Öyle görünüyor ki bu ABD yapımı caniler iktidarı; milyonlarca çaresiz, zavallı, acılar içerisinde hayatta kalmaya çalışan sokaklardaki Patili Canlarımızın da kanını içmeye karar vermiş.
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Bu Tayyipgiller adlı hainler haini, zalimler zalimi, ABD yapımı mafyatik suç örgütünden başka hiçbir şey olmayan iktidarın Kaçak ve de Haram Saray’da oturan sultanının buyruğu üzerine patili canlarımızın yani sahipsiz, çilekeş, savunmasız sokak köpeklerinin tümden katline karar verildi. Tayyip Nam İfrit buyruk verdi avanesine, onlar da hemen davranışa geçtiler. Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna havale edildi mesele. Tayyip avanesinden zalim, insanlıktan çıkmış 72 milletvekilinin imzasıyla komisyona sunuldu bu yasa tasarısı. 42 saatlik, 3 gün süren bir görüşme sonunda da Tayyipgiller avanesinin milletvekilleri ve Kaçak Saray’ın Arkadan Bahçeli’sinin milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.
Burada bir şey dikkate değer: Kaçak Saray’ın Arkadan Bahçeli’si konuştuğu zaman bu katliama karşı çıkıyor; “Allah’ın verdiği canı almak bize mahsus değildir, onu ancak Allah alır, biz kıymayız, geleneğimiz, bizim kültürümüz bu işe karşı”, diyor. Ama milletvekillerine buyruk veriyor, onlar da Tayyipgiller milletvekiliyle beraber Tayyip’in buyruğunu uyguluyorlar, ona uyuyorlar.
Bunlar böyle… Yiv, set aramayacaksınız bunların hiçbirinde. Yiv sıyırmış, yalama olmuş cıvatalar gibidir bunlar. Sağa da sıksanız tutmaz, sola da sıksanız bir sonuç alamazsınız, tutmaz. Hiçbir konuda asla güvenemezsiniz bunlara. Yüzünüze gülerler, sizin en büyük dostunuz olduklarını söylerler, arkanızı döndüğünüz anda sırtınızdan hançerlerler sizi. Böyle bunlar; insana dair hiçbir özellik, hiçbir düşünce ve hiçbir duygu bulunmaz bunlarda. Şimdi Meclise gidecek bu yasa teklifi, orada da tabiî çoğunluğu bunlar oluşturduğu için kabul görecek.
Evet, ne yazık ki bu Potamyalı Yezid, Türk’e, Türkiye Cumhuriyeti’ne en azılı biçimde düşman, halkımıza düşman, vatanımıza düşman bu Amerikan devşirmesi, sonunda sokak canlarımızı da toptan katletmek istiyor. Dedik ya, Kriminal Psikopatik Kişilik Bozukluğu hastası bu, Mitomanik Kişilik Bozukluğu hastası, Narsisistik Kişilik Bozukluğu hastası. Yani en alt düzeyde, muhtarlık düzeyinde bile kamu görevi yaptırılmaması gereken bir kişi bu. Acilen psikolojik, psikiyatrik tedaviye alınması gereken bir kişi.
Ne yazık ki bizim gibi Şark Toplumlarında işte böyleleri kendilerini lider sanıyor, liderim diye kandırıyor insanlarımızı. Tabiî ABD alçağı da bunun gibi ihanet potansiyeli sonsuz olanları, zalimlik potansiyeli sonsuz olanları bulup devşiriyor, keşfediyor ve onları örgütleyip iktidara taşıyor. Onları kullanıyor piyon olarak.
Evet bu zalim, Meclis konuşmasında, gruptaki konuşmasında bu konuyla ilgili şunları söylüyor zalimliğini savunurken. Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda kabul edilen sokak hayvanları yasa teklifiyle ilgili konuşmuş bu zalim:
“Türkiye’de başıboş köpek sorunu olduğunu söyleyen Erdoğan, dünyanın hiçbir medeni ülkesinde görülmeyen bir sokak köpeği popülasyonu ile karşı karşıya kalındığını öne sürdü.”
Yahu sen 22 yıldan beri bu ülkenin başındasın ve bütün hayvanseverler çığlık çığlığa feryat ediyorlar: “Bakanlık, belediyeler yeterli bütçe ayırsın, yeterli veteriner istihdam etsin, sağlıklı, güvenli, korunaklı barınaklar yapsın, bu sokak canları kısırlaştırılsın, aşılansın ve yaşadıkları ortama salınsın”, diye. Zaten ortalama beş yıl sonra, türün üremesi durduğu için, bu hayvanlar kademeli olarak yok olup gidecekler, sokaklarda kalmayacak bu canlar. Zaten en fazla ömrü olanın, en şanslı olanın hayatta kalma süresi 3-5 yıl. Arabalar eziyor, hastalıklardan ölüyorlar, insanlar öldürüyor. Normal ömrü olan, normal yaşam süresi olan, genetik yaşam süresi olan 15-18 yılı, hemen hemen hiçbir sokak canı tamamlayamıyor, bulamıyor, yaşayamıyor.
Ben de bilindiği gibi mahallemde bu sokak canlarının, köpeklerin ve kedilerin eşimle birlikte koruyucusuyuz, bakıcısıyız. Ve şu anda da bu yaptığımız işten dolayı, vicdanımızdan dolayı ev hapsindeyiz, zalimlere karşı verdiğimiz mücadeleden dolayı. Verdiğimiz yemek kaplarına çamaşır suyu döküyorlar, su kaplarını fırlatıp atıyorlar, sokak canlarına taşlarla, sopalarla saldırıyorlar, üzerlerine arabalar sürüyorlar ve bunların alayı da Tayyipçi, bir eksiksiz.
Onlara karşı bugüne kadar 8 davamız oldu verdiğimiz mücadeleden kaynaklı. Bu canlar, bizim gibi eser miktardaki hayvansever sayesinde ayakta kalıyorlar. Vicdanlı insanların fedakarlığı ve pek çok riski göze alması sayesinde yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Doğal hayatları imha edilmiş hayvancağızların, her yer taş, beton. Ne bulup da yiyecekler?
Bu Tayyipgiller’in belediyeleri, toplayıp barınaklarda öldürüyor bunları, dağ başlarına atıyor. Oralarda hayvanlar zaten ölüp gidiyor yiyecek bulamadıkları için. Ormanlara atıyor. Eğer belediyeler ve bakanlık görevini yapmış olsaydı bugüne kadar, böyle bir sorun kesinlikle olmayacaktı. Biz şahsen tek başımıza, onca işimiz olmasına rağmen 7-8 tane köpek kısırlaştırdık, 50’yi aşkın kedi kısırlaştırdık. Üsküdar Belediyesinin veteriner birimi tanıktır buna ve orada kayıtlıdır bizim bu yaptığımız işler. Üsküdar Belediyesinin tüm veterinerleri de tanır bizi.
Evet, Tayyip konuşuyor, arkadaşlar:
“Köpeklerin sayısının katlanarak arttığını söyleyen Erdoğan, bu başıboş köpekler çocuklara, yaşlılara, yetişkinlere saldırıyorlar. Trafik kazalarına sebep oluyorlar. Çocuklarımızı bizden kopartıyorlar.”
Yahu gazetelerin üçüncü sayfasını açamaz hale geldik, daha önce de defalarca söylediğim gibi, her gün bir, iki bazen üç kadın öldürülüyor. Tacizler, tecavüzler bunun kaç katı. Sadece bu yıl, ilk beş ayda 210 kadın öldürülmüş.
Peki, bu sapıklara karşı, bu cellatlara karşı niye mücadele edilmiyor?
Etmiyorsunuz, değil mi?
Onlara hep iyi hal indirimi uygulanıyor. Birkaç yıl içinde çıkıyorlar cezaevinden, yeniden kadın arıyorlar öldürmek için.
Nerede çocuk öldürmüş bu köpekler yahu?
Belki senede 1-2 olay yaşanıyor.
Niye medyada çıkmıyor, niye gazetelerde okumuyoruz?
Köpekten kaçarken trafik kazasına uğramış, hayatını kaybetmiş bir evladımızı.
Burada suçlu kim?
Hayvanlara karşı onu korkutan, hayvanları ejderha olarak gösteren başta anne babası, sonra da trafikte her an durabileceği bir hızla gitmeyen şoförler, araba kullanan insanlar. Şehir içinde trafik kuralıdır; her an çocuk çıkabilir, yaşlı biri çıkabilir, hayvan çıkabilir. Her an durabileceğin bir hızla seyredeceksin. Bu da benim bildiğim 70’li yıllardan kalma trafik kurallarından biri. 50 kilometredir şehir içinde azami hız.
“Artan kuduz vakaları…”
Yahu nerede artan kuduz vakaları?
Ancak yaban hayvanlarıyla yakın temasta olan kırsal bölgelerimizde görülüyor tek tük o tür vakalar. Onlara karşı da gerekli mücadele yürütülse onlar da ortadan kalkar.
“Müdahale edilmedikçe sorun daha da büyüyor ve çığırından çıkıyor.”
Müdahale edilsin diye çırpınıyor hayvanseverler. Biz yıllardır feryat ediyoruz belediyeler, bakanlık bizimle, hayvanseverlerle işbirliği yapsın, sokak canlarının hepsini kısırlaştıralım. Bakımını biz yaparız. Ama hiç oralı değilsiniz, umurunuzda değil bunlar.
“Milletimiz bu sorunun çözülmesini istiyor.”
Milletimiz istemiyor, senin gibi zalimler istiyor. Milletimizin yarıdan fazlası bu sokak canlarına acır, vicdan sahibi, merhamet sahibidir çünkü.
“Sokakların güvenli hale gelmesini istiyor.”
Bunlar mı güvensiz hale getiriyor sokakları?
Senin Ensar’larından, Kur’an Kurslarından, tarikatlarından, cemaat yuvalarından bin kat daha güvenli sokaklar.
Niye çocuklarınızı bu tarikat yurtlarına vermiyorsunuz, Ensar’lara vermiyorsunuz? Avrupa’lara gönderiyorsunuz, Amerika’lara gönderiyorsunuz, değil mi?
Oraların güvensiz olduğunu siz de biliyorsunuz adınız gibi, en güvensiz mekanlar olduğunu.
“Bizim bu feryatlara tepkisiz kalmamız düşünülemez.”
Bakın, güya feryat ediyor herkes, bunlar da güya o feryatlara kulak veriyorlar. Bakın, kendisini nasıl olduğunun tersi şekilde anlatıyor. Halk açlıktan kırılıyor, açlık sınırının altında Asgari Ücret. Emekli maaşı zaten felaket, açlık sınırının neredeyse yarısı.
Seni rahatsız ediyor mu bu?
Yok etmiyor. Veremeyiz daha fazla, diyorsun. Ama Kaçak Saray’ında günde 10 milyonlar harcıyorsun, vicdansız!
“Hayvanlar konusunda kimse bize merhamet dersi vermeye kalkmasın.”
Bir de böyle Çıfıt tarzı, olduğunun tam tersi şekilde konuşur. Daha önce anlattım; Karagöz oyununda Yahudi vatandaş Çıfıt var. Gelir şak diye vurur, ondan sonra feryat eder; “Ne vuruyorsun be!”, diye. Aynen onu uyguluyorlar. İşte bu da Çıfıt.
“Sokak hayvanları yasa teklifi görüşülürken muhalefet milletvekillerinin tepki göstermesini ve Mecliste teklifi protesto edenleri sert sözlerle eleştiren Erdoğan şöyle devam etti: Bölücü terör örgütünün bebekteki beşiği [beşikteki bebeği olacak] katletmesine, Gazze’de şu an sayısı 16 bini bulan masum çocuğun katledilmesine ses çıkarmayanlar kalkıp bize merhametten bahsetmesin.”
Yahu sen o bölücü terör örgütüyle masaya oturdun.
Oslo’da masaya oturup, yüzde 90 oranında anlaşmadınız mı? Utanmazlar!
Dolmabahçe’de masaya oturmadın mı sen onunla?
İdris Baluken karşında, sinemacı Sırrı Süreyya ve başka o terör örgütünden olanlar yok muydu, onlarla pazarlığa oturmadın mı?
“Bu terör örgütüne karşı operasyon yapmayın diye valilerimize emir verdim”, diyen sen değil misin, utanmaz adam!
Şimdi de kalkmışsın, milleti bölücü terör örgütüne destek olmakla suçluyorsun. Sen güya onlara karşı mücadele etmiş oluyorsun.
Öcalan’ın mektubunu TRT’de okutan kim? Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkaran kim, Çıfıt!
Bir de; “Gazze’deki çocuklara, 16 bin masum çocuğun katline ses çıkarmayanlar”, diyor. O sensin. İsrail’in Ortadoğu’da Suudi’yle, Arap Krallıklarıyla birlikte en büyük dostu sensin. Hâlâ İsrail’le ticaret devam ediyor, günde yedi gemi kalkıyor.
Boynunda Yahudi Cesaret Madalyası taşıyan ve Yahudi vatandaşı olmayan, dünyada senden başka bir tek kişi var mı?
Yok.
Çıkarıp atabildin mi o madalyayı? Kürecik’e radar üssünü niye kurdurdun? İsrail’i İran füzelerine karşı korumak için, değil mi?
Ondan sonra da Gazze’deki çocuklara sahip çıkıyormuş. Hadi be, düzenbaz!
Beyrut Kasabı ArielSharon’la sarmaş dolaş olan sen değil misin Kudüs’te?
Yahu insan bu kadar mı fırıldak olur, bu kadar mı güvenilmez olur?
Ama böyle işte bunlar.
Ne dedik?
Sureta insan bunlar. İçinde insana dair hiçbir değer bulamazsınız bunların.
“Dağdaki eli kanlı teröriste methiye dizenler bize merhametten bahsedemez.”
Evet, o teröristlerle masaya sen oturdun. Onlara operasyon yapmayın, diye valilere, kaymakamlara, askeri komutanlara sen emir verdin. Kuzeydoğu Suriye’de PKK’istan’ı sen kurdurdun Amerika’nın emri üzerine.
Barzanistan’dan gelen destek askeri konvoyunu sen geçirmedin mi Türkiye’den? MİT’in, askerin, polisin korumasında o Barzanistan konvoyu Türkiye’den geçmedi mi? Geçerken lahmacun, ayran ikram etmediniz mi?
Milleti eşek yerine koyuyorsun. Herkes inanacak bu yalanlarına değil mi?
“Ciğerparesini kaybetmiş, yüreği yaralı bir anneyle empati kuramayan, başka canlılarla nasıl empati kursun?”
Sen Berkin Elvan’ı katlettirdin. Gezi Direnişi’miz sırasında; “Polise emri ben verdim”, diye övündün. O barışcıl eylemde 8 canımızı öldürttün. Ekmek almaya giden Berkin’i öldürttün. 45 kiloluk çocuk 16 kiloya düştü, bir sene sonra öldü. Annesini Antep’te yuhalattın, meczuplaştırdığın taraftarlarına. Bu kadarını da yaptırdın sen, bu zalimliği bile yaptırdın sen. Ondan sonra da evladını kaybetmiş annelerden bahsediyorsun utanmadan, sıkılmadan.
“Ayrıca birileri muhalefet milletvekillerinin desteğiyle kalkıp geliyor, Meclis koridorlarını işgal ediyor. Utanmadan, sıkılmadan vekillere katil diye bağırıyor.”
Evet, bu canları katletme, soykırıma uğratma yasasını çıkaran alayınız katilsiniz. Tarihe böyle geçeceksiniz. Köpek soykırımcıları olarak anılacaksınız Tarihte. Gelecek nesiller utançla söz edecek sizden.
“Milletvekiline bağıran da, onu oraya getiren de millete edepsizlik yapmıştır.”
Bakın, hakaret etmek bunun en büyük karakteristiği, millete söver sayar. Millet İttifakına “zillet”, der, “zillet ittifakı”, der. Karşısında olan halk çoğunluğuna “sürtük”, der, “çürük”, der.
Ama kendisi edepsiz olmaz; buna karşı çıkanlar, bunun katliamına karşı çıkanlar edepsiz olur, öyle mi?
Edebi Türkiye’de ağzına alabilecek belki en son kişi sensin!
“Bu şımarıklığa pabuç bırakacak bir grup değiliz. Milletvekili milletin temsilcisidir.”
Ama sen “zillet” diye aşağıladın yıllar boyu. Olmadık hakaretler yaptın muhalefete.
İnsanları Allah’la aldatıyorsun, Amerika arkanda, tarikatlar, cemaatler, sapık Ensar’lar arkanda, oyunu alıyorsun kandırılmış insanların; ondan sonra da milleti temsil etmiş oluyorsun, öyle mi?
Kaldı ki artık kandıramaz oldun, millet, seni ve avaneni istemiyor artık. “Bir gidin”, diyor. Açlıktan ölüme terk ettin insanlarımızı. Umurunda değil.
Evet, arkadaşlar böyle gidiyor alıntı yaptığımız haber.
Bu arada Özgür Özel’e de teşekkür ediyor yumuşamasından dolayı. Yumuşak çünkü o vatandaş da. 31 Mart Seçimleri sonrasında Tayyip, kroke duruma düşmüştü, daha önce de defalarca söylediğimiz gibi. O ahlâksız herif, o yalama buna yeniden can verdi, kan verdi. Halk istemiyor Tayyip’i artık; “yetti artık bir gitsin”, diyor. Ama o, bununla gizli anlaşmaya giriyor. Beraber Anayasa yapalım, Anayasayı değiştirelim, diyor. İmamoğlu’yla, Mansur Yavaş’ı blokaja alalım, 2028’de sen cumhurbaşkanı ol, ben başbakan olayım, diyor. Şu ahlâksız pazarlığa bakın. Onu da Amerika oynatıyor, o da üretilmiş, o da hain, o da halk düşmanı. Üretilmiş medya da onu alkışlıyor.
Evet, arkadaşlar bu hainler haini, bu Kriminal Psikopat insanımıza düşman, vatanımıza düşman, Kuvayimilliye’ye düşman, Mustafa Kemal ve Silah Arkadaşlarına düşman, Laik Cumhuriyet’e düşman, hayvanlarımıza, patili dostlarımıza da düşman bu. Her şeyimize düşman… Amerika’nın aparatı, kuklası. Yeter ki beni koltukta, sarayda oturt, sana her türlü hizmeti vermeye hazırım ben, diyor ve veriyor zaten.
Vatan topraklarımızı sattı; Ege’de 20 Ada’mızı, 2 Kayalığımızı eliyle Yunanistan’a peşkeş çekti. Vatan satıcı, vatan haini bu. Hâlâ konuşabiliyor. Daha önce Sorosçu Kemal’di buna kan, can veren, şimdi de onun çömezi Özgür Özel. Bunlar böyle ne yazık ki.
Bunlar, bu AKP’giller ülkemize, vatanımıza yük. Bunlar baştan sona kötülük olmuşlar, ihanet olmuşlar, zalimlik olmuş bunlar. Bunlardan başka hiçbir şey beklenemez. Ama unutmasınlar ki yaptıkları tüm zalimliklerin, tüm ihanetlerin hesabını bir bir verecekler bir gün. Bağımsız, tarafsız yargı önüne çıkarılacaklar. Hırsızlıklarının, yolsuzluklarının, vurgunlarının, soygunlarının, ihanetlerinin tamamının hesabını verecekler. Hiç kaçışları olmayacak.
Kalın sağlıcakla…
25 Temmuz 2024