İZMİR’İN İŞGALİNİN 98. YILDÖNÜMÜNDE ÜLKEMİZ HALA İŞGAL ALTINDA
15 Mayıs 1919 günü İzmir’i işgal eden Yunan maskeli batılı emperyalistler karşısında dimdik duran, ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin ve yoldaşlarını saygıyla selamlıyoruz.
Batılı Emperyalistler, Paris Konferansı’nda kukla Osmanlı yönetimine Sevr’i kabul ettirmişlerdir. Dokuz gün sonra da İzmir’i işgal etmişlerdir.
Sevr’de İzmir’in ve İzmir’e bağlanacak toprakların sınırları belirlenmiş ve bu topraklar Türkiye’den ayrılmış topraklarla bir tutulmuştu. İzmir, Osmanlı egemenliğinde kalacak fakat Osmanlı bu hakkını Yunanistan’a devredecekti. Osmanlı’nın sözde egemenliğinin simgesi olarak da kentin dışındaki bir kaleye Osmanlı bayrağı çekilecekti. Böylece İzmir’de Türk egemenliği fiilen sona erdiriliyordu. İzmir ve çevresinin yönetiminden asıl sorumlu olan Yunan Hükümeti olacaktı, İzmir kenti Yunan gümrük sistemi içine sokulacaktı, İzmir’in Limanları serbestçe kullanılacaktı.
Osmanlı yönetimi işte böylesine ihanet bataklığına batmıştı. Bu maddelerin kabulünün arkasından fiili işgalin geleceği gün gibi ortadaydı. Nitekim dokuz gün sonra emperyalistler bu işgali gerçekleştirdiler. 15 Mayıs günü saat 07:30 sularında ise Yunan Efzon Alayı karaya ayak bastı.
Ancak, batılı emperyalistlerin bu hain planlarını önceden gören ve halkı olası bir işgale karşı uyandıran ve örgütleyen zamanın yurtsever aydınlarının çağrısıyla Maşatlık’ ta işgalden bir gün öncesinden başlayıp sabaha kadar süren protesto gösterileri yapıldı. Bu yurtseverlerden 31 yaşındaki gazeteci Hasan Tahsin, (Osman Nevres) günler öncesinden işgale karşı halkı uyarıcı yazılar yazarak direnmeye çağırıyordu. İşgal günü ise büyük bir cesaretle kalabalığın arasından Yunan birliklerine karşı silahını ateşledi ve sancaktarı yere serdi. İşgalciler biranda paniklediler ve kaçmaya başladılar. Ancak Hasan Tahsin’den başka ateş eden olmadığını anlayınca geriye dönüp önce Hasan Tahsin’i ardından da İzmir Halkı’nı acımasızca katlettiler. Şehri yağmalamaya, yakıp yıkmaya başladılar. Beş binden fazla İzmirliyi katledip yaraladılar.
Bu işgale karşı dört yıl sürecek bir Kurtuluş Savaşı vermek zorunda kalmıştık. Bu dört yılın sonunda da Emperyalistler, saldırganlıklarının doruğunda zafer sarhoşluğunu yaşadıkları, kendilerini en güçlü gördükleri günlerde Mustafa Kemal önderliğinde Büyük Taarruz’la birlikte pabucun pahalı olduğunu gördüler ve dört yıl sonra GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER. Daha doğrusu Kahraman Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşçıları tarafından, 9 Eylül 1922’de yine aynı yerde denize döküldüler.
Peki, 98 yıl sonra ülkemiz farklı mı? Hayır!..
98 yıl önce fiili işgal vardı, açık/tam sömürge idik. Bugün ise ülkemizin ekonomik, politik, kültürel vb. her şeyimizin AB-D Emperyalistlerince belirlendiği yarı sömürge durumundayız. AB-D Emperyalistleri, yerli satılmışlarla birlikte, ülkemizi hızla yeni Sevr’e doğru sürüklemektedirler.
Ülkemizi Suriyelileştirmeye çalışıyor Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri.
AB-D Emperyalistlerinin emir eri konumundaki AKPgiller vatan topraklarının elden çıkarılmasına aracılık ediyor.
AKPgillerin bu tutumundan yararlanan Yunanistan da Ege Adalarını tek tek işgal ediyor. Bu gün Ege’ de 18 ada ve bir kayalık Yunanistan egemenliğinde. Topraklarımızın elden çıkarılmasına göz yummayan tek Parti HKP; AKPgillerin Ege Adalarını peşkeş çekmesine karşı duran siyasi partidir. Bu konuda da Çeşme, Didim Savcılığına suç duyurusunda bulunarak, Bodrum’ da UCM’ ne dava açarak vatansever ve halk sever olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Halkın İktidarı için mücadele veren Halkın Kurtuluş Partisi İzmir’in Emperyalist uşaklarınca işgalini bir kez daha protesto ediyor ve Emperyalistler ve ortaklarının bu topraklardan sökülüp atılması için kararlı mücadelesini sürdürüyor.
Bundan adımız gibi eminiz. HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ. 15 Mayıs 2017
HKP İZMİR İL ÖRGÜTÜ