HKP Avukatları, YSK’nın HKP’yi hukuksuz biçimde seçim dışında bırakan kararına itiraz etti
YSK, 2 Ocak 2019 tarihinde seçime girme yeterliliği taşıyan partileri duyurmuş, Partimizi ise bir kez daha hukuku çiğneyerek seçim dışında bırakmıştı.
Buna karşı partimiz avukatları bugün YSK’ye itiraz dilekçesi sundular. Dilekçede özetle şöyle denildi:
“Müvekkilimiz HKP’nin seçime katılma yeterliliği vardır. 24 Haziran seçimleri üzerine AİHM’e yaptığımız başvuruda AİHM’in tarafımızdan isteği üzerine, 29.11.2018 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak “HKP kongre ve teşkilatlanmasına ilişkin rapor”u istemiştik. Yargıtay C. Savcılığı ise 03.12.2018 cevabi üst yazısıyla, 19.04.2018 tarihinde kendileri tarafından Yüksek Seçim Kuruluna gönderilen teşkilat raporunu bize CD ortamında sunmuştur.
BU RAPORA GÖRE HKP’NİN İLÇELERİNİ DE 1/3 ORANINDA TAMAMLADIĞI İL TEŞKİLATI SAYISI 58’DİR. Ayrıca büyük genel kurulunu da usulü dairesinde 3 (Üç) kez yapmıştır. Son büyük genel kurulunu da 08.05.2016 tarihinde yapmıştır.
Bu raporda geçen teşkilatlarımıza ne olmuştur?
Herhangi bir mahkeme kararı olmadan, AYM kararı olmadan sicilden mi silinmiştir?
YSK’nın ya da Yargıtay C. Savcılığı’nın böyle bir yetkisi var mıdır?
Görülen o ki partimize bir kez daha hukuksuzluk yapılmaktadır.
Yasa “Siyasi partilerin milletvekili genel ve ara seçimlerine ve belediye başkanlığı ile belediye meclisi, il genel meclisi üyelikleri genel ve ara seçimlerine katılabilmeleri için illerin en az yarısında, oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olmaları veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunması şarttır. Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir.” demektedir.
Yukarıda alıntılanan yasal kuralların hiçbirisinde İL VE İLÇE KONGRELERİNİN YAPILMIŞ OLMASI KOŞULU GETİRİLMEMİŞTİR. Eğer aksi amaçlansaydı anılan yasa maddelerindeki hükümlerin “kongrelerini yapmış olmak” biçiminde düzenlenmiş olacağı açıktır.
Zorlama biçimde aksi yorum yapmak ve yasanın aramadığı bir şartı keyfi olarak şart koşmak, hukuksal değildir. Müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi 2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 36. ve 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Yasası’nın 14/11. Maddelerinde aranan seçimlere katılabilme yeterliliğini sağladığından 30 Mart 2014 tarihinde yapılan Yerel Seçimlere, daha sonra da 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimi ile 1 Kasım 2015 tarihindeki Milletvekili Erken Seçimlerine 550 milletvekili adayı ile katılmıştır. YSK’nın katılmamıza karar verdiği yukarıda belirtilen seçimlerde de durumumuz aynı idi. Yasada her hangi bir değişiklik olmadığı halde tam tersi bir karar vermek yerinde değildir. Bu durumda karar hukuki olmaktan çıkmakta, TAM KANUNSUZLUKLA MALUL OLMAKTADIR.
Kaldı ki bir an için yasaya aykırı biçimde getirdiğiniz yeni kuralı kabul etsek bile yine kararınız keyfidir. Gerekçesi yerinde değildir. Partiler arasında eşit davranma yükümlülüğünüzü ihlal etmektesiniz. Listede geçen 13 partinin tamamının il-ilçe kongrelerini üstelik seçimden 6 ay önce tamamlamadığını bilmekteyiz.
Tüm bu nedenlerle, ekte sunduğumuz ve Yargıtay C. Savcılığı Siyasi Partiler Bürosunca tanzim edilen 58 ilde kurulu olduğumuzu gösteren “TEŞKİLAT RAPORU” baz alınarak önceki kararınızı geri almanızı ve müvekkil partinin 31 Mart seçimlerine katılma yeterliliği taşıdığını ek bir karar ile duyurmanızı talep ederiz. “Usulde Paralellik” ilkesi gereğince bu, yetkiniz dahilindedir.”
Bu hukuksuzluğa, kanunsuzluğa bir yerde mutlaka dur denilecektir. eme geç, ama erken…
Davamız, Halkın Kurtuluş Davasıdır… 04.01.2019
HKP’li Avukatlar
HKP’li avukatların verdiği itiraz dilekçesini aynen yayımlıyoruz:
YÜKSEK SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
İLGİ : 02.01.2019 tarih ve 2019/1 sayı ile kararınız.
ÖZÜ : 1- İlgi’de geçen kararınıza itirazımızın sunulmasıyla usulde paralellik ilkesi gereği kararınızı gözden geçirerek düzeltilmesi talebimizin sunulmasıdır.
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Kurulunuza verilen son teşkilat raporunun bir örneğinin tarafımıza verilmesi talebimizin sunulmasıdır.
BEYANLARIMIZ VE TALEPLERİMİZ:
1- İlgide geçen itirazımıza konu kararınızda, seçim yeterliliği taşıyan 13 partiyi ilan etmiş ve 31 Mart 2019 seçimlerine bu partilerin katılacağını ilan etmiş durumdasınız
Ancak bu kararınız hukuka aykırıdır. Usulde paralellik ilkesi gereği emsallerini daha önce yarattığınız şekilde düzeltilebilir, düzeltilmesi gereklidir. Şöyle ki:
a- Müvekkilimiz HKP’nin seçime katılma yeterliliği vardır. 24 Haziran seçimleri üzerine AİHM’e yaptığımız başvuruda AİHM’in tarafımızdan isteği üzerine, 29.11.2018 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak “HKP kongre ve teşkilatlanmasına ilişkin rapor”u istemiştik (EK-1). Yargıtay C. Savcılığı ise 03.12.2018 cevabi üst yazısıyla, 19.04.2018 tarihinde kendileri tarafından Yüksek Seçim Kuruluna gönderilen teşkilat raporunu bize CD ortamında sunmuştur (EK-2).
BU RAPORA GÖRE HKP’NİN İLÇELERİNİ DE 1/3 ORANINDA TAMAMLADIĞI İL TEŞKİLATI SAYISI 58’DİR. (EK-3: CD çıktısı). Ayrıca büyük genel kurulunu da usulü dairesinde 3 (ÜÇ) kez yapmıştır. Son büyük genel kurulunu da 08.05.2016 tarihinde yapmıştır.
Bu raporda geçen teşkilatlarımıza ne olmuştur? Herhangi bir mahkeme kararı olmadan, AYM kararı olmadan sicilden mi silinmiştir? YSK’nın ya da Yargıtay C. Savcılığı’nın böyle bir yetkisi var mıdır?
Görülen o ki partimize bir kez daha hukuksuzluk yapılmaktadır.
b- Bu kararınızda müvekkil partinin de seçime katılma yeterliliğine sahip olmadığına hükmetmektesiniz. Zımni gerekçeniz daha önce şifahen tartıştığımız üzere teşkilat raporundaki kimi ilçelerin genel kurulunu yapmamış olması ise eğer, bu yorumun yasanın açık hükmüne aykırı olduğunu yinelemek zorundayız. Yasama organı eğer ilçe kongrelerini yapmış olmayı seçime katılma yeterliliği için aramış olsaydı bunu yasa hükmünde açıkça belirtirdi. 2820 sayılı yasanın “Siyasi partilerin seçimlere katılması” başlıklı 36. Maddesi: “ Siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması şarttır.
Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir.” hükmünü taşımaktadır.
298 sayılı Kanununun 14. Maddesinin 4. Fıkrasında:
“Tüzüklerine göre ilk genel kongresini yapmış olup, illerin en az yarısında ve en az altı ay evvel il ve ilçe teşkilatını kurmuş bulunan siyasi partilerin adlarını, ilçe seçim kurullarının yeniden kurulması için öngörülen ayların ikinci haftasında tespit ve ilan etmek, “,
Aynı maddenin 11. Fıkrasında:“ Siyasi partilerin milletvekili genel ve ara seçimlerine ve belediye başkanlığı ile belediye meclisi, il genel meclisi üyelikleri genel ve ara seçimlerine katılabilmeleri için illerin en az yarısında, oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olmaları veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunması şarttır. Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir. Bu esaslar dairesinde seçime katılabilecek siyasi partiler tespit ve seçimin başlangıç tarihinden on gün, seçimin yenilenmesi halinde yenileme kararının ilanından sonraki beş gün içinde ilan etmek.” denmektedir.
Yukarıda alıntılanan yasal kuralların hiçbirisinde İL VE İLÇE KONGRELERİNİN YAPILMIŞ OLMASI KOŞULU GETİRİLMEMİŞTİR. Eğer aksi amaçlansaydı anılan yasa maddelerindeki hükümlerin “kongrelerini yapmış olmak” biçiminde düzenlenmiş olacağı açıktır.
Zorlama biçimde aksi yorum yapmak ve yasanın aramadığı bir şartı keyfi olarak şart koşmak, hukuksal değildir. Müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi 2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 36. ve 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Yasası’nın 14/11. Maddelerinde aranan seçimlere katılabilme yeterliliğini sağladığından 30 Mart 2014 tarihinde yapılan Yerel Seçimlere, daha sonra da 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimi ile 1 Kasım 2015 tarihindeki Milletvekili Erken Seçimlerine 550 milletvekili adayı ile katılmıştır. YSK’nın katılmamıza karar verdiği yukarıda belirtilen seçimlerde de durumumuz aynı idi. Yasada her hangi bir değişiklik olmadığı halde tam tersi bir karar vermek yerinde değildir. Bu durumda karar hukuki olmaktan çıkmakta, TAM KANUNSUZLUKLA MALUL OLMAKTADIR.
c- Ayrıca Anayasa Mahkemesinin 22/5/1987 tarih 1986/17 E., 1987/11 K. Sayılı kararında: “… Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı kimi zaman Anayasa koyucu tarafından, kimi zaman Anayasa’nın verdiği yetkiye dayanılarak yasama organı tarafından belirlenen sınırlı haklardır. Düzenlemenin, yasa koyucunun takdiri dışında bırakılan anayasal ilkeleri zedelememesi ve demokratik toplum düzeninin esaslarına aykırı olmaması gerekir. Hakkın özüne dokunan düzenlemeler gerçek anlamda bir seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırır. Seçime katılabilmeyi salt örgütlenme gücüne bağlamak uygun değildir. Böyle bir düzenleme, özellikle yeni kurulan siyasi partilerin seçimlere katılmasını önlemeye yönelik düzenleme, oldukça ağır sonuçlar doğuracak koşulları taşımaktadır. Yeni kurulan ve akçalı olanakları sınırlı olan bir partinin gösterilen il ve ilçe düzeyini aşması çok güç, genelde olanaksızdır. Demokrasinin vazgeçilmez öğesinin bu ölçüde sınırlanması, siyasi partilerle gerçekleşecek düzenin olabildiğince engellere bağlı tutulması, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bulunmamaktadır. “Makul”, kabul edilebilir sınırların aşılması aykırılığı oluşturur. Böyle bir ortamda seçme ve seçilme hakkının zarar göreceği açıktır. Makûl ölçülerin aşılması bir iptal nedenidir. Bununla yasa koyucu yerine geçmek ya da yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm kurmak söz konusu olamaz. Denetlenen kuralın kabul edilebilir sınırda olmadığını belirtmek yeterlidir. Yapılan sınırlamayla sağladığı yarar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gerekir. Amaçla araç arasındaki makul ölçüyü aşmış görülen yeni sınırlamanın uygun olmadığı ortadadır. Nasıl il ve ilçelerin tümünde örgütlenme koşulu, savunulabilecek bir düzey değilse buna çok yakını oranda aynı niteliktedir. Bir siyasi partinin seçimlere katılmasını güçleştirmek ya da engellemek seçilme hakkının özüne zarar verir. 8. maddenin getirdiği sınırlama, amacı aşarak, seçme hakkının kullanılmasını demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmayacak biçimde zorlaştırdığından Anayasa’nın 13. ve 67. maddelerine aykırıdır.
“Anayasa’nın 68. maddesi yönünden inceleme:
“Siyasi partileri demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez öğesi sayan bu madde karşısında, seçimlere katılmalarına güçlükler çıkarılması doğru olamaz. İlkeyle bağdaşmayan uygulama başlıca aykırılıktır. Partilerin serbest çalışmaları, olağandışı engellere bağlı tutulmamaları demokratik hukuk devletinin doğal gereğidir. Kamu yararı için getirilen sınırları aşmayan düzenlemeler sakıncasızdır. Seçme ve seçilme hakkının kullanılmasını engelleyici boyuttaki sınırlamalar ise amaçla bağdaşmaz.
“Ülke genelinde baraj” ve “seçim çevresi barajı” ile yeterince sınırlama getirilmişken bunlara ek olarak seçime katılma koşullarım ağırlaştırmak demokrasiye uygun düşmemektedir. Siyasi partilerin amaçlarına ulaşabilmeleri için gerekli, yeterli olanaklara sahip olmaları zorunludur.” sonucuna ulaşmıştır. Bu karar da itirazımızın haklılığını ve kurulunuz kararının “makul, kabul edilebilir sınırları” aştığını kanıtlamaktadır.
d- Kaldı ki bir an için yasaya aykırı biçimde getirdiğiniz yeni kuralı kabul etsek bile yine kararınız keyfidir. Gerekçesi yerinde değildir. Partiler arasında eşit davranma yükümlülüğünüzü ihlal etmektesiniz. Listede geçen 13 partinin tamamının il-ilçe kongrelerini üstelik seçimden 6 ay önce tamamlamadığını bilmekteyiz.
Eğer yasaya aykırı olarak getirdiğiniz il ve ilçe kongrelerinin tamamlanması kuralınızı eşit olarak kullanacak olursanız mecliste grubu bulunan partiler dışında hiçbir partinin seçime katılabilmesi mümkün değildir. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da kurulunuz da yasa koyucunun yerine geçerek koyduğu hukuk dışı kurallarla eşitlik ilkesini, objektif ve tarafsız olma kuralını ihlal ederek siyasi partiler arasında seçmece bir usul işletmekte ve istenilen partilerin seçime katılabileceğine hükmetmektesiniz. Bu yönüyle kararınız hukuki değil, siyasidir. Keyfidir. Bu kabul edilemez.
Tüm bu nedenlerle, ekte sunduğumuz ve Yargıtay C. Savcılığı Siyasi Partiler Bürosunca tanzim edilen 58 ilde kurulu olduğumuzu gösteren “TEŞKİLAT RAPORU” baz alınarak önceki kararınızı geri almanızı ve müvekkil partinin 31 Mart seçimlerine katılma yeterliliği taşıdığını ek bir karar ile duyurmanızı talep ederiz. “Usulde Paralellik” ilkesi gereğince bu yetkiniz dahilindedir.
Daha önce HÜDA-PAR’ın itirazı ile kararınızı değiştirmiş ve adı geçen partinin önce seçim yeterliliği olmadığını, daha sonra itiraz üzerine yeterliliğe sahip olduğunu ilan etmiştiniz. Bu da bizim talebimize emsal bir yöntem ve kararınızdır.
2- Her durumda, itirazımız reddedilse dahi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Kurulunuza verilen son teşkilat raporunun bir örneğinin tarafımıza verilmesini talep ederiz. Zira Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının daha önce de bize başka, kurulunuza başka liste verdiği yaşanmıştır.
Sonuç ve İstem : Müvekkil Parti, seçimlere katılabilmek için 2820 ve 298 Sayılı Yasaların aradığı tüm koşulları sağlamış olduğundan, Kurulunuzun itirazlarımızı objektif olarak değerlendirerek, anılan kararından dönmesini ve müvekkil Halkın Kurtuluş Partisinin 31 Mart 2019 Seçimlerine katılabilecek partiler arasına dahil edilmesine karar vermesini vekaleten talep ederiz. Saygılarımızla. 04.01.2019
HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ
Vekilleri
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN Av. Doğan ERKAN