İnsanlık bir kez daha yargılanmaktadır
Partimizin Genel Başkanı Nurullah Ankut ve Eşi Hacer Ankut, Hayvanseverliklerinden dolayı dün (21 Mayıs günü) yeniden hâkim karşısındaydılar.
Bu Genel Başkan’ımızın üçüncü, eşininse ikinci yargılanışıydı. Tabiî yine hayvanseverliklerinden dolayı.
Genel Başkan’ımız ilk kez 2012’de mahallelerinde bitirim havalarında dolaşan, komşularına ikide birde hart hurt ederek bulaşan bir Tayyipçinin, baktıkları sokak hayvanı bir anne kediye tekme atması üzerine aralarında geçen olaydan dolayı, tehdit ve hakaret suçlamasıyla yargılanmış ve altın kalpli bir hakime hanımın davanın özünü kavraması sebebiyle beraat etmişti her iki suçlamadan da.
Genel Başkan’ımıza diş geçiremeyeceklerini anlayan mahallesindeki bu gerici güruh, bu kez sokak hayvanlarına bakmakta olan eşine sataşıp onu rahatsız etmeye ve yaptığı vicdani, insani işten vazgeçirmeye yönelmişlerdi. Hakaret ve tehditlerle saldırıyorlardı Başkan’ımızın eşine. İşte bunlardan bir keresinde evde bulunan Genel Başkan’ımız aşağıya inmiş ve bunlara gereken karşılığı vererek eşini alıp üst kattaki evlerine çıkmıştı. Olay sonrası hemen karakola koşan Tayyipçi gerici güruh, Genel Başkan’ımızın ve eşinin yeniden yargılanmasına sebep olmuşlardı. Bu yargılamada hakim, olayın sözde tanıklarının tümünün yalancı tanıklardan oluştuğunun ve ifadelerinin düzmece olduğunun matematiksel bir kesinlikle ispatlanmasına rağmen, hukuka uygun davranmamış, karşı tarafla birlikte Genel Başkan’ımıza da, eşine de ceza vermişti. En ağır cezayı da Genel Başkan’ımızın eşi, melek kalpli emekli öğretmen Hacer Ankut Hoca’ya vermişti 18,5 ay.
Genel Başkan’ımız ve eşini mahalleden bezdirerek kaçırtmaya azmetmiş gerici güruh, bu kez Üsküdar Belediyesindeki konumlarından ve etkinliklerinden yararlanarak; oradan aldıkları yıllık yarım ton kömürü ve birkaç yardım çekini vererek yanlarına çektikleri birkaç zavallıyı Genel Başkan’ımızın eşine saldırtmaya başlarlar. Hatta bunlardan bir kendini bilmez, Genel Başkan’ımızın eşine ağza alınmayacak galiz küfürlerle hakaret eder. Bunun üzerine Hacer Hoca karakola giderek, bu saldırganlardan şikâyetçi olur. Ancak olay gününden 8 gün sonra karakola çağrılan saldırganlar, Genel Başkan’ımızın eşine ve olay anında evde bulunmayan Genel Başkan’ımıza yönelik iftiralarda bulunurlar. “Hacer Ankut bizi bıçakla tehdit etti. Nurullah Ankut da bize küfür etti” yalanını söylerler. Sadece bu soyut iftiralar üzerine Genel Başkan’ımız ve eşine karşı da silahlı tehdit ve hakaretten dava açılır. En ağır ceza bu davada da yine Genel Başkan’ımızın eşi için istenmektedir.
İşte dün Kartal Anadolu Adliyesinde 24’üncü Asliye Ceza Mahkemesinde saat 09:30’da bu davanın duruşması vardı.
Müfteri saldırganlar, tedarikledikleri yalancı tanıkları bu kez duruşmaya getirememişlerdi. Aralarında bir anlaşmazlık çıkmış olsa gerekti. O yüzden onların avukatı, hâkimden tanıklarının zorla duruşmaya getirtilmesini talep etti.
Genel Başkan’ımız yaptığı kısa savunmada; mahallesindeki bu zalim güruhun, kimsesiz, açlık, susuzluk, hastalık vb. sıkıntılar içindeki, acılar içindeki sokak hayvanlarına bakmaktan, onların acılarını dindirmekten başka hiçbir suçu olmayan melek kalpli eşime ve bana karşı açılmış olan bu dava aslında hukuki bir olay değildir, bir trajedidir, dedi.
Avukat Yoldaş’ımız da, Genel Başkan’ımıza ve eşine karşı böyle bir davanın açılmaması, açılmış olsa bile kabul edilmemesi gerektiğini, dosyanın savcılığa geri gönderilmesi gerektiğini belirtti. Ve bu kapsamda yazılı 3 sayfalık bir gerekçeli talep sundu mahkemeye.
Dava, 10 Eylül’e yeni bir duruşma günü verilerek ertelenmiştir.
Ayrıca Genel Başkan’ımız hakkında açılmış olan 4’üncü bir dava daha vardır. Onun önümüzdeki duruşması da 16 Haziran’dadır.
O davada da Genel Başkan’ımız, o anda sokak hayvanlarına bakmakta olan eşine en aşağılık, en galiz küfürlerle saldıran bir kişiyi bıçakladığı iddiasıyla, suçlamasıyla yargılanmaktadır.
Bu davalarla ilgili görüşüne ve düşüncelerine başvurduğumuz Genel Başkan’ımız özetçe şunları söylemiştir:
“Sınıflı toplum günümüzdeki biçimiyle bu yerli yabancı Antika+Modern Parababaları düzeni, insanları çamurlara bulamaktadır. Her gün dirhem dirhem çürütmekte, onların ruhlarını, vicdanlarını, insanlıklarını tüketmektedir. Böylece de insanları acımasız, his yoksunu bir robota dönüştürmüş olmaktadır. Tabiî bu hale düşürülmüş insanlar artık sadece görünüşte insan olabilmektedirler. Onlar da insani duygular, insani erdemler, değerler bulunmamaktadır artık. Öyle olunca da hem birbirlerini, hem hayvanları, hem bitkileri, hem de doğayı hiç düşünmemektedirler artık. Sadece ve sadece kendi çıkarlarına odaklanmaktadırlar. Başka da hiçbir şey umurlarında olmamaktadır. Yani düzenin kurbanlarıdır bugün davalaştığımız bu zavallılar güruhu.
“Tabiî biz yarım asırdan bu yana nasıl Amerikan ve Avrupa Birliği Emperyalistleriyle, onların yerli işbirlikçi hainleriyle mücadele ettiysek bu zavallı, vicdansızlar güruhuyla da mücadele ederiz. Böyle davalar, bizim ne insan sevgimizi, ne hayvan sevimizi, ne bitki ve doğa sevgimizi bulanıklaştırabilir ne de o sevgimizin gereğini yerine getirmekten geri bıraktırabilir.
“Olacak bunlar. Ben alışığım ve yadırgamıyorum da, eşim çok etkileniyor kendisine karşı yapılmış bu haksızlıklardan, bu hukuksuzluklardan.
“Yerli yabancı Parababalarının bu vurgun ve sömürü düzeni sürdüğü müddetçe; insana zulüm, kadına zulüm, hayvana zulüm, bitkiye ve doğaya zulüm de sürecektir ne yazık ki.
“Çünkü hayvancıl bir düzende yaşıyoruz. Sosyalizm dünya çapında zafere ulaşıp, dünya tek bir sosyalist aile olduktan sonra ancak insanlık kendine yaraşır bir düzene kavuşmuş olacak ve böyle zalimlikler de son bulacaktır…”
Genel Başkan’ımızın söyledikleri bu kadardır. Tabiî biz de Kurtuluş Partililer aynı ideolojinin, aynı davanın sahipleri ve sürdürücüleriyiz. Davamız eninde sonunda zafer kazanacaktır. Sonunda mutlaka biz kazanacağız. İnsanlık kazanacak, tüm canlılar kazanacak, doğa kazanacak. Buna inancımız tamdır…