Halkın Kurtuluş Partisi’nden Asgari Ücretin İptal Edilmesi için dava! >>> 31.12.2012
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Partimiz sefalet ücreti düzeyinde belirlenen asgari ücretin gerek belirlenme yöntemlerine ve gerekse miktarının yetersizliğine dayanarak dava açtı.
Partili hukukçularımız 31.12.2012 tarihinde Danıştaya verdikleri dava dilekçesi ve eklerinde, yoksulluk sınırının çok altında kalan asgari ücret miktarının, devlet kurumu olan TÜİK tarafından önerilen 1.025 TL’ye bile yaklaşamadığını belirterek, Asgari Ücret Yönetmeliğindeki hukuka aykırılıklar sebebiyle bu yönetmeliğin de iptalini istediler.
Dava dilekçesi, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun oluşumu ve çalışma şeklinin de bir orta oyunu olduğunu bir kez daha teşhir etti.
Aşağıda dava dilekçesini aynen yayınlıyoruz:
DANIŞTAY ( ) DAİRE BAŞKANLIĞINA
(DURUŞMA İSTEMLİDİR)
D A V A C I……………….: HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI
Karanfil Sok. Ful Apt. No:24/15 Kızılay/ANKARA
V E K İ L L E R İ………..: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ali Serdal CINGI,
Av. Ayhan ERKAN, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN,
Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Ayça ALPEL, Av. Pınar AKBİNA,
Av. Doğan ERKAN,
Sezenler Cad. No: 4/15 Sıhhiye/ANKARA
D A V A L I L A R……….: 1- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı-ANKARA
2- Maliye Bakanlığı-ANKARA
DAVANIN KONUSU…….: Duruşma istemimizin kabulüyle, 4857 Sayılı Yasanın 39. maddesine dayanılarak düzenlenen ve 1 Ağustos 2004 tarihinde yürürlüğe sokulan Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 1, 5, 6, 7, 8 ve 9. Maddelerinin İPTALİNE; 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren 27.12.2012 tarih ve 2012/1 sayılı Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararının esas, yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden hukuka aykırı olması sebebiyle İPTALİNE, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı idareye yüklenmesini karar verilmesi dava ve talebimizdir.
AÇIKLAMALAR……….:
I- İPTALİNİ İSTEDİĞİMİZ KOMİSYON KARARI:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 39. Maddesi gereğince, iş sözleşmesi ile çalışan ve bu kanun kapsamında olan ve olmayan her türlü işçinin asgari ücretini tespit etmekle görevli ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU, 27.12.2012 tarih ve 2012/1 sayılı olarak aldığı kararla;
“1) Milli seviyede tek asgari ücret tespitine, oybirliğiyle,
2) 16 yaşını doldurmuş işçilerin bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretlerinin; 01/01/2013-30/06/2013 tarihleri arasında 32,62 (otuz iki altmış iki) Türk Lirası olarak, 01/07/2013-31/12/2013 tarihleri arasında ise 34,05 (otuz dört sıfır beş ) Türk Lirası olarak tespitine, işçi temsilcilerinin muhalefetine karşılık oy çokluğuyla,
3) 16 yaşını doldurmamış işçilerin bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretlerinin; 01/01/2013-30/06/2013 tarihleri arasında 27,97 (yirmi yedi doksan yedi) Türk Lirası olarak, 01/07/2013-31/12/2013 tarihleri arasında ise 29,25 (yirmi dokuz yirmi beş) Türk Lirası olarak tespitine, işçi temsilcilerinin muhalefetine karşılık oy çokluğuyla,
4) İş bu Kararın, 4857 sayılı Kanunun 39’uncu maddesine dayanılarak hazırlanan Asgari Ücret Yönetmeliğinin 11’inci maddesi gereğince Resmî Gazete’de yayımlanmasına oy birliğiyle, karar verilmiştir.”
Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararının gerekçesinde özetle:
“Asgari ücret, bilindiği gibi ödenmesi zorunlu olan en az ücrettir.
“Asgari ücretin belirlenmesini düzenleyen Asgari Ücret Yönetmeliği uyarınca, asgari ücret, pazarlık ücreti değildir.
“Asgari ücretin belirlenmesi sırasında, Komisyonumuz, bu çerçevede bir karar alınması için çalışmış, işçilerin geçim şartları ve 2013 yılı enflasyon hedefi gibi faktörleri değerlendirmiştir.
“Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 11’inci maddesi gereğince, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nca belirlenen asgari ücretler, Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihi izleyen ayın ilk gününden itibaren yürürlüğe girecektir..” denilmektedir.
Bu gerekçe; önceki yıllardaki “gerekçe”lerin aynısıdır.
II- ASGARİ ÜCRET VE HUKUKİ GEREKÇELERİMİZ:
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun aldığı ve 27.12.2012 tarih ve 2012/1 sayılı karar, 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yürürlüğe sokulan ve tüm yurtta altışar aylık dönemlerde uygulanacak olan asgari ücret, İşçi Sınıfı ve diğer çalışanlar açısından yaşamsal öneme sahip bir konudur.
a-) Anayasa’nın 2. Maddesinde tanımlanan “Sosyal Hukuk Devleti” ilkesi,
10. Maddesindeki “Eşitlik İlkesi”,
17. Maddesindeki “Kişinin Maddi ve Manevi Varlığının Korunması ve Geliştirilmesi Hakkı”,
18. Maddesindeki “Zorla Çalıştırma Yasağı”,
49. Maddesindeki “Devletin Çalışanların Hayat Seviyesini Yükselteceğine, Çalışma Hayatını Geliştireceğine ve Çalışanları Koruyacağına Dair” görevi,
55. Maddesindeki “Çalışanların Adaletli Ücret Elde Etmeleri ve Sosyal Yardımlardan Yararlanmalarında Devletin Gerekli Tedbirleri Alacağına Dair” hükümler doğrultusunda, asgari ücretin Devlet tarafından “İnsan Onuruna Yaraşır” biçimde belirlenmesi öngörülmüştür.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu ise Devlet adına yapılması gereken görevini, Anayasal ve Yasal direktiflere aykırı şekilde yerine getirmiş, Anayasa ve yasa hükmüne aykırı şekilde yürürlüğe sokulmuş “Asgari Ücret Yönetmeliği”ne göre, asgari ücret tespiti yapmıştır.
Daha doğrusu Komisyon bir tespit yapmamıştır. HÜKÜMET TARAFINDAN 2013 PROGRAMINDA ÖNCEDEN BELİRLENMİŞ OLAN ASGARİ ÜCRET, KOMİSYON KARARI DİYE İLAN EDİLMİŞTİR.
Öyleyse Komisyona ne gerek vardır? Hükümetin belirlediği ücret düzeylerini onaylayan bir Komisyonun, kamuoyuna yansıtıldığı gibi “toplantılar” yapması ya da yapıyor görünmesi Halkla alay etmek değil de nedir?
Sonuç olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nca açıklanan asgari ücret tutarı, insan onurunu ayaklar altına alan düzeyde, “Açlık Sınırının Altında” olup, hukuka aykırıdır. Keza Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantı, bilgi alma, ücret belirleme yöntemleri de hakkaniyete ve hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
b-) BM İnsan Hakları Bildirgesine göre “ Adil ve Elverişli” ücret hakkı:
Bildirgenin 23. Maddesinin 1. Fıkrasına göre, herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.
Aynı maddenin 2. Fıkrasına göre, herkesin herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.
Yine aynı maddenin 3. Fıkrasına göre, HERKESİN KENDİSİ VE AİLESİ İÇİN İNSAN ONURUNA YARAŞIR VE GEREKİRSE HER TÜRLÜ SOSYAL KORUMA ÖNLEMLERİYLE DESTEKLENMİŞ BİR YAŞAM SAĞLAYACAK ADİL VE ELVERİŞLİ BİR ÜCRETE HAKKI VARDIR.
c-) BM Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesine göre, İNSANCA BİR YAŞAM DÜZEYİ ÜCRETİ HAKKI:
Türkiye’nin de benimsediği bu sözleşme; taraf devletin, çalışanının kendisi ve ailesi için İNSANCA BİR YAŞAM DÜZEYİNİ SAĞLAYACAK BİR ÜCRET DÜZENİNİ sağlama ödevinden söz etmektedir.
d-) BM Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) Anayasası ve kabul ettiği sözleşme hükümleri:
Bu sözleşmeye göre, üye devletlerin çalışanlarının, gelişme ürünlerinden adil pay alması, herkese “korunmaya ve gereksinmeye uygun” düzeyde ücret alma hakkının bulunduğu öngörülmektedir. (İLO Hedef ve Amaçlarına ilişkin Bildirgenin 3/4. maddesi)
e-) Avrupa Sosyal Şartı’na göre, tüm çalışanların kendileri ve ailelerine yetecek “Adil Ücret Alma Hakkı”:
Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Birliği ülkeleri, insan haklarının ve temel özgürlüklerin gözetilmesi ve daha ileri düzeyde gerçekleştirilmesi yoluyla sosyal ve ekonomik gelişmenin sağlanması olduğunu göz önüne alarak Avrupa Sosyal Şartı’nı imzalamış ve TÜM ÇALIŞANLARIN KENDİLERİNE VE AİLELERİNE YETERLİ BİR YAŞAM DÜZEYİ SAĞLAMAK İÇİN “ADİL ÜCRET ALMA HAKKI” BULUNDUĞUNU kabul etmiştir.
f-) Anayasa’nın 90. maddesi:
Bu maddeye göre, usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin Milletlerarası Andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda Milletlerarası Andlaşma hükümleri esas alınır, denmektedir.
Uluslararası Emperyalizmin (ABD ve AB Emperyalizmi) ekonomik ve siyasi egemenliği altında olan ülkemizde, siyasi iktidarlar, IMF ve Dünya Bankası direktiflerini yasa haline getirirken ya da belli konularda Çok Uluslu Şirketlerin çıkarlarını korumak amacıyla Milletlerarası bir andlaşmaya dayalı sözleşmeleri uygulamak suretiyle uluslararası sermayenin çıkarlarına hizmet edilirken, ne yazık ki, yukarıda bahsi geçen Uluslararası Sözleşme veya Bildirge hükümleri, ülkemizdeki Asgari Ücretin tespitinde dikkate alınmamakta ve görmezden gelinmektedir.
g-) Türkiye İstatistik Kurumunun asgari ücrete ilişkin tespitleri
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nin önerdiği Asgari Ücret miktarı ise aylık net; 1.025 TL’dir. Bir Kamu Kurumu olan ve hazırladıkları istatistikler emsal kabul edilen Türkiye İstatistik Kurumu bile, bizce yeterli olmasa da, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na oranlı daha yüksek bir ücret düzeyi belirlemiş ve önermiştir. Bu önerme, ülkedeki ekonomik-mali veriler ile enflasyon oranı, TEFE, TÜFE vb. kıstaslar baz alınarak hesaplanmaktadır. Ancak Hükümetin dikte ettiği rakamdan başka bir ölçüt kabul etmeyen Asgari Ücret Tespit Komisyonu, diğer kıstasları göz ardı ettiği gibi, TÜİK’in önermesini de göz ardı etmiştir.
h-) Anayasa, Yasa ve Yönetmeliğe uygun olduğu savıyla kabul edilip yürürlüğe sokulan Asgari Ücret miktarı ile Asgari Ücretin belirlenme yöntemleri hukuka aykırı olduğundan, adı geçen 27.12.2012 tarih ve 2012/1 sayılı kararın İPTALİNE, öncelikle yasaya aykırılık teşkil eden Asgari Ücret Yönetmeliğinin ilgili hükümlerinin ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmektedir.
Dilekçemizin 2. bölümünde açıklandığı şekilde, Anayasa’nın emredici hükümleri ve Sosyal Hukuk Devleti ilkeleri gereğince Devlet adına Asgari Ücret tespiti yapması gereken Komisyonun, dayanak aldığı “Eski Asgari Ücret Yönetmeliği’ni”, çalışanlar lehine daha da geliştirmesi gerekirken, ne yazık ki, adı geçen yönetmelik çalışanlar aleyhine karar almak maksadıyla olsa gerek, yeniden değiştirilmiş ve bugünkü halini almıştır.
Bazı Uluslararası sözleşmelere henüz taraf olmadığımız bir dönemde, 12 Şubat 1972 tarih ve 14097 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmak suretiyle yürürlüğe giren Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 1. maddesine göre, Asgari Ücret şu şekilde tarif edilmiştir: “Asgari Ücret, işçilerin normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarının günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir.” Bu maddedeki “gibi” sözcüğü sayılı olarak değil, örnek verici biçimde kullanılmıştır. Böylece geleceğin olasılıkları da göz önünde tutulmuştur.
Yukarıdaki açıklamalardan ortaya çıktığı gibi, BM Evrensel Bildirge’de belirtilen ve çalışana kendisi ve ailesi için İNSAN ONURUNA YARAŞIR ÜCRET, eski asgari ücret yönetmeliğinde tarifi yapılan asgari ücretten daha yüksek bir ücreti içermektedir.
Diğer belgelerde açıklanan “insanca bir yaşam düzeyi ücreti hakkı”, “herkese korunmaya ve gereksinmeye uygun düzeyde ücret alma hakkı”, “adil ve eşit ücret alma hakkı” gibi tanımlamalar da Türkiye için belirlenecek asgari ücretin saptanmasında dikkate alınacak kriterleri göstermektedir.
Öğretideki görüşlere ve bazı yargı kararlarına göre, asgari ücretin; çalışan kişinin ailesinin bir günlük gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olması gerektiğine kuşku yoktur. Bu çerçevede belirtmek isteriz ki; TÜRK-İŞ’in yaptığı araştırmaya göre dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması, yani AÇLIK SINIRI Aralık 2012 ayı itibariyle 985.00.- TL, dört kişilik ailenin aylık zorunlu harcaması, yani YOKSULLUK SINIRI Aralık 2012 ayı itibariyle 3.208,48.- TL.dir. Belirlenen asgari ücret bunun çok altındadır.
Asgari Ücret, çalışanların ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesine yönelik etkin bir sosyal politika aracıdır. Asgari ücretin belirlenmesi çalışmalarında, çalışanların düşük ücretlere karşı korunması ve çağdaş bir toplum içinde yaşayan işçinin, ailesi ile birlikte olağan ihtiyaçlarının karşılanması esastır. Oysa Komisyonun tespitine dayanak olan Asgari Ücret Yönetmeliği antidemokratik olduğu gibi, “çalışma biçimi, ücret belirleme yöntemi ve asgari ücret miktarının belirlenmesi” hakkaniyete, usul ve yasaya aykırıdır. Bizce bu karar, Uluslararası sermayenin ve yerli ortaklarının dayatmaları sonucu alınmış politik bir karardır.
Bu nedenle “Asgari Ücret Tespit Komisyonu”nun hiçbir işlevi yoktur. Komisyon göstermelik toplantılar yapmaktadır. Asgari Ücret olarak açıkladığı rakamlar ise özünde, hükümetçe kendisine dikte ettirilen rakamlardır.
III- ASGARİ ÜCRET YÖNETMELİĞİ HUKUKA AYKIRI OLUP, İPTALİ GEREKMEKTEDİR:
4857 Sayılı İş Kanununun 39. maddesine dayanılarak hazırlanan ve önceki yönetmeliği değiştiren Asgari Ücret Yönetmeliği Anayasa’nın emredici hükümlerine ve yasaya aykırı olarak düzenlenip yürürlüğe sokulmuştur.
Adı geçen yönetmeliğin 1. maddesi, amacı tarif etmekten uzaktır. Asgari ücretten ne kastedildiği açıklanmamıştır.
Keza, ücrette eşitlik ilkesini düzenleyen 5. maddesi,
Ücretin belirlenmesi başlıklı 6. maddesi,
Ücretin belirlenmesindeki esaslar başlıklı 7. maddesi, muğlâk, idari işlemde keyfiyetin önünü açan ve “idari işlemlerin belirliliği “ilkesine aykırı düzenlemelerdir.
Komisyonun kuruluşu ve toplantı esaslarını düzenleyen 8. maddesi, komisyonun bileşiminde kabinenin değişik birimlerinden, olasılıkla aynı hedef ve kararlarla bir araya gelen çok sayıda hükümet yetkilisine yer vermiş, oysa konunun doğrudan muhatabı olan işçiler adına yalnızca “bünyesinde en çok işçiyi bulunduran üst kuruluş”a bu hakkı vermiştir. Muhtemel bir oylama durumunda eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturan bu düzenleme de keyfi ve hukuka aykırıdır.
Komisyonun görev, yetki ve sorumluluğu başlıklı 9. maddesi, açılımdan yoksun, keyfiliğe açık ve 12 Şubat 1972 tarih, 14097 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren eski yönetmelikten geri, yönetmelik çıkarma ilkelerine aykırı bir Asgari Ücret Yönetmeliği’dir.
Örneğin, Komisyonun tüm ülkeyi kapsayıcı bir asgari ücret belirlemesi söz konusu olduğuna göre, Üniversitelerle işbirliği yapılması ve olayın önemi gereğince işçi ve işveren kuruluşlarının tümünün görüşlerinin alınması, uzman kişilerin bilgisine başvurulması zorunluluğu olması gerekirken, Yönetmeliğin 9. maddesiyle “işbirliği yapabilir, öneri ve görüşlerini alabilir, bilgisine başvurulabilir” gibi esneklikler getirilmesi, adı geçen yönetmeliğin antidemokratikliğini göstermektedir.
Nitekim, bu yönetmelik gereğince, komisyon çalışmaları sırasında Üniversiteler ile işbirliği yapılamamış, herhangi bir hukuk kurumundan ve barolardan, sağlık kuruluşlarından, Tabip Odalarından, Komisyon dışında bırakılan İşçi veya Kamu Çalışanı Sendikalarından öneri ve görüş alınmamış, uzmanların bilgisine başvurulmamıştır.
Dahası yukarıda da belirtildiği gibi bir kamu kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı hesaplamalara dahi itibar edilmemiştir.
Yine Yönetmelikteki gizlilik maddesi de (9. madde) “tüm toplumu etkileyen, bilimsel ve hukuk değerlendirmeleri engellemesi” yönüyle hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
Açıklanan nedenlerle, söz konusu Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 1, 5, 6, 7, 8 ve 9. Maddelerinin İPTALİNE karar verilmesini istemekteyiz.
IV- İŞBU DAVANIN AÇILMASINDA ÇOĞUNLUK ÜYESİ İŞÇİ VE EMEKÇİ OLAN PARTİMİZİN TOPLUMSAL VE ÖRGÜTSEL BAKIMDAN HUKUKİ YARARI VARDIR.
Amacı:
“Oligarşik nüfuz yerine Halkın Demokratik İktidarıyla:
“a-) Devleti Halk’tan üstün değil, Halk’ı Devlet’ten üstün tutan gerçek özgürlüğü fiilen kurmak ve antidemokratik yasaları ayıklamak.
“b-) Müzmin İşsizlik ve azgın hayat Pahalılığı kanser haline gelmiştir. Bunları köklerinden kazımak için ikinci bir Kuvayimilliye (Kurtuluş Savaşı) seferberliği gerekmektedir. Bu ekonomik seferberliğimizi bilim ve teknolojinin en son aşamasına dayanan ağır sanayi temeline oturtmak.
“c-) Ulusal üretim mücadelemizin para maddesini -ne sadakayla ne zorla- ancak UCUZ DEVLET ve BİLİNÇLİ TİCARET yoluyla sağlamak.
“d-) Bu kutsal ekonomik Kuvayimilliye seferberliğimizin güdücü ruhunu -başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere- cahil, âlim, köylü, şehirli… bütün değer yaratan emekçi halkın tamamıyla aşağıdan gelme ve tamamıyla serbest; GİRİŞİM, ÖRGÜTLENME VE DENETİMİNDE bulmak ve bu amaçla bütün organlarda bilfiil üretmenleri çoğunlukta görmek, yarımız olan Kadını ön safta bulmak, Gençliğe sonsuz inanmak.”
Olan müvekkil partinin, üyeleri ve tüm toplum bakımından düşük belirlenen asgari ücretin iptal edilmesi için dava açma hakkı ortaya çıkmıştır.
V- ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONUNUN KARARI AÇIKÇA HUKUKA AYKIRI OLDUĞUNDAN İPTALİNE KARAR VERİLMESİNİ İSTEMEKTEYİZ.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 27.12.2012 tarihine kadar toplantı yapıp çalışmasını güya tamamlayarak kararda yazılı Asgari Ücret Tutarlarını belirlemiştir. Yukarıda açıklandığı şekilde, Asgari Ücret Tespit Komisyonu; Anayasa’nın verdiği direktifler, yasa hükümleri, bilimin ve ekonominin verileri, toplumsal istenç ve insan haysiyetine yaraşır kurallar göz ardı edilerek, işveren temsilcileri ile hükümet temsilcilerinin işbirliği ile 27.12.2012 tarih ve 2012/1 sayılı kararı kabul ve ilan etmiştir. Daha doğrusu “hükümetin 2013 programında önceden belirlenmiş olan asgari ücret düzeyini ilan etmiştir”. Bu haliyle karar, yeterli gerekçeden yoksundur.
Toplantı şekilleri, çalışma biçimleri, üniversiteler ile işbirliği yapılıp yapılmadığı, sendikalar, hukuk ve sağlık kuruluşları ile odalardan ve uzmanlardan bilgi alınıp alınmadığı belli değildir. İşbirliği yapıldı ve görüş/öneriler alındı ise bunların nasıl değerlendirildiği bilinmemektedir.
Bize göre; Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda amaca ve yasaya uygun toplantılar ve çalışmalar yapılmamıştır. Konuyla ilgili resmi ya da özel kişi ve kurumlarla “işbirliği içinde, onların görüş ve önerilerden yararlanılarak konu olgunlaştırılmadan, bilimsel, ekonomik, teknik veriler” dikkate alınmadan alelusul yöntemlerle asgari ücret belirlenmiş ve ilan edilmiştir.
Adı geçen Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararında “asgari ücret pazarlık ücreti değildir” ifadesine rağmen, ne yazık ki bu ücret; IMF ve Dünya Bankası’nın direktifleri ile hazırlanan hükümet programında belirtilen oranlar doğrultusunda, işveren ve hükümet temsilcilerinin görüşleri ile ve pazarlık yöntemiyle belirlenmiştir.
Sosyal Hukuk Devletinin hayata geçirilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanmasında, idarenin hiçbir eylem ve işlemi yargı denetimi dışında bırakılamayacağından hareketle, 27.12.2012 tarih ve 2012/1 sayılı olarak alınan ve 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01.01.2013 tarihi itibariyle yürürlüğe giren, Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararını gerek miktar ve gerek belirleme yöntemi açısından, esas, yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden hukuka aykırı olduğundan bahisle yargı önüne taşıyor ve adı geçen kararın İPTALİ yoluyla ortadan kaldırılmasını istiyoruz.
Hukuksal Nedenler.: Anayasa, Yasa, BM Evrensel Bildirgesi, ILO Anayasası ve Sözleşme
Hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Temel Sözleşmesi ve diğer ilgili Uluslararası sözleşme hükümleri.
D e l i l l e r……….:
1– Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararı ve kararın dayanağı İdare dosyası,
2- Geçmiş yılların asgari ücret tespitlerine karşı açmış olduğumuz Danıştay 10. Dairesi’nde görülmekte olan emsal dava dosyaları,
3– Sunacağımız deliller ve her türlü yasal delil…
Sonuç ve İstem…..:
Sunulan nedenlerle;
1- 4857 Sayılı Yasanın 39. maddesine dayanılarak düzenlenen ve 1 Ağustos 2004 tarihinde yürürlüğe sokulan ASGARİ ÜCRET YÖNETMELİĞİ’NİN 1, 5, 6, 7, 8 ve 9. maddelerinin Anayasa ve yasa hükümlerine aykırı olduğundan İPTALİNE,
2- İdarece tesis edilen ve asgari ücretin belirlenmesini içeren, 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01.01.2013 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 27.12.2012 tarih ve 2012/1 sayılı Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararının esas, yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden hukuka aykırı olduğundan İPTALİ yoluyla ortadan kaldırılmasına,
3- Duruşma isteğimizin kabulüne,
Karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı idareye yüklenmesini saygı ile vekâleten dileriz. 31.12.2012
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Merkezi
V e k i l l e r i
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN Av. Doğan ERKAN
EKLERİ:
1- 27.12.2012 tarih ve 2012/1 sayılı Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararı
2- TÜRK-İŞ’in yayınladığı Açlık ve Yoksulluk Sınırı Göstergeleri
3- Vekâletname