Halka ne olursa olsun, deyip “Sürü Bağışıklığına” yöneldiler
Saygıdeğer arkadaşlar;
Tayyipgiller Hükümeti baktılar ki, zaten bayır aşağı giden ekonomileri, aldıkları bu yarım yamalak Kovid-19 salgını tedbirleriyle hızla yere çakılmaya doğru, çöküşe doğru gidiyor; tavır değiştirip onlardan da vazgeçerek Sürü Bağışıklığına geçişe yöneldiler.
Artık ölen ölür bu salgında, kalanlar da bağışık hale gelmiş olur, diye düşünüyorlar.
Yani İngiltere ve Amerika’nın aldığı tutuma geçiyorlar. Hatırlarsak; salgının başında, ABD Başkanı gibi keser kaçığı olan İngiltere Başbakanı Boris Johnson, salgına karşı benimsedikleri ve uygulamaya koydukları yöntemin bu olduğunu net bir ifadeyle ortaya koymuştu; “Herd Immunity” terimini kullanarak.
Bu anlayış, emperyalist sistemin en kıdemli ve en azgın emperyalist devletlerinin kendi halklarına bile nasıl bir acımasızlık içinde bulunduklarını bir kez daha somutça gözler önüne sermiştir.
New York’ta görev yapan saygıdeğer hemşire Nicole Sirotek’in gözyaşları içinde anlattığı şu drama bakın bir:
***
“ABD’li hemşire ağlayarak itiraf etti: Korona hastaları ağır ihmalden ölüyor
“Koronavirüsün merkez üssü ABD’de bir hemşirenin anlattıkları durumun vahametini ortaya koydu. Hemşire, gözyaşları içinde ülkedeki korona ölümlerinin ağır ihmal ve kötü tıbbi yönetim yüzünden olduğunu anlattı.
“Koronavirüs salgınında merkez üssü haline gelen ABD’de sağlık sistemi iflasın eşiğine geldi. Asya’da koronavirüs salgını etkisini iyice azaltırken salgının merkezi halini alan ABD’de vakaların ve can kayıplarının önüne geçilemiyor. ABD’li Nicole Sirotek adlı hemşire ülkedeki korona ölümlerinin ihmallerden kaynaklandığını belirterek iki noktaya dikkat çekti: Ağır ihmal ve kötü tıbbi yönetim.
“EN UFAK OLAYDA HASTALARIN FİŞİ ÇEKİLİYOR”
“ABD’nin Nevada eyaletinde görevli olan ve koronavirüs salgınıyla mücadeleye destek vermek için New York’a giden Nicole Sirotek adlı hemşire gözyaşlarıyla ABD’deki sağlık sistemindeki ihmalleri anlattı. İtiraflarda bulunan hemşire koronavirüs tedavisi gören ve iyileşme ihtimaline şüphe ile bakılan koronavirüs hastalarının solunum cihazlarının fişlerinin en ufak bir durumda çekildiğini ifade etti.
“BİNLERCE KİŞİ İHMALLERDEN DOLAYI ÖLÜYOR”
“Nicole Sirotek adlı hemşire, videoda ülkede tıbbi ihmallerin olduğunu gözyaşlarına boğularak anlattı. Sirotek, ABD’de koronavirüs hastalarının “ağır ihmal ve kötü tıbbi yönetim” nedeniyle “öldürüldüğünü” iddia ederken “Artık yasal olarak ne yapacağımı bilmiyorum. Savunucu gruplar bile bu insanlar hakkında bir şey yapmıyor, siyahî insanların hayatları burada önemli değil. Durum çok vahim. Binlerce kişi ihmallerden dolayı ölüyor” dedi. (https://www.haberler.com/abd-li-hemsireden-koronavirus-itirafi-hastalar-13196493-haberi/)
***
Görüldüğü gibi siyahî hastalar başta olmak üzere yoksul insanlar ölüme terk ediliyor göz göre göre…
Bu katliama dönüşen vahşet karşısında yasal olarak ne yapacağımı bilemiyorum, diyor vicdanlı hemşire…
“Müslümanlardan, yoksullardan ve siyahlardan nefret ediyorum”, diyen ve bu anlayışıyla övünen bir insanlık düşmanını Başkan seçtiren ABD Parababalarının ve onların “Yürütme Kurulu”ndan başka hiçbir anlama gelmeyen Amerikan devletinin halka yönelik bu tutumuna şaşırmamak gerekir aslında…
Hatırlarsak; İspanya’da da bir doktor gözyaşları eşliğinde yaşlı hastaların fişi çekilerek ölüme terk edildiğini anlatmıştı bir ay kadar önce… Hollanda ve İtalya da benzer tutuma girmişlerdi.
Hatta İsveç Sağlık Bakanlığının bir iç yazışmasında, hastaların, sağlık kuruluşlarının işleyiş-hizmet kapasitesini aşması durumlarında yetmiş yaş üzeri hastaların gözden çıkarılabileceği, yani ölüme terk edilebileceği belirtilmişti, buyurulmuştu.
Emperyalist devletlerin insana bakışı budur. Onlar sadece emperyalist sömürü ve talanlarını düşünürler. İnsanlar onlar için sadece canlı nesnelerdir. Kullanılmak için vardırlar…
Tabiî bu emperyalist çapul temeli, o devletlerin tüm kurumlarını ve politikalarını belirler. Hatta kültürlerini, dinlerini, felsefelerini, sanatlarını, ahlâklarını belirler.
İşte bu sebepten, bu ülke insanları 1990’dan beri Ortadoğu’yu cehenneme çeviren ABD ve AB saldırganlığına, NATO saldırganlığına, BOP saldırganlığına hemen hiç karşı çıkmamışlar, dişe dokunur bir tepki ortaya koymamışlardır.
İşte Tayyipgiller Kaçak Saray İktidarı da on beş günden bu yana, bu adına Sürü Bağışıklığı denen yönteme geçmiştir.
İngiliz Papaz Thomas Robert Malthus’un ekonomi ve nüfus teorisinin öngördüğü yöntemdir bu. Bu teoriye göre dünya kaynakları sınırlıdır, ancak belli sayıdaki insanı yaşatabilir. Oysa dünya nüfusu hızla artmaktadır. Kıtlıklar, kıranlar, hastalıklar, salgınlar zayıfları öldürüp ayıklayarak nüfusun dengede kalmasını sağlar. Bu nedenle de iyidir, gereklidir. Bilindiği gibi Darwin de ünlü Evrim Teorisi’yle yetinmemiş; sonradan pusulayı şaşırarak ya da bir İngiliz Burjuva Düşünürü olduğu için görevi gereği Papaz Malthus’un teorisine evrilmiş, onun yanına ve safına düşmüştür.
Bu teoriler Naziler’e ilham kaynağı olmuş, onlara düşünsel zemin oluşturmuştur.
Tayyipgiller, bu salgının başından beri halka ihanet içinde olmuşlardır. Başlangıçta hemen hiçbir tedbir almayarak virüsün yayılmasını sağlamışlardır. Sonundaysa aldıkları eksik gedik önlemler hem geç hem de yetersiz olmuştur.
Ayrıca da halka asla doğru bilgi vermemişler, salgının içeriği konusunda halkı aydınlatmamışlardır.
Ankara’dan akademisyen düzeyinde bir sağlık emekçisi arkadaşın verdiği bilgiye göre; “Sağlık Bakanının can kayıpları konusunda verdiği rakamları en az beşle çarparsak ancak doğru tespitlere ulaşabiliriz.”
Daha önce görüşlerine yer verdiğimiz bazı namuslu hekimlerimiz, hatırlanacağı gibi, durumun çok vahim olduğunu, İtalya ve İspanya’yı vaka sayısı ve can kayıpları konusunda solladığımızı belirtmişlerdir.
Saygıdeğer arkadaşlar;
Bunlar doğaları gereği halk düşmanıdırlar. Yani Tayyipgiller vicdani ve insani değerlerin tümünden yoksundurlar. Ortaçağ’ın Ümmetçilik Konağının ya da günlerinin özlemi içinde olduklarından da kendiliklerinden vatansız ve milletsizdirler. Ortaçağ’da tek başlarına kayıtsız şartsız iktidarda oldukları için o günleri hiç unutmamışlar ve hep o özlemle yanıp tutuşmuşlardır.
Açıklayalım:
Tayyipgiller demek; Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının, Finans-Kapitalistleşerek ABD ve AB Emperyalistleri eliyle Türkiye’de iktidar koltuğuna oturtulmuş hali demektir…
Yani Tayyipgiller, yukarıdaki tanımla ortaya konduğu gibi asla antiemperyalist olamaz. Çünkü ABD ve AB sağdıçlığı olmasa iktidar yüzü göremeyeceğini kesinkes bilmektedirler.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı Türkiye, ekonomisini ABD ve AB’nin belirlediği şartlar içinde yürütmektedir. Dolayısıyla da Türkiye Ekonomisi, bir yarısömürge ülke ekonomisidir. Zayıftır, yetersizdir, tuz buz olmaya-kırılıp çökmeye çok yatkındır.
Emperyalistler yörüngelerinde tuttukları ülkelerin ekonomice gelişip güçlenmesine asla izin vermez…
Kovid-19’la ilgili alınan kel keçel önlemler, zaten ABD-AB Haydutlarıyla taşeronları Tayyipgiller’in aşırı sömürü ve talan hırsları yüzünden baş aşağı giden ekonomimizi hızla düşüşe geçirmiştir.
Azgın hayat pahalılığı ve işsizlik bu salgın sürecinde gittikçe büyüyen bir çığa dönüşmüştür.
On milyonların açlığı, sefaleti, işsizliği, bundan kaynaklanan örgütsüz de olsa tepkileri, intiharları, sosyal medyaya yansıyan feryatları, isyan çığlıkları Tayyipgiller’i ürkütmüş ve bu Kovid-19 tedbirlerinden vazgeçmeye yönlendirmiştir, götürmüştür. Yani bunlar, çöken ekonomiyle birlikte Kaçak Saray Saltanatlarının da yerle bir olacağını netçe görüp kavramışlardır. Böylesi bir acı sondan kaçınabilmek için de yöntem değiştirip Sürü Bağışıklığına oynama kararına varmışlardır.
Artık ölen ölecek, kalan kalacaktır bu salgın sonucunda. Yani ne olacaksa olacaktır. Ve olsun da denmiştir.
Zaten de halkımızın önemli bir bölümü bu virüsle karşılaşmış, enfekte olmuştur. Bu süreç hasarını vermiş, kalanlarıysa bağışık hale getirmiştir.
Tayyipgiller, geri kalanlar da enfekte olsunlar, onlardan da ölecek olanlar (yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi güçsüz olanlar) ölsün, geri kalan da bağışık olsun demişlerdir.
Ölüm sayılarının gerçeğini nasıl olsa halkımız öğrenemeyecektir bu süreç boyunca…
TÜİK ve Mezarlıklar Müdürlüğünün Türkiye’deki ölümlere ilişkin veri-rakam açıklaması da yasaklanmıştır bu nedenle…
Yani insanlar, iyi yahu, bu Korona belasından kurtuluyoruz nihayet, diye bir erken bayram havasına girmiştir artık.
Hani insanlar psikolojik olarak olmasını istedikleri şeylerin olduğuna ve olacağına inanmaya yatkındırlar…
Saygıdeğer arkadaşlar;
Tayyipgiller’in yalanlarına kanmayalım. Salgın bütün ölümcül hızıyla devam etmektedir.
Kendi imkânlarımız çerçevesinde alabilmeye gücümüzün yettiği önlemleri uygulamaktan vazgeçmeyelim…
Kulaklarımız ve kalbimiz, Tayyipgiller’in yalanlarına-kandırmacalarına değil; namuslu bilim insanlarımızın-hekimlerimizin acı gerçeklerin ortaya konulması demek olan sözlerine, uyarılarına duyarlı olsun… Onlara göre davranalım.
Böyle yaparsak bu karanlık salgın günlerini de en az zarar, hasar, ve kayıpla kapatmış oluruz…
Hiç unutmayalım ve aklımızdan çıkarmayalım ki Tayyipgiller için on binlerce insanımızın ölüp ölmemesi değil; Kaçak Saray Saltanatının ayakta kalmasıdır önem taşıyan tek şey…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
13 Mayıs 2020
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı