MEB ŞAŞIRMA SABRIMIZI TAŞIRMA!
Milli Eğitim Bakanlığı artık ne yapacağını şaşırdı.
Zaten berbat olan eğitim sistemlerini düzeltmeye çalışmak yerine iyice batırıyorlar. Hiçbir şey öğretmeyen sistemleri daha kötüye gidiyor. Gereksiz ve yetersiz bilgilerle kafalarımızı doldurdukları, meşgul ettikleri yetmiyormuş gibi bizi bu bilgilerden sınava tabi tutuyorlar ve sürekli sistem değiştirerek adapte olmamızı engelliyorlar.
Şimdi de gençlerin, Gezi Direnişi’ne-Direnişlere katılmalarını engellemek amacıyla devamsızlık hakkını düşürüp, geçme notunu yükselttiler. Onlar bizlerin düşünmesini değil, her gün katlettikleri ağaçlar gibi sadece durmamızı ve azıcık kömüre, makarnaya tav olarak koyun sürüsü gibi sorgulamaksızın itaat etmemizi istiyorlar. Gereksiz sistemlerine uymazsak işsizlik, açlık ve yoksullukla tehdit ediyorlar bizi. Biz gençler ileride topluma yararlı birer birey olmak için çabalayıp, aynı zamanda toplumun haklarını savunmaya çalışıyoruz. Her seferinde bir şekilde engellemeye çalışıyorlar bizi. “Oku ama bir şey öğrenme, okumuş olmak için oku” düşünceleri bizi her ne kadar rahatsız etse de kendimizi bu oyunu oynamak zorunda hissediyoruz. Daha doğrusu zorunda bırakılıyoruz.
Gezi eylemlerinde biz gençler büyük oranda sosyal medya üzerinden örgütlendik. Sosyal medyayı sadece haberleşmek, oyun oynamak ve geyik yapmak için kullandığımız söylenirdi. Fakat herkese sosyal medya üzerinden neler yapabileceğimizi gösterdik. Tabiî bu faşist iktidarın gözünden de kaçmadı. Önce tutuklamalar yaparak gözümüzü korkutmaya çalıştılar. İşe yaramayınca yeni yasaklar koydular. Bunlardan biri de MEB’in biz öğrencilere “bilişim suçu” adı altında yasak koyması oldu. Genel olarak, sosyal medya üzerinden bölücü, yıkıcı söylemlerde bulunan öğrencilere okuldan uzaklaştırma ve atılma gibi cezalar var. Bu da gösteriyor ki hâlâ biz gençlerin kararlılığını, mücadele duygusunu kabullenemediler.
Devrimci duygularla hakkını savunmak isteyen, çapulcu, ayyaş, marjinal dedikleri gençlere karşın, dindar-kindar nesil yetiştirme çabaları hızla devam ediyor. Bunlardan birisi de okullara istek üzerine mescit açma çalışmaları. Kimlerin isteğiyle açılacağı meçhul… Ya da daha doğru bir deyişle belli… En azından oylama yapılmayacağı kesin. Bir bakmışız okulumuzda mescit var. Kim açtırdı bu mescidi? Alevi arkadaşım mı? Hıristiyan arkadaşım mı? Laik arkadaşlar mı? Dinsel, mezhepsel çatışmaları okula iyice sokmaya, CIA İslamını yaymaya kararlılar anlaşılan. Beyinleri yıkamaya, sorgulamadan itaat eden birer koyuncuk haline getirmeye kararlılar. Ama biz okulumuzu üç beş yobaza yedirtmeyiz bunu da bilsinler.
MEB’den çıkan bir başka karar da liselerde evliliğin serbest bırakılması. Eski yasaya göre evlenen öğrencilerin okulla ilişkisi kesiliyordu. Şimdi ise öğrenci açık liseye yönlendiriliyor ve mezun olması sağlanıyor. Bunu yapmaktaki amaçları çok açık. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardılar, bu yüzden okuldan atamıyorlar. Peki, çocuk gelinlerin sayısını nasıl artıracaklar?
Tabiî ki lise öğrencilerine evliliği meşru kılarak. Tabiî bu şekilde iğrenç, sapıkça zihniyetlerini de meşrulaştırmış oluyorlar.
Bu devamsızlık hakkını 10 güne düşürme, geçme notunu 50’ye çıkarma gibi şeyler Gezi Direnişi’ne katılma, düzene karşı gerçekleştirilecek eylemlere destek verme oranını düşürür mü?.. Hiç sanmayız. Çünkü böyle küçük numaralarla yıldırılamaz gençlik!..
Genci, yaşlısı, işçisi, memuru hep birlikte bu alçak düzeni yıkmak için mücadele edeceğiz. Bizden sonraki nesiller, bizden daha iyi şartlarda okusun, daha iyi bir gelecekleri olsun diye mücadele edeceğiz. Yarınların güzel olması için mücadele edeceğiz.
Halkız, Haklıyız, Kazanacağız!
HALK KURTULUŞÇU LİSELİLER