Orta Asya’dan gelen İlkel Komünal Toplum Düzeni geleneklerine sahip atalarımızdan bize miras kalan..

24.03.2025
39
A+
A-

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Gördüğümüz gibi, bugün eylemlerimizin beşinci günü ama Jöntürk Gelenekli Gençliğimiz, başta İstanbul olmak üzere alanları, meydanları, caddeleri dolduruyor yine.

Bu gençlik, aslında İmamoğlu için filan eylem koymuyor. Bu gençlik, Laik Cumhuriyet’imizi yıkmakla görevlendirilen ABD yapımı, ABD kuklası, çıkar amaçlı mafyatik bir suç örgütünden başka hiçbir şey olmayan Tayyipgiller’e karşı isyanını ortaya koyuyor, öfkesini haykırıyor, tıpkı bizim 1960’lı, 1970’li yıllarda yaptığımız gibi.

Gençlik tümüyle iktidara, Amerikancı satılmış iktidara karşı meydanlara akın etti, üniversitelerinde boykot koydu. Demek ki gençliğimizdeki o Jöntürk Geleneği, Gençtürkler Geleneği capcanlı duruyor. Zaten bu Jöntürk Geleneği Tanzimat’ta, Meşrutiyet’te, Kuvayimilliye’de, en son 27 Mayıs 1960’ta ve Gezi İsyanı’mızda 2013’te, çok açık bir şekilde devrimci ruhunu, devrimci anlayışını capcanlı şekilde, hayatını feda edercesine ortaya koydu.

Nedir bu ruh?

Bin yıl önceye dayanır. Orta Asya’da atalarımız İlkel Komünal Toplumda yaşıyorlardı, İlkel Sosyalist Toplumda yaşıyorlardı ya da İlkel Komünist Toplumda yaşıyorlardı. Orada sınıf ayrımı yok herkes eşit, kankardeşlerdir. Orada yalan, dümen, hile yok. Toplum bir bütün, Kankardeşler Toplumu. Tam da; “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için”, diyen bir toplum. Özel mülkiyet yok, kolektif üretilir, kolektif kardeşçe tüketilir, tıpkı bir anadan doğma kardeşler gibi.

İşte o ruh devam edip geldi. Bin yıldan bu yana kültürümüzde, geleneklerimizde, göreneklerimizde ve genlerimizde, zihin kodlarımızda sürüp geldi.

Kuvayimilliyeci atalarımız o ruhla kendilerini ortaya koyup Batılı İşgalci Emperyalistlere karşı vatanı ve halkı kurtarmak için nasıl pervasızca hayatlarını hiçe sayarak savaşa girişmiş ve dünyada Emperyalist Haydutları Çanakkale’den sonra ikinci bir defa hezimete uğratmışlarsa, eninde sonunda, biz de bugün aynı ruhla onlara karşı savaşıyoruz ve en sonunda yine biz kazanacağız.

Önderimiz Hikmet Kıvılcımlı; “Jöntürk Geleneği İlkel Komünal Toplumdan gelen; toplumu, vatanı savunma, vatan için, toplum için gözünü kırpmadan ölüme atılma geleneğidir”, der, gerektiğinde.

Biz de 1967-68-70’li öğrencilik yıllarımızda savaşırken, defalarca yaylım ateşlerine tutulduk. Faşist sapık işkenceci cellatların işkencelerine maruz kaldık. Üzerimizde 12 Eylül Faşist Diktatörlüğünün Askeri Mahkemeleri, Sivil Mahkemeleri yağlı urganlar sallandırdı ama hiçbir zaman can kaygısına düşmedik. Üzerimize kurşun yağarken tek bir şey aklımıza geldi; ölürsem geride kalan anacığım, babacığım biricik erkek evlatlarının ölümünden dolayı uzun süre yaşayamazlar, onlar da arkamdan ölürler, endişesi aklıma geldi. Yoksa can için zerre miktarda bir endişe duymadım.

Jöntürk Geleneği bunu gerektirir çünkü. Kavgaya girdin miydi, can korkusu ortadan kalkar ve vatan, halk söz konusu olduğunda; gözünü kırpmadan belaya atlanır, savaşa girilir, düşman kim olursa olsun… Düşmanın çokluğuna, sayımızın azlığına zerre miktarda bakılmaz, önem verilmez.

İşte beş gündür meydanları dolduran Gençliğimiz de aynı Jöntürk Geleneğini ve ruhunu taşıdığı için meydanlarda, İmamoğlu Ekrem’i savunduğu için değil. Laik Cumhuriyet’i yıkmak, Türkiye’yi Ortaçağ karanlığına götürmek ve BOP çerçevesinde vatanımızı parçalamak için durup dinlenmeksizin çalışan Amerikan uşağını ve onun iktidarını yıkmak için meydanlarda gençliğimiz.

İmamın Oğlu Ekrem, Silivri’de bile gericilik yapmaktan geri durmuyor. “Orada hiçbir grubun, devrimci hareketin, partinin bayrağı taşınmasın”, diyor. Yani oradaki insanlar sadece beni desteklemek için gelmiş gibi görünsün istiyor. Halbuki gerçek o değil; oradaki insanların yüzde 90’ı Tayyipgiller iktidarına öfkesini haykırmak için orada.

Gençliğimizdeki bu ruh capcanlı duruyor. Bütün mesele; gerçek devrimci önderlikle o gençliğin tanışması, karşılaşması, anlaşması, gerçek bir devrimci önderlik altında o gençliğin savaşa girmesi. Bütün mesele bu. Yoksa hiçbir engel o gençliğimizi ve halkımızı yenemez, durduramaz.

Biz hep buna inandık ve hep o yüzden diyoruz; son savaşı yine biz kazanacağız, aynen Kuvayimilliyeci atalarımız gibi. ABD-AB Emperyalistlerini ve onların Türkiye’deki yerli her boydan ve soydan uşaklarını, kuklalarını bir kez daha hezimete uğratacağız, geldikleri gibi gidecekler. Suç işleyen, binbir suça batmış, vatan satıcısı Tayyipgiller ise işledikleri bütün suçların hesabını tarafsız ve bağımsız mahkemeler önünde verecekler, hak ettikleri cezaya çarptırılacaklar, buna adımız gibi inanıyoruz.

Kalın sağlıcakla…

24 Mart 2025

İletişime Geç
Merhabalar,
Bize buradan ulaşabilirsiniz