Şam’ı fethetmişler, Kudüs’ün fethi de yakınmış…

23.12.2024
29
A+
A-

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Şu kaset tutsağı, zavallı, Kaçak ve de Haram Saray’ın arkadan Bohçalı’sı yaratığın, şu deli saçması sözlerine bir bakın. İzleyelim şu görüntüyü bir:

***

Videonun Çözümü

Devlet Bahçeli: Şam’a gözünü diken Tel Aviv’de, Kudüs’te Osmanlı şamarını yiyeceğini hiç kimse unutmamalıdır. Tarih bize diyor ki, Kudüs’ün ilk durağı Şam’dır. Şam fethedilmişse Kudüs’ün fethi de yakındır.

***

Ne diyor bu zavallı?

Şam’ı fethettik sıra Kudüs’te, diyor.

Buna, ne diyelim?

Deliler inanmaz, eşekler inanmaz yahu! İnanın okuma yazması bile olmayan, kırsal kesimde yaşayan bir çoban vatandaşımız bile buna güler. Zihin tümden gitmiş, çürümüş beyin, yanmış kafa. Buna dolduruyorlar böyle şeyleri, bu da söylüyor. Tüm dünya medyası yazıyor, aklı eren insanlar konuşuyor ki; Suriye Devleti çöktü.

Kim kazançlı çıktı bundan, kazanan kim?

Bir; ABD.

İki; onun Ortadoğu’daki bir uzantısı, bir ileri karakolu, petrol bekçisi olan Siyonist İsrail.

Üç; Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK, PYD, YPG, DEM ve benzerlerinin Kuzeydoğu Suriye’deki Pekekistan’ı.

Bu adam hayal görüyor mu desek? Artık ne diyelim…

Ne yazık ki, işte bu kalibredeki bir adam, ulusal duyarlılığı yüksek insanlarımızı kandıran, Kontrgerilla’nın paramiliter partisi olan MHP’de 27 yıldır Başkanlık yapıyor. Ve milyonlarca insan; bu insanın, bu zavallının peşinden gidiyor.

Bunun Tayyip’e, Tayyip’in de buna etmediği hakaret kalmadı. O videoları defalarca yayımladık. En galiz küfürler, en aşağılık sözler… Ama sonradan kasetinden yakaladı bunu Tayyip. Tayyip’in eski metin yazarı Aydın Ünal ve Tayyip’in bizzat kendisi; “yakalandın kasetten”, dediler. Bu teslim oldu, diz çöktü Kaçak ve de Haram Saray’ın önünde. Artık Potamyalı Yezid’in en yakınındaki insandan bile daha fazla onu savunur durumdadır.

Tayyip de, Suriye’deki Birleşmiş Milletler’e üye resmi, meşru BAAS iktidarının yönetimindeki Suriye Devletin çökmesinden kazançlı çıktığını söylüyor, “zafer kazandık”, diyor.

Hadi Tayyip, İsrail’e çalışıyor, BOP’un Eşbaşkanı. Amerikalı efendisiyle, devşiricisiyle öyle anlaştılar; açık, net Türkiye’ye çalışmıyor. Türk’ün, Türk Halkının düşmanı, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanı. O yüzden Kuvayimilliye’ye düşman, Mustafa Kemal’lere, İnönü’lere, silah arkadaşlarına düşman. Laiklik düşmanı, Kadın düşmanı.

Bütün ihanetlerini ve kötülükle dolu içyüzünü maskelemek için sahte bir yüz kullanıyor, sözleriyle, gülücükleriyle, diyaloglarıyla içindeki ihaneti gizliyor. Ve durmadan din alıp satıyor. İnsanları Allah’la aldatarak kandırıyor zavallı, cahil insanlarımızı.

Bu Tayyip Rize’de yapılan bir toplantıda ne demişti?

İşte video ortada:

“Nasıl Karabağ’a, Libya’ya girdiysek İsrail’e de gireriz”, demişti.

Ve yanında partisinin ileri gelen milletvekilleri, akıldaneleri vardı.

***

Videonun çözümü

Tayyip Erdoğan: Biz çok güçlü olmalıyız ki, bu İsrail, Filistin’i, bu akara makarayı yapamasın. Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl biz Libya’ya girdiysek, bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok.

***

Buna deliler inanmaz. Sen bir defa Karabağ’a girmedin, Azerbaycan’a girmedin, Libya’ya girmedin.

Libya’yı, kim paylaştı, Libya petrollerini?

Fransız, İngiliz, Amerikan petrol şirketleri paylaştı.

Biz kayıplar verdik, taşeronluk yaptık, ihanet ettik Türk dostu Muammer Kaddafi’ye, şehit Muammer Kaddafi’ye. Sadece zararlı çıktık, felakete uğradık biz Libya’da.

Şu görüntüye bir bakalım…

Bu, Tayyip, 2010’da Libya’ya gidiyor. Kaddafi, “Uluslararası İnsan Hakları Ödülü”nü Tayyip’e vermeyi kararlaştırıyor ve bu Hafız da ödülü almak için Libya’ya gidiyor, Kaddafi’yle kucaklaşıyorlar ve orada ödülünü alıp dönüyor. “Kardeşim” diyorlar birbirlerine.

İşte ondan aşağı yukarı 14 ay sonra ABD’den, efendisinden aldığı bir emir üzerine, Libya’ya düşman kesiliyor. Başta; “NATO’nun Libya’da ne iş var yahu”, diyor. Ama “Söz dinle!”, buyruğu sonrasında hemen; “tamam”, diyor; NATO’nun saldırı üssü, İzmir’deki NATO Üssü olsun, oradan yönetelim Libya’daki saldırıyı, diyor. Ve ne yazık ki, Türk Donanması’nın savaş gemileri de Muammer Kaddafi’nin katledilmesinde ve Libya’nın meşru devletinin çökertilmesinde emperyalistler safında, saldırganlar safında rol oynuyor, görev alıyor. Kendi ihanetine Türk Ordusu’nu da bulaştırıyor.

Yine Suriye’de… Beşşar Esad’la dosttu bunlar. Şu videosunu izleyelim bir:

***

Videonun çözümü

Tarih: 15.08.2010

Yer: Gaziantep

Erdoğan: Bunu en canlı şekilde, en yakın şekilde Gaziantep yaşıyor. Suriye ile Türkiye daha yedi buçuk yıl öncesine kadar birbirine husumetle bakıyordu, sürekli gerginlikler yaşanıyor, iki ülke zaman zaman savaşın eşiğine geliyordu. Biz geldik Esad kardeşimle oturduk, iki ülke arasındaki meseleleri konuştuk, istişare ettik, müzakere ettik ve Türkiye’yle Suriye’yi bölgenin iki kardeş, iki dost ülkesi haline getirdik mi?

Evettt…

Her alanda işbirliğine gittik mi?

Evettt…

Ekonomide, ticarette, dış politikada, kültürde, sanatta, ulaştırmada, bayındırlıkta işbirliği anlaşmaları imzaladık mı?

Evettt…

Suriye ile Türkiye arasındaki mayınları temizlemek için adımlarımızı attık mı?

Evettt…

Suriye’yle aramızdaki vizeleri kaldırdık mı?

Evettt…

Şimdi benim Gaziantepli kardeşim cebine pasaportunu koyuyor, istediği gibi Halep’e gidiyor, Şam’a gidiyor. Halep’teki, Şam’daki, Lazkiye’deki, Hama, Humus’taki kardeşim cebine pasaportunu koyuyor, Gaziantep’e geliyor. Soruyorum, kim kazandı? Gaziantep kazandı değil mi?

Evettt…

Esad Kardeşim kazandı değil mi?

Evettt….

Tüccar kazandı değil mi?

Evettt…

Sanayisi kazandı değil mi?

Evettt…

Vatandaşım kazandı değil mi?

Evettt…

Bütün o korkuların, bütün o tehditlerin ne kadar boş olduğu ortaya çıktı.

***

Ne diyor?

Suriyeli kardeşlerimizle bütün anlaşmazlıkları, bütün düşmanlıkları bitirdik, şimdi dostuz, diyor. Bizim halkımız rahatça Suriye şehirlerine gidebilir, Suriyeliler ülkemize gelebilir, kardeş olduk, diyor. Bundan kim kazançlı çıktı? Her iki ülke kazançlı çıktı, diyor. Şu resimlere bakın, birlikte verdikleri resimlere…

Bu Tayyip, eşiyle birlikte Suriye’ye gidiyor, ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı yapıyorlar. Beşşar Esad eşiyle birlikte Türkiye’ye geliyor, İstanbul’da birlikte Boğaz gezintisi yapıyorlar. Ama ABD’li Emperyalist Hayduttan aldığı bir emir üzerine, bir anda Suriye’yi ve meşru Suriye Devleti’ni ve onun lideri Beşşar Esad’ı satıyor.

Satar bunlar!

Satmayacakları hiçbir değer yok bunların. Bir değer taşımazlar çünkü.

Bunların tapındıkları; para, koltuk, makam, ün, poz, küp doldurma. Başka hiçbir değerleri yok bunların. İnsani, vicdani değerlere, erdemlere dair hiçbir şey bulamazsınız bunlarda.

Şimdi de gelmiş, Suriye’de zafer kazandık, diyor.

Şam’a, İsrail 20 kilometre kadar gelmiş, işgal etmiş Suriye topraklarını. Malta Adası’ndan çok daha büyük yüzölçümüne sahip Suriye toprağını işgal etmiş. 380 kilometrekare yüzölçümüne sahip bir Suriye toprağı, Siyonist İsrail’in işgali ve ilhakı altında şu anda. Ve bu Siyonist İsrail’in ne kadar ilerleyeceği, ne kadar işgal yapacağı bütünüyle ABD Emperyalist Hayduduyla kendi arasında yapacakları bir anlaşmaya bağlı. Önlerinde hiçbir güç yok, Suriye Ordusu diye bir şey kalmamış. Artık bir ziyafet sofrası onların önünde Suriye toprağı.

Amerika-İsrail, PYD-YPG adına seviniyor, Tayyip. Ama boşuna demedi ekranlarda, kürsülerde; “Ben BOP Eşbaşkanlarından bir tanesiyim ve biz bu görevi yapıyoruz”, diye. ABD’li Emperyalist Haydudunun, efendisinin BOP’unun; Ortadoğu’daki en önemli, en önde gelen savunucusu, uygulayıcısı, piyonu ve onun taşeronu bu Tayyipgiller.

Bu Tayyip, bir taraftan; “Nasıl Karabağ’a girdiysek Libya’ya girdiysek İsrail’e de gireriz”, diye höykürür, diğer taraftan kalkar; “İsrail bize saldıracak, tehdit altındayız”, der. Böylesine fırıldak gibi dönen bir zavallı, bir yaratık nasıl lider olabilir?

İnanın sıradan sokak çetelerinin liderleri bile bunlardan çok daha mantıklı, tutarlı, cesaretli. Bunlar ne böyle ya!..

Ama işte Önderimiz Hikmet Kıvılcımlı da diyor ya; “Türkiye’de insani, vicdani değerler açısından, ahlaki değerler açısından tersine bir seleksiyon var”, diye.

Yani en alt kademedeki halk kitleleri, bu konuda en fazla değerlere sahip olan bölümümüz. Yukarıya doğru çıkıldıkça gerek siyasette, gerek sermayede, Parababaları dünyasında, bu değerler gittikçe aşınır, ufalanır, erozyona uğrar ve en tepeye gidildikçe, söylediğimiz gibi, hiçbir değer kalmaz ortada. Sadece insan sefaletlerinin oynadığı bir oyun kalır. İhanet dolu, kötülük dolu, baştan ayağa, tepeden tırnağa ahlâksızlık dolu bir oyun kalır ortada, bir trajedi kalır.

Ege’de, çoğu bizim İstanbul Büyükada’nın birkaç misli büyüklüğünde 20 Ada’mızı ve 2 kayalığımızı Yunanistan’a peşkeş çekti bu Tayyip.

Vatan toprağını satıcı bu, hain bu!

Ama bunu dile getiren yok, bunun peşini takip eden, izini süren yok bizim dışımızda.

Biz defalarca Suç Duyurusunda bulunduk. Ama yargı bunların elinde esir artık. Kaçak Saray’ın bir hukuk bürosu, bir uzantısı, bir sopası yargı, operasyon enstrümanı yargı.

Hukuku bitirdi, yargıyı bitirdi, ahlâkı bitirdi, ekonomiyi bitirdi, ordunun tepesini tuttu, eğitimi bitirdi, Laik Cumhuriyet’imizi enkaz yığınına döndürdü. Ama hâlâ insanlarımızı kandırmaya devam ediyor.

ABD Emperyalist Haydudu, çünkü sadece iktidardaki bu Tayyip, Bohçalı, HÜDA PAR’ı, Sinanoğlan’ı, bilmem neyi kullanmakla yetinmiyor. Testici’yi, Çömlekçi’yi kullanmakla yetinmiyor.

Muhalefeti de kendisi oynatıyor. Muhalefet de anlaşmalı ABD uşağı, ABD kuklası.

O yüzden, tüm Türkiye’de; ekonomide olsun, siyasette olsun ABD yönetimindeki bir ihanet oyunu oynanıyor.

Ve Önderimiz Hikmet Kıvılcımlı’nın da netçe belirttiği gibi:

“1950’den bu yana Türkiye’yi Türkiye yönetmiyor.”

14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti’nin yani Bayar-Menderes çetesinin, sıfır numara Amerikancı o çetenin, iktidarı ele almasıyla birlikte ülkemiz Amerika’nın yarısömürgesi durumuna düşürüldü. Ülkemizi o haydut yönetiyor. Bizdekiler sadece Eyalet Valisi, Şehir Valisi, Kasabaların Belediye Başkanı vb. konumda görev yapıyorlar. Türkiye’ye çalışmıyorlar, ülkemize, halkımız çalışmıyorlar. İşte o yüzden böyle içler acısı durumlara düştük, kuru ekmeğe muhtaç olduk.

Ve Suriye’den sonra ABD kime saldıracak?

Aklı eren herkes söylüyor ki; İran’a, ardından Türkiye’ye.

Bu alçak ABD Devletinin BOP haritasında Türkiye de üçe bölünmüş durumda. Boş yere yapmadı o haritayı. İran bölümü de hayata geçtikten sonra sıra Türkiye’ye gelecek.

İşte böylesine kara günlerden geçiyoruz…

Ve anlaşılmak istiyoruz halkımız tarafından. Yaklaşan felaketi ve tepedeki, halkımızın bel bağladığı, ABD kuklalarının aslında halkımızın en ağulu düşmanları olduğunu görsün istiyoruz.

 

Saygıdeğer Halkımız;

Kalın sağlıcakla…

23 Aralık 2024

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz