı yargılamadan da kurtaramadı.
1980’li yıllarda yaşayanlar bilir: O da yıllar boyu ülkenin tek hakimi sayıyordu kendini. Aynen bugünkü Kaçak Saraylı gibi, gece gündüz meydanlardan, ekranlardan höykürüyordu millete.
Aynen bunun gibi, herkes sabahtan akşama bağırtılarını dinliyordu onun da.
Fakat soğukkanlı ve affı olmayan Tarih, getiriverdi onun sonunu da…
Tüm itibarı sıfırlandı. Herkes lanetle alır oldu adını ağzına…
Keser kaçığı “Bokçu” profesör Celal Şengör’ün dışında ona sahip çıkan olmadı öldüğünde.
Tarihin bu kesin ve affetmez işleyişi ve yargısı olmasa, bin yıllardan bu yana, ömür boyu iktidarlarda kalmış, milyonlarca masum insana kan kusturmuş kanlı diktatörler, zalim sultanlar, krallar ve saltanatları hiç devrilmezdi, yıkılmazdı.
İnsanlık bin yıllar öncesinde çakılıp kalırdı…
Toplum düzenleri de hiç değişmezdi. İnsan davranışları da… Hayvan içgüdüleri gibi belli davranış kalıpları içinde debelenip dururdu insanlık…
Ama gerçek Sosyal Bilimin de apaçık olarak gösterdiği gibi, hiç de böyle bir şey olmuyor.
Üretici Güçlerin durdurulamaz bir biçimdeki gelişimine paralel olarak, toplum biçimleri de, ahlâk, kültür, siyaset ve hatta evlilik biçimleri de değişiyor.
Yeni toplum düzenini oluşturan, toplumun üretim temelinde dolaysızca rol oynayan sosyal sınıfların varlıkları ve oluşumları da değişiyor, bu üretim biçimlerinin gelişimine orantılı olarak.
Yani Heraklitos’un dediği gibi “Panta rei”: Her şey akıyor, değişiyor…
Tarih sahnesinde gelişen üretici güçlerle bir arada var olamayan mülkiyet ilişkileri ve biçimleri ve ona bağlı olan sosyal sınıflar da alaşağı oluyor, sosyal varlıkları sona eriyor…
Hiç kimse karamsarlığa kapılmasın…
Kaçak Saraylı ve avanesi AKP’giller’in de sonu yakın. Kaçınılmaz, acılı sonlarına hayli yaklaşmış bulunmaktadır onlar.
Siyasi planda BOP Haritası’nı Türkiye’de uygulamakla görevli kılmıştır onları, yapımcıları ve efendileri ABD Emperyalist Haydut Devleti.
Ekonomik plandaysa Türkiye’yi batağa sürüklemişler, tüm varlıklarını har vurup harman savurmuşlar, ekmeklik buğdayı, kuru fasulyeyi, mercimeği, nohutu ve hatta samanı, ve hatta eti bile ithal eder, dışarıdan alır hale getirmişlerdir.
Aynı zamanda da Kuvayimilliye yadigârı tüm kamu kuruluşlarını yerli-yabancı Parababalarına yok fiyatına peşkeş çekerek üretim kaynağımızı kurutmuşlardır.
Kendileri Firavunları, Karunları bine, on bine katlayan servetler edinmişlerdir yedi sülaleleriyle birlikte, Kaçak Saray’lar yaptırmışlardır 1165 odalı. Büyük şehirlerimizde kamu malı, arsa yeşil alan bırakmamışlardır, satmadık, çalıp çırpmadık…
Tüm bunlara ilaveten Türkiye’nin dış borçlarını da, iktidara geldiklerinden bu yana üç misli arttırarak 450 milyar dolara çıkarmışlardır.
ABD Haydudunun parası Dolar karşısında Türk Lirası, üzerine gün vurmuş kar gibi eriyip gitmektedir. Tabiî bu, halkımızın aynı oranda yoksullaştırılması demektir. Bir anlamıyla da cebindeki parasının zorla alınarak ABD Hayduduna aktarılması demektir.
Kitleleri kandırarak oylarını alabilmek için 20 milyar TL karşılıksız, yani kalp para basıp piyasaya sürmüşlerdir, seçimlerden hemen biraz önce.
Bunun bedeli dün beklenen ve bazı illerimizi vuran dolu gibi hayâsızca yapılmış zamlar ve vergiler olarak, işsizlik ve iflaslar olarak yağacaktır, ezilen ve sömürülen insanlarımızın başına.
Hem ülkemizi ABD Çakalının BOP Haritası çerçevesinde parçalara bölmek, hem de işsizlik ve pahalılık cehenneminin üzerinden en koyu dumanlar tüten bölgesine insanlarımızı sürüklemek, kitlelerde ister istemez bir tepkiye, bir silkinişe ve uyanışa yol açacaktır.
Halkımızın bu haklı tepkisi karşısında tutnamayacaklardır, Kaçak Saraylı Tayyipgiller.
İşte o zaman 16 yıldan bu yana insanlarımıza kan ağlatan, Ege’de 18 Adamızı, iktidarını sürdürebilmek uğruna Yunanistan’a peşkeş çeken, Ortadoğu ülkelerinde ABD ve AB Emperyalist Haydutlarının 10 milyon civarında masum Müslüman insanın canına kıymasında onlara suç ortaklığı eden, trilyonlarca Dolar kamu malını tüm avaneleriyle birlikte iç ederek paylaşan, Laik Cumhuriyet’i yıkarak ülkeyi Ortaçağ’ın karanlık dehlizlerine doğru hızla sürükleyen, yargı diye, eğitim diye bir şey bırakmayan, Kur’an ve Hz. Muhammed’in Dinini terk ederek yeni bir “Hırsızlar Dini” ya da “CIA-Pentagon Dini oluşturan bu hainler topluluğu, bu çıkar amaçlı suç çetesi, 12 Eylül Faşist Diktatörlerinin, FETÖ’nün yanında yerini alacaktır.
Tabiî yaptıkları ihanetler de hiçbirinin yanına kalmayacaktır…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
27 Haziran 2018
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı