İşlediğiniz binbir suçun yanı sıra, katlettiğiniz hayvanlarımızın da hesabını vereceksiniz!
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
2 gün önce Tayyipgiller’in Gebze Belediyesi; 47 köpek, 13 kedi ve 1 kargayı zehirli iğnelerle katletti. Barınağı gezen bir hayvanseverin, daha önce gördüğü hayvanları göremeyince ihbarda bulunması üzerine katliam ortaya çıktı. Barınağın arka tarafına, çöp poşetlerinin içine doldurmuşlar hayvanların cesetlerini, gömmek için hazırlık yapıyorlarmış. Şu namussuzluğa bakın, şu alçaklığa bakın, şu vicdansızlığa bakın.
Aylar önce Potamyalı Yezid buyruk verdi avenesine, Meclisteki kuklalarına, amigolarına: Bu hayvanların, bu sahipsiz sokak canlarının tümünü katledeceğiz, buna bir yasıl kılıf geçirin, dedi.
Anında davranışa geçti o insan sefaletleri. Ve Tayyip’in Meclise doldurduğu o kuklalarla, Kaçak ve de Haram Saray’ın arkadan Bohçalı’sının, MHP’nin kuklaları el ele vererek o katliam yasasını, soykırım yasasını çıkardılar.
Evet, işte ondan sonra ilk katliam haberi Hatay’dan geldi değil mi?
Dörtyol’da 11 köpeği katledip bir meyve bahçesine atmışlar bu cellatlar.
İşte şimdi de yeni bir felaket haberi Gebze’den geldi. Bazı hayvanlar daha sıcakmış, bazı hayvanlar can çekişiyormuş. Şu videoyu bir izleyelim;
Felaketin yayımlanması, duyulması üzerine bölgede örgütlü olan Yoldaşlarımız hemen bu katliam yerine gittiler, katliamı protesto ettiler, açıklama yaptılar. Netçe Tayyipgiller’in içyüzünü ve bunların belediyesinin insanlıktan, vicdandan, merhametten yoksunluğunu ortaya koydular.
Fakat Amerikancı muhalifi oynayan medya, her zaman yaptığını yaptı, orada bulunan kişilere kadar yer verdi ama bize yer vermedi. Bu da onun meşrebi, bu da onun cibilliyetinin iktizası. Olsun bakalım, olsun… Onlardan da bunun hesabı sorulur bir gün. Onlara sorsan biz televizyoncuyuz, gazeteciyiz derler. Hadi ülen hepiniz Amerikan kuklasısınız, sermaye kuklasısınız.
Ve hukukçu yoldaşlarımız anında davranışa geçerek bu cellatlar hakkında suç duyurusunda bulundular. Tabiî Tayyip’in esir alınmış ve Kaçak Saray’ına monte edilmiş bugünkü yargıdan bir sonuç almak, adalet beklemek, kanuna uygun sonuç beklemek olası değil. Ama en azından kayda geçecek, Tarihe not düşülecek ve bu canilerden hesap sormayan o mahkemelerden de, o Tayyip’in hizmetindeki mahkemelerden de bir gün hesap sorulacak.
Yahu biz ki bu sahipsiz, çaresiz, kimsesiz, garip sokak canlarının bir tek kılına zarar gelmesin diye defalarca belalara atlayıp gitmişiz. Mahalledeki bu, alayı da Tayyipgiller avenesinden olan, hayvan düşmanlarına karşı sokak canlarını koruduğumuz için 8,5 ay bir davadan ceza almışız, 11 ay başka bir davadan ceza almışız. Eşim bir davadan 18,5 ay ceza almış ve bu hayvan düşmanı zalim Tayyipgiller avenesiyle sokak canlarımızı ve doğamızı, mahallemizdeki ağaçları, yeşili koruduğumuz için verdiğimiz kavgadan dolayı 13 aydan bu yana ev hapsindeyiz.
Biz ki, doğduğumuz andan itibaren kedilerin, köpeklerin, atların, öküzlerin, ineklerin, koyunların, keçilerin, hindilerin, tavukların, güvercinlerin arasında yaşamışız. Eğer devrimci kavganın şartları bizi buralara getirip taşın, betonun içine hapsetmemiş olsaydı, yine aynı şekilde doğanın içinde hayvanlarımızla beraber yaşamayı tercih ederdik.
İşte bu güzel, sevimli patili dostumuzu da küçücük yavruyken kapımızın önüne atmışlar. Nasıl olsa burada iki ihtiyar var, bunlara sahip çıkar, diye. Kapımızın önünden aldık, işte o günden bu yana bizimle beraberler.
Evet, işte bu evin son konuğu küçük patili dostumuz da bir hafta kadar oldu evimize geleli. Gece birde zil çaldı, hayırdır, bu saatte kim ola diye aşağıya indik, yan apartmandan bir komşu; “Hocam, buna Ümraniye’de çalıştığım AVM’de bakıyordum, onun önünde. Ağzında bir yara var, ancak siz ilgilenirsiniz diye getirdim”, dedi.
Bunu da eve aldık, tedavisini yaptık. İşte o vesileyle bu da kaldı.
Biz bunların hiçbirine kıyamayız. Çünkü bunlar da can taşır, bunların da yüreği sevgi dolu. Bunlar da üzülür, acı çeker. Bunlar da kırılır, bunların da duyguları var, aynen bizim gibi. Ve o kadar asiller ki, işte bu canımıza bir öğün yemek verin, bir ömür size dost kalırlar ve unutmazlar sizi. Kokunuzu da, suretinizi de yazar belleğine. İkili oynamazlar. Dürüsttürler, merttirler, sadıktırlar.
Ama Tayyipgiller’in alayı ikili, üçlü oynar.
Ne diyor Tayyip’in Gebze Belediye Başkanı Zinnur Gözübüyük adlı gebeş?
“Biz öldürmedik. Onlar sokakta hastalıktan ya da arabaların çarpmasından dolayı ölmüş hayvanlar. Onları topladık biz”, diyor.
Utanmıyor, arlanmıyor, sıkılmıyor bunlar. Su içer, nefes alır gibi yalan söyler bunlar. Hile, düzen, hırsızlık yapar, yolsuzluk yapar. Dedik ya, bunlarda insana dair hiçbir değer bulamazsınız, diye. Aynen vaki…
İşte böylesine kişiliği hayvanlarla ve doğayla birlikte şekillenmiş bir insana, bu katliamların verdiği acıyı bir düşünün. Bizim için insanlar, hayvanlar, bitkiler, denizler, göller, ırmaklar, dağlar, doğa bir bütün, birbirinden ayrılmaz, birbirini tamamlayan, birbirini besleyip büyüten bir bütün. O yüzden bunların hiçbirine kıyamıyız biz, hiçbirine zarar vermek istemeyiz, hepsini kutsal sayarız biz.
Ama işte bu Tayyipgiller’de vicdandan, merhametten, acımadan, insan sevgisinden, doğa sevgisinden, hayvan sevgisinden, vatan sevgisinden zerre miktarda eser bulamazsınız. Bunlar bir tek şeye tapınırlar: Para Tanrı’sına.
Başka hiçbir kutsalları yok bunların. Bunlar insan görünümündedirler ama içlerinde insan bulamazsınız. Yapay zekayla oynayan yaratıklar gibi, robotlar gibidir bunlar.
Evet, ama sanmasınlar ki bu katliamlar, bu zulüm, döktükleri kan yanlarına kalacak. O insan sefaletlerinden, o zalimlerden, o insan soyunun en aşağılık yaratıklarından yaptıkları bu zulmün hesabı mutlaka sorulacak.
Başta Potamyalı Yezid gelmek üzere, onun Meclisteki aveneleri gelmek üzere, Kaçak ve de Haram Saray’ın Bohçalı’sının Meclisteki aveneleri gelmek üzere, bu zulmü yapan belediyeleri gelmek üzere hepsinden hesap sorulacak, hiçbirinin yanında kalmayacak bu. Bunlar kaçıp kurtulacağız sanmasınlar hesap vermekten, asla kurtulamayacaklar. Mıh gibi akıllarında tutsunlar bunu.
Kalın sağlıcakla…
13 Ekim 2024